T.C. YARGITAY
9. Hukuk Dairesi
Esas No. | 2019/5513 | İlgili Kanun/Madde: |
Karar No. | 2019/17632 | 6356 S. STK/40,41 |
Tarihi: | 09/10/2019 |
|
|
ÖZETİ İşyerinin özelliğini veren temel öğe teknik amaçtır. Mal ve hizmetin kazanç amacıyla yahut başka bir
amaçla üretilmesi arasında bir fark bulunmamaktadır. Başka bir anlatımla hizmet üretimi veya mal üretimi tek başına teknik bir amaç olabilir. Sonuç olarak işyeri teknik bir amacı gerçekleştiren temelde örgütsel bir birlikteliktir. İşyeri sürekli bir organizasyon içerisinde örgütlenmeyi gerektirir. Organizasyon özünde maddi ve maddi olmayan öğelerin yanında emeğin varlığını da içinde barındırır. aynı teknik amacın farklı üretim amaçları gerçekleşiyorsa amaçta birlik sağlanmıştır. Farklı üretim birimlerinin tek bir işyeri sayılması için aynı arazi sınırları içinde bulunmaları gerekmemektedir. Fakat birimler arasındaki uzaklık işlerin tek elden yürütümünü engelleyecek boyutta olmamalı çünkü farklı birimler arasında amaçta birlik bulunsa dahi yönetimde birliğin sağlanmasının zorluğu tartışmasızdır. olduğuna tespitinde ayırıcı bir kriter olmadığı gibi yönetimde birliğin sağlanıp sağlanmadığının tespitinde işyerlerinin mekânsal yakınlığı da tek başına yeterli olan bir kriter değildir.
|
DAVA: Davacı, olumlu yetki tespitine itirazın iptaline karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesinin red kararına karşı davacı avukatı istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi davacı avukatının istinaf başvurusunu esastan
reddetmiştir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi'nin kararı süresi içinde davacı avukatı tarafından
temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra
dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili; müvekkil şirketin ÎTÜ Ayazağa Kampüsü Teknokent Arı-1 Binası No: 10 Maslak Sarıyer
İstanbul adresindeki merkezinde faaliyet gösterdiğini, özellikle belge sayısallaştırma, evrak
barkodlama, belge tarama, görüntü işleme, arşivleme ve döküman yönetimi, form işleme,
OCR/ICR/OMR, otomatik belge sınıflandırma, otomatik veri yakalama, saklama ve benzeri konularında
yazılım, teknoloji ve ürünler geliştirdiğini, bununla birlikte geliştirdiği yazılım tabanlı teknoloji ve
ürünlerin kullanımına ve uygulanmasına yönelik olarak dosya teslim – tesellümü, kağıt evrakların
düzenlenmesi, barkodlanması, ayrıştırılması, taranması, görüntü iyileştirmesine tabi tutulması,
îndekslenmesi, elektronik belge yönetimi, arşiv yönetimi gibi sistemlere aktarılması ile fiziksel arşiv
hizmetlerinin verilmesi gibi birbirinden farklı iş alanlarında olan ancak iç içe geçmiş faaliyetlerinin de
bulunduğunu, davalı … tarafından müvekkili şirkete gönderilen 23.8.2017 tarihli 73820 sayılı yetki
tespiti konulu yazıda özetle müvekkili şirkete ait 10 nolu işkolunda faaliyet gösteren işyerlerinde –
işletmede toplu sözleşme yapmak için yetki tespiti isteminde bulunan davalı … İş Sendikası’nın yasanın
aradığı gerekli çoğunluğu sağladığının tespit edildiğinin bildirildiğini, olumlu yetki tespiti niteliğindeki
söz konusu yazının 5.9.2017 tarihinde müvekkili şirket merkezine tebliğ edildiğini, söz konusu yetki
tespiti kararına karşı müvekkili şirket adına itiraz edildiğine dair bildirimin görevli makam olan Çalışma
ve İş Kurumu İl Müdürlüğü’ne 11.9.2017 tarihinde ve yasal süresi içinde sunulduğunu, davalı Bakanlık
tarafından müvekkiline tebliğ edilen diğer davalı … İş Sendikası’nın müvekkiline ait işyerinde işletmede
toplu sözleşme yapmak için yetkili olduğunu belirten dava konusu yetki tespiti kararının hukuka aykırı
olduğunu, davalı … İş Sendikası'nın toplu sözleşme yapma yetkisi alabilmek için 6356 sayılı Yasa’nın 4.
