İlgili Kanun / Madde
4857 S. İşK/21
T.C
YARGITAY
9. HUKUK DAİRESİ
Esas No. 2023/3719
Karar No. 2023/6854
Tarihi: 10.05.2023
İŞVERENİN İŞÇİYİ İŞE BAŞVURU İHTARNAMESİNDE YAZAN ADRESE TEBLİGAT YAPARAK İŞE ÇAĞIRMASI
İŞVERENİN İŞÇİNİN İHTARNAMEDE YAZILI ADRESİNİN DIŞINDA ADRES ARAŞ-TIRMA YÜKÜMLÜLÜĞÜNÜN BULUNMA-DIĞI
İŞE BAŞLATMAMA TAZMİNATININ İŞÇİ-NİN İHTARNAMEDEKİ ADRESE BİLDİRİL-MİŞ OLMASI NEDENİYLE İŞÇİNİN TEBLİGAT YAPILMADIĞI İDDİASIYLA İŞE BAŞLATMAMA TAZMİNATI İSTEYEMEYECEĞİ
ÖZETİ: Davalı taraf, davacının kendisine beyan ettiği ve ekli belgelerle uyumlu son adresine ihtarname göndererek yükümlüğünü yerine getirmiştir. Üstelik tebligatın iade edilmesi üzerine davacı asılın vekiline de işe davet yazısı gönderilmiştir. Beyan edilen son adrese ihtarnamenin tebliğ edilememiş olmasında davalı tarafın kusuru bulunmadığı gibi, bu hususta adres araştırma yükümlülüğü de kendisine yüklenemez. Şu hâlde davalının usulüne uygun davetine rağmen davacının işe başlamadığının kabulü ile sonuca gidilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı işveren nezdinde 05.07.2013 tarihinde çalışmaya başladığını, iş sözleşmesinin, 04.04.2014 tarihinde haklı ve geçerli bir neden olmadan feshedildiğini, bu nedenle açılan işe iade davasının kabulüne karar verildiğini ve kararın temyiz incelemesinden geçerek kesinleştiğini, kanuni süresi içinde işe başlatılma talebi ile davalı Şirkete başvuruda bulundukarını, ancak başvuruya olumlu bir cevap verilmediği gibi herhangi bir ödeme de yapılmadığını, kanuni süre geçtikten sonra işe başlama talepli ihtarname keşide edildiğini, işe başlama başvurusunun yapıldığı bir aylık süre sonu itibarıyla davalı işverende bünyesinde oluşacak ücret artışının hesaplamada göz önüne alınmasını talep ettiklerini ileri sürerek dört aylık ücreti tutarında iş güvencesi tazminatı ve boşta geçen süre ücreti ile yıllık izin ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; 15.12.2018 tarihinde tebliğ edilen işe başlatılma talepli ihtarnameye karşı kanuni süresi içinde 23.01.2018 tarihinde gönderilen cevabi ihtarname ile davacının işe davet edildiğini, ancak davacının işe başvuru ihtarnamesinde yazılı adresine gönderilen işe davet ihtarının tebliğ yapılamadığından iade olduğunu, tebligat yapılamamasının davacının yanlış adres bildiriminden kaynaklandığını, bunun üzerine davacı vekiline gönderilen ihtarname ile davacının işe davet edildiğini ve davacı vekiline bu ihtarnamenin 05.02.2018 tarihinde tebliğ edilmesine rağmen davacı tarafça hiçbir şekilde cevap verilmeyip haksız ve kötüniyetli olarak haksız çıkar sağlamak amacıyla huzurdaki davanın açıldığını, müvekkili Şirketin işe davetinin açık ve samimi olduğunu, işçinin haklı neden olmadan davete icabet etmediğini, dolayısıyla davacı işçinin gerçekte işe başlama niyeti olmadığı hâlde işe iade davasının sonuçlarından yararlanmak için başvuru yaptığını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının işe iadeye ilişkin yapılan yargılamada verilen kabul kararının kesinleşmesi sonrası işe başlamak için işverene başvurduğu, işverenin de davacıya işe davet ihtarnamesi gönderdiği, ancak ihtarnamenin tebliğ edilemediği, davalı işveren tarafından ihtarnamenin gönderildiği adresin işe başlatılma talepli ihtarnamede belirtilen davacı asıla ait adres olduğu, davalı işverenin davacıyı kanuni süresi içinde işe davet ettiğinin açık olduğu, ihtarnamenin tebliğ edilememesinden işverenin sorumlu tutulamayacağı, davacı işçinin doğru adres bildirmemesinin işe başlama konusunda samimi olmadığını gösterdiği gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili; İlk Derece Mahkemesi kararına dayanak gösterilen davalı ihtarnamesinin hangi noterden