PRİM BORÇLARINDAN SORUMLULUK

SAYILAR

Esas No : 2024/6891
Karar No : 2024/8430
Tarihi : 2024/8430
İlgili Kanun/Madde : 506 S. SSK/80
Yargı Yeri: T.C YARGITAY 10. HUKUK DAİRESİ

Ek Başlıklar :

 

 PRİM BORÇLARINDAN SORUMLULUK
 ÜST DÜZEY YETKİLİ OLARAK ŞİRKETİ TEMSİL VE İLZAM YETKİSİ BULUNAN YÖNETİCİNİN BU YETKİSİNİN OLDUĞU SÜREYE DENK GELEN PRİM BORÇLARINDAN SORUMLU OLACAĞI

Relevant law / article

T.C
SUPREME COURT
10. Legal Department

Main No.
Decision No.
Date:

Tam Metin

ÖZETİ: 506 sayılı Kanunu’nun 80 inci maddesi primlerin zamanında ve düzenli olarak tahsilini sağlamaya yönelik olup, anılan maddenin 1 inci fıkrası hükmüne göre, işveren, bir ay içinde çalıştırdığı sigortalıların primlerine esas tutulacak kazançlar toplamı üzerinden bu Kanun gereğince hesaplanacak prim tutarlarını ücretlerinden kesmeye ve kendisine ait prim tutarlarını da bu miktara ekleyerek en geç ertesi ayın sonuna kadar Kuruma ödemek zorunda olup, eldeki davada, davacının 21.05.2012 tarihli ticaret sicil kayıtlarına göre 08.05.2012 tarihli yönetim kurulu kararı ile davacının muhasebe müdürü olarak atanmasına karar verilerek şirketi temsil ve ilzam yetkisi verildiği, davacının temsil ve ilzama yetkili olduğu borçlu şirkete 16.02.2016 tarihi itibariyle kayyum atanmasıyla, şirket borçlarından sorumluluğunun da bu tarih itibariyle sona erdiğini anlaşılmıştır.
Buna göre eldeki davada, davacının, 21.05.2012-16.02.2016 tarihleri arasında şirketi temsil ve ilzama yetkili olduğu, yukarıda yapılan açıklamalar ışığında 2019/24266 sayılı dosyadaki 2013/1-10. aylar İşsizsizlik sigorta prim borcu ile 2019/24268 sayılı dosyadaki 2013/1-2015/4 aylarına ait prim borçlarından sorumlu olduğu gözetildiğinde, 2013/1-8. aylar yönünden de davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmeyle yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir ve bozmayı gerektirir.

