Yargı Kararları

SENDİKA ÜYESİ OLMAYAN İŞÇİLERE ZAM YAPILIRKEN SENDİKALI İŞÇİLERE ZAM YAPILMAMASI

SAYILAR

Esas No : 2020/1287
Karar No : 2022/1685
Tarihi : 28/09/2022
İlgili Kanun/Madde : 4857 S. İşK/18-21, 25 -6356 S. STK/25
Yargı Yeri: SAKARYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 10. HUKUK DAİRESİ

Ek Başlıklar : lSENDİKA ÜYESİ OLMAYAN İŞÇİLERE ZAM YAPILIRKEN SENDİKALI İŞÇİLERE ZAM YAPILMAMASI lSENDİKAL NEDENLERLE AYRIMCILIK lSENDİKAL TAZMİNAT

Tam Metin

İlgili Kanun / Madde
4857 S. İşK/18-21, 25
6356 S. STK/25

T.C
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
10. HUKUK DAİRESİ

Esas No. 2020/1287
Karar No. 2022/1685
Tarihi: 28/09/2022

lSENDİKA ÜYESİ OLMAYAN İŞÇİLERE ZAM YAPILIRKEN SENDİKALI İŞÇİLERE ZAM YAPILMAMASI
lSENDİKAL NEDENLERLE AYRIMCILIK
lSENDİKAL TAZMİNAT

ÖZETİ Taraflar arasında davalı iş yerinde 2019 yılında sendikasız işçilere zam yapıldığı halde sendikalı işçilere yetki tespitine itirazın kesinleşmediği gerekçesiyle zam yapılmadığı hususunda ihtilaf bulunmamaktadır. İşverenin iş yerinde sendikasızlaştırma çabaları bulunduğu da dosya kapsamı ile sabittir. Bu haliyle iş yerinde sendikalı işçilerin farklı işleme tabi tutuldukları ve sendikal tazminat talebinin kabulüne ilişkin ilk derece mahkemesi kararının dosya kapsamına uygun olduğu değerlendirilmiştir

