Özel Sosyal Medya Hesabında Cinsel Yönelimine Dair Paylaşımlarda Bulunan Çalışanın İş Sözleşmesinin Feshinin Sözleşmenin 8. Ve 14. Maddesine Aykırı Olup Olmadığı
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi
A.K. / Rusya Kararı
(Başvuru no. 49014/16)
7 Mayıs 2024
İrem ÇELİK[1]
ORCID: 0000-0002-6926-1087
Giriş
Mevcut dava, başvurucunun iş sözleşmesinin cinsel yönelimi nedeniyle ayrımcılık içerdiğini öne sürdüğü fesih kararıyla ilgilidir.
Olaylar
Başvurucu 1987 doğumludur ve St. Petersburg’da avukatlık yapan Bay D. Bartenev tarafından temsil edilmiştir.
Hükümet, başlangıçta Rusya Federasyonu’nun Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi nezdindeki eski temsilcisi Bay M. Galperin ve daha sonra yeni temsilcisi Bay M. Vinogradov tarafından temsil edilmiştir.
Davadaki olaylar aşağıdaki şekilde özetlenebilir.
Başvurucu 7 Ekim 2011 tarihinde St Petersburg’da özel öğrencilere yönelik devlet eğitim tesislerinden (okullarından) birine müzik direktörü (müzik öğretmeni) olarak çalışmaya başlamıştır.
25 Kasım 2014 tarihinde ise okul müdürü ve ilçe belediye yetkililerinden bir temsilci ile bir toplantıya davet edilmiştir. Bu toplantı sırasında, “Rusya’nın Ebeveynleri” (Родители России) adlı sivil toplum kuruluşunun temsilcisi Bay I.’nın, başvurucunun özel hayatı ve cinsel yönelimi hakkında okul müdürüne bir “dosya” sunduğu kendisine bildirilmiştir. Başvurucuya, geleneksel olmayan cinsel yönelim propagandası yapması ve bir öğretmenin yüksek konumunu itibarsızlaştırması nedeniyle artık eğitim faaliyetlerine devam edemeyeceği ve görevinden istifa etmesi gerektiği bildirilmiştir. Başvurucu bunu reddetmiştir.
Bay I. tarafından sunulan yukarıda bahsedilen “dosya”, başvurucunun sosyal medya profilinin, herkese açık grup aboneliklerinin ve arkadaş listelerinin yanı sıra fotoğraflarının ekran görüntülerinin yaklaşık on sayfalık incelemesini içermektedir.
Fotoğraflar ağırlıklı olarak seyahat ve parti fotoğraflarından oluşmakta, başka kadınlarla kucaklaşmasını ve samimi bir şekilde öpüşmesini (çıplaklık göstermeden) ve başvurucunun kameranın arkasındaki bir kişiye orta parmak hareketi yaptığı bir fotoğrafı içermektedir. Yukarıda bahsedilen fotoğraflar erişimi kısıtlı bir albümde yayınlanmış ve genel kamuoyu tarafından görüntülenememiştir. Dosyadaki materyallere, başvurucunun ve arkadaşlarının cinsel yönelimlerini vurgulayan, fotoğrafların tarzını, başvurucunun davranışlarını eleştiren ve eylemlerinin “bir öğretmenin mesleki itibarıyla” bağdaşmadığı, çocuklar ve okulun itibarı üzerinde zararlı etkilere yol açabileceği sonucuna varan kısa yorumlar eşlik etmiştir.
Başvurucu 8 Aralık 2014 tarihinde olaylara ilişkin yazılı beyanlarını sunmuş ve 1) daha önce öğrencilerden veya velilerinden iş ve özel hayatına ilişkin herhangi bir şikâyet gelmediğini, 2) hiçbir noktada herhangi bir cinsel yönelimi teşvik etmediğini ve 3) kendisine yönelik eylemlerin ayrımcı olduğunu ve yalnızca cinsel yöneliminden kaynaklandığını belirtmiştir.
Aynı gün, okul müdürü başvurucunun iş sözleşmesini feshetmeye karar vermiştir. Fesih metni tam olarak şu şekildedir:
“Eğitim amaçlı çocuk yetiştirme işlevlerini yerine getiren bir çalışanın (воспитательные функции), öğretim faaliyetlerinin sürdürülmesiyle bağdaşmayan ahlaka aykırı eylemlerde bulunması nedeniyle [başvurucunun] 8 Aralık 2014 tarihi itibariyle müzik direktörlüğü görevinden alınmasına [İş Kanunu’nun 81. maddesinin 8. fıkrası uyarınca].”
