ÖZETİ Davacının 26.08.2019 – 27.09.2022 tarihleri arasında davalı iş yerinde işçi olarak çalıştığı, davacı hakkında 08.12.2021, 31.01.2022, 11.02.2022, 24.04.2022, 27.06.2022, 19.09.2022, 24.09.2022 tarihlerindeki eylemleri nedeniyle tutulan tutanaklar ile davacının yasak olmasına rağmen görevi başında telefon görüşmeleri yaptığı, mola sürelerini aştığı, görevli olduğu makinayı çalışır vaziyette bırakıp başından ayrıldığı, başka bir seferinde yine mola süresini aştığı, savunmasında lavabodayım demesine rağmen kamera kayıtları ile kamelyada vakit geçirdiğinin tespit edildiği, yanlış bir işlemi nedeniyle bir makinanın yarım vardiya durmasına sebep olduğu, bir kaç kez izinsiz ve mazeretsiz vardiyaya gelmediği ve bu gibi davranışları nedeniyle kendisine defalarca uyarı – ihtar cezası verildiği görülmektedir.
(…)Yukarıda anlatılan delil durumu ve dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacının davranışlarının haklı feshi gerektirir ağırlıkta olmamakla birlikte eylemleri birlikte bir bütün olarak değerlendirildiğinde, davacının davranışlarının iş yerinde olumsuzluklara yol açtığı, iş veren yönünden iş ilişkisinin önemli ölçüde çekilmez hale geldiği görülmektedir. Bu nedenle feshin geçerli nedene dayandığı kabulü ile davanın reddedilmesi gerekmekteyken mahkemece verilen işe iadeye ilişkin karar yerinde olmamıştır.
- A) DAVACININ İSTEMİNİN ÖZETİ
Davacı vekili; Davacının26.08.2009 tarihinde davalı iş yerinde çalışmaya başladığını, iş akdinin 27.09.2022 tarihinde fesh edilmesine kadar davalı iş yerinde çalışmaya devam ettiğini, davacının iş akdinin feshinin geçersiz olduğunu, fesih konusunda iddia edilen hususların asılsız olduğunu, fesih nedeninin davalı tarafından ispatlanmasının gerektiğini, davacıya karşı eşit işlem borcuna aykırı hareket edildiğini, davacını savunmasının alınmadığını belirterek feshin geçersizliği ve işe iade ile boşta geçen sürelere ilişkin 4 aylık ücret alacağı ve diğer haklarının yasal faizi ile birlikte; işe başlatmama halinde 4 aydan az olmamak üzere ancak çalışma süresi de göz önünde bulundurularak 8 aylık ücret tutarında işe başlatmama tazminatının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
- B) DAVALININ CEVABININ ÖZETİ
Davalı vekili;Davacının26.08.2019 – 27.09.2022 tarihleri arasında çalıştığını, işveren tarafından haklı nedenle derhal fesih hakkının kullanıldığını, davacı aleyhine 7 kez tutanak tutulduğunu, davacının kendisine hatırlatılmasına rağmen iş görme borcuna aykırı davrandığını, yapılan feshin haklı nedene dayanması nedeni ile davacının işe iade hakkının bulunmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
- C) İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “-Davanın Kabulü İle,
-Davalı tarafından gerçekleştirilen feshin GEÇERSİZLİĞİNE ve davacının İŞİNE İADESİNE,
-Davacının kararın kesinleşmesinden itibaren 10 gün içerisinde işe başlamak üzere işverene başvurması sonucunda işe başlatılmadığı takdirde davalı tarafından ödenmesi gereken tazminat miktarının davacının kıdemi, fesih nedeni dikkate alınarak takdiren davacının 4 aylık brüt ücreti olan 29.034,00TL olarak belirlenmesine,
-Davacı işçinin süresi içinde işverene başvurması halinde mahkeme kararının kesinleşmesine kadar çalıştırılmadığı süre içerisinde davalı tarafından ödenmesi gereken en çok 4 aya kadar dolmuş bulunan ücret ve diğer hakların40.502,40 TL olduğunun tespitine, ” şeklinde hüküm kurulmuştur.
- D) İSTİNAF NEDENLERİ
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davacının yapmakla ödevli bulunduğu görevlerinin kendisine hatırlatıldığı halde yapmamakta ısrar ettiğini, 7 defa hakkında tutanak tutulduğunu ve şirket iç yönetmeliği gereğince ilgili ceza verildiğini, davacının işin işleyişine ve işin yürümesine engel olduğunu, bu sebeple haksız ve dayanaksız açılan iş bu davanın reddi gerekirken kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek istinaf yoluna başvurmuştur.
