YARGITAY 21.HUKUK DAİRESİ |
||||||
Esas No. Karar No. Tarihi: |
2010/1461 2012/6553 19.04.2012 |
İlgili Kanun / Madde 818.BK/47 |
||||
|
||||||
ÖZETİ: | İş kazasında vefat eden sigortalı kusursuz bulunmuş ise de, B.K.’nun 47.maddesinde, Hakimin, olayın özelliklerini göz önünde bulundurarak zarar görene adalete uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar vereceği öngörülmüştür. Anılan maddedeki bedensel bütünlük kavramının fiziksel bütünlük yanında ruhsal bütünlüğü ve sağlığı da kapsadığı tartışmasızdır. Olayın özelliklerinin neler olduğu 22.06.1966 gün 1966/7-7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nda açıklanmıştır. Bunlar her olayda değişebildiğinden Hakimin, kararında bu özellikleri, objektif ölçülere göre göstermesi gerekir. Öte yandan manevi tazminatın tutarını belirleme görevi, Hakimin taktirine bırakılmış ise de, hükmedilen tutarın uğranılan manevi zararla orantılı ve duyulan üzüntüyü hafifletecek nitelikte olması gerekir. Hakimin bu konudaki taktir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumu, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, işçinin yaşı ve olay tarihi gibi durumları göz önünde tutması gerektiği söz götürmez. |
|||||
Davacı, murisi, iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, taraf vekillerince temyiz edilmesi davalılardan Santek Sanayi Teknolojileri Sanayi İmalat İnşaat Müt Demir Hırdavat Tic San Ltd Şti. ve Aybars Çimento Teknolojileri Yatırım Danışmanlığı İnşaat Bilişim Sanayi ve Ticaret Ltd Şti. vekillerince de duruşma talep edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi Nurten Fidan tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan ve temyiz konusu hükme ilişkin dava, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 435/2. maddesinde sayılı ve sınırlı olarak gösterilen hallerden hiçbirine uymadığından Yargıtay incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasına ilişkin isteğin reddine karar verildikten sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davacıların tüm, davalıların aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava iş kazası sonucu vefat eden sigortalının hak sahiplerinin maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Sigortalının, davalı işverenlerin işçisi olarak çalışırken 19.05.2008 tarihinde gerçekleşen iş kazasında ölümü nedeniyle hak sahibi eş için 93.952.91 TL maddi, 100.000 TL manevi; çocuklardan Dilek için 19.689.40 TL maddi, 80.000 TL manevi; çocuklardan Enes için 16.062.01 TL maddi ve 80.000 TL manevi; anne babanın her biri için 40.000 TL manevi; kardeşlerin her biri için 15.000,00.- TL manevi tazminatın kaza tarihinden işleyecek yasal faiziyle davalılardan dayanışmalı olarak tahsilini istemiş, davalılarca davanın reddi savunulmuştur.
Mahkemece davacı eş ve çocukların maddi tazminat taleplerinin kabulüne, davacıların manevi tazminat taleplerinin kısmen kabulüyle, davacı eş için 90.000,00.- TL, her bir davacı çocuk için 60.000,00.- TL, anne ve babanın her biri için 20.000 TL, kardeşlerin her biri için 10.000,0.-TL manevi tazminatın kaza tarihinden tibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, fazla istemin reddine karar verilmiştir.
İş kazasında vefat eden sigortalı kusursuz bulunmuş ise de, B.K.’nun 47.maddesinde, Hakimin, olayın özelliklerini göz önünde bulundurarak zarar görene adalete uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar vereceği öngörülmüştür. Anılan maddedeki bedensel bütünlük kavramının fiziksel bütünlük yanında ruhsal bütünlüğü ve sağlığı da kapsadığı tartışmasızdır. Olayın özelliklerinin neler olduğu 22.06.1966 gün 1966/7-7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nda açıklanmıştır. Bunlar her olayda değişebildiğinden Hakimin, kararında bu özellikleri, objektif ölçülere göre göstermesi gerekir.
Öte yandan manevi tazminatın tutarını belirleme görevi, Hakimin taktirine bırakılmış ise de, hükmedilen tutarın uğranılan manevi zararla orantılı ve duyulan üzüntüyü hafifletecek nitelikte olması gerekir. Hakimin bu konudaki taktir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumu, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, işçinin yaşı ve olay tarihi gibi durumları göz önünde tutması gerektiği söz götürmez.
Olayın oluş şekline, husule gelen elem ve ızdırabın derecesine, tarafların sosyal ve ekonomik durumuna, paranın alım gücüne, özellikle 26.06.1966 gün ve 1966/7-7 sayılı içtihadı birleştirme kararının içeriğine ve öngördüğü koşulların somut olayda gerçekleşme biçimine, hak ve nesafet kurallarına göre hükmedilen manevi tazminatların "biraz" fazla olduğu açıktır.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın, yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalılara iadesine, aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz edenlerden davacılara yükletilmesine, 19/04/2012 gününde oy birliği ile karar verildi.