İŞÇİNİN ÜCRETİNİN ÖDENMEMESİ SÜRDÜĞÜ SÜRECE 6 İŞ GÜNLÜK HAKLI FESİH SÜRESİNİN İŞLEMEYECEĞİ

SAYILAR

Esas No : 2016/4511
Karar No : 2019/18586
Tarihi : 10.10.2019
İlgili Kanun/Madde : 4857 S. İşK/26
Yargı Yeri: T.C YARGITAY 22. HUKUK DAİRESİ

Ek Başlıklar : • İŞÇİNİN ÜCRETİNİN ÖDENMEMESİ SÜRDÜĞÜ SÜRECE 6 İŞ GÜNLÜK HAKLI FESİH SÜRESİNİN İŞLEMEYECEĞİ

Tam Metin

T.C. YARGITAY 
22. Hukuk Dairesi

Esas No. 2016/4511 İlgili Kanun/Madde:
Karar No. 2019/18586 4857 S. İşK/26
Tarihi: 10.10.2019  
 

  • İŞÇİNİN ÜCRETİNİN ÖDENMEMESİ SÜRDÜĞÜ SÜRECE 6 İŞ GÜNLÜK HAKLI FESİH SÜRESİNİN İŞLEMEYECEĞİ

 

ÖZETİ  fesih tarihinde davacı işçinin ödenmeyen işçilik

alacaklarının bulunduğu anlaşılmakla, başka bir anlatımla haklı fesih nedeninin devam ettiği görülmekle

hak düşürücü süre işlemeyecektir. Ayrıca davacı ödenmeyen bir kısım işçilik alacaklarının ödenmesini

söz konusu ihtarname ile talep etmiş, bu alacakların bir kısmının ödenmediği Mahkemece de kabul

edilmiştir. Bu sebeple iş sözleşmesini davacının haklı nedenle feshettiğinin kabulü ile kıdem tazminatı

talebinin hüküm altına alınması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde reddi hatalı olup

bozmayı gerektirmişir.

 

"

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraf vekillerince

istenilmekle,  temyiz  taleplerinin  süresinde  olduğu anlaşıldı.  Dava  dosyası  için  Tetkik  Hakimi  …

tarafından düzenlenen rapor  dinlendikten  sonra  dosya  incelendi,  gereği  konuşulup  düşünüldü:
 

Davacı vekili, davacının davalı işyerinde 1999 Ağustos ayı ile 11/10/2013 tarihleri arasında direksiyon

usta öğreticisi olarak çalıştığını, 07/05/2013 tarihinde trafik kazası geçirdiğini, aralıklı olarak rapor

aldığını, işveren tarafından ücretinin ödeneceği belirtilmesine rağmen ücretlerinin ödenmediğini, iş

sözleşmesini haklı olarak feshettiğini belirterek kıdem tazminatı ile birlikte bir kısım işçilik alacaklarının

davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Davalı vekili, davacının ilk dönem çalışmasının istifa ile sona erdiğini, kaza sonrası davacının hiçbir

rapor ibraz etmeden yaklaşık beş ay işine devam etmediğini, rapor ibraz edilmeyince devamsızlık

tutanağı  tutularak ihtarname çekildiğini  ve iş  sözleşmesinin haklı  olarak feshedildiğini  belirterek

davanın reddine karar verilmesini  talep etmiştir. 

Mahkemece, yapılan yargılama sonucunda toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, yazılı

gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Karar taraf vekillerince temyiz edilmiştir. 

Davalı Temyizi Bakımından;

Miktar ve değeri temyiz kesinlik sınırını aşmayan taşınır mal ve alacak davalarına ilişkin nihai kararlar

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun geçici 3. maddesi uyarınca uygulanmasına devam olunan

mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 427. maddesi uyarınca temyiz edilemez.

Kesinlik sınırı kamu düzeni ile ilgilidir.

Dosya içeriğine göre, davalı aleyhine hüküm altına alınan ve temyize konu edilen miktar 1.674,99 TL

olup, karar tarihi itibariyle geçerli 2.080,00 TL’lik kesinlik sınırının altında kaldığından, davalı vekilinin

temyiz isteminin 6100 sayılı Kanun'un geçici 3. maddesi uyarınca uygulanmasına devam olunan mülga

1086 sayılı Kanun'un 427, 432 maddeleri uyarınca REDDİNE,

Davacı Temyizi Bakımından;

1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacının

aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.

2-Taraflar arasında davacının iş sözleşmesinin sona erme şekli ve davacının kıdem tazminatına hak

kazanıp kazanmadığı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır. 

İşçinin emeğinin karşılığı olan ücret işçi için en önemli hak, işveren için en temel borçtur. 4857 sayılı İş

Kanunu'nun 32/4. maddesinde ücretin en geç ayda bir ödeneceği kurala bağlanmıştır. Yine 4857 sayılı

Kanunu'nda, 5953 sayılı Basın İş Kanunu'nun 14. maddesinde öngörüldüğü gibi ücretin peşin ödeneceği

öngörülmemiştir. Buna göre, aksi bireysel ya da toplu iş sözleşmesinde kararlaştırılmadığı sürece işçinin

ücreti bir ay çalışıldıktan sora ödenmelidir.