Belirtilmeyen bir tarihte, on iki ebeveynden oluşan bir grup okul müdürüne başvurucunun işten çıkarılmasını destekleyen ve “uygunsuz fotoğraflar” ve “ahlaka aykırı eylemler” ile ilgili endişelerini dile getiren toplu bir mektup sunmuştur. Bahsi geçen ebeveyn grubuna göre, çocukları “geleneksel olmayan cinsel ilişkileri teşvik eden zararlı bilgilere” erişebilir ve bu da onlar üzerinde olumsuz bir etki yaratabilirdi.
Başvurucu, işten çıkarılmasıyla ilgili olarak dava açmış ve açtığı davada herhangi bir ahlaka aykırı eylemin kanıtlanmadığını, işten çıkarılmasının tek gerekçesinin cinsel yönelimi olduğunu, bu durumun ayrımcılık nedeniyle Anayasal hükümlere ve yürürlükteki İş Kanununa aykırı olduğunu belirtmiştir. Başvurucu ayrıca okul müdürüne sunulan belgelerin yalnızca arkadaşlarının erişebildiği özel sosyal medya profilindeki erişimi kısıtlı bir albümden elde edildiğini ve cinsel yönelimini okul ortamında hiçbir zaman gündeme getirmediğini vurgulamıştır.
Okul yönetimi cevabında, başvurucunun sosyal medya üzerinden “lezbiyen sahneleri ve uygunsuz hareketleri” kamuya açık bir şekilde göstererek “ahlaksız bir eylem” gerçekleştirdiğini belirtmiştir. Ayrıca başvurucunun bir “lezbiyen kulübünde” düzenli olarak sahne alan bir müzik grubunun üyesi olduğunu ve bu grubun halka açık kayıtlarında başvurucunun “lezbiyen içerikli” şarkılar seslendirdiğini belirtmişlerdir.
Petersburg Kirovskiy İlk Derece Mahkemesi, yargılama sırasında tarafların çağırdığı tanıkları dinlemiş, başvurucu ile okul yetkilileri arasında geçen bir konuşmanın kayıtlarını ve yazılı delilleri incelemiş ve savcıyı dinlemiştir. Savcı, başvurucunun görevini iyi bir şekilde yerine getirdiğini kabul etmekle birlikte, “uygunsuz fotoğrafların” internette yayınlanması, başvurucunun mahkemede cinsel yönelimini alenen kabul etmesi ve yukarıda bahsedilen ebeveyn mektubuna atıfta bulunarak işten çıkarılmasını desteklemiştir.
21 Nisan 2015 tarihinde İlk Derece Mahkemesi başvurucunun davasını reddetmiş ve ilgili ret kararında özellikle şu ifadelere yer vermiştir:
“Öğretmenin [başvurucunun] görevden alınma nedeni, eğitim amaçlı çocuk yetiştirme işlevlerini yerine getiren bir kişinin ahlaka aykırı, etik dışı ve kabul edilemez özel davranışlarının [kanıtlandığı üzere] internette yayınlanan uygunsuz jest, poz, etik olmayan şekilde yakın (неэтично близких) eşcinsel ilişkilerin alenen gösterilmesini içeren uygunsuz içerikli fotoğraflarla alenen sergilenmesidir.
Mahkeme, davalıların, eğitici çocuk yetiştirme işlevlerini yerine getiren [ve reşit olmayan kişilerle ilgilenen] bir kişi için, uygunsuz jestlerin, pozların ve etik olmayan yakın eşcinsel ilişkilerin kamuya açık bir şekilde sergilenmesinin yanı sıra bu tür davranışların fotoğraflarının internette yayınlanmasını gerektirdiğinde, sınırlı bir grup içinde gerçekleştirilse bile, davranışın ahlaka ve etiğe aykırı olarak kabul edileceği yönündeki iddialarını geçerli bulmaktadır.
Aynı zamanda, [başvurucunun] cinsel yönelimi, özgür iradesinin ve ilişkilerini özgürce seçmesinin bir ifadesi olduğu için [mevcut uyuşmazlık] açısından bir önem taşımamaktadır.
Hukuki önemi … yalnızca [okulun] müzik direktörü olarak [başvurucunun] ahlaka ve etiğe aykırı özel davranışından kaynaklanmaktadır.