maddesinde belirlenen şekilde “kurulu bulunduğu iş kolunda çalışan işçilerin en az %1” oranındaki üye
sayısına sahip olmadığını, yetki tespiti kararının bu ön koşulun yokluğu nedeniyle iptalinin gerektiğini
iddia ederek, davalı Bakanlık tarafından diğer davalı … İş Sendikası’nın müvekkili Şirkete ait
işyerlerinde-işletmede toplu sözleşme yapmak için yasanın aradığı çoğunluğu sağladığını belirterek
23.8.2017 tarihli 73830 sayılı (olumlu) yetki tespiti kararının iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı … İş Sendikası vekili; işverenin toplu iş sözleşmesini geciktirmek amacıyla yetki itirazında
bulunduğunu, müvekkili sendikanın … Bilişim San ve Tic AŞ’ne bağlı işyerlerinde toplu iş sözleşmesi
sürecini başlatmak üzere …’na 15.8.2017 tarihi itibariyle çoğunluk tespiti başvurusunda bulunduğunu,
…’nın 23.8.2017 tarihli yetki tespit yazısında davacı … Bilişim San ve Tic AŞ işyerlerinde toplam 853
işçinin çalıştığının, müvekkili sendikalı 359 üyesinin olduğunun ve müvekkili sendikanın yetkili sendika
olduğunun tespit edildiğini, bu durumda müvekkili sendikanın söz konusu işletmede toplu iş sözleşmesi
almak için gereken yasal koşulları taşıdığına hiçbir şüphe olmadığını, işverenin de bu gerçeğin bilincinde
olduğunu, ancak işverenin sadece ve sadece toplu iş sözleşmesini geciktirmek amacıyla söz konusu
çoğunluk tespitine itirazda bulunarak yetki tespiti davası açtığını, davacı işverenin yetki itirazı hakkını
iyi niyet ve dürüstlük kurallarına aykırı biçimde kullandığını, itiraz dilekçesinde işkolu tespiti ile ilgili
olarak ileri sürülen iddiaların hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, işkolu tespitine ilişkin davaların
toplu iş sözleşmesi sürecini etkilemediğini, müvekkili Sendikanın kurulu bulunduğu işkolunda çalışan
işçilerin en az %1'i oranında üye sayısına sahip olmadığı ve bu nedenle yetki tespiti kararının iptali
itirazının yasal dayanaktan yoksun olduğunu, davacının işletme değil işyeri esası üzerinden tespit
yapılması gerektiği iddialarının da yasal dayanaktan yoksun olduğunu, …’nın resmi belgeler üzerinde
yaptığı inceleme sonucunda müvekkili Sendikaya yetki belgesi verdiğini savunarak davanın reddini
savunmuştur.
Davalı Bakanlık vekili; Bakanlık kayıtlarının incelenmesinde Sosyal İş Sendikası tarafından … Bilişim
San. ve Tic. A.Ş. işyerinde toplu iş sözleşmesi yapmak için 15.8.2017 tarihinde yetki tespit
başvurusunda bulunulması üzerine 6356 sayılı Sendikalar Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun 42. maddesi
uyarınca Bakanlığa yapılan yetki tespit başvurularının aynı Kanun’un 41. maddesinin 7. fıkrası
gereğince Bakanlığa gönderilen üyelik ve üyelikten çekilme bildirimleri ile işverenler tarafından Sosyal
Güvenlik Kurunmuna yapılan işçi bildirimlerinin birlikte değerlendirilmesiyle sonuçlandığını, 6356 sayılı
Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun 41. maddesinin birinci fıkrasında “Kurulu bulunduğu
işkolunda çalışan işçilerin en az yüzde birinin üyesi bulunması şartıyla İşçi sendikası, toplu iş sözleşmesi
kapsamına girecek işyerinde başvuru tarihinde çalışan işçilerin yarıdan fazlasının işletmede ise yüzde
kırkının kendi üyesi bulunması halinde bu işyeri ve işletme için toplu İş sözleşmesi yapmaya yetkilidir.”
