İlgili Kanun / Madde
4857 S.İşK/21
T.C
YARGITAY
9. HUKUK DAİRESİ
Esas No. 2007/32428
Karar No. 2008/35247
Tarihi: 23.12.2008
l İŞE BAŞVURU
l BAŞVURUNUN TOPLUCA İŞE GİDEREK YAPILMASI
l İŞE KABUL İÇİN İŞÇİYE EK KÜLFET GETİRİLEMEYECEĞİ
ÖZETİ: Somut olayda, kesinleşen işe iade kararının 7.1.2005 tarihinde davacı vekiline tebliği üzerine, davacı ve benzer durumdaki arkadaşları 10.1.2005 tarihinde topluca işyerine gitmiştir. Tüm dosya içeriği, tanık anlatımları ve özellikle ceza davası sırasında alınan beyanlara göre, işçilerin işyerine gitmeleri, işe başlatma başvurusu yapmak amacı taşımaktadır. Aynı gün işyerinden içeri alınmayışları başvurunun engellenmesi olarak kabul edilir. Kaldı ki, 10 günlük süre içinde 13.1.2005 tarihinde davacı vekili tarafından işverene yapılmış işe iade yönünde başvuru da bulunmaktadır.
İşe iade yönündeki bu başvurunun 10 iş günü içinde işverene bildirmesi gerekmekle birlikte tebligatın postada gecikmesinden işçinin sorumluluğu düşünülemeyeceği gibi, işyerinin bulunduğu yer dışındaki başka noterden yapılmış olması da kötü niyeti gerektirmeyecektir. Yasanın amacı, işçinin en kısa yoldan işe başlatılmasını sağlamaktır. İşverence daha sonra işe davet yapılarak, işçiye külfet getiren, hazırlanması zaman alıcı bazı belgelerin istenmesi yasanın amacı ile bağdaşmamaktadır. Bu durumda davacının süresinde işe iade başvurusunda bulunduğu, işverence işe başlatılmadığı kabul edilmelidir.
DAVA: Davacı, itirazın iptali ile %40 icra inkar tazminatının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, davayı reddetmiştir.
Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hâkimi O.F.Tüfek tarafından düzenlenen rapor dinlendikten soma dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
İşe iade davası sonunda işçinin başvurusu, işverenin işe başlatmaması ve buna bağlı olarak işe başlatmama tazminatı ile boşta geçen süreye ait ücret konularında taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
4857 sayılı İş Kanununun 21. maddesinin 5. fıkrasına göre, işçi kesinleşen mahkeme kararının kendisine tebliğinden itibaren 10 iş günü içinde işe başlamak için işverene başvuruda bulunmak zorundadır. Aksi halde işverence yapılan fesih geçeri bir feshin sonuçlarını doğurur. Aynı maddenin 1 fıkrasına göre de işveren işe iade için başvuran işçiyi 1 ay içinde işe başlatmak zorundadır. Aksi halde en az 4, en çok 8 aylık ücret tutarında belirlenen iş güvencesi tazminatı ile boşta geçen süreye ait en çok 4 aya kadar ücret ve diğer hakları ödenmelidir.
İşçinin işe iade yönündeki başvurusu samimi olmalıdır. İşçinin gerçekte işe başlamak niyeti olmadığı halde, işe iade davasının sonuçlarından yararlanmak için yapmış olduğu başvuru geçerli bir işe iade başvurusu olarak değerlendirilemez. Başka bir anlatımla, işçinin süresi içinde işe iade yönünde başvurusunun ardından, işverenin daveti üzerine işe başlamamış olması halinde, işçinin gerçek amacının işe başlamak olmadığı kabul edilmelidir. Bu durumda işverence yapılan fesih, 4857 sayılı İş Kanununun 21/5. maddesine göre geçerli bir feshin sonuçlarını doğurur. Bunun sonucu olarak da, işe iade davasında karara bağlanan işe başlatmama tazminatı ile boşta geçen süreye ait ücret ve diğer hakların talebi mümkün olmaz. Ancak, geçerli sayılan feshe bağlı olarak işçiye ihbar ve koşulları oluşmuşsa kıdem tazminatı ödenmelidir.
Somut olayda, kesinleşen işe iade kararının 7.1.2005 tarihinde davacı vekiline tebliği üzerine, davacı ve benzer durumdaki arkadaşları 10.1.2005 tarihinde topluca işyerine gitmiştir. Tüm dosya içeriği, tanık anlatımları ve özellikle ceza davası sırasında alınan beyanlara göre, işçilerin işyerine gitmeleri, işe başlatma başvurusu yapmak amacı taşımaktadır. Aynı gün işyerinden içeri alınmayışları başvurunun engellenmesi olarak kabul edilir. Kaldı ki, 10 günlük süre içinde 13.1.2005 tarihinde davacı vekili tarafından işverene yapılmış işe iade yönünde başvuru da bulunmaktadır.
İşe iade yönündeki bu başvurunun 10 iş günü içinde işverene bildirmesi gerekmekle birlikte tebligatın postada gecikmesinden işçinin sorumluluğu düşünülemeyeceği gibi, işyerinin bulunduğu yer dışındaki başka noterden yapılmış olması da kötü niyeti gerektirmeyecektir. Yasanın amacı, işçinin en kısa yoldan işe başlatılmasını sağlamaktır. İşverence daha sonra işe davet yapılarak, işçiye külfet getiren, hazırlanması zaman alıcı bazı belgelerin istenmesi yasanın amacı ile bağdaşmamaktadır. Bu durumda davacının süresinde işe iade başvurusunda bulunduğu, işverence işe başlatılmadığı kabul edilmelidir. Böylece işçi işe başlatılmamanın sonucu olarak kesinleşen kararla belirlenmiş işe başlatmama tazminatı ve boşta geçen süre ücretini istemeye hak kazanmıştır. Davanın kabulü gerekirken yazılı gerekçeyle reddedilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 23.12.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.