…
Öğrencilerin meslektaşlarının ve velilerinin müzik direktörünün [başvurucunun profesyonelliğine değer vermesi ya da [çalışmaları için] çok sayıda ödül, diploma ve övgü almış olmasının … hiçbir hukuki sonucu yoktur.”
Başvurucunun itirazını değerlendiren St Petersburg Bölge Mahkemesi, 3 Eylül 2015 tarihinde İlk Derece Mahkemesinin kararını onamıştır. Bölge Mahkemesi kararında özellikle şu ifadelere yer verilmiştir:
“[Bölge Mahkemesi] İlk Derece Mahkemesinin [başvurucunun görevden alınmasına ilişkin] kararına katılmaktadır. Çünkü bu sonuç davanın gerçeklerine ve uyuşmazlık hakkında karar veren mahkeme tarafından maddi hukuk normlarının doğru uygulanmasına dayanmaktadır …
[Mahkeme, İş Kanunu’nda ahlaka aykırı bir eylemin tanımının yapılmadığını ve herhangi bir değerlendirme kriteri öngörülmediğini dikkate almakta haklıydı; bu da] ahlaki temellerin ve kabul edilmiş sosyal davranış normlarının ihlalinin “ahlaka aykırı” olarak nitelendirilmesinin, özel koşullara bağlı olarak işverenin ayrıcalığı olduğu anlamına gelmektedir …
Bir müzik direktörünün görevleri … öğrencilerin estetik zevklerini ve duygusal alanlarını geliştirmeyi içerir. Aynı zamanda, felsefe, psikoloji ve pedagoji uzmanlarının [raporlarında sunulan] bulgularına göre, [başvurucunun] eylemleri ve fotoğrafların internette yayınlanması, eğitimsel çocuk yetiştirme işlevlerinin sürdürülmesiyle bağdaşmayan ahlak dışı bir eylem olarak görülmelidir.
[Raporların bulgularına göre, başvurucunun eylemleri] eğitimcilerin halkın gözündeki otoritesini azaltmakta, uygunsuz davranışları teşvik etmekte ve onaylamakta, geleneksel olmayan cinsel görüşler oluşturmaktadır … Eğitimin çocuk yetiştirme işlevlerinin yerine getirilmesi, öğrencilerin davranışlarını [eğitimcileri] örnek alarak modelledikleri göz önüne alındığında, kişisel davranışlar için daha fazla sorumluluk anlamına gelir …
[Başvurucunun ayrımcılık iddiaları ne duruşmada ne de yerel mahkemede kanıtlanmamıştır]. Dava içeriği, işten çıkarma gerekçesinin [başvurucunun] geleneksel olmayan cinsel yönelimi değil, etik ve ahlaki olmayan özel davranışları olduğunu göstermektedir
…”
Başvurucunun St Petersburg Bölge Mahkemesi ve Rusya Federasyonu Yüksek Mahkemesi’ne yaptığı temyiz başvuruları sırasıyla 2 Mart ve 11 Nisan 2016 tarihlerinde reddedilmiştir.
İlgili Hukuki Çerçeve
Rusya Federasyonu Anayasası
Rusya Federasyonu’nun 1993 tarihli Anayasası, özellikle cinsiyet, sosyal statü veya çalışma pozisyonuna bakılmaksızın herkes için hak ve özgürlük eşitliğini garanti altına almaktadır (Madde 19). Ayrıca düşünce ve ifade özgürlüğünün yanı sıra her türlü yasal yolla bilgiyi serbestçe arama, alma, aktarma ve yayma özgürlüğünü de garanti altına almaktadır (Madde 29). Hak ve özgürlüklerin, anayasal ilkelerin, genel ahlakın, sağlığın ve başkalarının haklarının ve yasal çıkarlarının korunması ve Devletin savunma ve güvenliğinin sağlanması için federal yasalarla sınırlandırılabileceğini öngörmektedir (Madde 55).
