Yargı Kararları

İŞE İADE DAVASININ İŞVEREN TARAFINDAN KABUL EDİLMESİ

SAYILAR

Esas No : 2007/42753
Karar No : 2008/20175
Tarihi : 14.07.2008
İlgili Kanun/Madde : 4857 S.İşK/2,18-21
Yargı Yeri: YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ

Ek Başlıklar : l İŞE İADE DAVASININ İŞVEREN TARAFINDAN KABUL EDİLMESİ l İŞE DAVETİN FESİHTEN ÖNCEKİ KOŞULLARI TAŞIMAMASI l İŞE BAŞLATMANIN KIDEM VE İHBAR TAZMİNATLARINI GERİ ÖDEME KOŞULUNA BAĞLANMASI l İŞE DAVETTE SAMİMİ OLMAMA

Tam Metin

İlgili Kanun / Madde
4857 S.İşK/2,18-21

T.C
YARGITAY
9. HUKUK DAİRESİ  

Esas No. 2007/42753
Karar No. 2008/20175
Tarihi: 14.07.2008                                 

l İŞE İADE DAVASININ İŞVEREN TARAFINDAN KABUL EDİLMESİ
l İŞE DAVETİN FESİHTEN ÖNCEKİ KOŞULLARI TAŞIMAMASI
l İŞE BAŞLATMANIN KIDEM VE İHBAR TAZMİNATLARINI GERİ ÖDEME KOŞULUNA BAĞLANMASI
l İŞE DAVETTE SAMİMİ OLMAMA

ÖZETİ: Dosya içeriğine göre, davacının iş sözleşmesi davalı işveren tarafından yazılı bir fesih bildirimi yapılmadan feshedilmiştir. Davacı bir aylık süre içinde feshin geçersizliği isteminde bulun-muştur. Artık fesih hâkimin vereceği hükme kadar bozucu şarta bağlı askı durumundadır. Dava açıldığını öğrenen davalı işveren, vekili aracılığı ile hem davacı asile hem de davacı vekiline ihtarname göndererek, “ihtiyaç olduğu halde ayrıldığı, dava açtığını öğrendiklerini, davayı kabul ettiklerini, tebliğden itibaren 5 gün içinde gerçek maaşı 1.250,00 YTL üzerinden aynı işe başlamasını, ödenen tazminatın boşta geçen süre ücretinden mahsup edilerek iade edilmesini, aksi halde devamsızlık nedeni ile iş sözleşmesinin feshedileceğini” belirtmiştir.
Hukuk Usulü Muhakemeleri Yasası’nın 92.maddesi uyarınca "kabul", yargılamayı sona erdiren bir usul işlemi olup, kesin hükmün tüm hukuki sonuçlarını doğurur. Geçerli bir kabulün varlığından söz edilebilmesi için, kabule ilişkin beyanın kesin ve koşul içermeyen açıklıkta olması gerekir.
Davalı işveren vekili, gönderdiği ihtarnamede davayı kabul ettiğine göre, kesin hükmün sonuçları kararda gösterilmeli, kısaca istem gibi hüküm kurulmalıdır. Bu durumda da davanın kabulü gerekir. Diğer taraftan, işe davetin fesihten önceki koşulları taşımadığı, davacının daha düşük ücretle işe davet edildiği, ayrıca dosya içeriğinden ödendiği anlaşılamayan ihbar ve kıdem tazminatının geri ödenmesi şartını içerdiği, işverenin işe davette samimi olmadığı da anlaşılmaktadır. Davanın kabulü yerine yazılı şekilde reddi hatalıdır.

