İlgili Kanun / Madde
6356 S. STK/5
T.C
YARGITAY
9. HUKUK DAİRESİ
Esas No. 2022/4260
Karar No. 2022/6665
Tarihi: 26.05.2022
lİŞKOLU İSTATİSTİKLERİNE İTİRAZ DAVASI
lİSTATİSTİKLERE ESAS İŞÇİ VE SENDİKA ÜYELERİNE İLİŞKİN KAYITLARIN ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANLIĞINDAN GETİR-TİLEREK İNCELENMESİNİN GEREKTİĞİ
ÖZETİ: İnceleme konusu dava işkolundaki işçi sayıları ile sendika üye sayılarına dair istatistiklere itiraz istemine ilişkindir. Yukarıda açıklanan kanuni düzenlemelerden de anlaşılacağı üzere işkolu istatistiklerine itiraz, istatistiklerin gerçeği yansıtmadığı iddiası ile yapılmaktadır. Bir başka ifadeyle işkolu istatistiklerine itiraz, yayımlanan istatistiklerdeki işçi ve üye sayılarının hatalı olduğuna ilişkindir. Bu dava bakımından, itiraz konusu yayımlanan istatistiklerin belirlenmesine esas teşkil eden işçi ve sendika üyelerine ilişkin kayıtlar Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığından getirtilmeli, bu kayıtlara yönelik somut itirazlar çerçevesinde yapılacak araştırma ile sonuca gidilmelidir.
DAVA: Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen istatistiklere itiraz davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; asıl davanın kabulüne, birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı davalı Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı vekili ile birleşen dosya davacısı Öz Büro İş Sendikası vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1. Asıl davada davacı Türkiye Sosyal Sigortalar, Eğitim, Büro, Ticaret, Kooperatif ve Güzel Sanatlar İşçileri Sendikası (Sosyal İş Sendikası) vekili dava dilekçesinde; 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu'nun (6356 sayılı Kanun), toplu iş sözleşmesi ehliyet ve yetkisine sahip sendikaların tespit esas ve usullerini değiştirdiğini, 6356 sayılı Kanun’un 41 inci maddesinin birinci fıkrasında bir sendikanın toplu iş sözleşmesi yapma ehliyetine sahip olabilmesi için öncelikle “kurulu bulunduğu işkolunda çalışan işçilerin yüzde üçünün üyesi bulunma” şartı öngörüldüğünü, Kanun’un geçici 6 ncı maddesinin birinci fıkrasında ise en az yüzde üç üye şartının Ekonomik ve Sosyal Konseye üye konfederasyonlara bağlı işçi sendikaları için Ocak 2013 İstatistiği'nin yayımı tarihinden itibaren 01.07.2016 tarihine kadar yüzde bir, 01.07.2018 tarihine kadar yüzde iki olarak uygulanmasının öngörüldüğünü, 26.01.2013 tarihinde Resmî Gazete'de yayımlanan istatistiklere göre ise yüzde bir şartını karşılamadığı belirtilen Sosyal İş Sendikasının toplu iş sözleşmesi yapma ehliyetini yitirdiğini, müvekkili Sendikanın üye sayısının 7.246, yüzdesinin de 0,34 olarak açıklandığını, müvekkili Sendikanın üye sayısının işkolunun yüzde biri olan 21.516 sayısının çok üzerinde olduğunu, müvekkili Sendika tarafından 2003 yılı Temmuz Ayı İstatistikleri'ne yapılan itiraz sonucunda Ankara 10. İş Mahkemesinin kararıyla müvekkili Sendikanın üye sayısının 44.901 ve yüzdesinin 10,21 olarak tespit edildiğini, kararın Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 27.12.2012 tarihli kararı ile onandığını, o tarihten bugüne kadar müvekkili Sendikanın 11.961 yeni üye daha kaydettiğini ve bu üyeliklerin Bakanlığa bildirildiğini, buna göre toplam üye sayısının 56.862 olduğunu, oysa 2013 Ocak İstatistik tebliğinde müvekkili Sendikanın üye sayısının 