Taraflar arasındaki ödeme emirlerinin iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabul, kısmen reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili ve davalı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı ve davalı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi Kadir Dermancıoğlu tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkiline Çağ Öğretim İşletmeleri A.Ş. ile ilgili olarak dava konusu ödeme emirlerinin tebliğ edildiğini bunların; 2015/38370, 2015/38498, 2016/26283, 2016/26284, 2016/26285, 2019/24266, 2019/24267, 2019/24268, 2019/24366, 2019/24367, 2019/24368 takip nolu takipler olduğunu, müvekkilinin Kuruma bir borcu bulunmadığını zira ticaret sicil evrakı incelendiğinde Kurum ve Vergi Dairesi ile ilgili olarak temsil ve ilzam yetkisinin bulunmadığını, bu nedenle Kurum ile ilgili olarak amme alacağının aleyhine takip ve tahsiline gidilmesinin hukuken mümkün olmadığını, asıl borçlu şirketin takip edilmeden müvekkili hakkında işlem yapılamayacağını, borcun tamamının zamanaşımına uğradığını belirterek, davalı Kurumca düzenlenen ödeme emirlerinin iptaline, bu ödeme emirlerine dayanılarak tesis edilmiş hacizler var ise bunların terkinine, müvekkilinin ödeme emirlerine dayanak amme alacaklardan borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Kurum vekili cevap dilekçesinde özetle; dava açmadan önce Kuruma başvurunun şart olduğunu, bu nedenle davanın reddi gerektiğini, davacının Çağ Öğretim İşletmeleri A.Ş. unvanlı şirketin yetkilisi ve müdürü olduğundan bu dava konusu icra takiplerinin kendisine tebliğ edildiğini, şirketin Kuruma borcunun bulunduğunu, söz konusu iş yerinin dosyası incelendiğinde şirketin prim, işsizlik sigorta primi, idari para cezası, damga vergisi borçları olduğunu, bahsi geçen şirketin 667 ve 668 sayılı KHK ekinde yer alan Kurum ve kuruluşlar içinde yer aldığından mal varlıklarının Hazineye devrolduğunu, 5510 sayılı Kanun’un 88 inci maddesi gereğince bu durumda davacının sorumlu olduğunu, KHK çerçevesinde davacının sorumluluğunu ortadan kaldıran bir hüküm bulunmadığını, dolayısıyla davacının yöneticisi olduğu şirketin Kuruma borcu olduğu sürece davacının da müşterek ve müteselsil sorumluluğu devam ettiğinden Kurum kayıtlarından da borcun halen ödenmediği belirlendiğinden, davacının borçlardan sorumluluğunun devam ettiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile ticaret sicil kayıtları ve yasal mevzuat hükümleri ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, davacının 2019/24366, 2019/24367 ve 2019/24368 sayılı ödeme emirleri ile talep edilen idari para cezalarından dolayı sorumluluğunun bulunmadığı, 2019/24267 takip numaralı ödeme emrinde 2016/2 döneme ilişkin damga vergisi borcunun istendiği bu dönem itibariyle davacının borçtan sorumluluğunun bulunmadığı, 2016/26283, 2016/26284 ve 2016/26285 takip numaralı ödeme emirlerinde davacının 2016/1. aya ilişkin borcun ödeme zamanında şirkete kayyum atanmış olmasından dolayı sorumluluğunun bulunmadığı, bu ödeme emirlerindeki diğer dönemler yönünden ve 2015/38370, 2015/38498, 2019/24266 ile 2019/24268 takip numaralı ödeme emirlerindeki borçtan sorumlu olduğu anlaşılmakla, davanın kısmen kabulüne, 2019/24366, 2019/24367 ve 2019/24368 sayılı ödeme emirleri ile talep edilen idari para cezalarının davacı adına tahakkuk ettirilmediği anlaşılmakla, cezaların şahsiliği ilkesi gereği davacının bu ödeme emirlerinden sorumlu olmadığının tespiti ile bu ödeme emirlerinin davacı yönünden iptaline, 2019/24267 takip numaralı ödeme emrinin iptali ile bu takipten dolayı davacının borçlu olmadığının tespiti ile bu ödeme emrinin davacı yönünden iptaline, 2016/26283, 2016/26284 ve 2016/26285 takip numaralı ödeme emirlerinin tamamı yönünden davacının 2016/1. ayına ilişkin borçtan sorumlu olmadığının tespitine ve bu ödeme emirlerinin bu aya ilişkin kısmının davacı yönünden iptaline, diğer dönemler yönünden davacının borçtan sorumlu olduğunun tespiti ile davanın reddine, 2015/38370, 2015/38498, 2019/24266 ve 2019/24268 takip numaralı ödeme emirleri yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ile davalı Kurum vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1-Davacı vekili istinaf dilekçesinde, borcun aslen Çağ Öğretim İşletmeleri A.