Rusya Federasyonu İş Kanunu
Rusya Federasyonu’nun 2001 tarihli İş Kanunu’nun ilgili bölümlerinde aşağıdaki hükümler yer almaktadır:
Madde 3. İstihdamda ayrımcılık yasağı
“Çalışma haklarının kullanılmasında herkes eşit fırsatlara sahiptir. Hiç kimsenin çalışma hak ve özgürlükleri cinsiyet, ırk, ten rengi, etnik köken, dil, köken, mülkiyet, aile, sosyal veya resmi statü, yaş, ikamet yeri, dini tutum, inançlar, kamu derneklerine veya herhangi bir sosyal gruba ait olma veya olmama ve ayrıca bir çalışanın mesleki özellikleriyle ilgili olmayan diğer gerekçelerle kısıtlanamaz veya herhangi bir ayrıcalıktan yararlanamaz…”
Madde 81. İş sözleşmesinin işveren tarafından feshi
“Bir iş sözleşmesi işveren tarafından aşağıdaki nedenlerle feshedilebilir:
…
8) eğitim yetiştirme görevlerini (воспитательные функции) yerine getiren bir çalışan tarafından, bu görevlerin sürdürülmesiyle bağdaşmayan ahlaka aykırı bir fiilin işlenmesi …”
Rusya Federasyonu Anayasa Mahkemesı̇
Anayasa Mahkemesi, “reşit olmayanlar arasında geleneksel olmayan cinsel ilişkilerin teşvik edilmesine” ilişkin idari sorumluluğun anayasaya uygunluğunu incelediği 23 Eylül 2014 tarihli ve 24-P sayılı kararında özellikle aşağıdaki hususları belirtmiştir:
“… Bireysel özerklik ilkesi uyarınca … her kişi kendi eğilim ve görüşlerine en uygun yaşam biçimini yaşama hakkına sahiptir, inanç ve tercihlerini belirlemekte özgürdür ve bunları özgürce savunabilir ve Devlet özel yaşama keyfi müdahalelere izin vermemeli ve ortaya çıkan farklılıklara saygı göstermelidir.
… [Cinsel olarak kendi kaderini tayin etme özgürlüğü, cinsel kimlikte nesnel farklılıkların varlığını ve bireylerin, bir toplumun belirli tarihsel, sosyal ve kültürel gelişim koşullarında gelişen, diğerlerinin yanı sıra etik, dini ve diğer inançlar nedeniyle çoğunluğun onayından yoksun olanlar da dahil olmak üzere … belirli cinsel davranış çeşitlerini seçme olasılığını ifade eder. Buna göre, 16 yaşından küçük kişilerle rızaya dayalı ve cezai yasak kapsamına girmeyen eşcinsel cinsel temaslar ne uluslararası normlar ne de 19. maddenin 2. paragrafında cinsel yönelime bakılmaksızın herkese eşit koruma sağlayan Rusya Federasyonu Anayasası tarafından yasaklanmıştır ve cinsel yönelim, bir [kişinin] yasal statüsünde farklılık yaratacak yasal bir kriter olamaz.
Buna karşılık Devlet, cinsel yönelimleri nedeniyle kişilerin yasal hak ve özgürlüklerinin olası kısıtlamalarını ortadan kaldırmaya yönelik tedbirler almaya ve [Anayasa’nın 19. Maddesindeki eşit koruma ilkesine dayanarak] ihlal edilen hakların korunması ve iadesi için etkili fırsatlar sağlamaya yönelik tedbirler almaya çağrılmaktadır. Belirli bir cinsel yönelime sahip kişi gruplarını da içerecek şekilde yorumlanabilecek sosyal gruplara aidiyet temelinde hak ve özgürlüklerin kısıtlanmasının veya ayrıcalıklar sağlanmasının yasaklanması anlamına gelen bu anayasal ilke, yasal normlarda [hukukun çeşitli alanlarında, diğerlerinin yanı sıra İş Kanunu’nun 3. Maddesinde …] geliştirilmiştir.”
Avrupa Konseyı̇ Kaynakları
Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin cinsel yönelim veya cinsiyet kimliği temelinde ayrımcılıkla mücadeleye yönelik tedbirlere dair CM/Rec (2010)5 sayılı Tavsiyesinde, Komite şu önerilerde bulunmuştur:
“V. İş Hayatı
- Üye devletler, kamu ve özel sektörde cinsel yönelim veya cinsiyet kimliği temelinde ayrımcılığa karşı etkili koruma sağlayan uygun tedbirlerin oluşturulmasını ve uygulanmasını sağlamalıdır. Bu tedbirler, işe erişim ve terfi koşulları, işten çıkarma, ücret ve diğer çalışma koşullarını kapsamalı; ayrıca taciz ve diğer mağduriyet türlerinin önlenmesi, mücadele edilmesi ve cezalandırılmasını içermelidir.”