7.246 olarak açıklandığını, Bakanlık kayıtlarında müvekkili Sendikanın üyesi gözükmeyen elli bin işçinin üyeliklerinin neden sürmediğine ilişkin hiçbir bilgi, belge, bildirim ya da kanıt olmadığını, on yıllık süre zarfında elli bine yakın işçinin üyeliğinin sona ermiş olmasının kanuna, akla, mantığa ve çalışma yaşamının gerçeklerine aykırı olduğunu, sendika üyeliğinin sona ereceği hâllerin Kanun'da düzenlendiğini ancak müvekkili Sendikanın üyelerinden 49.616 tanesinin üyeliğinin sona erdiğini kabul etmediklerini, 2003 yılından bu yana istifa edenlerin sayısının 1.089 olduğunu, Bakanlık tarafından kendilerine gönderilen kayıtlar incelendiğinde 2003 yılından beri yeni üye kaydedilen 11.961 işçinin 5.264 tanesinin Bakanlığın listesinde gözükmediğini, müvekkili Sendikanın hâlihazırda toplu iş sözleşmesinden yararlanan 468 üyesinin Bakanlık listesinde gözükmediğini, müvekkili Sendikanın üniversitelerde alt işverende çalışırken mahkeme kararı ile asıl işverenin işçisi olduğu tespit edilen 1.057 üyesinin Bakanlığına listesinde üye gözükmediğini, Selçuk Üniversitesinde 639, Onsekiz Mart Üniversitesinde 64, Uludağ Üniversitesinde 294, Ordu Üniversitesinde iki ayrı alt işverenlikte 38 ve 22 işçinin mahkeme kararı ile asıl işveren işçi sayılmasına ve müvekkili Sendika üyesi olmasına karşın Bakanlık kayıtlarında üye gözükmediğini, Bakanlık tarafından geç gönderilen CD üzerinde kısa sürede yapılan incelemede 6.789 sendika üyesinin 7.246 sayısına eklenmediğini, Bakanlığın üye kayıt fişlerinde T.C. kimlik numarası bulunmayanları kanun ve yönetmeliklere aykırı olarak dikkate almayan bir sistemle çalıştığını, müvekkili Sendikanın faaliyet gösterdiği işkolundaki toplam işçi sayısının da hatalı olduğunu, son on yılda sigortalı işçi sayısının yaklaşık iki katına çıkarken müvekkili sendikanın faaliyet gösterdiği işkolunda çalışan işçi sayısının beş katına çıkmasının çalışma yaşamının gerçeklerine aykırı olduğunu, kısa vadeli sigorta primleri sebebiyle müvekkili Sendikanın faaliyet gösterdiği işkolunda çalışmayan yüz binlerce işçinin bu işkolunda çalışır gösterildiğini, Bakanlığın istatistikler hazırlanırken gerekli inceleme ve düzeltmeleri gerçekleştirmediğini ve sendikalara bilgi vermediğini, 6356 sayılı Kanun’un 41 inci maddesi ile geçici 6 ncı maddesinin, usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası antlaşma niteliğini haiz olan ILO’nun 87 ve 98 sayılı sözleşmeleri ile aynı konuda farklı hükümler içerdiğinden milletlerarası antlaşma hükümleri esas alınarak İstatistiğin dava konusu kısımlarının iptali gerektiğini ileri sürerek 26 Ocak 2013 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanan 6356 Sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu gereğince İşkollarındaki İşçi Sayıları ve Sendikaların Üye Sayılarına İlişkin 2013 Ocak Ayı İstatistikleri Hakkında Tebliğ'de yer alan “10 Nolu Ticaret, Büro, Eğitim ve Güzel Sanatlar” işkoluna ilişkin kısımdaki toplam işçi sayısı ile müvekkili Sendikanın üye sayısı ve yüzdesinin iptaline, toplam işçi sayısı ile müvekkili Sendikanın üye sayısı ve yüzdesinin tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