hangi tarih ve sayı ile keşide edilmiş olduğunun belirtilmediğini, ihtarname aslının veya bila tebliğ noter yazısı aslının kesin süreye rağmen dosyaya sunulmadığını, yasal delil niteliğine haiz bir ihtarnamenin aslının ve tebliğ belgesi bulunmadığının ara karar ve bilirkişi raporu ile sabit olduğunu, kesin mehilden sonra ibraz edilmesine muvafakatlerinin olmadığını, İlk Derece Mahkemesince hukuken geçersiz olan işe davete ilişkin ihtarnamenin esas alınmasının hatalı olduğu, işçi asıl yerine vekile gönderilen ihtarnamenin de geçersiz olduğunu ve bir aylık kesin süreyi de aştığını, davalı işverenin işe başlatma iradesinde samimi olmadığını, bilerek çözümsüzlük yarattığını, davalının işe davet talepli ihtarnamesinin davacı asılın adreste bulunamaması nedeniyle tebliğ edilemediğini, bunun üzerine bilinen Merkezi Nüfus İdaresi Sistemi (MERNİS) adresine tebliğ yapılmak yerine usulsüz olarak vekil olarak taraflarına ihtarname gönderilmesinin kanuna aykırı olduğunu, zira davacı asıla ulaşmayan bir ihtarnamenin işe başlama daveti olarak kabul edilmeyeceğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması ve davanın kabulüne karar verilmesi istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; Çatalca 1. Asliye Hukuk (İş) Mahkemesinin 24.12.2015 tarihli ve 2014/275 Esas, 2015/845 Karar sayılı ilâmı ile davacının işe iadesine karar verildiği, söz konusu kararın Yargıtay denetiminden geçerek onandığı, onama ilâmının tebliğini takiben davacının kanuni süresi içinde işe başlama talebinde bulunduğu, ihtarnameyi 25.12.2017 tarihinde tebliğ alan davalı işverenin davacı asılın ihtarnamede yazılı olan adresine yasal sürenin dolmasına iki gün kalmışken 23.01.2018 tarihinde ihtarname göndererek davacıyı işe davet ettiği, söz konusu ihtarnamenin ''muhatap tanınmadığından bahisle'' iade edilmesi üzerine kanuni süre geçtikten sonra bu kez davacı vekiline aynı hususta ihtarname gönderdiği, konuya ilişkin emsal içtihatlarda da belirtildiği üzere işçinin iş görme borcundan sorumlu tutulabilmesi için davetin bizzat kendisine tebliğ edilmesi gerektiği, işverenin vekile yapılan tebliğe dayanarak yasal süre içerisinde çağrı yaptığına ilişkin savunmasına itibar edilemeyeceği, ayrıca dosya içeriğindeki bilgi ve belgelere göre davalı tarafça davacının adresinin ihtarname gönderilen adresten farklı olduğunu bildiği, davacının MERNİS adresini bilen davalı işverence ihtarname davacının mernis adresine gönderilmediği gibi yasal sürenin dolmasına iki gün kala gönderildiği gerekçeleriyle davacının istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili; müvekkili Şirket tarafından işe davet ihtarının usulüne uygun olarak gönderildiğini, zira davacı tarafından işe başlama için gönderilen ihtarname ve dayanak vekâletnamede belirtilen adrese tebligat çıkartıldığını, müvekkilinin davacıya yönelik işe davet ihtarının geçerli ve samimi olduğunu, bilakis işe başlama konusunda samimi olmayan tarafın davacı olduğunu ve amacının sadece işe iade kararının mali sonuçlarından yaranarak haksız kazanç temin etmek olduğunu, davacının adres bilgisi konusunda Mahkemeleri yanıltmaya çalıştığını, bu hususun dosyada mübrez farklı adres ve tarihli vekâletnamelerden de açıkça anlaşılacağını, müvekkili Şirket tarafından davacının usulüne uygun olarak işe davet edildiği hususunun davacı asıl ve vekilinin bilgisi dâhilinde olmasına rağmen haksız ve mesnetsiz olarak talepte bulunulduğunu, kabul kararının hatalı olduğunu belirterek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; işverence davacı asılın kesinleşen işe iade kararı sonrasında süresinde işe davet edilip edilmediğine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi.