beşinci fıkrasında da “Bir iş kolunda çalışan işçilerin yüzde birinin tespitinde Bakanlıkça yer yıl Ocak ve
Temmuz aylarında yayımlanan istatistikler esas alınır. Bu istatistiklerde her iki işkolundaki toplam işçi
sayısı ile işkollarındaki sendikaların üye sayıları yer alır. Yayımlanan İstatistik, toplu iş sözleşmesi ve
diğer işlemler için yeni istatistik yayımlanıncaya kadar geçerlidir. Yetki belgesi almak üzere başvuran
veya yetki belgesi olan işçi sendikasının yetkisini daha sonra yayımlanacak istatistikler etkilemez.”
hükümlerine yer verildiğini, işverenlerin işyerlerini Sosyal Güvenlik Kurunmuna tescil ettirirken Kuruma
bildirdikleri işin mahiyetine göre Kurum tarafıdan her bir işyeri için NACE kodu tayin edildiğini ve her bir
NACE kodunun da müvekkili Bakanlıkta bir işkolu karşılığının bulunduğunu, müvekkili bakanlığın yetki
tespiti otomasyon yazılımı marifetiyle Sosyal Güvenlik Kurumundan işyerlerini NACE kodlarına göre
elektronik ortamda ilgili iş koluna atadığını, davacı şirket tarafından Sosyal Güvenlik Kurumu İşkolları
Yönetmeliği’nin 10 sıra numaralı (ticaret, büro, eğitim ve güzel sanatlar) işkolunda tescil ettirilen
işyerlerinin dava konusu yetki tespiti kapsamında değerlendirildiğini, işveren tarafından diğer
işkollarında tescil ettirilen işyerlerinin işletme kapsamındaki yetki tespitine dahil edilemediğinin ve
çoğunluk hesaplanmasında dikkate alınmadığını, ayrıca davacı işverenin işletme kapsamında yetki
tespiti verilen 10 sıra numaralı işkolundaki işyerleri ile ilgili olarak herhangi bir işkolu tespiti
başvurusunda bulunmadığının anlaşıldığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
C) İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
İlk Derece Mahkemesince, davacının davalı sendikanın kurulu olduğu iş kolunda %1 çoğunluğunun
bulunmadığı ve bu sebeple de yetki belgesinin geçersiz olduğunu iddia ettiği, bu bakımdan 6745 sayılı
Yatırımların Proje Bazında Desteklenmesi ile Bazı Kanun Hükmündeki Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun'un 72. maddesinin 2. fıkrasının 07.09.2016 tarihli Resmi Gazetede
yayınlanarak yürürlüğe girdiği, bu madde uyarınca 07.09.2018 tarihine kadar davacı sendikanın yetki
başvurusunda bulunma hakkının bulunduğu, başvuru tarihinin 15.08.2017 olduğu dikkate alınırsa artık
yasal çoğunluğun aranmayacağının açıkça ortada olduğu, davacı vekilinin bir diğer itirazının işyerinin
işletme düzeyinde değil işyeri düzeyinde olduğunu bu sebeple % 40 değil % 50 çoğunluk esasına göre
konunun değerlendirilmesi gerektiği yönünde olduğu ancak davalı bakanlık tarafından işverenin
işyerlerini sosyal güvenlik kurumuna tescil ettirirken kuruma bildirdiği işyeri mahiyetine göre verilen
nace kodu ve yine davacının birden çok işyerinin mevcut olduğu, bunların aynı iş kolunda olduğu
dikkate alındığında 6356 sayılı kanunun hükümleri çerçevesinde olayda işyeri bazında değil işletme
bazında yetki çoğunluğunun belirlenmesi gerektiği ve bu halde de %40 çoğunluğun esas olduğu görüşü
benimsenmiş olup bu yönden de davacı tarafın itirazının yerinde olmadığı, davacının iş kolu yönünden
de itirazının bulunduğu, Bakanlıkça davacı … Bilişim San ve Tic. A.Ş tarafından Sosyal Güvenlik
Kurumuna iş kolları yönetmeliğinin 10 sıra numaralı ticaret büro eğitim ve güzel sanatlar iş kolunda
tescil ettirilen işyerlerinin dava konusu yetki kapsamında değerlendirilmiş olduğu, yine bakanlıkça