2. Birleşen davada davacı Büro, Eğitim, Güzel Sanatlar, Ticaret ve Kooperatif İşçileri Sendikası (Öz Büro İş Sendikası) vekili dava dilekçesinde; müvekkili Sendikanın 27.04.2014 tarihinde kurulduktan sonra birçok işyerinde örgütlendiğini, kısa sürede çok sayıda işçiyi üye olarak kaydederek 6356 sayılı Kanun’un 41 inci maddesi ve geçici 6 ncı maddesinin ikinci fıkrası uyarınca çoğunluk tespiti talebinde bulunduğunu, bunlardan bazıları hakkında olumlu tespit verildiğini, bazılarının da incelemelerinin devam etmekte olduğunu, Ocak 2013 İstatistikleri yayınlanmadan evvel 6356 sayılı Kanun’un geçici 2 nci maddesi gereğince varsa bir ay içerisinde itirazların Bakanlığa bildirilmesini teminen kayıtlarda yer alan üye listelerinin işçi sendikalarına gönderilmesi gerekirken bunun yapılmadığını, davalı Bakanlık tarafından Ocak 2013 İstatistikleri'nin doğrudan yayınlanmak suretiyle sendikaların üye sayılarını denetlemelerinin önüne geçerek Kanun’un geçici 2 nci maddesini uygulanamaz madde hâline dönüştürdüğünü, Ocak 2013 istatistiklerinin kanuna aykırı bir şekilde yayınlandığını, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca yayınlanan Temmuz 2009 İstatistiği'ne göre toplam işçi sayısının 5.398.296 iken, Ocak 2013'te yayınlanan istatistiklerdeki toplam işçi sayısının %116 artış göstererek 10.881.618'e yükseldiğini, 17 No.lu işkolunda Temmuz 2009'da 436.794 işçi çalışmakta iken Ocak 2013 İstatistiği'ndeki toplam işçi sayısının %392 artış ile 2.151.600 olduğunu, bazı işkollarındaki sayıların birleşen işkollarındaki sayılar ile genel artış oranının bile altında, uyumsuz olduğunu, %3 ve %1'lik işkolu barajlarının Ana Muhalefet Partisi tarafından Anayasa Mahkemesi'ne götürüldüğünü, Anayasa Mahkemesi kararı gereğince sendika üyeliğinin araştırıldığı tarihin sendika tüzüğüne göre üyeliği kabulü yetkili organın kabul kararı ya da sendika alındı belgesi karşılığı teslim tarihinden itibaren (Noter başvuru tarihi değil) 30 gün geçmesi ile üyeliğin gerçekleştiği zaman yönünden incelenmekte olduğunu, 6111 sayılı Kanun ile naklen Kurum değiştiren personelin 28 No.lu işkolundaki mevcut sendika üyeliğinin 17 No.lu işkolundaki işyerinde Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) işe girişi yapılarak fiilen işe başladığı anda 2821 sayılı Kanun'un 25 inci maddesi gereğince üyeliğin sona erdiği ve 17 No.lu işkolunda işbaşı yaptıktan sonra bu işkolundaki sendikalarca verilen üyeliğin kabulü tarihi itibarıyla üyeliğin kazanıldığı değerlendirilerek müvekkili Sendikanın üye sayısına eklenmesinin gerekli olduğunu ileri sürerek 26.01.2013 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanan “6356 Sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu Gereğince 2013 Ocak Ayı İstatistikleri Hakkında Tebliğ'in 10 No.lu işkolunda müvekkili Sendikanın tespit edilen üye sayısı ile çalışan üye sayısı ve yüzdesinin iptali ile müvekkili Sendikanın üye sayısı ve yüzdesinin tespiti ve toplu iş sözleşmesi imzalama yetkisine haiz olduğunun tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı Tez – Koop İş Sendikası vekili; 2003 yılında kesinleşen davanın bilirkişi raporuna göre müvekkili Sendikanın 56.862 üyesinin bulunduğunu, 2013 yılı tespitinde ise bu sayının 50.319 olarak yayınlandığını, müvekkili Sendikanın 10 yılda üye kayıp sayısının 13.339 olduğunu, davacı Sendikanın 7.246 olarak tespit edilen üye sayısının 56.862 olduğunun iddia edilmesinin gerçekçi olmadığını, davacı Sendikanın emekliye ayrılmış, üyeliği düşmüş, istifa