2. 4857 sayılı İş Kanunu'nun 21 inci maddesi.
3. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) "Dürüst davranma " kenar başlıklı 2 inci maddesi şöyledir:
“Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz.”
3. Değerlendirme
1. Davacı taraf, kesinleşen işe iade kararı sonrasında süresi içinde davalı Şirkete başvuruda bulunarak işe başlatılmayı talep ettiğini, ancak herhangi bir yanıt alamadığını ileri sürerek feshin geçersizliğine ilişkin kararda tespit hükmü olarak belirtilen mali haklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince davalı tarafça usulüne uygun şekilde davacı asılın işe davet edildiği kabul edilerek davanın reddine karar verilmiş olup, davacı vekilinin istinaf başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında karar verilmek suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
2. Belirtmek gerekir ki 4721 sayılı Kanun'un 2 nci maddesi uyarınca, herkes haklarını kullanırken dürüstlük kuralına uymak zorundadır. 4721 sayılı Kanun'un 2 nci maddesine aykırılık teşkil eden bir durumun genel yaptırımı, herhangi bir hakkın dürüstlük kuralına aykırı olarak kullanılmasının hukuk düzenince korunmamasıdır (Sarper Süzek, İş Hukuku, İstanbul, 2013, s.570).
3. Somut uyuşmazlıkta davacı vekili tarafından işe başlama talebi ile davalı Şirkete gönderilen 21.12.2017 keşide tarihli ihtarnamede, keşideci-davacı asılın adresi "Bahçelievler Mah. Ata 2 Sitesi Monolya Cad. Manolya Apt No.3 D:10 Çengelköy- İstanbul" olarak belirtilmiş olup ihtarname, davalıya 15.12.2018 tarihinde tebliğ edilmiştir. Davalı tarafça, davacının işe başlatılma isteğinin kabulünü içeren 23.01.2018 tarihli cevabi ihtarname, bildirilen bu adrese gönderilmiş; ancak tebligat, muhatap tanınmadığından bahisle iade edilmiştir. Söz konusu ihtarnameye ekli vekâletnamede de aynı adres, davacı asılın adresi olarak gösterilmiş olup ayrıca davacı vekilince yargılama aşamasında İlk Derece Mahkemesine sunulan 14.08.2018 tarihli "Tensip tutanağında yer alan maddi hatanın düzeltilmesi" talepli ve 25.06.2018 tarihli "Tebligatın iadesi" talepli dilekçelerde de davacı asılın adresi olarak bu adres belirtilmiştir.
4. Davacı tarafça beyan edilen son adrese gönderilen ihtarnamenin tebliğ edilememesi hâlinde, davalı tarafın, adres araştırma yükümlülüğü bulunmamaktadır. Zira işe davet ihtarnamesinin belirtilen adrese gönderilmesine bizatihi davacı taraf sebebiyet vermiş olup, tebligat yapılamamasının külfetine katlanacak olan tarafın davalı işveren olduğu söylenemeyeceği gibi davalının adres araştırması yapmadığı gerekçesiyle işe davet beyanında samimi olmadığından da söz edilemeyecektir.
5. Davalı taraf, davacının kendisine beyan ettiği ve ekli belgelerle uyumlu son adresine ihtarname göndererek yükümlüğünü yerine getirmiştir. Üstelik tebligatın iade edilmesi üzerine davacı asılın vekiline de işe davet yazısı gönderilmiştir. Beyan edilen son adrese ihtarnamenin tebliğ edilememiş olmasında davalı tarafın kusuru bulunmadığı gibi, bu hususta adres araştırma yükümlülüğü de kendisine yüklenemez. Şu hâlde davalının usulüne uygun davetine rağmen davacının işe başlamadığının kabulü ile sonuca gidilmesi gerekirlen yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
10.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.