İlgili Kanun / Madde
4857 S. İşK/18-21
6356 S. STK/25
T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
19. HUKUK DAİRESİ
Esas No. 2021/1285
Karar No. 2023/170
Tarihi: 30/01/2023
lSENDİKAL NEDENLERLE FESİH İDDİASI
lEKSİK İNCELEME
lSENDİKAL NEDENLERİN ARAŞTIRILMASININ GEREKTİĞİ
ÖZETİ: Somut olayda, feshin sendikal nedene dayanıp dayanmadığı hususunda yapılan araştırma ve inceleme yetersizdir. Bu itibarla; davaya konu işyerinde fesih tarihi itibari ile kaç kişinin çalıştığı, bunlardan kaçının greve katıldığı, greve katılanlardan kaçının halen çalışmaya devam ettiği, sendikal fesih gerekçesi yapılan grevdeki işçilerin üzerine araç sürüldüğüne ilişkin savcılığa yapılan suç duyurusunun neticesinin ne olduğu, ayrıca askı dışında yeni işçi alımı olup olmadığının, feshin sendikal nedene dayanıp dayanmadığı hususunun kuşkuya yer vermeyecek şekilde açıklığa kavuşturulması, bunun yanında aynı nitelikte davası bulunan tanık beyanlarına ihtiyatla yaklaşılması, aynı nitelikteki dosyalarda davalı Birlik ile Öz Ağaç İş Sendikası tarafından gönderilen cevabi yazılar ve T.C. Çalışma Bakanlığına müzekkere yazılarak gönderilecek belgelerin karşılaştırılmasının yapılması, belirtilen yönlerden gerekli araştırmaya gidilmesi, toplanacak deliller, dosya içeriği ile benzer mahiyette Alaşehir Asliye Hukuk (İş) Mahkemesinde görülen ve İzmir Bölge Adliye Mahkemesinden geçen ve kesinleşen kararlar da gözetilerek karar verilmesi gerekmekte iken eksik incelemeye dayalı karar verilmesi hatalı olmuştur.
DAVA: Yukarıda belirtilen kararın istinaf kanun yoluyla incelenmesini tarafların vekillerinin yasal süre içerisinde istemeleri üzerine, Hakim Aynur Çelik tarafından düzenlenen rapor ile dosyadaki tutanak ve belgeler okunduktan sonra gereği konuşulup düşünüldü.
Davacı vekili, müvekkilinin davalı işverenliğe ait Entegre Üzüm İşletmesi Müdürlüğünde mevsimlik işçi olarak çalışmakta olduğunu, müvekkilinin ve işyerinde çalışmakta olan işçilerin Öz Gıda İş Sendikasına üye olup işyerinde düzenli olarak her iki senede bir Toplu İş Sözleşmesi akdedildiğini, müvekkilinin Öz Gıda İş Sendikasının 13/07/2016 tarih ve 859 sayılı yazılarından da anlaşılacağı üzere, işyeri sendika baş temsilcisi olarak atandığını, Öz Gıda İş Sendikasının en son Toplu İş Sözleşmesi görüşmelerinde davalı işverenlikle anlaşma sağlanamaması üzerine 20/06/2016 tarihinde yasal grev kararı aldığını ve bu grevin 08/08/2016 tarihinde başlanmasına karar verildiğini, iş bu kararın Ankara 13. Noterliğinin 20/06/2016 tarih ve 11613 yevmiye nolu ihtarı ile davalı işverenliğe tebliğ edildiğini, müvekkilinin üyesi olduğu sendikanın aldığı, ilan ve tebliğ etmiş olduğu karar çerçevesinde müvekkilinin de içinde bulunduğu çok sayıda işçi ile 08/08/2016 tarihinde yasal greve çıkıldığını, sendikal haklarını engellemek amacıyla işe davet edilmediğini belirterek, davaya konu sendikal tazminatın davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, dava dilekçesindeki iddiaların gerçeği yansıtmadığını, aleyhe olan tüm iddialara itiraz ettiklerini, işyerindeki iş yoğunluğunun kapasite durumuna göre Toplu İş Sözleşmesinin 58. maddesine uygun olarak işe başlama şartlarını yerine getiren işçilerin işe davette çalıştıkları ünite veya toplu olarak benzer nitelikteki üniteler bazında, kıdem ve ihtisas durumları da dikkate alınarak öncelikle işe çağrılarak aynı usul ile askıya çıkarıldığını, ancak söz konusu TİS'in 58. maddesinde (eski TİS. 60. madde) işletmenin 4 aydan fazla sürede tam kapasite ile çalışmaması halinde bu hüküm uygulanmaz diyerek bir istisna getirildiğini, bir başka deyişle işletmenin 4 aydan