etmiş, hayatını kaybetmiş ve çeşitli nedenlerle üyeliği sona ermiş olan işçilerin üyeliklerinin devam ettiğini varsayarak dava açtığını, davacı yanın iddiasının doğru olmadığını beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davalı Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı vekili; davacının dava dilekçesinde somut delillere ver vermediğini, 6356 sayılı Kanun'un 43 üncü maddesine göre dava dilekçesi ekinde somut delillerin sunulmaması hâlinde itirazın incelenmeden reddi gerektiğini, 6356 sayılı Kanun'un 41 inci maddesinin yedinci fıkrası gereğince yetkili sendikanın belirlenmesinde ve istatistiklerin düzenlenmesinde kendisine gönderilen üyelikten çekilme bildirimleri ile SGK'ya yapılan işçi bildirimlerinin esas alındığını, bunlarla noterden gelen üyelikten çekilme bildirimlerinin kayda alındığını, bu kayıtların günlük olarak alındığını ve Bakanlık kayıtlarında bulunan kayıtlarla karşılaştırılarak sonuca ulaşıldığını, davacı Sendikanın üye bildirimlerinin Bakanlık kayıtlarında görülmemesinin açıklanan nedenlerle doğal olduğunu, ayrıca işkolu değiştirme, bir yıldan fazla işsiz kalma, ölüm, emeklilik, askere gitme gibi kanuni denetimlerin günlük olarak yapıldığını, 10 yılda sigortalı işçi sayısı 2 katına çıkarken 17 sıra No.lu bu işkolunda 5 katına çıkmasının sebebinin Ankara 10. İş Mahkemesinin 2003/1646 Esas sayılı dosyasında verilen tedbir kararı nedeniyle 2013 Ocak İstatistiği'ne kadar işçi ve üye giriş, çıkışlarının dikkate alınmamasından kaynaklandığını, üye kayıt fişlerinin üzerinde T.C. kimlik numaralarının bulunmadığı iddiasının da doğru olmadığını, SGK'nın sicil numaraları ile T.C. kimlik numaralarını ortak olarak kayıtlarında tuttuğunu ve eşleştirme sırasında her bir üyenin T.C. kimlik numarasının tespit edilmiş bulunulduğunu, aksi takdirde Bakanlık kayıtlarında üye sayılarının düşük çıkması gerektiğini beyanla davanın reddini talep etmiştir.
3. Davalı Türkiye Yazarlar Sendikası Genel Başkanı cevap dilekçesinde; Sendikanın 1974 yılında kurulduğunu, Sendika üyesi yazarların çoğunun hiçbir işverene bağlı bulunmaması ve serbest çalışması nedeniyle Bakanlık tarafından yapılan tespitte üye sayısının sıfır olarak göründüğünü beyan etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 08.03.2017 tarihli ve 2013/242 Esas, 2017/156 Karar sayılı kararıyla asıl davanın kabulüne, birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde birleşen dosyada davacı ve asıl dosyada davalı olan Öz Büro İş Sendikası ile davalılar Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve Koop İş Sendikası istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesinin 06.06.2017 tarihli ve 2017/1872 Esas, 2017/1505 Karar sayılı kararıyla;
“…
Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi ön rapor,rapor ve ek raporu iş hukuku ilkeleri çerçevesinde usulünce ve gerekçeleri de gösterilerek hazırlanmıştır. Mevcut rapor ve itirazların değerlendirildiği ek rapor denetime elverişli olup hüküm vermeye yeter niteliktedir.10 nolu iş kolunda en son kesinleşen istatistik, temmuz 2009 istatistiğidir. 2013 Ocak İstatistiklerine davacı sendikanın itiraz etmesi de gözetilerek bilirkişinin davacı Sosyal İş Sendikası bakımından en son kesinleşen 2009 Temmuz İstatistiğinin ve Bakanlık tarafından yayımlanan 2.151.600 sayısının esas alınması yerindedir.