Ş.’ye ait olduğunu, bu şirketin 670 sayılı KHK ile 24.08.2016 tarihinde ticaret sicil kaydının re’sen terkin edildiğini, müvekkilinin 10.09.2013 tarihli yönetim kurulu kararı ile muhasebe müdürü seçildiğini, kendisine birlikte atılacak imza ile temsil ve ilzam yetkisi verildiğini, 04.12.2014 tarihinden itibaren 3 yıl süreyle tekrar aynı yetki ve görevin verildiğini, müvekkilinin yönetim kurulu kararı ile toplantının yapıldığı 19.11.2015 günü ise yönetim kurulu üyesi seçildiğini, 01.12.2015 tarihli genel kurulda yönetim kurulu üyesi seçilmediğini, İstanbul Anadolu 1. Sulh Ceza Hakimliğinin 11.02.2016 tarihli kararı ile şirkete kayyum atandığını, müvekkilinin Çağ Öğretim İşletmeleri A.Ş.’ye ait şirkette yalnızca 19.11.2015 – 30.11.2015 tarihleri arasında yönetim kurulu üyesi olarak görev aldığını, müvekkilinin yönetim kurulu üyesi olarak 19.11.2015 – 30.11.2015 tarihleri arasında görev alması sebebiyle sözü edilen tarihler arasında yönetici olduğu Kurumun sigorta primleri ve diğer alacakları ödemelerden; 5510 sayılı Kanun’un 88/20 maddesi gereği Kuruma karşı işverenleri ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğunu, bu süre dışında haiz olan sigorta primleri ve diğer alacaklardan müvekkilinin müteselsilen sorumlu tutulmasının hukuka aykırı olduğunu, müvekkilinin yalnızca 2015/10 döneminin sigorta prim ödemelerinden sorumlu tutulacağını, fakat müvekkilinin görevden ayrıldığı gün olan 30.11.2015 tarihi 2015/10 dönemi için son ödeme tarihi olması sebebiyle müvekkilinin 2015/10 dönemini içeren ödeme emirlerinden sorumlu tutulmaması gerektiğini belirterek, istinaf yoluna başvurmuştur.
2-Davalı Kurum vekili istinaf dilekçesinde; Mahkemenin gerekçeli kararında 2019/024366, 2019/024367, 2019/024368 no.lu ödeme emirlerine konu idari para cezalarından, davacının sorumlu tutulamayacağına dair gerekçesinin hukuka aykırı olduğunu, 2020/8 sayılı genelgeye göre tüzel kişilikten tahsil imkanı ortadan kalkan idari para cezalarının ödeme emri gönderilen şirket ortağı/yetkilisi/yönetim kurulu üyesinden tahsil edilebileceğini, dava dışı Çağ Öğretim İşletmeleri A.Ş. unvanlı işyerinin 667 ve 668 sayılı KHK’ler ile kapatılan ve malvarlıkları Hazineye devrolan bu işyerinin Kurumlarına ödenmemiş prim, işsizlik sigortası primi, idari para cezası, damga vergisi borçlarının tüzel kişilikten tahsil imkanı ortadan kalkmış olduğundan şirket tüzel kişiliğin yöneticileri, yetkilileri, kanuni temsilcileri hakkında alacağın tahsili için icrai işlem yapıldığını, Kurum işleminin kanuna uygun olduğunu, kapatılan ve tüm malvarlığı Hazineye devredilen kuruluşların her türlü borçlarından Hazinenin hiçbir şekilde sorumlu tutulamayacağını, sigorta primi, idari para cezası, işsizlik sigortası primi, genel sağlık sigortası primi ve katılım payı alacaklarının anonim şirket şeklinde örgütlenmiş tüzel kişiliğin mal varlığı ile birlikte tüzel kişiliklerin yönetim kurulu üyeleri dahil yetkilileri borçtan müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğunu, ticaret sicil kayıtlarına göre davacının bahse konu şirketin bahse konu tarihlerde yönetim kurulu üyesi ve ortağı olduğunu, 5510 sayılı Kanun’un 88 inci maddesinin yürürlüğe girdiği tarihten sonra oluşan prim borçları yönünden, işveren ile birlikte müteselsilen sorumluluk koşullarının oluşması için, tüzel kişiliği haiz işyerlerinde yönetim kurulu üyesi olması yeterli olduğunu, ayrıca yetkili üst düzey yönetici, yönetim kurul başkanı veya başkan yardımcısı gibi unvan taşımasına veya temsil ve ilzam yetkisine sahip olmasına gerek bulunmadığını, itiraz ettikleri bilirkişi raporunda davacının yetkisini tek başına kullanma hakkının olmadığı ve bu nedenle sorumlu olmayacağı belirtilmesinin herhangi bir hukuki dayanağının olmadığını, davacının muhasebe müdürü olduğu dönemdeki borçlardan sorumlu olduğunun açık olduğunu, davacı tarafa çıkarılmış olan borçların davacının şirket ile beraber müştereken ve müteselsilen sorumluluğu nedeniyle kendisinden istenebileceğinin açık olduğunu, Mahkemenin davayı kısmen kabul kısmen reddettiğini, hüküm kısmının yargılama giderlerine ilişkin bölümünde “Davacı tarafça sarf edilen 1.329,45TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,” şeklinde yanlış karar verildiğini, kısmen kabul kısmen ret kararı verilen bir davada yargılama giderlerinin HMK 326/1 maddesi uyarınca tarafların haklılık durumuna göre bölüştürülmesi gerektiğini belirterek, istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı vekilinin ve davalı Kurum vekilinin istinaf istemlerinin kabulü ile Bakırköy 37. İş Mahkemesinin 30.11.2021 tarihli, 2021/423 Esas – 2021/296 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kaldırılmasına, davanın