fazla sürede tam kapasitede çalışmaması halinde sadece bu istisnai durum için TİS'in 58. maddesindeki usule uyulmaksızın işe çağrılabilme imkanı verildiğini, tamamen yönetimin taktir yetkisiyle işçi çağırabilme imkanı verildiğini, geçen yıl yaşanan ve ellerinde olmayan nedenlerle ve özellikle ilaç kalıntı sorunu nedenleriyle işletmenin üretim kapasitesinin ciddi olarak düştüğünü, bu nedenden dolayı grev sonrası tüm işçileri askıya çıkarmak zorunda kaldıklarını işletmenin sipariş durumuna göre çalışan bir işyeri olması sebebiyle mevcut durumda sipariş geldikçe işçilerin işe çağrılmaya devam edileceğini, Öz-Gıda Sendikasıyla ilk olarak 1988 yılında TİS imzalanmış olup bugüne kadar herhangi bir sorun olmaksızın çalışmalarına devam edildiğini, ayrıca siparişler gelmeye devam ettikçe ve üretim kapasitesi arttıkça çağırılmayan diğer işçilerinde çağırılmasına devam edileceğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Birleşen dosyada davacı vekili, müvekkilinin davalı işverenliğe ait Alaşehir Entegre Üzüm İşletme Müdürlüğünde mevsimlik işçi olarak çalıştığını, dava tarihi itibari ile en son çalışmasının üzerinden 1 yıldan fazla süre geçmiş olup işe çağrılmadığını, müvekkilinin işe çağrılmamasının sebebinin 2016 yılında katılmış olduğu grev olduğunu, greve katılmayıp grev süresince çalışan işçilerin niyetini ve müvekkilinin işe çağrılmamasının haksız fesih teşkil ettiğini apaçık şekilde gösterdiğini, ayrıca davacının tekrardan işe çağrılmayı beklediği için düzenli başka bir işe giremediğini, hizmet sözleşmesinin haksız bir şekilde feshedildiğini belirterek davaya konu kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, kötüniyet tazminatı ve Türk Borçlar Kanunu'nun 430/son maddesindeki alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Birleşen davada davalı vekili; işletmenin kuruluşundan son grev olayına kadar ne sendikayla Tariş arasında ne de işçilerle Tariş arasında en küçük bir itilaf çıkmadığını, Tariş işçilerinin tümü grevden önce de grevden sonra da tamamı sendikalı olduğunu, sendikasız tek işçi çalışmadığını, grevden sonra tek yeni bir işçi alınmadığını, Tariş'in şu ana kadar greve katılmış olması veya sendika üyesi olması sebebi ile hiçbir işçinin iş sözlemesini fesih etmediğini ve etme niyetinde de olmadığını, davacının hukuka uygun şekilde devam eden iş sözleşmesini fesih niteliğinde haksız olarak bu davayı açtığından davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, "DAVANIN KISMEN KABUL KISMEN REDDİ İLE;
A)ASIL DAVA YÖNÜNDEN,
1-Brüt 22.800,00-TL sendikal tazminatı alacağının 1.000,00-TL sine dava tarihi olan 26/10/2016 tarihinden itibaren, 21.800,00-TL sine ıslah tarihi olan 01/11/2019 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmek suretiyle davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Brüt hesaplanan alacaklardan yapılacak olan yasal kesintilerin ödeme sırasında dikkate alınmasına,
B)BİRLEŞENDAVA YÖNÜNDEN,
1-Brüt 38.339,90-TL kıdem tazminatı alacağının iş akdinin feshedildiği tarihinden itibaren işleyecek en yüksek banka mevduat faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Brüt 6.549,26-TL ihbar tazminatı alacağının 500,00-TL sine dava tarihi olan 22/06/2017 tarihinden itibaren, 6.049,26-TL sine ıslah tarihi olan 01/11/2019 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmek suretiyle davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Kötü niyet tazminatı ile TBK 438/son maddesi uyarınca talep edilen tazminatın ayrı ayrı reddine,
4-Brüt hesaplanan alacaklardan yapılacak olan yasal kesintilerin ödeme sırasında dikkate alınmasına," karar verilmiştir.