…” gerekçesiyle istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde birleşen dosyada davacı ve asıl dosyada davalı olan Öz Büro İş Sendikası vekili ile davalılar Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı vekili ve Koop İş Sendikası vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesinin 15.02.2018 tarihli ve 2017/43088 Esas, 2018/3744 Karar sayılı ilâmı ile;
"…
A)Birleşen Dava
Somut uyuşmazlıkta, İlk Derece Mahkemesince birleşen dava reddedilmiş, karara karşı birleşen dosya davacısı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Dosya içeriğine göre, İlk Derece Mahkemesi gerekçeli kararı davacı vekiline 24.03.2017 tarihinde usûle uygun şekilde tebliğ edilmiş, karara karşı davacı vekili tarafından sekiz günlük kanuni süre geçtikten sonra olmak üzere 04.04.2017 tarihinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Bu itibarla, birleşen davanın reddine dair karar kesinleştiğinden, Bölge Adliye Mahkemesince, birleşen dosya davacısının istinaf başvurusunun usulden reddine karar verilmesi gerekirken, esastan reddine karar verilmesi isabetsizdir. Buna göre, birleşen dosya davacısının temyiz itirazları yerinde değildir.
B)Asıl Dava
I-Hukuki Dayanaklar
……
II-Dosya Kapsamı
Somut uyuşmazlıkta, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından 26 Ocak 2013 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 6356 sayılı Kanun gereğince işkollarındaki işçi sayıları ve sendikaların üye sayılarına ilişkin 2013 Ocak ayı istatistiklerine göre, davacı sendikanın kurulu bulunduğu “Ticaret, Büro, Eğitim ve Güzel Sanatlar” işkolundaki toplam işçi sayısının 2.151.600, davacı sendikanın üye sayısının 7.246 ve üye yüzdesinin % 0,34 olduğu tespit edilmiştir.
Bir önceki istatistik olan ve 17.07.2009 tarihli Resmi Gazetede Bakanlık tarafından yayımlanan 2009 Temmuz istatistiklerinde de, “Ticaret, Büro, Eğitim ve Güzel Sanatlar” işkolundaki toplam işçi sayısının 436.794, davacı sendikanın üye sayısının 43.914 ve üye yüzdesinin % 10,05 olduğu belirtilmiştir.
Dosya içeriğine göre, daha önceki istatistiklerden sadece 2003 yılı Temmuz istatistiklerine yine davacı tarafından itiraz edildiği görülmektedir. Anılan istatistiklerde, davacı sendikanın üye sayısının 44.850 ve üye yüzdesinin % 9,36 olduğu tespit edilmiş, yargılama sonucunda Ankara 10. İş Mahkemesi’nin 29.05.2012 tarihli kararı ile davacı sendikanın üye sayısının 44.901, üye yüzdesinin ise 10,05 olduğu tespit edilmiş ve karar Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 27.12.2012 tarihli ilâmı ile onanmıştır.
Diğer taraftan, belirtilen davada mahkemece ihtiyati tedbir kararı verilmesi sebebiyle, dava sonuçlanana kadar “Ticaret, Büro, Eğitim ve Güzel Sanatlar” işkolu açısından, itiraz konusundan bir önceki istatistik olan Ocak 2003 rakamları yayımlanmıştır. Bu cümleden olarak, Ocak 2003 istatistiklerinde işkolundaki toplam işçi sayısı 436.794, davacı sendikanın üye sayısı 43.914 ve üye yüzdesi % 10,05 olarak tespit edildiğinden, Ocak 2013 dönemine kadar ki her istatistikte bu rakamlar yayımlanmıştır.
İnceleme konusu davada mahkemece, taraf iddia ve savunmaları doğrultusunda deliller toplanılmış, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtları getirtilmiş ve dosya kül halinde bilirkişiye tevdi edilerek alınan üç rapor doğrultusunda yazılı şekilde hüküm tesis edilmiştir.