işveren tarafından diğer iş kollarında tescil ettirilen işyerlerinin işletme kapsamındaki yetki tespitine
dahil edilmediği kurum cevabından anlaşılmakla ve bunun yanı sıra davacı işverenin işletme
kapsamındaki yetki tespiti verilen 10 sıra numaralı ticaret eğitim ve güzel sanatlar iş kollarındaki
işyerleri ile ilgili olarak herhangi bir iş kolu tespit başvurusunda bulunulmadığı hususunun bildirildiği,
6356 sayılı yasanın 5. Maddesi hükmü gereğince yetki başvuru tarihine kadar iş koluna herhangi bir
itirazın yasal süresinde yapılmadığı, bakanlık yazısından anlaşıldığı gibi başvuru tarihinden sonra
yapılan bir itirazın da işbu hüküm çerçevesinde bir sonraki toplu sözleşme dönemi için geçerli olacağı
dikkate alındığında bu yöndeki davacı itirazının da yerinde olmadığı, davacının prosedür dosyasında
bildirilen çalışan ve sendikalı listelerine göre yetki tespiti başvuru tarihi olan 15.08.2017 tarihinde
davalı sendika üyeliği gerçekleşen çalışanlar bulunduğunu belirterek sayıya itiraz ettiği, buradaki
itirazın çalışanlara değil çalışanların üye olduğu tarihe ilişkin olduğu, başka anlatımla başvuru tarihinde
üye olanların geçerli olup olmayacağı noktasında olduğu, esasen başvuru tarihinde üye olanların üye
sayılacağının yasanın amir hükmü olduğu, bu nedenle davacının bu itirazının da yerinde olmadığı, yine
prosedür dosyasına göre yetki tespiti başvuru tarihi olan 15.08.2017 tarihinde şirketten ayrılmış olan
çalışanların mevcut olduğu, başvuru tarihi itibarı ile işten ayrılan çalışanların toplam kişi sayısına dahil
edilmesinin doğru olmadığı beyan edilmişse de işten ayrılma tarihinde fiilen çalışan olarak kabul
edildiğinden yani bir başka anlatımla o gün çalıştıktan sonra ayrılan olarak nitelendirildiğinden bu
konudaki davacı talebinin de yerinde olmadığı, üyelerin farklı tarihlerde sendika üyelik başvurusunda
bulundukları, aynı sayılı ancak farklı tarihli kararlarla üyeliğe kabul edildiği yolundaki iddianın da
değerlendirilmesinin mümkün olmadığı, Mahkememizce de benimsenen bilirkişi raporunda tespit edilen
çalışanlar listesi ve çalışanlar listesi üzerinde de işyerinde örgütlenmiş olan Sosyal İş Sendikası, …
Koop İş Sendikası, … Büro İş Sendikası'nın üyelik tarihleri ve yapılan değerlendirme sonucunda
işyerinde çalışan işçilerin arasında dava dilekçesi ekindeki vekalette işveren vekili olarak gözüken
Osman Taşkın’ın bu listede adının olmadığı, böylece yapılacak değerlendirmede işveren vekili
çıkartılmadan sayılara itibar edilmesi gerektiği, çalışan sayısı 854, sendikalı sayısı 359 olmakla
davalısendikanın işyerinde çoğunluk sendikası olduğu, bir an için davacının iddia ettiği 12 kişinin çalışan
sayısına eklenmesi gerektiği yolundaki görüşün kabulü halinde dahi bu değerlendirmede değişen bir
durum olmayacağı, her halükarda % 40 çoğunluğun sağlandığı ve davalı Sendikanın başvuru tarihi
itibarı ile yetkili ve çoğunluk sendikası durumunda bulunduğu, bu nedenle Bakanlık tespitinin yerinde
olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
D) İstinaf:
Karara karşı davacı istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
E) Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti:
Bölge Adliye Mahkemesi’nce kararın usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle istinaf itirazlarının
reddine karar verilmiştir.
F) Temyiz:
Kararı davacı taraf temyiz etmiştir.
