ÖZETİ: Sigortalının kot zımparalama işçisi olarak çalışması sonucu %53 oranında pnömokonyoz olarak tanımlanan meslek hastalığına maruz kaldığı olayda bilirkişi raporuna göre davalı işverenler %80 oranında kusurlu bulunmuş olup sigortalının çalıştığı iş ortamı göz önüne alındığında meslek hastalığının meydana gelmesinde %20 oranında kaçınılmazlık söz konusu olduğu belirtilmiş; Mahkemece bilirkişi raporu esas alınarak hüküm tesis edilmiş ise de yapılan işin kot taşlama/zımparalama işi niteliğinde olduğu dikkate alındığında Mahkemece; kabule konu kararda kaçınılmazlık hususunun varlığı kabul edilmek suretiyle zarar tespiti yapılmış ise de kot taşlamadan kaynaklanan bu olayda yukarıda açıklanan nedenlerle, meslek hastalığının oluşumunda kaçınılmazlık faktörünün uygulama yeri ve etkisinin bulunmadığının gözetilmemesi hatalıdır.
Taraflar arasındaki rücuan tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davacı Kurum, davalı Yılteks… A.Ş. vekilleri ve davalı Mehmet Karabudak tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi Özlem Aşkar Tufan tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle “müvekkili Kurumda işlem gören davalılardan Doğuş Rodeo-Roteks’te sigortalı işçi İzzet Erol’un musap olduğu meslek hastalığı nedeni ile kendisine 75.279,65 TL peşin sermaye değerli gelir bağlandığını, istirahatli kaldığı süreler için 118,30 TL geçici iş görmezlik ödeneği ödendiğini, 313,27 TL hastane masrafı ödendiğini, hastalığın oluşmasının nedeninin davalı işveren tarafından gerekli önlemlerin alınmaması olduğunu belirterek şimdilik toplam 18.927,81 TL Kurum alacağının gelirin onay, masrafların sarf ve tediye darihinden itibaren işleyen yasal faizi, yargılama gideri ve avukatlık ücreti ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılar üzerinde bırakılmasını talep etmiş, duruşmalardaki sözlü beyanlarında da aynı taleplerini tekrar etmiştir.
Davacı vekili 07.03.2014 tarihli ıslah dilekçesi ile taleplerini toplam 60.691,66 TL’ye yükselterek dava ve ıslah dilekçesindeki talepleri doğrultusunda davanın kabulüne, yargılama giderlerini ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı Yılteks.. A.Ş. vekili yazılı ve sözlü cevaplarında açılan davayı kabul etmediklerini, İzzet Erol ‘un 27.04.2000-31.01.2001 tarihlerinde müvekkili işyerinde çalıştığını, ancak söz konusu hastalığa 20.06.2008 tarihinde yakalandığını, bu nedenle ilgili hastalıkla müvekkili işyerinin hiç bir ilgisinin bulunulmadığını belirterek davacı tarafından açılan davanın reddini yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacının üzerinde bırakılmasını talep etmiş, duruşmalardaki sözlü beyanlarında da aynı taleplerini tekrar etmiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;
“Davanın kabulü ile
1- 60.691,66 TL Kurum alacağından;
a) 60.346.40 TL peşin sermaye değeri için onay tarihi olan 23.05.2013 tarihinden itibaren,
b) 94,64 TL geçici iş göremezlik ödeneği için tediye tarihi olan 08.09.2008 tarihinden itibaren,
c) 250,62 TL tedavi masrafı için sarf tarihi olan 12.06.2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen davalılardan alınarak davacıya verilmesine” karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı Kurum, Yılteks ..A.Ş. vekilleri ve davalı Mehmet Karabudak tarafından temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı Kurum vekili, kusura itirazla kararın bozulmasını talep etmiştir.
Davalı Mehmet Karabudak, kusura itirazla kararın bozulmasını talep etmiştir.