- E) GEREKÇE
İşe iade ve yasal sonuçlarına ilişkin davada, ilk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde davacının görevini yapmamakta ısrar ettiği hususunun davalı tarafça ıspatlanmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de;
Davacının 26.08.2019 – 27.09.2022 tarihleri arasında davalı iş yerinde işçi olarak çalıştığı, davacı hakkında 08.12.2021, 31.01.2022, 11.02.2022, 24.04.2022, 27.06.2022, 19.09.2022, 24.09.2022 tarihlerindeki eylemleri nedeniyle tutulan tutanaklar ile davacının yasak olmasına rağmen görevi başında telefon görüşmeleri yaptığı, mola sürelerini aştığı, görevli olduğu makinayı çalışır vaziyette bırakıp başından ayrıldığı, başka bir seferinde yine mola süresini aştığı, savunmasında lavabodayım demesine rağmen kamera kayıtları ile kamelyada vakit geçirdiğinin tespit edildiği, yanlış bir işlemi nedeniyle bir makinanın yarım vardiya durmasına sebep olduğu, bir kaç kez izinsiz ve mazeretsiz vardiyaya gelmediği ve bu gibi davranışları nedeniyle kendisine defalarca uyarı – ihtar cezası verildiği görülmektedir.
Davalı tanıkları ve davacı tanıklarının kısmi beyanları da davacının bu eylemlerini doğrulamaktadır.
Yargıtay 9. ve 22. Hukuk Daireleri tarafından işverenin haklı sebebe dayanarak iş sözleşmesini feshettiği yönündeki iddia ve savunması kapsamında, işveren tarafından haklı nedenle derhal fesih yapılmış ise ancak söz konusu fesih sebebi haklı neden ağırlığında olmayıp geçerli neden teşkil ediyorsa – geçerli feshe dönüşmüş ise- artık yapılan fesihte geçerli fesih için aranan usulü koşulların aranamayacağı içtihat edilmiştir.
Yukarıda anlatılan delil durumu ve dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacının davranışlarının haklı feshi gerektirir ağırlıkta olmamakla birlikte eylemleri birlikte bir bütün olarak değerlendirildiğinde, davacının davranışlarının iş yerinde olumsuzluklara yol açtığı, iş veren yönünden iş ilişkisinin önemli ölçüde çekilmez hale geldiği görülmektedir. Bu nedenle feshin geçerli nedene dayandığı kabulü ile davanın reddedilmesi gerekmekteyken mahkemece verilen işe iadeye ilişkin karar yerinde olmamıştır.
Açıklanan sebeplerle ve tüm dosya kapsamına göre ilk derece mahkemesi kararı hatalı olup, ancak bu yanlışlığın HMK. 353/b-2 maddesi uyarınca duruşma açılmadan giderilmesi mümkün olduğundan, Manisa 2. İş Mahkemesi’nin 2022/726 Esas – 2024/67 Karar sayılı kararının ortadan kaldırılmasıyla, yeniden esas hakkında karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
F)HÜKÜM
- I) Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile, Manisa 2. İş Mahkemesi’nin 2022/726 Esas – 2024/67 Karar sayılı kararının HMK.353/b-2 maddesi uyarınca ORTADAN KALDIRILMASINA, Yeniden Esas Hakkında;
- II) “1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 427,60-TL harçtan, peşin alınan 80,70-TLharcın mahsubu ile bakiye 346,90-TL’nin davacıdan alınıp Hazineye gelir kaydına,
3-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT gereğince 17.900,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafça yapılan tebligat/posta masrafı olmak üzere toplam 134,00-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Ödenekten karşılanan 800,00-TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
7-HMK 333. maddesi uyarınca taraflarca yatırılan gider avanslarının kullanılmayan kısımlarının karar kesinleştiğinde yatıran taraflara iadesine, ”
III) Davalı tarafından yatırılan 427,60-TL istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve istem halinde iadesine,
- IV) Davalının istinaf sebebiyle yaptığı 1.169,40-TL istinaf başvuru harcı ve 272,00-TL posta giderinden ibaret toplam 1.441,40-TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 7036 sayılı Yasa’nın 8. maddesi uyarınca KESİN olmak üzere OYBİRLİĞİ ile karar verildi. 22/05/2024