H) Gerekçe:
4857 sayılı Yasanın 2.maddesinin gerekçesinde iş yeri tanımı teknik bir amaca, diğer bir deyişle mal ve
hizmet üretimine yönelik ve değişik unsurlardan meydana gelen bir birim olduğu belirtilmiştir. İşyerinin
sınırlarının saptanmasında “işyerine bağlı yerler” ile “eklentiler” ve “araçların” bir birim kapsamında
oldukları belirtildikten sonra özellikle bir işyerinin mal ve hizmet üretimi için ayrı bir alanı da kullanması
halinde bunların tek işyerimi yoksa bir birinden bağımsız işyerleri mi sayılacağı konusunda “amaçta
birlik”, aynı teknik amaca bağlı olarak üretimde bulunma, nitelik yönünden bağlılık ile “yönetimde
birlik”, aynı yönetim altında örgütlenmiş olma koşullarının aranacağı düzenlenmiştir. Öte yandan
teknolojik ve ekonomik gelişmeler bir işyeri çerçevesinde mal ve hizmet üretimi, pazarlama ve
müşterilere sunulması yönünden çok yönlü bir yapısal değişikliği gerektirmesi nedeniyle bir işyerinin
amacının gerçekleşmesinde işlerin görülmesi işyerinin kurulu bulunduğu “yerin” dışına taşmış, özellikle
“işveren kurulan iş organizasyonu” içerisinde işyeri niteliğinde olmayan irtibat bürolarına veya yurt
genelinde veya ilin içinde işlerin yürütüldüğü örgütlenmeye kadar genişletmek gereksinimi
duyulmuştur. Bu bağlamda 2.maddede “iş yeri, işyerine bağlı yerler, eklentiler ve araçlar ile oluşturulan
iş organizasyonu kapsamında bir bütündür” hükmü getirilmiştir (Bu konuda ayrıntılı bilgi için
Bkz.Esener, Turhan: İş Hukuku Bası 3 Ankara 1978 sh 83-84; Ekonomi, Münir: İş Hukuku, Ferdi İş
Hukuku C 1, İstanbul 1987 sh 59; Çelik, Nuri: İş Hukuku Dersleri Bası 21, İstanbul 2008 sh 56-57;
Narmanlıoğlu, Ünal: İş Hukuku II Ferdi İş İlişkileri Bası 3 İzmir 1998 sh 121; Süzek Sarper; İş Hukuku
Bası 4 Ankara 2008 sh 173-178; Mollamahmutoğlu Hamdi İş Hukuku Bası 3 Ankara 2008 sh 191-201;
tüm genişliği ve ayrıntılarıyla Yenisey/Doğan, Kübra: İş Hukukunda İşyeri ve İşletme, Yayınlanmış
Doçentlik Tezi, İstanbul 2007 sh 23-37).
İşyerinin özelliğini veren temel öğe teknik amaçtır. Mal ve hizmetin kazanç amacıyla yahut başka bir
amaçla üretilmesi arasında bir fark bulunmamaktadır. Başka bir anlatımla hizmet üretimi veya mal
üretimi tek başına teknik bir amaç olabilir. Sonuç olarak işyeri teknik bir amacı gerçekleştiren temelde
örgütsel bir birlikteliktir. İşyeri sürekli bir organizasyon içerisinde örgütlenmeyi gerektirir. Organizasyon
özünde maddi ve maddi olmayan öğelerin yanında emeğin varlığını da içinde barındırır.
Aynı işverene ait iki üretim birimi aynı teknik amacı elde etmek için örgütlenmişse yahut bu yerlerde
aynı teknik amacın farklı üretim amaçları gerçekleşiyorsa amaçta birlik sağlanmıştır.
Farklı üretim birimlerinin tek bir işyeri sayılması için aynı arazi sınırları içinde bulunmaları
gerekmemektedir. Fakat birimler arasındaki uzaklık işlerin tek elden yürütümünü engelleyecek boyutta
olmamalı çünkü farklı birimler arasında amaçta birlik bulunsa dahi yönetimde birliğin sağlanmasının
zorluğu tartışmasızdır.