kısmen kabulü ile 2019/024366, 2019/024367, 2019/024368, 2019/024267 takip nolu ödeme emirlerinin iptaline, 2015/038498, 2015/038370, 2016/026284, 2016/026283, 2016/26285 takip no.lu ödeme emirlerine ilişkin davanın reddine, 2019/024268 ve 2019/024266 sayılı ödeme emrine konu 2013/1,2,3,4,5,6,7,8. ay Kurum alacakları ve gecikme faizlerinin iptaline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı ve davalı Kurum vekilleri istinaf dilekçelerindeki gerekçeler ile kararı temyiz etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacıya gönderilen ödeme emirlerinin iptali istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
Dosyanın incelenmesinde, davacının Çağ Öğretim İşletmeleri A.Ş. ye 21.05.2012-16.02.2016 tarihleri arasında yönetim kurulu kararı ile muhasebe müdürü olarak atandığı, şirketin 2013/01-2015/11 aylarına ait idari para cezası ile 2013/01-2016/02 aylarına ilişkin prim, işsizlik sigortası primi, damga vergisi borçlarını içeren ödeme emirlerinin davacıya 15.11.2019 tarihinde tebliğ edildiği, 18.02.2016 tarihli Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi içeriğinden Çağ Öğretim İşletmeleri A.Ş. ye, 16.02.2016 tarihinde kayyum atandığı anlaşılmaktadır.
Tüzel kişi işverenlerin ortak ve yetkililerinin kamu alacaklarından sorumluluğu, 6183 sayılı Kanun’un 35, mükerrer 35, mülga 506 sayılı Kanun’un 80 inci ve bazı maddeleri dışında 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanun’un 88 inci maddesinde düzenlenmiştir.
506 sayılı Kanun’un 80/12 maddesi, “Sigorta primlerini haklı sebepleri olmaksızın, birinci fıkrada belirtilen süre içerisinde tahakkuk ve tediye etmeyen kamu kurum ve kuruluşların tahakkuk ve tediye ile görevli kamu görevlileri mesul muhasip, sayman ile tüzelkişiliği haiz diğer işverenlerin üst düzeydeki yönetici veya yetkilileri Kuruma karşı, işverenleri ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludur.” hükmünü öngörmüş, 5510 sayılı Kanun’un 88/20 maddesi de bazı farklar dışında anılan maddeye paralel düzenleme getirmiş olup, “Kurumun sigorta primleri ve diğer alacakları haklı bir sebep olmaksızın bu Kanunda belirtilen sürelerde ödenmez ise kamu idarelerinin tahakkuk ve tediye ile görevli kamu görevlileri, tüzel kişiliği haiz diğer işverenlerin şirket yönetim kurulu üyeleri de dahil olmak üzere üst düzeydeki yönetici veya yetkilileri ile kanuni temsilcileri Kuruma karşı işverenleri ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludur.” hükmünü öngörmüştür.
3. Değerlendirme
1-Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hakim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre temyiz eden davacı vekilinin tüm, davalı Kurum vekilinin ise aşağıda kalan paragraf kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2-506 sayılı Kanunu’nun 80 inci maddesi primlerin zamanında ve düzenli olarak tahsilini sağlamaya yönelik olup, anılan maddenin 1 inci fıkrası hükmüne göre, işveren, bir ay içinde çalıştırdığı sigortalıların primlerine esas tutulacak kazançlar toplamı üzerinden bu Kanun gereğince hesaplanacak prim tutarlarını ücretlerinden kesmeye ve kendisine ait prim tutarlarını da bu miktara ekleyerek en geç ertesi ayın sonuna kadar Kuruma ödemek zorunda olup, eldeki davada, davacının 21.05.2012 tarihli ticaret sicil kayıtlarına göre 08.05.2012 tarihli yönetim kurulu kararı ile davacının muhasebe müdürü olarak atanmasına karar verilerek şirketi temsil ve ilzam yetkisi verildiği, davacının temsil ve ilzama yetkili olduğu borçlu şirkete 16.02.2016 tarihi itibariyle kayyum atanmasıyla, şirket borçlarından sorumluluğunun da bu tarih itibariyle sona erdiğini anlaşılmıştır.
Buna göre eldeki davada, davacının, 21.05.2012-16.02.2016 tarihleri arasında şirketi temsil ve ilzama yetkili olduğu, yukarıda yapılan açıklamalar ışığında 2019/24266 sayılı dosyadaki 2013/1-10. aylar İşsizsizlik sigorta prim borcu ile 2019/24268 sayılı dosyadaki 2013/1-2015/4 aylarına ait prim borçlarından sorumlu olduğu gözetildiğinde, 2013/1-8. aylar yönünden de davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmeyle yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir ve bozmayı gerektirir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle,
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Temyiz harcının istek halinde temyiz eden ilgiliye iadesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
11.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.