Davalı Yılteks şirketi vekili, kusur ve zamanaşımına itirazla kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, meslek hastalığına dayalı rücuan tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.Dava ehliyeti, kişinin bizzat veya vekili aracılığıyla bir davayı davacı veya davalı olarak takip etme ve usuli işlemleri yapabilme ehliyetidir. Dava ehliyeti, medeni hakları kullanma ehliyetinin usul hukukunda büründüğü şekildir; dolayısıyla, medeni hakları kullanma ehliyetine (fiil ehliyetine) sahip gerçek ve tüzel kişiler dava ehliyetine de sahiptirler.
Taraf sıfatına gelince; bir hakkı dava etme yetkisi ( dava hakkı ) kural olarak o hakkın sahibine aittir. Bir hakkın sahibinin kim olduğu, dolayısıyla o hakkı dava etme yetkisinin kime ait olduğu, ( o davada davacı sıfatının kime ait olacağı ) tamamen maddi hukuk kurallarına göre belirlenir. Ancak, bir davanın davacısının o dava yönünden davacı sıfatına sahip bulunmadığının belirlenmesi halinde, Mahkeme dava konusu hakkın mevcut olup olmadığını inceleyemeyeceği ve sıfat yokluğundan davanın reddine karar vermek zorunda olduğu için, taraf sıfatı usul hukukunun da düzenleme alanındadır.
Eş söyleyişle, sıfat, dava konusu sübjektif hak (dava hakkı) ile taraflar arasındaki ilişkidir. Taraf ehliyeti, dava ehliyeti ve davayı takip yetkisi, davanın taraflarının kişilikleriyle ilgili olduğu halde, taraf sıfatı dava konusu sübjektif hakka ilişkindir (Baki Kuru-Ramazan Arslan-Ejder Yılmaz, Medeni Usul Hukuku, 7. baskı, Ankara 1995, s. 231).
Bu nedenle davanın tarafları, taraf ehliyetine sahip olmalıdır. Yani bir davada taraf olabilmek için, ya hakiki şahıs; ya da hükmi şahıs olmak gerekir. Zira taraf ehliyeti, medeni hukukun haklardan istifade ehliyetine tekabül eder ( Saim Üstündağ, Medeni Yargılama Hukuku, C. I-II, 7. Baskı, İstanbul 2000, s. 288 ).
2.Davanın yasal dayanağı; 5510 sayılı Kanun’un 21 inci maddesiyle yeniden getirilen “sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı” tazmin hükmünün, 5510 sayılı Kanun’un yürürlüğü öncesinde gerçekleşen iş kazalarından kaynaklanan rücuan tazminat davalarında uygulanmasına olanak veren bir düzenleme bulunmadığı gözetildiğinde, 506 sayılı Kanun’un 26 ncı maddesi olup, bu tür davalar kusur sorumluluğu esasına dayanmaktadır.
Kusur durumu saptanırken, iş güvenliği mevzuatına göre hangi önlemlerin alınması gerektiğinin, bu önlemlerin işverence alınıp alınmadığının ve alınmış önlemlere sigortalı işçinin uyup uymadığının 4857 sayılı Kanun’un 77 nci maddesi hükmü doğrultusunda raporda tartışılması gerekir. Kaçınılmazlıktan ise işveren tarafından tüm bu önlemler alındığı ve kazalı da bu önlemlere uyduğu halde kaza meydana gelmişse söz edilebilecektir. “Kaçınılmazlık sosyal sigortalar uygulamasında, hukuksal ve teknik anlamda, olayın meydana geldiği tarihte geçerli olan bilimsel ve teknik tüm önlemlere rağmen zararın meydana geldiği ve önlenemediği durumları anlatan bir kavram…” (Prof.Dr. A. Can Tuncay, Kurumun işverene Rücuu-Olayda Kaçınılmazlık Durumu, Sicil İş Hukuku Dergisi, Sayı 4, s. 185) olup; bu halin kabulünün koşulu, “…vuku bulan olaya karşı koyulmazlık hali ve her türlü tedbirin alınmasına rağmen gerçekleşmesi önlenemeyen ve objektif bir kaçınılmazlık durumunun söz konusu olmasıdır. Umulmadık bir hal kaçınılmazlık olarak nitelenemeyecektir. Ummamak, ummayı düşünmemek ve zarar verici olay ile karşılaşmak, kaçınılmazlık olarak değerlendirilemez.” (Prof.Dr. Berin Engin, Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu İşverene Rücuya Nasıl Bakıyor?, Sicil İş Hukuku Dergisi, Sayı 4, s. 139)
Diğer taraftan Anayasamızın 17 nci maddesinde, herkesin yaşama hakkına, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip olduğu, tıbbi zorunluluklar ve kanunda yazılı haller dışında vücut bütünlüğüne dokunulamayacağı düzenlenmek suretiyle, yaşama hakkı, Anayasal bir hak olarak teminat altına alınmış bulunmaktadır.