DAVA: Davacı, iş sözleşmesinin geçerli neden olmadan feshedildiğini belirterek feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hâkimi B.Kar tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Davalıya ait işyerinde aylık net 2.000,00 YTL ücretle Halkla ilişkiler Koordinatörü olarak çalıştığını, iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından geçerli neden olmadan feshedildiğini belirten davacı işçi, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı işveren vekili, iş sözleşmesinin davacıya itimat edilerek istifası alınmadan, geçerli neden belirtilmeden ve yazılı olarak sona erdirilmediği için davanın ön koşullarının oluştuğunu, davacı ve vekiline dava açıldıktan sonra işe başlaması için ihtarnamenin tebliğ edildiğini, ancak davacının işe başlamadığı gibi, mazeret de sunmadığını askıda olan iş sözleşmesinin devamsızlık nedeni ile feshedildiğini, davanın konusuz kaldığını, bu nedenle reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece savunmaya değer verilerek, dava açıldıktan sonra davacının işe davet edildiği, davete rağmen işe başlamadığı, davacının iş ilişkisinin devamı ve işe iade isteğinde samimi olmadığı gerekçesi ile davanın reddine, yargılama gideri ve vekâlet ücretinden davacının sorumluluğuna karar verilmiştir.
İş güvencesi, isçinin feshe karşı korunması kapsamında yer alan, işçinin işini korumak amacıyla işverenin fesih hakkını sınırlayan ve sadece işçinin kullanabileceği tek taraflı haklardan oluşan bir iş hukuku kurumudur. Bu anlamda sadece işverenin fesih hakkını sınırlayan, feshi zorlaştıran, belirli sürelerde veya belirli sebeplerle feshi yasaklayan ve geçersiz bir feshi baştan itibaren hükümsüz kılan pozitif bir iş güvencesi önlemidir. İş güvencesi önlemlerinin amacı ise iş sözleşmesinin zayıf tarafı olan işçinin, işini korunmasıdır.
4857 Sayılı İş Kanunu 18. ve devamı maddeleri uyarınca, iş güvencesinin kapsamına giren isçinin is sözleşmesini, süreli fesih bildirimiyle fesheden işveren, geçerli bir nedene dayanmak, iş sözleşmesini yazılı bildirimle feshetmek ve fesih bildiriminde fesih sebebini açık ve kesin olarak belirtmek, davranışlarına dayanan geçerli nedenle fesihten önce ise savunmasını almak zorundadır, iş sözleşmesi feshedilen işçi, fesih bildiriminde neden gösterilmediği veya gösterilen nedenin geçerli olmadığı iddiasıyla fesih bildiriminin tebliği tarihinden itibaren bir ay içinde iş mahkemesinde dava açabilir. Mahkeme, geçerli neden gösterilmediğini veya gösterilen nedenin geçerli olmadığını tespit ettiği takdirde feshin geçersizliğine karar verecektir.
Getirilen bu düzenlemeyi irdelemek gerekirse, yasa önce feshin geçerli nedene dayanması kuralını koymakta, daha sonra yapılan feshin geçersizliğini ileri sürmesi için işçiye bir aylık hak düşümü süresi tanımaktadır. Söz konusu düzenleme ile yasa, bir iptal kabiliyeti (nispi butlan) halini düzenlemektedir. Hukuki işlemin geçersizliği yaptırımlarından biri olan iptal kabiliyetinde, hukuki işlem, yani fesih, başlangıçtan itibaren geçerli olup hüküm ve sonuç doğurur. Ancak, iptal hakkı sahibi olan işçi isterse hukuki işlemi geçmişe etkili olarak ortadan kaldırabilir, iptal nedenlerinin var olması hukuki işlemi kendiliğinden geçersiz kılmaz, geçersizlik ancak hak sahibinin irade açıklamasıyla gerçekleşir. İptal hakkı ilgilinin irade beyanıyla veya dava yoluyla kullanılır. İş Kanunu iptal hakkının dava yoluyla kullanılacağını öngördüğünden, fesih, hâkimin vereceği hükme kadar bozucu şarta bağlı askı durumundadır. İşçi, yasanın hak düşümü suresi olarak düzenlediği bir aylık askı süresi içinde dava yoluyla iptal hakkını kullanmadığı takdirde askıda geçerlilik hali sona erer ve fesih kesin olarak geçerlilik kazanır, iş sözleşmesini fesheden işverenin, dava açıldıktan sonra işçiyi işe davet etmesi, hâkimin vereceği hükmü etkilemez. İşçinin hâkimin vereceği yargısal karar güvencesinden yararlandırılması gerekir.