Hükmün Gerekçesi
Sözleşmenı̇n 8. Maddesı̇nin ve 8. Madde ile Bağlantılı Olarak 14. Maddesı̇nin İhlal Edı̇ldigi İddiası
Başvurucu, işverenin iş sözleşmesini fesih kararının, Sözleşme’nin 8. ve 14. maddelerini ihlal edecek şekilde, cinsel yönelimi nedeniyle ayrımcılık yapılarak özel hayatına yapılan orantısız bir müdahale olduğundan şikayetçi olmuştur. Yukarıda belirtilen Sözleşme hükümlerinin ilgili kısımları aşağıdaki gibidir:
Madde 8
“Herkes özel ve aile hayatına, konutuna ve haberleşmesine saygı gösterilmesi hakkına sahiptir.
Bu hakkın kullanılmasına bir kamu otoritesinin müdahalesi, ancak kanunda öngörülen ve demokratik bir toplumda milli güvenlik, kamu emniyeti, ülkenin ekonomik refahı, düzenin korunması, suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması için gerekli olan ve orantılı tedbirlerle sınırlı olabilir.”
Madde 14
“Bu Sözleşme’de tanınan hak ve özgürlüklerden yararlanma, cinsiyet, ırk, renk, dil, din, siyasi veya diğer görüşler, ulusal veya sosyal köken, bir ulusal azınlığa mensubiyet, servet, doğum veya herhangi başka bir durum bakımından hiçbir ayrımcılık yapılmadan sağlanır.”
Tarafların Beyanları
Başvurucu, öğretmenlik görevine son verilmesinin AİHS’nin 8. ve 14. maddelerine aykırı olduğunu ve demokratik bir toplumda gerekli olmadığını ileri sürmüştür. Bir öğretmenin sözleşmesinin okul dışında işlenen ahlak dışı fiiller nedeniyle feshedilmesinin haklı olabileceğini kabul etmekle birlikte, Rus makamlarının davranışlarının gerçekten “ahlaksız” olduğunu veya bu tür davranışların bir müzik öğretmeninin görevleriyle bağdaşmaz olduğunu kanıtlayamadığını savunmuştur. Başvurucu, iddia edilen ahlak dışı davranışının tek kanıtının, diğer kadınlarla, özellikle de kız arkadaşıyla olan ve ne cinsel içerikli ne de müstehcen olan fotoğrafları olduğunu belirtmiştir. Orta parmak işaretine gelince, başvurucu bunun yaygın bir sanatsal ifade biçimi olduğunu ve Szanyi/Macaristan davasına (no. 35493/13, 8 Kasım 2016) atıfta bulunarak, bu işaretin uygulanan yaptırımı haklı çıkaramayacağını ileri sürmüştür. Genel olarak başvurucu, işten çıkarılmasının tamamen cinsel yönelimine dayandığını ve ayrımcı olduğunu, çünkü cinsel yöneliminin tek başına tehlikeli ve okuldaki öğrencilere zararlı olarak değerlendirildiğini ve bir iş sözleşmesinin feshi için yeterli görüldüğünü iddia etmiştir.
Hükümet, başvurucunun 8. madde kapsamındaki haklarına yapılan müdahalenin, iddia edilen etik dışı ve ahlaksız davranışları göz önünde bulundurularak meşru ve orantılı olduğunu savunmuştur. Hükümet, Sözleşme’nin 14. maddesi uyarınca, başvurucunun cinsel yönelimi nedeniyle işten çıkarıldığına dair bir kanıt bulunmadığını ve söz konusu fotoğrafların yayınlanmasının, cinsel yönelimlerinden bağımsız olarak herhangi bir öğretmenin işten çıkarılmasına yol açacağını ileri sürmüştür. Ayrıca başvurucunun sadece genel olarak yetişkin etkisine karşı özellikle hassas olan küçüklerle değil, aynı zamanda daha fazla özen gerektiren ve öğretmeni ahlak ve etiğin “temsilcisi” olarak gören çocuklarla ilgilendiğini belirtmişlerdir. Hükümet, sürekli olarak öğretmen olarak çalışan başvurucunun, kendisine uygulanan etik gerekliliklerin ve kısıtlamaların farkında olduğunu ve söz konusu fotoğrafları sosyal medyada özel bir kapalı albümde bile yayınlamasının olası sonuçlarını bilmesi gerektiğini iddia etmiştir. Son olarak yerel mahkemelerin başvurucunun iddialarını dikkatli ve tarafsız bir şekilde incelediklerini ve yeterli gerekçelerle reddettiklerini belirtmiştir.
