YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ |
||||||
Esas No. Karar No. Tarihi: |
2013/1531 2013/18231 13.06.2013 |
İlgili Kanun / Madde 6100 S. HMK/297 |
||||
|
||||||
ÖZETİ Anayasanın 141 inci maddesi uyarınca, yargı kararlarının gerekçeli olarak yazılması gerekir. Bu husus 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297 nci maddesinde de hüküm altına alınmıştır. Anılan anayasal ve yasal düzenlemeler gereğince yargıcın, tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri kararda göstermesi zorunludur. Maddi olgularla hüküm fıkrası arasındaki hukuki bağlantı da ancak bu şekilde kurulabilecek, ayrıca yasal unsurları taşıyan bu gerekçe sayesinde, kararların doğruluğunun denetlenebilmesi mümkün olacaktır (Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 26.05.2008 gün ve 2007/20517 Esas, 2008/12483 Karar sayılı ilamı). |
||||||
DAVA :Davacı, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi E.Sevgi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili; müvekkilinin davalının Gebze Organize San. Bölgesindeki Arçelik-LG fabrikasının ambar bölümünde 23/12/2010 tarihine işe başladığını, burada giriş-çıkışları yaptığını, davalı işverenliğin Tekirdağ'daki ana binasında 300'den fazla kişi çalıştığını, müvekkilinin çalıştığı fabrikada müvekkille beraber davalıya bağlı iki kişi çalıştığını, müvekkilinin işe girdiğinde işverene bağlı olarak tek kişi olarak işe başladığını, bu şekilde çalışmasının 13 ay sürdüğünü, işten çıkarılmadan 4 ay önce başka bir kişi daha işe alındığını ve iki kişi olarak çalıştıklarını, fakat davalı iş verenin 29/05/2012 tarihinde hiçbir haklı sebep göstermeksizin müvekkilini işten çıkarttığını ve müvekkilinden sonra işe başlayan kişinin işe devam ettiğini, davalı tarafın iş akdini yazılı fesih bildirimi olmaksızın feshettiğini, yapılan fesih geçersiz ve haksız olduğunu, müvekkilinin feshinin geçersizliğine ve işe iadesini talep ve dava etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili; müvekkili firma ile davacı taraf arasında karşılıklı akdetmiş oldukları iş sözleşmesinin bulunduğunu, müvekkil firma bünyesinde çalışmakta olan davacı tarafın sözleşme hükümlerine dayanarak görev yeri değişikliğinin kendisine bildirilmesinden itibaren 3 gün içerisinde yeni görev yerinde iş başı yapmadığını, taraflar arasında karşılıklı uzlaşarak imzalamış oldukları iş sözleşmesinde yer alan hükümlere riayet etmeyen davacı tarafa; kendisine tanınan 3 iş günü içerisinde iş başı yapmaması üzerine müvekkili tarafından ihtarname çekildiği, ihtarnamenin davacı tarafa tebliğinden itibaren 7 gün içerisinde yeni iş yeri olan Çerkezköy fabrikasına müracaat ettiği takdirde tekrar işe alınacağı bildirildiği halde davacı tarafın iş başı yapmadığını, davacının taraf iş başı yapmayarak sözleşme şartlarını ihlal ettiğini ve iş yerini kendisinin terk ettiğini bu sebeple davacı tarafın açmış olduğu davanın reddini talep etmiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı davalı avukatı temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
Anayasanın 141 inci maddesi uyarınca, yargı kararlarının gerekçeli olarak yazılması gerekir. Bu husus 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297 nci maddesinde de hüküm altına alınmıştır. Anılan anayasal ve yasal düzenlemeler gereğince yargıcın, tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri kararda göstermesi zorunludur. Maddi olgularla hüküm fıkrası arasındaki hukuki bağlantı da ancak bu şekilde kurulabilecek, ayrıca yasal unsurları taşıyan bu gerekçe sayesinde, kararların doğruluğunun denetlenebilmesi mümkün olacaktır (Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 26.05.2008 gün ve 2007/20517 Esas, 2008/12483 Karar sayılı ilamı).
Yargılama sonunda mahkemece davanın kabulüne karar verilmişse de karar gerekçesizdir. Bu nedenle kararın denetlenmesinin mümkün bulunmadığı anlaşılmakla kararın bozulması gerekmiştir.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, bozma sebebine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 13.06.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.