İşçi hak düşümü süresi içinde dava açtığı ve mahkeme feshin geçersiz olduğuna karar verdiği takdirde fesih işlemi geçmişe etkili olarak ortadan kalkar. Mahkemenin verdiği hüküm, niteliği itibarıyla bozucu yenilik doğuran bir kararadır Böylece, fesih işlemi önce geçerli olmakta, ancak hâkimin vereceği kararla baştan itibaren geçersiz hale gelmektedir.
Dosya içeriğine göre, davacının iş sözleşmesi davalı işveren tarafından yazılı bir fesih bildirimi yapılmadan feshedilmiştir. Davacı bir aylık süre içinde feshin geçersizliği isteminde bulunmuştur. Artık fesih hâkimin vereceği hükme kadar bozucu şarta bağlı askıdadır. Dava açıldığını öğrenen davalı işveren, vekili aracılığı ile hem davacı asile hem de davacı vekiline ihtarname göndererek, “ihtiyaç olduğu halde ayrıldığı, dava açtığını öğrendiklerini, davayı kabul ettiklerini, tebliğden itibaren 5 gün içinde gerçek maaşı 1.250,00 YTL üzerinden aynı işe başlamasını, ödenen tazminatın boşta geçen süre ücretinden mahsup edilerek iade edilmesini, aksi halde devamsızlık nedeni ile iş sözleşmesinin feshedileceğini” belirtmiştir.
Hukuk Usulü Muhakemeleri Yasası’nın 92.maddesi uyarınca "kabul", yargılamayı sona erdiren bir usul işlemi olup, kesin hükmün tüm hukuki sonuçlarını doğurur. Geçerli bir kabulün varlığından söz edilebilmesi için, kabule ilişkin beyanın kesin ve koşul içermeyen açıklıkta olması gerekir.
Davalı işveren vekili, gönderdiği ihtarnamede davayı kabul ettiğine göre, kesin hükmün sonuçları kararda gösterilmeli, kısaca istem gibi hüküm kurulmalıdır. Bu durumda da davanın kabulü gerekir. Diğer taraftan, işe davetin fesihten önceki koşulları taşımadığı, davacının daha düşük ücretle işe davet edildiği, ayrıca dosya içeriğinden ödendiği anlaşılamayan ihbar ve kıdem tazminatının geri ödenmesi şartını içerdiği, işverenin işe davette samimi olmadığı da anlaşılmaktadır. Davanın kabulü yerine yazılı şekilde reddi hatalıdır.
Diğer taraftan davanın açılmasında neden olduğu halde yargılama gideri ve vekâlet ücretinden davalının sorumluluğuna karar verilmemesi de usule aykırıdır.
4857 sayılı İş Yasasının 20/3 maddesi uyarınca Dairemizce aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarda açıklanan gerekçe ile;
1.Mahkemenin kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2.Feshin GEÇERSİZLİĞİNE ve davacının İŞE İADESİNE,
3.Davacının yasal süre içinde başvurusuna rağmen davalı işverence süresi içinde işe başlatılmaması halinde ödenmesi gereken tazminat miktarının davacının kıdemi, fesih nedeni dikkate alınarak takdiren davacının 4 aylık brüt ücreti tutarında BELİRLENMESİNE,
4.Davacı işçinin işe iadesi için işverene süresi içinde müracaatı halinde hak kazanılacak olan ve kararın kesinleşmesine kadar en çok 4 aya kadar ücret ve diğer haklarının davalıdan tahsilinin GEREKTİĞİNE,
5.Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
6.Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, davalının yaptığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
7.Karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre 500-YTL ücreti vekâletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8. Peşin alınan temyiz harcının isteği halinde ilgilisine iadesine,
Kesin olarak oybirliği ile karar verildi. 14.07.2008