Yargı Kararları

İŞE İADE DAVASINDA DAVA AÇMA SÜRESİ

SAYILAR

Esas No : 2007/24556
Karar No : 2008/182
Tarihi : 18.02.2008
İlgili Kanun/Madde : 4857 S.İşK/18-21
Yargı Yeri: YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ

Ek Başlıklar : • İŞE İADE DAVASINDA DAVA AÇMA SÜRESİ • FESİH TEBLİĞ EDİLMEMEİŞSE DAVA AÇMA SÜRESİ • FESİH TEBLİĞ EDİLMİŞ İŞÇİ TEBLİĞDEN İMTİNA ETMİŞSE DAVA AÇMA SÜRESİ • EYLEMLİ FESİHTE DAVA AÇMA SÜRESİ • BİLİRİMLİ FESİHTE DAVA AÇMA SÜRESİ • İŞÇİNİN FESİH BİLDİRİMİNE İDARİ İTİRAZININ YADA RAPORLU OLMMASININ SÜREYİ KESMEMESİ

Tam Metin

 

YARGITAY
9. HUKUK DAİRESİ
 
Esas No.
Karar No.
Tarihi:
2007/24556
2008/182
18.02.2008
İlgili Kanun / Madde
4857 S.İşK/18-21
   

  • İŞE İADE DAVASINDA DAVA AÇMA SÜRESİ
  • FESİH TEBLİĞ EDİLMEMEİŞSE DAVA AÇMA SÜRESİ
  • FESİH TEBLİĞ EDİLMİŞ İŞÇİ TEBLİĞDEN İMTİNA ETMİŞSE DAVA AÇMA SÜRESİ
  • EYLEMLİ FESİHTE DAVA AÇMA SÜRESİ
  • BİLİRİMLİ FESİHTE DAVA AÇMA SÜRESİ
  • İŞÇİNİN FESİH BİLDİRİMİNE İDARİ İTİRAZININ YADA RAPORLU OLMMASININ SÜREYİ KESMEMESİ

 

  ÖZETİ: 4857 sayılı İş Kanunu'nun 20. maddesi uyarınca iş sözleşmesinin geçerli neden olmadan feshedildiğini ileri süren işçinin, fesih bildiriminin tebliği tarihinden itibaren bir ay içerisinde feshin geçersizliği ve işe iade istemi ile dava açması gerekir. Bu süre hak düşürücü süre olup, resen dikkate alınması gerekir.
İşveren fesih bildiriminde bulunmuş, ancak bunu tebliğ etmemiş olmasına rağmen, örneğin, işçi, işvereni şikâyet ederek, fesih bildiriminin yapıldığı tarihi kesin olarak belirleyecek bir işlem yapmışsa, artık bu tarihin esas alınması uygun olacaktır. Bu anlamda işverenin fesih bildiriminin tebliğden imtina edildiği tutanakların tutulduğu tarih, tutanak tanzimcilerinin doğrulaması halinde tebliğ tarihi sayılacaktır. Eylemli fesih halinde dava açma süresi, eylemli feshin yapıldığı tarihten itibaren işler. Fesih bildirimine karşı idari itiraz yolu Öngören personel yönetmeliği ya da sözleşme hükümleri, dava açma süresini kesmeyeceğini, işçinin bu süre içinde hastalığı nedeni ile rapor alması da bu süreyi durdurmayacağını belirtmek gerekir.
İş sözleşmesinin önel verilerek feshi halinde, dava açma süresi önelin sona ereceği tarihte değil, işverenin fesih bildirimini tebliğ ettiği tarihten başlar.
             