Genel İlkeler
Başlangıçta vurgulanmalıdır ki, “demokratik bir toplumda” çoğulculuk, hoşgörü ve geniş fikirli olma özel bir öneme sahiptir ve çoğulculuk ve demokrasi, çeşitliliğin gerçek anlamda tanınması ve saygı gösterilmesi üzerine inşa edilmiştir. Farklı kimliklere sahip bireyler ve gruplar arasındaki uyumlu etkileşim, toplumsal uyumun sağlanması için esastır (bkz. Chassagnou ve Diğerleri /Fransa [BD], no. 25088/94 ve diğer 2, § 112, AİHM 1999‑III; S.A.S./Fransa [BD], no. 43835/11, § 128, AİHM 2014 (özetler); ve Gorzelik ve Diğerleri/Polonya [BD], no. 44158/98, §§ 90-92, AİHM 2004-I).
Sözleşme’nin 8. maddesi kapsamındaki “özel hayat” kavramı, fiziksel ve psikolojik bütünlüğü, cinsel yönelim ve cinsel hayatı da kapsayan, kesin bir tanıma tabi olmayan geniş bir kavramdır (bkz. S. ve Marper/Birleşik Krallık [BD], no. 30562/04 ve 30566/04, § 66, AİHM 2008). İlgili kısıtlamalar, kişinin cinselliği gibi “bireyin özel hayatının en mahrem kısmını” ilgilendirdiğinde, bu tür müdahalelerin 8. maddenin 2. fıkrasının gerekliliklerini karşılayabilmesi için “özellikle güçlü sebepler” mevcut olmalıdır (bkz. Dudgeon/Birleşik Krallık, 22 Ekim 1981, § 52, Seri A no. 45).
İş uyuşmazlıkları, bireyin sosyal ve mesleki itibarını, mesleki rolünü ve kariyer beklentilerini ilgilendirdiğinde, 8. madde kapsamına da girmektedir (bkz. Denisov/Ukrayna [BD], no. 76639/11, §§ 126-30, 25 Eylül 2018).
Öğretmenler söz konusu olduğunda, Mahkeme daha önce, öğrenciler üzerindeki olası etkileri ve çocukların genç yaşlarının, ulusal makamların 9. madde haklarının kullanımına kısıtlama getirilip getirilmemesi gerektiğini değerlendirirken dikkate alınabilecek önemli faktörler olduğunu kabul etmiştir (bkz. Dahlab/İsviçre (karar), no. 42393/98, AİHM 2001-V, dini başörtüsü takılması ile ilgili). Ayrıca, 10. madde kapsamında, öğretmenlerin öğrencileri üzerinde bir otorite figürü olması nedeniyle, özel görev ve sorumluluklarının belirli ölçüde okul dışındaki faaliyetlerine de uygulanabileceği kabul edilmiştir (bkz. Vogt/Almanya, 26 Eylül 1995, § 60, Seri A no. 323, anayasal düzenle uyumsuz olduğu iddia edilen görüşleri taşımak ile ilgili). Mahkeme, bu ilkelerin 8. madde kapsamındaki davalarda, mevcut dava gibi, geçerli olduğunu değerlendirmektedir.
AİHM, 14. maddeye ilişkin olarak, bu maddenin bağımsız bir varlığının olmadığını ve yalnızca diğer hükümlerin koruduğu “hak ve özgürlüklerden yararlanma” ile bağlantılı olarak etkili olduğunu defalarca belirtmiştir. 14. maddenin uygulanması, bu hükümlerin ihlal edilmesini gerektirmese de – bu açıdan özerktir – söz konusu olaylar bu hükümlerin bir veya daha fazlasının kapsamına girmedikçe uygulanamaz (bkz. Schalk ve Kopf/Avusturya, no. 30141/04, § 89, AİHM 2010).