Ücreti ödenmeyen işçinin bu ücretini işverenden dava ya da icra takibi gibi kanuni yollardan talep

etmesi  mümkündür.Ücreti  ödenmeyen  işçinin  alacağı  konusunda  takibe  geçmesi  ya  da  ücreti

ödeninceye  kadar  iş  görme edimini  yerine  getirmekten  kaçınması,  iş  ilişkisinin  devamında bazı

sorunlara yol açabilir.Bu bakımdan, işverenle bir çekişme içine girmek istemeyen işçinin, haklı sebebe

dayanarak iş  sözleşmesini  feshetme hakkı  da tanınmıştır.İşçinin  ücretinin  kanun veya sözleşme

hükümlerine göre ödenmemesi işçiye bu imkanı verir. Ücretin hiç ya da bir kısmının ödenmemiş olması

bu konuda önemsizdir.

Ücretin ödenmediğinden söz edebilmek için işçinin kanun ya da sözleşme ile belirlenen ücret ödenme

döneminin gelmiş olması ve işçinin bu ücrete hak kazanmış olması gerekir.

4857  sayılı  Kanun'un  24/II-e.bendinde  sözü  edilen  ücret,  geniş  anlamda  ücret  olarak

değerlendirilmelidir. İkramiye, primi, yakacak yardımı, giyecek yardımı, fazla mesai, hafta tatili, genel

tatil gibi alacakların da ödenmemesi işçiye haklı fesih imkanı verir.

Somut  uyuşmazlıkta,  davacı  24/09/2013  tarihli  ihtarnamesi  ile  raporlu  olarak  işe  gelmediğini,

ücretlerinin ödeneceğinin belirtilmesine rağmen ödenmediğini, İş Kanunundan ve iş sözleşmesinden

dolayı  hak ettiği  mali  hak ve alacaklarının  ödenmemesi  nedeniyle  iş  sözleşmesini  haklı  nedenle

feshettiğini belirterek ödenmesini talep etmiş, yargılama aşamasında da, davacının talep konusu fazla

mesai ve ulusal bayram genel tatil alacaklarına hak kazandığı anlaşılmıştır. Her ne kadar Mahkemece

davacının ücret alacağının bulunmadığı, fazla çalışma alacakları yönünden de fesih yapıldığı kabul edilse

dahi,  işin  fiilen 07/05/2013 tarihinde sona ermesine göre bu yönden fesih hakkının altı  iş  günü

geçtikten,  yani  hak  düşürücü  süreden  sonra  kullandığı  gerekçesi  ile  kıdem  tazminatına  hak

kazanamayacağı kabul edilmiş ise de; mahkemenin bu kabulü tarafların iddia ve savunmaları ve dosya

kapsamı ile örtüşmediğinden yerinde değildir. Zira fesih tarihinde davacı işçinin ödenmeyen işçilik

alacaklarının bulunduğu anlaşılmakla, başka bir anlatımla haklı fesih nedeninin devam ettiği görülmekle

hak düşürücü süre işlemeyecektir. Ayrıca davacı ödenmeyen bir kısım işçilik alacaklarının ödenmesini

söz konusu ihtarname ile talep etmiş, bu alacakların bir kısmının ödenmediği Mahkemece de kabul

edilmiştir. Bu sebeple iş sözleşmesini davacının haklı nedenle feshettiğinin kabulü ile kıdem tazminatı

talebinin hüküm altına alınması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde reddi hatalı olup

bozmayı gerektirmişir.

3-Taraflar  arasındaki  bir  diğer  uyuşmazlık  davacının  ücret  alacağının  bulunup  bulunmadığı

noktasındadır. Davacı taraf kazadan sonra aralıklı olarak rapor aldığını, ücretlerinin ödeneceğinin davalı

tarafından belirtilmesine rağmen ödenmediğini  beyan etmiştir.  Dosya kapsamına göre davacının

07/05/2013  tarihinde  trafik  kazası  geçirdiği  anlaşılmaktadır.  Davalı  işveren  25/09/2013  tarihli

ihtarnamesinde davacının 18/06/2013 tarihinden itibaren devamsızlık yaptığını belirtilmiştir. Davalı

tanıklarından … davacının kazadan sonra bir hafta işe gelmediğini, sonra bir ay kadar daha çalıştığını

ve ondan sonra işten ayrıldığını beyan etmiştir. Tüm dosya kapsamındaki bilgi ve belgeler, davalı

işyerinin ihtarnamesi ve davalı tanık beyanı dikkate alındığında davacının 07.05.2013 kaza tarihi ile

18/06/2013 tarihleri arasında işyerinde bir aylık çalışması bulunduğu ve bu çalışması karşılığı ücretin

ödendiğinin ispatlanamadığı anlaşılmakla bu bir aylık ücretin hüküm altına alınması gerekli iken reddi

hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının

istek halinde ilgililere iadesine, 10.10.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.