DAVA                         :Davacı,  feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hâkimi B.Kar tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
İş sözleşmesinin davalı işveren tarafından geçerli neden olmadan feshedildiğini belirten davacı işçi, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı işveren vekili, şirketin TMSF tarafından yönetildiğini ve tasfiye sürecinin devam ettiğini, bu nedenle atıl olan personelin çıkarıldığını, davacının iş sözleşmesinin işletme ve işyeri gerekleri nedeni ile feshedildiğini, feshin geçerli nedene dayandığını, ayrıca davacının işvereni ibra ederek dava açmayacağını kabul ettiğini, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, davacının iş sözleşmesinin haksız ve sebepsiz feshedildiği gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Özellikle belirtmek gerekir ki, Anayasanın 141. maddesinde, yargı kararlarının gerekçeli olarak yazılacağı açıklanmış, aynı zorunluluk HUMK’nun 388. maddesinde de düzenleme altına alınmıştır. Hatta bu yasal düzenlemede yargıcın, uyuşmazlık konusu olan olay hakkında tüm kanıtları toplaması, tartışması, bu kanıtlardan hangilerine değer vermediğinin nedeni, hangilerini üstün tuttuğunun dayanaklarını değerlendirdikten sonra bir sonuca varmasının zorunlu ve gerekli olduğu vurgulanmıştır. Zira böyle bir yöntemin izlenmesi durumunda ancak kararın gerekçeli olduğunun kabul edilebileceği sonucuna varılabilir. Hükmü kuran yargıcın böyle bir yöntemi izlemesi halinde maddi olgularla hüküm fıkrası arasında bir bağlantı kurulmuş olabilecektir. Ayrıca gerekçe sayesinde kararın doğruluğu denetlenmiş ve davanın yanlan tatmin ve inandırılmış olacaktır. Tüm bunlardan başka ve en Önemlisi adil bir yargılamanın yapıldığı sonucuna varılacaktır. Yerel mahkeme kararı belirtilen hükümlere uyulmadığından karar bu yönü ile de hatalıdır.
4857 sayılı İş Kanunu'nun 20. maddesi uyarınca iş sözleşmesinin geçerli neden olmadan feshedildiğini ileri süren işçinin, fesih bildiriminin tebliği tarihinden itibaren bir ay içerisinde feshin geçersizliği ve işe iade istemi ile dava açması gerekir. Bu süre hak düşürücü süre olup, resen dikkate alınması gerekir.
İşveren fesih bildiriminde bulunmuş, ancak bunu tebliğ etmemiş olmasına rağmen, örneğin, işçi, işvereni şikâyet ederek, fesih bildiriminin yapıldığı tarihi kesin olarak belirleyecek bir işlem yapmışsa, artık bu tarihin esas alınması uygun olacaktır. Bu anlamda işverenin fesih bildiriminin tebliğden imtina edildiği tutanakların tutulduğu tarih, tutanak tanzimcilerinin doğrulaması halinde tebliğ tarihi sayılacaktır. Eylemli fesih halinde dava açma süresi, eylemli feshin yapıldığı tarihten itibaren işler. Fesih bildirimine karşı idari itiraz yolu Öngören personel yönetmeliği ya da sözleşme hükümleri, dava açma süresini kesmeyeceğini, işçinin bu süre içinde hastalığı nedeni ile rapor alması da bu süreyi durdurmayacağını belirtmek gerekir.
İş sözleşmesinin önel verilerek feshi halinde, dava açma süresi önelin sona ereceği tarihte değil, işverenin fesih bildirimini tebliğ ettiği tarihten başlar.
Somut uyuşmazlıkta davalı işveren tarafından iş sözleşmesinin feshinin 08.05.2006             tarihinde davacıya işçiye bildirildiği, davanın ise 14.06.2006 tarihinde açıldığı, bildirim tarihine göre davanın bir aylık dava açma süresi geçtikten sonra açıldığı anlaşılmaktadır. Dava hak düşürücü süre içinde açılmamıştır. Davanın reddi yerine yazılı şekilde kabulü isabetsizdir.

4857 sayılı İş Yasasının 20/3 maddesi uyarınca Dairemizce aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.

HÜKÜM: Yukarda açıklanan gerekçe ile;

1. Mahkemenin kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. Davanın REDDİNE,
3. Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
4.Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, davalının yaptığı 20.00 YTL. Yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
5.Karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre 500-YTL ücreti vekâletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6.Peşin alınan temyiz harcının isteği halinde davalıya iadesine,
Kesin olarak oybirliği ile karar verildi. 18.02.2008