Bilirkişinin hükme esas alınan raporuna göre, öncelikle kesinleşen son istatistik olan Temmuz 2009 istatistiklerindeki rakamların esas alınması gerektiği kabul edilmiş ve 43.914 üye sayısı temel alınarak sonuca gidilmiştir. İkinci olarak bu rakama, dava dilekçesinde ayrıntıları belirtilen, muvazaa olgusu kesinleşen ve toplu iş sözleşmesinden faydalanan, ancak Bakanlık kayıtlarında üye gözükmeyen 1.425 üye sayısı ilave edilmiştir. Üçüncü olarak da, davacı sendika tarafından 2003 yılından itibaren yeni üye olarak kaydedilen ancak Bakanlık kayıtlarında davacı sendika üyesi olarak gözükmeyen işçilere ilişkin liste, işkolu çalışan listesi ile karşılaştırılmış ve buna göre 6.809 işçinin de davacı sendika üyesi olarak toplama ilave edilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır. Son olarak, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından, 4.870 işçinin sendika üyeliğinin hangi sebeplerle sona erdiği somut olarak bildirildiğinden, bu rakamın da toplamdan mahsup edilmesi gerektiği kabul edilerek, davacı sendikanın üye sayısının toplam (43.914+1.425+6.809-4.870)=47.282 olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
III-Değerlendirme
Ayrıntılı olarak açıklanan bütün bu maddi ve hukuki olgular ışığında temyiz itirazlarının değerlendirilmesi gerekmektedir.
Öncelikle işkolu barajının uluslararası sözleşmelere aykırı olduğu ve Anayasanın 90. maddesi uyarınca bu barajın dikkate alınamayacağı iddiasının bu davada ileri sürülüp sürülemeyeceği tartışılmalıdır.
Belirtilen kanuni düzenlemelerden de anlaşıldığı üzere, işkolu istatistiklerine itiraz, istatistiklerin gerçeği yansıtmadığı iddiası ile yapılabilmektedir. Bir başka ifadeyle, işkolu istatistiklerine itiraz, istatistiklerdeki hatalara ilişkin olup, istatistik ile hukuki dayanaklarının uluslararası mevzuata uygunluğuyla ilgili değildir. Bu yönüyle işkolu barajı, işçi sendikasının ehliyeti ile ilgili bir konu olduğundan, davacının bu iddiasını yetki tespitine itiraz davasında ileri sürebileceği kabul edilmelidir.
Bu saptamadan sonra hükme esas alınan bilirkişi raporu ve bu doğrultuda tesis edilen mahkeme kararı değerlendirildiğinde;
1)6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun, taleple bağlılık ilkesini düzenleyen 26. maddesine göre, “Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir.”
Davacı vekili talep sonucunda açık olarak, sadece kendi üye sayılarına ve toplam işçi sayısına itiraz etmiş, diğer sendikaların üye sayılarına yönelik herhangi bir talepte bulunmamıştır. Buna göre, taleple bağlılık ilkesi gözetilmeksizin, mahkemece diğer sendikaların üye sayılarının düzeltilmesine karar verilmesi isabetsizdir.
2)Mahkemece her ne kadar kesinleşen son istatistik olduğu gerekçesiyle Temmuz 2009 istatistiklerindeki rakamlar esas alınarak 43.914 üye sayısı sabit kabul edilip, diğer tespit edilen üyeler bu rakamın üzerine ilave edilerek sonuca gidilmiş ise de, yapılan işlem hatalıdır.
Yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere, Temmuz 2009 istatistiklerinde davacı sendikanın üye sayısı 43.914 olarak açıklanmış ise de, bu sayı yapılan gerçek bir tespite dayalı olmayıp, bir başka davada mahkemece verilen ihtiyati tedbir kararı sebebiyle yayımlanmıştır. Esasen bu sayı Ocak 2003 istatistiklerindeki davacı sendikanın üye sayısıdır.
Bu itibarla Temmuz 2009 döneminde davacı sendikanın üye sayısının 43.914 olduğu kabul edilerek sonuca gidilmesi isabetsizdir.
3)Davacı vekili bir diğer itirazında, 11.961 yeni üye kaydettiklerini, ancak bu yeni üyelerden 5.264’ünün dikkate alınmadığını ileri sürmüştür.