Somut uyuşmazlıkta, davacı Şirkete ait olup dava konusu tespite konu olan işyerlerinin merkeze bağlı
mı yoksa bağımsız nitelikte birer işyeri mi olduğu, bu anlamda "bağımlılık unsurunun" açıklığa
kavuşturulup, netice itibariyle yetki tespitin işletmesel düzeyde yapılmasının yerinde olup olmadığının
açıklığa kavuşturulması gereklidir.
Dava konusu yetki tespitinde davalı Sendika’nın 15.08.2017 başvuru tarihi itibariyle davacı Şirket ve
bağlı 10 nolu işkolunda faaliyet gösteren işyerlerinde işletmesel düzeyde Yasa’nın aradığı gerekli
çoğunluğu sağladığı kabul edilmiş, davacı Şirket ise, merkezinin "İ.T.Ü. Ayazağa Kampüsü Teknokent
Arı-1 Binası No:10 Maslak-Sarıyer/İSTANBUL" adresinde bulunduğu, faaliyet alanlarıyla ilgili yazılım,
teknoloji ve ürün geliştirme çalışmalarının genel olarak şirket merkezinde yapıldığını, söz konusu
yazılım, teknoloji ve ürünlerin kullanımına ve uygulanmasına yönelik olan belge ayrıştırması, taranması,
görüntü iyileştirmesine tabi tutulması, barkodlanması, indekslenmesi, elektronik belgelerin yönetimi,
sistemlere aktarılması, fiziksel arşivleme hizmetleri ise, iş sahiplerinin taleplerine göre şirket
merkezinde veya müşterinin kendi işyerinde veya gösterdikleri başka yerlerde de yapılabildiği, faaliyet
alanlarıyla ilgili ürettiği yazılım, teknoloji ve ürünleri, verdiği diğer hizmetlerden bağımsız olarak tek
başına satışa sunamadığı, Şirketlerinin sadece geliştirdiği ve ürettiği yazılım ürünlerini satarak gelir elde
etme gibi bir faaliyetinin bulunmadığı, kısaca "e-dönüşüm" olarak tanımlanabilecek olan dökümanların
dijital ve fiziksel arşivlenmesi işlerini ise; sadece kendi geliştirdiği ve ürettiği yazılım ürünlerini
kullanarak yaptığını, bunun dışında 3. kişilerden teknoloji satın alarak müşterilerine verdiği hiçbir
hizmetinin olmadığını, dolayısıyla şirketin tüm faaliyetlerinin birbirinden farklı iş alanlarında olan, ancak
iç içe geçmiş faaliyetler olduğunu, bu konuda en önemli hususun ise Şirket merkezinde geliştirilen
yazılım ve ürünler olmaksızın, şirket merkezi dışındaki diğer işyerlerinin tek başına varlığını
sürdürebilmesi mümkün olmadığını, öyle ki şirket merkezinde geliştirilen yazılım ve ürünler, e-dönüşüm
hizmetlerinde kullanılmadıktan sonra, bu yazılım ve ürünlerin geliştirilmiş olmasının da tek başına hiçbir
anlamının olmadığı, dolayısıyla Şirket merkezi ile merkez dışındaki işyerlerinin tamamı birbirine sıkı
sıkıya bağımlı olduğundan, her biri diğerinin varlığı ile birlikte kendi varlığını devam ettirebilen işyerleri
olduğu, Şirket faaliyet alanlarıyla ilgili yazılım, teknoloji ve ürün geliştirme çalışmalarını asıl olarak
şirket merkezinde yapıldığı, yazılımların hizmete dönüştürülmesine ilişkin dijital ve fiziksel arşivleme
hizmetlerini ise, esas olarak “İTOB Organize Sanayi Bölgesi Ekrem Demirtaş Cad. No:42 Tekeli –
Menderes / İZMİR” adresinde bulunan kendi işyerinde verdiğini, özellikle kamu kurum ve kuruluşlarına
verdiği "dijital arşivleme" hizmetleri ise; belgelerin kamu kurumu dışına çıkarılması mümkün
olmadığından, kamu kurumu tarafından gösterilen adreslerde verildiğini, yine; özel kişi ve kuruluşlara
verilen dijital arşivleme hizmetleri de, müşterilerin bu hizmeti&n