ÖZETİ İlk derece mahkemesi tarafından yıllık ücretli izin yönetmeliği kapsamındaki yıllık izne ayrılma süreci ve işveren tarafından onaylanması yönündeki değerlendirmelerin yönetmelik hükümlerine uygun olduğu değerlendirilmiştir. Davalı işyerinde tanık beyanlarına göre sözlü onayla da işveren tarafından yıllık izin kullandırılabildiği, yazılı onayın daha sonra yapılması uygulaması bulunduğunun beyan edildiği anlaşılmaktadır. Ancak davacının izin dilekçesinin kayda girmekle birlikte davalı işverenin sözlü onay verdiği yönünde bir ispat da bulunmamaktadır. Davalı işveren tarafından yıllık izin onayı alınmadan işçinin iş sözleşmesini feshetmiş ise de esasen daha önce hiç disiplin cezası bulunduğu ispatlanmayan işçinin 3 günlük yıllık izin dilekçesi verdiği de davalı tarafından bilindiği halde “mazeretsiz devamsızlık haklı nedeniyle iş sözleşmesini fesih yoluna gitmesinin ölçülülük ilkesine aykırı olduğu değerlendirilmiştir. Davacının yıllık izin talebi onaylanmadan 3 günlük yıllık iznini kullanmasının işyerinde olumsuzluklara yol açtığı anlaşılmakla feshi haklı değil geçerli nedene dayandığı sonucuna ulaşılmıştır.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ:
Davacı işçi, iş sözleşmesinin haksız feshedildiğini ileri sürerek feshin geçersizliğinin tespiti ile işe iadesine ve boşta geçen süreye ait ücret ve diğer hakları ile işe başlatmama tazminatına dair karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı işveren vekili, iş sözleşmesinin mazeretsiz devamsızlık haklı nedeniyle feshedildiğini, davanın reddini, savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEME KARARININ ÖZETİ:
İlk derece mahkemesi tarafından, iş sözleşmesinin feshinin haklı nedene dayandığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
İstinaf kanun yoluna davacı taraf başvurmuştur.
Davacı vekilinin istinaf sebepleri:
-Mahkemece davanın reddine ilişkin kararın hukuka aykırı olduğunu, davalı işyerinde yıllık iznin işveren yetkilisi tarafından onaylanmasını bekleme uygulaması bulunmadığını, dosyaya ibraz ettikleri emsal yıllık izin dilekçelerinin de bu durumu gösterdiğini, davacı tanıklarının onay beklememe uygulaması bulunduğunu beyan ettiklerini, fesihte 6 günlük hak düşürücü süreye uyulmadığını, davacının yıllık izninin onayını beklemeden 4,5 yıl kıdemine ilişkin işçilik alacaklarından feragat etmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davalı tarafından istendiği zaman davacıya ulaşabilme imkanının bulunduğunu, feshin en son çare olma ilkesine aykırılık teşkil ettiğini, bilirkişi raporunda maddi hata yapıldığını davacının net ücretinin brüt olarak hesaplandığını, belirtilen yanlışlığı kabul etmediklerini, davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini, ileri sürmüştür.
GEREKÇE:
Davacı davalıya ait işyerinde 02.07.2018-15.09.2022 tarihleri arasında4 yıl 2 ay 14 gün süreyle avukat olarak iş sözleşmesine dayalı olarak çalışmıştır.
Davacı 26/29/31 08.2021 tarihleri için yıllık izin talep ettiğini, talebinin 22.08.2022 tarihinde davalı işyerinin kaydına girdiğini, olumsuz bir dönüş olmadığından yıllık iznini kullandığını, davalı işyerinde iznin onaylanması için bekleme uygulaması bulunmadığını, izin talep dilekçesinin verilmesinin yeterli sayıldığını, iş sözleşmesinin belirtilen günlerde mazeretsiz devamsızlık yaptığı gerekçesiyle haklı nedenle feshedildiğine ilişkin davalı işveren feshinin haksız olduğunu, ileri sürmüştür.