Bilirkişi, tüm listeyi işkolu çalışan listesi ile karşılaştırmış ve iki listede örtüşen ancak Bakanlık kayıtlarında bulunmayan 6.809 işçinin davacı sendika üye sayısına ilavesi gerektiği sonucuna varmıştır.
Bu ayrımda ilk olarak şu hususu ifade etmek gerekir ki, davacı iddiasının 5.264 olmasına karşın, taleple bağlılık ilkesi dikkate alınmaksızın 6.809 üyenin toplam rakama ilavesi doğru olmamıştır.
İkinci olarak bu hususta yapılan araştırma da son derece yetersizdir. Dosya kapsamında sendika üye kayıt fişinin yer alması, bir işçinin ilânihaye aynı sendikaya üye olduğu sonucunu doğurmamaktadır. Burada yapılması gereken, iddia konusu her işçinin sigortalı hizmet döküm cetvelinin getirtilerek, bilirkişi aracılığı ile denetime elverişli şekilde sendika üyeliğini sona erdiren sebeplerin (işkolu değişikliği, işsizlik, emeklilik gibi) bulunup bulunmadığının araştırılmasıdır. Diğer taraftan, sendika üyeliğini sona erdiren bir sebebin bulunması durumunda, yeniden sendikaya üye olunmadıkça geçerli bir üyeliğin söz konusu olamayacağı da gözetilmelidir.
4)Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, Selçuk Üniversitesi nezdinde alt işveren yanında çalışan işçiler yönünden, Konya 3. İş Mahkemesi’nin kararıyla alt işverenliğin muvazaalı olduğunun kabul edildiği gerekçesiyle 566 işçinin davacı sendikanın üye sayısına ilavesi gerektiği kabul edilmiştir.
Dosya içeriğinde yer alan bilgiler doğrultusunda UYAP üzerinden yapılan kontrolde, söz konusu davada mahkemece davanın kabulüne dair verilen kararın Dairemizce davanın reddi gerektiği gerekçesiyle bozulduğu, nihai olarak Konya 3. İş Mahkemesinin 2013/489-2014/826 E.K. sayılı kararı ile davanın reddedildiği ve mahkeme kararının Dairemizin 2015/8380-11940 E.K. sayılı ilâmı ile onandığı görülmektedir.
Bu itibarla, söz konusu 566 işçinin, davacı sendika üye sayısına ilave edilmesi isabetsizdir.
5)Davacı vekilinin bir diğer iddiası olan mahkeme kararı ile alt işverenlik ilişkisi muvazaalı kabul edilen ve dava dilekçesinde ayrıntısı belirtilen Onsekiz Mart Üniversitesi, Uludağ Üniversitesi ve Ordu Üniversitesi işyerleri yönünden, kesin nitelikte olan mahkeme kararları ile muvazaa tespitlerinin kesinleştiği görülmektedir.
Bilirkişi de bu olgulara istinaden, asıl işveren işçisi sayılan ve davacı sendika üyesi olan bu işçilerin listesi ile işkolu çalışan listesini karşılaştırmış ve Bakanlık kayıtlarında gözükmeyen 404 işçinin toplam sayıya ilave edilmesi gerektiği sonucuna ulaşmıştır. Yine ayrıca halihazırda toplu iş sözleşmesinden faydalanan (TİS kapsamında olan) 455 işçiyi de aynı yöntemle toplam sayıya dahil etmiştir.
Bu ayrıma ilişkin, yapılan incelemede, söz konusu 404 işçi ile 455 işçiye dair listenin, yukarıda üçüncü bentte belirtilen 11.961 kişilik liste ile örtüştüğü, bir başka ifadeyle isimlerin mükerrer olduğu görülmüştür. Buna göre, bilirkişi tarafından öncelikle mükerrer isimlerin dikkate alınmaması gerekmektedir.
Mükerrer isimler ayıklandıktan sonra ise, kalan işçiler yönünden yukarıda ayrıntısı belirtilen sendika üyeliğinin devam edip etmediğine dair araştırma yapılması gerekmektedir. Bu hususların dikkate alınmaması isabetsizdir.