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının davalı işyerinde belirsiz süreli iş sözleşmesi kapsamında çalışmaya devam ettiğini, ücretinin ve sosyal haklarının bordrolarda mevcut olduğunu, davacının işyerinde örgütlü bulunan Öz Çelik-İş Sendikası üyesi olduğunu, davalı işyerinde çalışmaya devam ederken diğer sendika üyeleri ile beraber sendikal ayrımcılığa uğradığını, davalı işyerinde yeterli üye sayısına ulaşan Çelik İş Sendikası'nın ÇSGB'ye 06/10/2016 tarihinde yetki tespiti için başvuruda bulunduğunu, 12/10/2016 tarihli Bakanlık kararı ile söz konusu sendikanın davalı işyerinde yetkili olduğuna karar verildiğini, bunun üzerine davalı şirket ile sendika arasında 01/01/2017-31/12/2018 yürürlük tarihli TİS akdedildiğini, TİS 31/12/2018 tarihinde sona ereceğinden sendika tarafından 03/09/2018 tarihinde ÇSGB'ye başvuru yapacağının davalı işverenliğin bilgisi dahilinde olduğunu, işyerinde imzalanan TİS'ten sonra şirket yetkilisi Osman Çakmak ve Suat Çakmak adlı kişilerin sözleşme kapsamındaki yükümlülüklerini yerine getirmediklerini ve sendikal hareketi engellemeye çalıştıklarını, bu kapsamda sözleşme öncesi sendika üyesi olan ve düşük ücretlerle çalışan işçilere bu dönemde kendilerini idare etmelerini, sözleşme ortasında ücretlerini yükselteceklerini beyan ettiklerini, bu kişilerin daha sonra Sakarya Ticaret Odası'nın organize ettiği bir toplantıda sendika ile çalışılmayacağını beyan ettiklerini, davalı işverenliğin 03/09/2018 tarihli çoğunluk tespit başvurusundan önce ve sonrasında devam eden süreçte sendika üyelerine baskıda bulunduğunu, bu baskılar kapsamında işçilere sendikadan istifa etmeleri konusunda baskı uyguladığını, istifa etmeyenlerin işten çıkarılacağını, istifa edenlere zam yapılacağını ancak sendikadan istifa etmeyen işçilere hiçbir zam uygulanmayacağını ve tazminatsız olarak işten çıkarılacaklarının beyan edildiğini ve bu uygulama ile beraber 5-10 işçinin iş akdinin sonlandırılıdığını, bu uygulama kapsamında sendika üyelerinin büyük bir kısmının istifa ettiğini ve dava tarihinde davalı işyerinde 18 işçi kaldığını, davalı işverenliğin yetki tespit sürecinde ilk olarak sendika temsilcisi olan S. D. ve F. A'ın ve sendikal örgütlenmenin öncülerinden olan O. A. ve S. K. isimli işçilerinin iş akdini 29/06/2018 tarihinde feshettiğini ve bu hususta işe iade ve sendikal tazminat talepli dava ikame edildiğini, davalı şirketin Bakanlıkça tespit edilen sendikanın yetkililiği hususuna itiraz ettiğini ancak sendikanın yetkililiğinin mahkeme kararıyla sübuta erdiğini, davalı işverenliğin kanuna karşı hile yaparak aslında işverenlik bünyesinde çalışmayan kişileri SGK'ya çalışıyormuş gibi gösterdiğini ve sendikanın yetkili olmasını engellemeye çalıştığını, çalışmayan ancak işverenlik bünyesinde sigortalı görünen kişilerinin T.C. kimlik numaraları ile beraber belli olduğunu, baskılara rağmen davalı işverenlik bünyesinde çalışan 18 işçinin ayrımcılığa uğradığını, 2019 yılı Ocak ayında sendikalı olmayan işçilere % 20 ve üzeri oranda zam yapıldığını, sendika üyesi olan işçilerden biri hariç hiçbir sendikalı işçinin bu zamdan yararlanamadığını, ücretine zam alan S. K'in işveren tarafında yer aldığını, sendikal çalışmaları işverene ihbar ettiğini, sendikal faaliyete katılmadığını, bunun dışındaki sendikalı işçilerin ücretlere yapılan hiçbir zamdan yararlanamadığını, bu hususların ücret bordrolarında mübrez olduğunu, sayılanlar dışında sendikalı işçilere yıldırma politikası uygulandığını, bu işçilerin çalıştığı bölümlerin değiştirildiğini, başka bir firmaya nakillerine yönelik zorlandıklarını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla; 15.000,00 TL sendikal tazminatın faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafça dava dilekçesinde belirtilen işe iade davalarına konu feshin, sendikal faaliyetlere değil işçilerin yasa dışı faaliyetlere katılması sebebiyle yapıldığını, sendika üyesi işçilerin bu faaliyetler sonrasında söz konusu sendikal faaliyetlerin amacından saptığını düşünerek sendikadan istifa ettiklerini, söz konusu sendikanın yetkisinin tespitine ilişkin davanın henüz kesinleşmediğini ve TİS'in askıda bulunduğunu, toplu iş sözleşmesi askıda bulunduğundan dolayı sendikalı işçilerin ücretlerinde değişim yapılmadığını, yetki tespiti davası sendika lehine sonuçlanıp TİS askıda