- madde kapsamındaki genel ilkeler, Vallianatos ve Diğerleri/Yunanistan ([BD], no. 29381/09 ve 32684/09, §§ 76-77, AİHM 2013 (özetler)) kararında özetlenmiştir. Özellikle, Mahkeme içtihatlarında cinsel yönelimin 14. madde kapsamında olduğu ve cinsel yönelim temelinde yapılan farklı muamelelerin gerekçelendirilmesi için “özellikle inandırıcı ve önemli sebepler” gerektirdiği, yalnızca cinsel yönelim dikkate alınarak yapılan ayrımcılıkların ise Sözleşme kapsamında kabul edilemez olduğu yerleşik bir ilkedir.
Genel İlkelerin Mevcut Davaya Uygulanması
Taraflar, başvurucunun işten çıkarılmasının Sözleşme’nin 8. maddesi anlamında özel hayatına bir müdahale teşkil ettiği ve bunun kanunla öngörülmüş olduğu konusunda hemfikirdir. Mahkeme’nin aksi yönde karar vermesi için hiçbir gerekçe bulunmamaktadır.
Hükümetin beyanlarından yetkililerin bu davada güttüğü meşru amacın ahlakın korunması olduğu sonucuna varılabilir. Kaldı ki başvurucu tarafından bu hususa itiraz edilmemiştir. Mahkeme, “ahlak”ın, 8. maddenin 2. fıkrasında, bu hükümle korunan hakların kısıtlanmasını haklı kılan çıkarlar arasında açıkça listelendiğini belirtmektedir. Dolayısıyla Mahkeme, bu amacı meşru olarak kabul etmektedir.
Bundan sonra AİHM, başvurucunun işten çıkarılmasının, güdülen amaca orantılı olup olmadığını ve ayrımcı nitelikte olup olmadığını değerlendirecektir.
Her iki taraf da öğretmenin sözleşmesinin okul dışında işlenen ahlak dışı fiiller nedeniyle feshedilebileceğini ve İş Kanunu’nun 81. maddesinin bu gerekçelerle feshi öngördüğünü kabul etmektedir. Taraflar, başvurucunun ahlak dışı herhangi bir fiil işleyip işlemediği ve cinselliğinin işten çıkarılmasında belirleyici rol oynayıp oynamadığı konusunda anlaşmazlık içindedir.
Hükümet, başvurucunun cinselliğinin davada belirleyici bir faktör olmadığını ve benzer eylemler için herhangi bir öğretmenin de işten çıkarılacağını ileri sürmüştür. Ancak bu argüman geçerli değildir. Çünkü dava dosyası, başvurucunun cinsel yönelimi ve bunun “ahlaksız” olarak değerlendirilmesinin ulusal makamların gerekçelerinde önemli bir yer tuttuğunu göstermektedir. AİHM Hükümet’in bu iddiasını kabul etse dahi okul yönetimi ve mahkemeler tarafından değerlendirilen diğer olgular – yani müstehcen veya cinsel içerikli olmayan ve yalnızca partnerlerine sevgi gösteren fotoğrafların yayınlanması – temelinde bir iş sözleşmesinin feshedilmesi, ileri sürülen meşru amaca açıkça ve ciddi şekilde orantısızdır.
Uygun niteliklere sahip, öğrenciler ve veliler tarafından saygı gören ve geçmişte hiç şikayet almamış bir öğretmenin, fotoğraflar ister özel ister kamuya açık olsun, işten çıkarılmasının zorunlu, tek ve derhal uygulanacak bir yaptırım olmadığı açıktır. Her işverenin elinde bulunan disiplin cezaları – örneğin uyarı, kınama, uzaklaştırma gibi – okul yönetimi tarafından göz ardı edilerek, en ağır yaptırım olan işten çıkarma doğrudan tercih edilmiştir. Dava dosyasının incelenmesi, okul yönetiminin gönüllü istifa veya işten çıkarma dışında başka bir seçeneği değerlendirdiğine dair hiçbir işaret bulunmadığını göstermektedir.