Davalı vekili, davacının yıllık izin dilekçesi vermesinin ardından davalı işyerinde yazılı veya sözlü mutlaka bir onay verme sisteminin bulunduğunu, dosyaya ibraz ettikleri yıllık izin dilekçelerinde onay şerhinin bulunduğunun görüleceğini, davacının yıllık izin dilekçesi verdikten sonra onaylanmasını beklemeden işyeri düzenini bozduğunu, iş sözleşmesinin mazeretsiz devamsızlık haklı nedeniyle işyeri Disiplin Kurulu kararına istinaden feshedildiğini davanın reddini savunmuştur.
Davacının iş sözleşmesinin feshine ilişkin 14.09.2022 tarihli Disiplin Kurulu Kararında ; “işçinin izin dilekçesinin sonucunu beklemesi ve kendisine olumlu/olumsuz bildirim yapılmasa dahi gerekirse dilekçenin akibetini araştırarak sonucuna göre hareket etmesi gerekirken, salt izin dilekçesi sunmuş olmasından hareketle işverenin izin ve onayını beklemeksizin işe gelmemesi, izinsiz ve mazeretsiz devamsızlık olarak kabul edilmiştir” gerekçesiyle iş sözleşmesinin mazeretsiz devamsızlık haklı nedeniyle 4857 sayılı Yasanın 25/II-g maddesi uyarınca haklı nedenle feshedildiği bildirilmiştir.
İlk derece mahkemesi tarafından yıllık ücretli izin yönetmeliği kapsamındaki yıllık izne ayrılma süreci ve işveren tarafından onaylanması yönündeki değerlendirmelerin yönetmelik hükümlerine uygun olduğu değerlendirilmiştir. Davalı işyerinde tanık beyanlarına göre sözlü onayla da işveren tarafından yıllık izin kullandırılabildiği, yazılı onayın daha sonra yapılması uygulaması bulunduğunun beyan edildiği anlaşılmaktadır. Ancak davacının izin dilekçesinin kayda girmekle birlikte davalı işverenin sözlü onay verdiği yönünde bir ispat da bulunmamaktadır. Davalı işveren tarafından yıllık izin onayı alınmadan işçinin iş sözleşmesini feshetmiş ise de esasen daha önce hiç disiplin cezası bulunduğu ispatlanmayan işçinin 3 günlük yıllık izin dilekçesi verdiği de davalı tarafından bilindiği halde “mazeretsiz devamsızlık haklı nedeniyle iş sözleşmesini fesih yoluna gitmesinin ölçülülük ilkesine aykırı olduğu değerlendirilmiştir. Davacının yıllık izin talebi onaylanmadan 3 günlük yıllık iznini kullanmasının işyerinde olumsuzluklara yol açtığı anlaşılmakla feshi haklı değil geçerli nedene dayandığı sonucuna ulaşılmıştır.
Bu nedenle davacı vekilinin istinaf başvurusunun açıklanan nedenlerle kabulü ile HMK 353/1-b.2 maddesi uyarınca ilk derece mahkeme kararının kaldırılarak feshin geçerli nedene dayanması nedeniyle gerekçe yönünden ilk derece mahkeme kararının kaldırılarak yeniden hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM:
Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b.2 maddesi gereğince KABULÜ İLE İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ KALDIRILMASINA,
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 427,60 TL harca peşin alınan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye kalan 346,90 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Dava şartı arabuluculuk gideri 1.600,00 TL’nin davacıdan tahsili ile Hazine’ ye irat kaydına,
6-Davalı kendini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesaplanıp takdir olunan 17.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
7-Kullanılmayan gider avansının ilgilisine iadesine,
8-Davacı tarafından yapılan 302,00 TL istinaf gideri ile 1.169,40 TL istinaf başvuru harcının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, harcanmayan istinaf gider avansının talebi halinde ilgilisine iadesine,
9-HMK’nın 359. maddesinin 4. fıkrası gereği kararının tebliğ ile 302. maddesinin 5. fıkrası gereği harç tahsil müzekkeresi yazılması işlemlerinin İLK DERECE MAHKEMESİ tarafından yapılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, ilk derece mahkemesi tarafından verilen karar tarihinde yürürlükte olan 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 8/a maddesi ile 4857 sayılı İş Kanunu’nun 20/3. Maddesi uyarınca mahiyeti itibariyle KESİN olmak üzere 20.05.2024 tarihinde oybirliği ile karar verildi.