olmaktan çıktığı takdirde söz konusu ücret zamları ve sair sosyal hakların sağlanacağını, bu sebeple sendikal ayrımcılıktan söz edilemeyeceğini, davacının işveren tarafından sendikasızlaştırma amacıyla aslında çalışmayan kişilere ilişkin iddiaları konusunda SGK tarafından denetimler yapıldığını ve bu konudaki iddialara ilişkin tespitlerin denetim raporlarında mübrez olduğunu, davalı şirkette sendikal nedenle herhangi bir fesih yapılmadığını, sendikalı davacının işinde herhangi bir değişiklik yapılmadığını ve sendikalı olduğu için işçilere herhangi bir ayrımcılık yapılmadığını, davacı tarafça dosyaya sunulan ses kayıtlarının davalı şirket yetkililerine ait olmadığını ve şirket yetkililerinin sendikasızlaştırma gibi bir amaçlarının bulunmadığını, ses kayıtlarının şirket yetkililerine ait olduğu durumda dahi bu kayıtların hukuka aykırı yolla elde edildiği için delil olarak kullanılamayacağını belirtilerek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Hendek 1. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 2019/537 esas sayılı dosyanın konusunun sendikal baskı olduğunu ve halen derdest olup bekletici mesele yapılması gerektiğini, yine “Sendikal Yetki Tespiti” davasının hali hazırda Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi'nde istinaf kanun yolu çerçevesinde inceleme sırasını beklediğini, usulen bu kararın da beklenilmesi gerektiğini, tanık listeleri verildikten sonraki tarihlerde meydana gelen, konu ile ilgili yeni vakıalar meydana geldiği takdirde bu konuda da tanık dinletilebileceğini, mahkemenin son duruşmasında tanık Yakup Kaya’nın yazılı beyanının mahkemeye ibraz edildiğini, hazır olduğu ve tanıklık yapmak istediği halde mahkemece bu talebin dikkate almadığını, adı geçen tanığın daha önce sendikanın tanığı olarak beyanda bulunduğunu, sendikanın baskısı ve mobing uygulaması neticesinde psikolojik rahatsızlık geçirdiğinden bahsettiği halde, kendi üzerindeki esasında sendikanın yaptığı baskı ortadan kalkınca, beyanı ile hilaf-ı hakikat beyanda bulunduğunu vurguladığını, bu tanık yeni gelişen durumu dile getirmek istemesine rağmen, bu talebin reddedildiğini, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı “Rehberlik ve Teftiş Başkanlığı” tarafından görevlendirilen, iş müfettişi yardımcısı S. A.'un 03/09/2019 tarihli işyeri teftiş ve inceleme ile raporunun sonuç kısmında “….. işçilerin ise taraf vekilleri arasında yapılan işten çıkarma görüşmeleri neticesinde yapılan anlaşması sonucunda işten çıkışlarının yapıldığı, ifadelerin değerlendirilmesi neticesinde işyerinde sendikal baskı yapıldığı iddiasını destekleyecek somut herhangi bir delile rastlanmaması nedeniyle sendikal baskı iddiası ile ilgili olarak yeterli kanaate ulaşılamamış olup iş müfettişliğince işverenlik hakkında idari yönden yapılacak bulunmadığı…..” hususunun belirtildiğini, dosyada bulunan bilirkişi raporunun davacıların savunmaları dikkate alınarak hazırlanmış olup, davalı müvekkilinin savunmalarının, delillerinin hiç dikkate almadığını, raporun oluşa aykırı çelişkilerle dolu olduğunu, rapora yönelik taleplerinin dikkate alınmadığını, Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatlarına göre bir işyerinde sendikal bir baskıdan bahsedilebilmesi için sistematik ve sürekli bir plan içerisinde baskının mevcudiyeti gerektiğini, somut olayda davalı şirket tarafından kesinlikle bu bağlamda bir baskı söz konusu olmadığını, tam tersi sistematik, hiyerarşik ve sürekli olarak ilgili sendika tarafından davalı işyerinde çalışan ve dahi sendikalı olan çalışanlar üzerinde sendika tarafından gerçekleştirilen yoğun bir baskı söz konusu olduğunu, davacıların tanıklarının diğer davalardaki davacılar olduğunu, husumetli tanık anlatımlarına itibar edilmeyeceğini, ayrıca davalı tanıklarının beyanlarının hiç değerlendirilmeye alınmadığını, bunun yanı sıra hukuka aykırı şekilde elde edilen ortam ses kayıtlarının delil olarak hükme esas alındığını belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE VE DEĞERLENDİRME
Dava, sendikal tazminat istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık davacının sendikal tazminata hak kazanıp kazanmadığı noktasındadır.
6356 sayılı Kanunun Sendika Özgürlüğünün Güvencesini düzenleyen 25. maddesine göre, "(1) İşçilerin işe alınmaları; belli bir sendikaya girmeleri veya girmemeleri, belli bir sendikadaki üyeliği sürdürmeleri veya üyelikten çekilmeleri veya herhangi bir sendikaya üye olmaları veya olmamaları şartına bağlı tutulamaz.