Orta parmak işareti içeren fotoğrafa gelince, Mahkeme ne başvurucunun bunu önemsiz bir sanatsal ifade biçimi olarak tanımlamasını ne de yetkililerin bunu uygunsuz bir hareket veya pozun kamuya açık bir gösterimi ve etik dışı, ahlaksız bir davranışın kanıtı olarak değerlendirmesini kabul etmeye hazırdır. Başvurucunun böyle bir işareti kullanması en azından uygunsuz bir davranıştır ve hararetli parlamento tartışmalarında kullanılan retorik araçlarla kıyaslanamaz. Yerel mahkemeler, fotoğrafın ne zaman ve nerede çekildiğini, işarete kimlerin tanık olduğunu, başvurucunun sosyal medya profilindeki fotoğrafa erişimin nasıl sağlandığını veya üçüncü şahıs tarafından nasıl elde edildiğini dikkate almaksızın sadece fotoğrafın varlığına işaret etmiştir. Yerel makamların konuyu detaylı bir şekilde analiz etmemesi, başvurucunun davranışının ülkede geçerli olan etik standartlarla uyumluluğunun değerlendirilmesi de dahil olmak üzere (bkz. mutatis mutandis Peradze ve Diğerleri/Gürcistan, no. 5631/16, § 44, 15 Aralık 2022), AİHM, bu işaretin okul faaliyetleri dışında özel bir ortamda kullanılmış olmasının tek başına uygulanan yaptırımın ciddiyetini nasıl haklı kıldığını anlayamamaktadır.
Bu nedenle AİHM, başvurucunun yakın partnerine sevgi gösterisinde bulunduğu fotoğrafları ve orta parmak hareketini paylaşması nedeniyle işinden çıkarılmasının Sözleşme’nin 8. maddesi kapsamındaki haklarına orantısız bir müdahale teşkil ettiği sonucuna varmıştır.
Ayrıca AİHM, başvurucunun cinselliğinin ulusal makamların sözleşmesini feshetme kararının merkezinde yer aldığını göz ardı edemez. Okul yönetiminin tutumu ve yargı kararları açıkça “lezbiyen sahneler” ve “lezbiyen içerik”, “etik dışı yakın eşcinsel ilişkiler” ve “geleneksel olmayan cinsel yönelim” gibi ifadeleri, söz konusu eylemleri ahlaksız ve bir müzik öğretmeninin görevleriyle bağdaşmaz olarak nitelendirmede belirleyici faktörler olarak göstermektedir.
Ulusal mahkemeler, kararlarında başvurucunun işten çıkarılmasının cinsel yönelimi nedeniyle değil bu yönelimden kaynaklanan eylemler nedeniyle haklı olduğunu savunmuştur. AİHM, bu mantığı kabul edememektedir. Bir bireyin cinsel yönelimi, özel ve kamusal yansımalarından ayrı düşünülemez ve bu yansımalar, Sözleşme’nin 8. maddesi kapsamında bireyin özel yaşamının korunan unsurlarıdır. Yakın partnerlerine sevgi gösteren seyahat ve eğlence fotoğraflarının sosyal medyada paylaşılması yaygın bir uygulamadır. Mevcut davada yetkililerin düşmanca tepkisi, başvurucunun cinsel yöneliminin kabul edilmemesinden kaynaklanmış olup bu nedenle açıkça ayrımcıdır. Başvurucunun diğer kadınlara olan sevgisini gösteren fotoğraflardaki davranışların ahlaksız olduğuna dair yetkililerin vardığı sonuçları destekleyen, cinsel yönelim dışında, hiçbir kanıt yoktur.
Buna göre, Sözleşme kapsamında kabul edilemez olan özellikle inandırıcı ve önemli gerekçeler olmaksızın, yalnızca cinsel yönelim değerlendirmelerine dayalı bir muamele farklılığı anlamına gelmektedir (bkz. Vallianatos, yukarıda anılan, § 77).
Yukarıda belirtilen hususları göz önünde bulunduran AİHM başvurucunun işinden çıkarılmasının 8. maddedeki haklarına orantısız bir müdahale teşkil ettiği ve bu müdahalenin 14. maddeyi ihlal edecek şekilde yalnızca cinsel yönelimle ilgili değerlendirmelere dayandığı sonucuna varmıştır. Diğer kadınlara karşı cinselliğini ve sevgisini ifade etmesi, ahlaka aykırı bir eylem olarak nitelendirilemez ve şüpheli bir jest kullanması, öğretmenlik göreviyle telafisi mümkün olmayan bir uyumsuzluk gösteremez. Dava dosyası, yetkililerin iddialarının aksine, başvurucunun işten çıkarılmasının tek gerçek ve ayırt edilebilir nedeninin cinsel yönelimi olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.
Dolayısıyla Sözleşme’nin 8. maddesi ve 8. maddeyle bağlantılı olarak ele alındığında 14. maddesi ihlal edilmiştir.
[1] Çev. Arş. Gör. İstanbul Gedik Üniversitesi Hukuk Fakültesi İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku Anabilim Dalı.