Dava konusu somut olayda; meslek hastalığına yakalanmasına sebebiyet veren kot taşlama işi, kotların beyazlatılması ve eskitilmiş görünümü verilmesi için, kumun kuru hava kompresörleriyle kotların yüzeyine tutularak aşındırılması işlemi olup, üretimin zorunlu bir parçası olmayıp tamamen estetik kaygılarla uygulanan bir yöntemdir. Kaldı ki aynı iş makine kullanılarak laser veya robotlar aracılığıyla da yapılmaktadır. Tamamen estetik kaygılar nedeniyle anılan kumlama yöntemiyle üretim yapmakta ısrar edilmiş olması, Anayasa ile teminat altına alınmış olan yaşama hakkının ihlali niteliğinde olup, bu durumun “kaçınılmaz bir sonuç olarak değerlendirilmesi” isabetli bulunmamaktadır.
3. Değerlendirme
1.Dava konusu somut olayda, davacı Kurum tarafından 7 davalı hakkında dava açılmış ise de ilanen tebligat yapılan H. C., C. Y (Doğuş Rodeo-Roteks) ile hiç tebligat yapılmayan gerçek kişi niteliğindeki Roteks Rodeo’nun işveren olup olmadığı hususu araştırılmadan karar verilmesi hatalı olup sigortalının hizmet cetvelinde hangi işverenler nezdinde sigortalı olduğu hususu da gözetilmek suretiyle davalılardan hangilerinin işveren ve taraf sıfatını haiz olduğu hususu belirlenmelidir.
2.Sigortalının kot zımparalama işçisi olarak çalışması sonucu %53 oranında pnömokonyoz olarak tanımlanan meslek hastalığına maruz kaldığı olayda bilirkişi raporuna göre davalı işverenler %80 oranında kusurlu bulunmuş olup sigortalının çalıştığı iş ortamı göz önüne alındığında meslek hastalığının meydana gelmesinde %20 oranında kaçınılmazlık söz konusu olduğu belirtilmiş; Mahkemece bilirkişi raporu esas alınarak hüküm tesis edilmiş ise de yapılan işin kot taşlama/zımparalama işi niteliğinde olduğu dikkate alındığında Mahkemece; kabule konu kararda kaçınılmazlık hususunun varlığı kabul edilmek suretiyle zarar tespiti yapılmış ise de kot taşlamadan kaynaklanan bu olayda yukarıda açıklanan nedenlerle, meslek hastalığının oluşumunda kaçınılmazlık faktörünün uygulama yeri ve etkisinin bulunmadığının gözetilmemesi hatalıdır.
Mahkemece, kusur yönünden her işveren için hangi sürede, hangi şartlarda sigortalının çalıştığı belirlenerek değerlendirilmesi gerektiği halde ortalama hizmet sürelerine göre değerlendirme yapılması hatalı olup usul ve yasaya aykırı kararın bozulmasını gerektirmiştir.
V. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Mahkeme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
Peşin yatırılan temyiz harcın istek halinde ilgililere iadesine,
14.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.