(2) İşveren, bir sendikaya üye olan işçilerle sendika üyesi olmayan işçiler veya ayrı sendikalara üye olan işçiler arasında, çalışma şartları veya çalıştırmaya son verilmesi bakımından herhangi bir ayrım yapamaz. Ücret, ikramiye, prim ve paraya ilişkin sosyal yardım konularında toplu iş sözleşmesi hükümleri saklıdır.
(3) İşçiler, sendikaya üye olmaları veya olmamaları, iş saatleri dışında veya işverenin izni ile iş saatleri içinde işçi kuruluşlarının faaliyetlerine katılmaları veya sendikal faaliyette bulunmalarından dolayı işten çıkarılamaz veya farklı işleme tabi tutulamaz.
(4) İşverenin (…) (1) yukarıdaki fıkralara aykırı hareket etmesi hâlinde işçinin bir yıllık ücret tutarından az olmamak üzere sendikal tazminata hükmedilir. (1)
(5) Sendikal bir nedenle iş sözleşmesinin feshi hâlinde işçi, 4857 sayılı Kanunun (…) (2), 20 ve 21 inci madde hükümlerine göre dava açma hakkına sahiptir. İş sözleşmesi'nin sendikal nedenle feshedildiğinin tespit edilmesi hâlinde, 4857 sayılı Kanunun 21 inci maddesine göre işçinin başvurusu, işverenin işe başlatması veya başlatmaması şartına bağlı olmaksızın sendikal tazminata karar verilir. Ancak işçinin işe başlatılmaması hâlinde, ayrıca 4857 sayılı Kanunun 21 inci maddesinin birinci fıkrasında belirtilen tazminata hükmedilmez. İşçinin 4857 sayılı Kanunun yukarıdaki hükümlerine göre dava açmaması ayrıca sendikal tazminat talebini engellemez.(2)
(6) İş sözleşmesinin sendikal nedenle feshedildiği iddiası ile açılacak davada, feshin nedenini ispat yükümlülüğü işverene aittir. Feshin işverenin ileri sürdüğü nedene dayanmadığını iddia eden işçi, feshin sendikal nedene dayandığını ispatla yükümlüdür.
(7) Fesih dışında işverenin sendikal ayrımcılık yaptığı iddiasını işçi ispat etmekle yükümlüdür. Ancak işçi sendikal ayrımcılık yapıldığını güçlü biçimde gösteren bir durumu ortaya koyduğunda, işveren davranışının nedenini ispat etmekle yükümlü olur.”
Dosyadaki bilgi ve belgelerden davacının 30/06/2008 tarihinde davalı iş yerinde çalışmaya başladığı, dava tarihi itibariyle çalışmasının devam ettiği, 30/09/2014 tarihinde Öz Çelik İş Sendikası'na üye olduğu, Öz Çelik İş Sendikası'nın 2012 yılında davalı iş yerinde sendikal örgütlenmeye başladığı ve işverenle toplu iş sözleşmelerinin imzalandığı, son yetki tespit başvurusunun 03/09/2018 tarihinde yapıldığı ve yetki tespit kararı alındığı, işveren tarafından açılan yetki tespitine itiraz davasının reddedildiği, dosyanın temyiz incelemesinde olduğu anlaşılmıştır.
Taraflar arasında davalı iş yerinde 2019 yılında sendikasız işçilere zam yapıldığı halde sendikalı işçilere yetki tespitine itirazın kesinleşmediği gerekçesiyle zam yapılmadığı hususunda ihtilaf bulunmamaktadır. İşverenin iş yerinde sendikasızlaştırma çabaları bulunduğu da dosya kapsamı ile sabittir. Bu haliyle iş yerinde sendikalı işçilerin farklı işleme tabi tutuldukları ve sendikal tazminat talebinin kabulüne ilişkin ilk derece mahkemesi kararının dosya kapsamına uygun olduğu değerlendirilmiştir (Bkz. Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi9. Hukuk Dairesi'nin 2020/1863 esas, 2022/372 sayılı kararı, Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi'nin 2020/2336 esas, 2022/1266 sayılı kararı ve Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi'nin 12. Hukuk Dairesi'nin2021/747 esas, 2022/829 sayılı kararı).
İzah edilen nedenlerle istinafen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekilince istinaf dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın kaldırılmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-492 sayılı Harçlar Kanunu hükümlerine göre alınması gerekli 1.980,99 TL istinaf harcından peşin alınan 495,25 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.485,74 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydedilmesine,
3-Davalı tarafın yapmış olduğu istinaf giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafça yatırılan avansın kullanılmayan kısmının kararın kesinleşmesinden sonra yatırana iadesine,
5-Kararın tebliği ile harç ve gider avansı tahsil / iade işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,
6-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.