6)Tüm bu hususlar muvacehesinde, mahkemece, ilk olarak Temmuz 2003 istatistiklerine itiraz sonucunda yapılan yargılama ile kesinleşen 17.07.2003 tarihi itibariyle davacı sendikaya üye 44.901 işçi somut olarak tespit edilmeli ve ayrıca davacı sendika tarafından yeni üye kaydedildiği halde Bakanlık kayıtlarında yer almadığı ileri sürülen 5.264 işçi de somut olarak belirlenmelidir.
Daha sonra bu işçilerin tamamı yönünden bilirkişi aracılığı ile denetime elverişli şekilde sendika üyeliğini sona erdiren sebeplerin (işkolu değişikliği, işsizlik, emeklilik gibi) bulunup bulunmadığı araştırılmalı, işçilerin sigortalı hizmet döküm cetvelleri getirtilmeli ve bu hususta Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığından gerekli kayıt ve bilgiler temin edilmelidir.
Nihayet, Mahkemece yukarıda beş bent halinde belirtilen hususlar da gözetilmek suretiyle oluşacak sonuca göre karar verilmelidir.
Anılan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme sonucunda ilk derece mahkemesince yazılı şekilde hüküm tesisi ve bu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddi kararı hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir…” gerekçesiyle bozma kararı verilmiştir.
B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile uyulan bozma kararı doğrultusunda yapılan araştırma neticesinde;
“…
Yargılamanın geldiği aşma, davanın niteliği ve dikkate alındığında ve açıklandığı üzere, bozma ilamında belirtilen ilkelere göre inceleme yapılarak sonuca gidilebilmesi için gerekli olan kayıtlara, yargılama aşamasında somut ve denetlenebilir nitelikte olacak şekilde ulaşılamamış olunması hep birlikte değerlendirildiğinde, mevcut deliller dikkate alınarak davanın esası hakkında karar vermek gerekmiştir. Uyuşmazlığı çözüme kavuşturulması yönünden zorunlu ve gerekli olan kayıtlara ulaşılamamasında, davacı sendikaya atfedilecek ihmal ve kusuru olmadığı değerlendirilmiştir. Mahkememizce bu durumun, davacı sendikanın Örgütlenme ve Toplu Pazarlık Hakkı’nın kullanılmasını engel teşkil edecek şekilde ve Anayasanın, Toplu iş sözleşmesi ve toplu sözleşme hakkı başlıklı, 53/1.maddesinde “ İşçiler ve işverenler, karşılıklı olarak ekonomik ve sosyal durumlarını ve çalışma şartlarını düzenlemek amacıyla toplu iş sözleşmesi yapma hakkına sahiptirler…” şeklinde tanımlanan Toplu iş sözleşmesi hakkının özüne zarar verecek şekilde yorumlanamayacağı kabul edilmiştir. Tüm bu sebepler ile yukarıda açıklanan gerekçeler ile somut olayda asıl davanın kabulü ile davacı sendikanın toplu iş sözleşmesi ehliyeti için Ocak 2013 istatistiklerinde aşması gereken asgari oran olan, %1 olan işkolu barajını aştığı kabulü ile söz konusu işkolunda, davacı Sosyal-İş Sendikasının üye sayısının ( işkolundaki toplam işçi sayısının olan 2.151.600’nın % 1 olan ) 21.516 olduğunun ve davacı sendikanın işkolu yüzdesinin (nispetinin) % 1 olduğunun tespitine karar verilmiştir. Burada, bu sayısal belirleme yapılırken üye sayısından yüzdelik dilime değil, yukarıda açıklandığı üzere, dosya kapsamı, Anayasa hükümleri ve Anayasanın 90. maddesi gereği usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin uluslararası sözleşmelerin ulusal hukukun üstünde olması dikkate alınarak, Yargıtay bozma ilamında açıklanan uyuşmazlığın çözümü için zorunlu olan, toplanması gereken kayıtlara, somut, denetlenebilir şekilde ulaşılamamış olunmasından kaynaklı olarak, davacı sendika lehine yapılan yorum ile Ocak 2