İstinaf kanun yoluna başvuran davacı vekili, davacı ve arkadaşlarının, anayasal haklarını kullandıkları gerekçesiyle işlerinden mahrum kaldıklarını, bu olayı davalı taraf her ne kadar basite indirgemeye çalışsa da, en temel hak ve hürriyetlerden olan sendikal faaliyette bulunma haklarının ellerinden alındığını, neden 1 yıllık ücretinden fazlasının ödenmesinin gerekmediğine ilişkin herhangi bir açıklamada bulunulmadığını, 5 senelik sendikal tazminata hükmedilmesini talep ettiklerini, 5 seneye kadar sendikal tazminat taleplerinin reddi halinde (2-3-4-5 senelik tazminat miktarının reddi halinde) Yargıtay uygulaması doğrultusunda en azından 13 ay olarak düzeltilmesi gerektiğini, sendikal tazminat noktasında ıslah dilekçelerinde taleplerinin "… Sendikal tazminatın iş akdi askıya alınma tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte", olmasına mukabil, neden ıslah tarihinden itibaren faiz öngörüldüğünü anlayamadıklarını, kötü niyet tazminatı ve TBK 438/son maddesi konusunda ilk derece mahkemesinin vermiş olduğu kararı da hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle istinaf ettiklerini belirterek, kararın davacı lehine kaldırılarak tümüyle kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Asıl dava yönünden istinaf kanun yoluna başvuran davalı vekili, Mahkemece asıl dava yönünden, sendikal tazminata hükmedildiğini, bu karara katılmadıklarını, davacının sendikal sebeple işten çıkarılmadığı gibi kendisine sendikal sebeple herhangi bir haksız uygulama yapılmadığını, bu sebeple sendikal tazminat şartları oluşmadığını, sendikal tazminatın ispatı şartları hakkında Yargıtay kararları ışığında araştırılması ve dikkat edilmesi gereken hususların tek tek sayıldığını, bu hususların hem sendika idaresinden hem de müvekkili kooperatiften sorulduğunu ve cevaplarının dosyaya girdiğini, ancak bilirkişice, bu soruların cevaplarının müvekkili lehine olduğundan bu konudaki dilekçelerinden hiç bahsedilmediğini ve ayrıca çok önemli olan bu hususların hiçbirisinin inceleme konusu yapılmadığını, irdelenmediğini, sendikadan gelen yazı cevaplarından da anlaşıldığı üzere salt bu bilgilerin dahi davacı ve arkadaşlarının iddialarının aksine işçilere karşı eşit davranıldığını, iş sözleşmelerinin sendikal nedenle feshedilmediğini açıkça ve kesin olarak belgelediğini, müvekkili şirkette ise Öz Gıda İş Sendikasının 1988 yılından beri örgütlü olduğunu ve her iki yılda bir toplu sözleşme yapılarak bu günlere gelinebildiğini belirterek, asıl dava yönünden kararın bozulmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Birleşen dosya davalı vekili istinaf dilekçesinde, bilirkişi raporunda, 01/01/2016 – 31/12/2017 döneminde geçerli TİS'in 58. maddesinde 4 ay içinde işe davet edilmeyen işçilerin iş akitlerinin işverence feshedilmiş sayılacağının, ancak işyerinin 4 aydan fazla sürede tam kapasitede çalışmaması halinde bu hükmün uygulanmayacağının düzenlendiğinin görüldüğünü ve dosyada yer alan kapasite raporunda yıllık üretim kapasitesinin 40.128.000 ton olduğunun belirtildiğini, 2015-2016 yılı üretim miktarının ise 15.741.954 ton olduğunun anlaşıldığı ve bu durumda 2018/2016 döneminde tam kapasite çalışılmadığı sonucunun ortaya çıktığı hususunun açıkça belirtildiğini, 11/08/2016 tarihinden itibaren işe davet edilmeyen davacının iş akdinin anılan TİS hükmü kapsamında askıda olup olmadığının takdirinin Mahkemede olduğunun belirtildiğini, dosya kapsamındaki belgelerle de açıkça ortaya koyulduğu üzere müvekkili işyerinin sözkonusu dönemde tam kapasite çalışmadığının açıkça ortada olduğunu, bu nedenle davacının iş akdinin müvekkili işveren tarafından feshedilmiş sayılması ve davacının kıdem ve ihbar tazminatlarına hak kazanmasının hukuken mümkün olmadığını, iş akdinin müvekkili işveren tarafından feshedilmeyen davacının kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanamayacağını, zira davacının işe çağrılmamasının açıklandığı üzere tam kapasite çalışmayan işyeri sebebiyle olup işverenin yönetim yetkisi kapsamında olduğunu, davacının iddialarının aksine, greve katılan işçilerin cezalandırılması amacıyla işe çağrılmamaları gibi bir durumun söz konusu olmadığı gibi ne grev sırasında ne de sonrasında greve katılan işçilere herhangi bir baskı da yapılmadığını, Tariş'in şu ana kadar greve katılmış olması veya sendika üyesi olması sebebi ile hiçbir işçinin iş sözleşmesini feshetmediğini ve etme niyetinde de olmadığını, grevden sonra işyerine tek yeni bir işçi bile alınmadığını, ancak Toplu İş Sözleşmesi gereği olarak ve Yüce Yargıtay kararları gereğince işyerindeki işin mevsimlik iş olması sebebi ile iş sözleşmelerinin mecburi olarak askıya alındığını, Tariş işletmesinde kuru üzümlerin dış alıcılarla sezonda satış anlaşması yapıldığı andan itibaren işlenmeye başlandığını, sipariş yok ise işletmenin üzüm işlemediğini ve işin mevsimlik oluşunun temelinde bu objektif gerçeğin olduğunu, 2016 yılında Tariş'in ihracata uygun yeterli kuru üzüm bulamadığından ihracatında büyük miktarda düşüş yaşadığını ve bu sebeple işletmenin tam kapasite ile çalışamaz hale geldiğini, bu sebeple de 2016 yılında davacı gibi birçok kişinin işe çağrılamadığını, Tariş'in bu sebeple 2016 yılında düşük miktar üzüm işleyebildiğini ve iş akitlerini işin gereği olarak askıya almak mecburiyetinde kaldığını, davacının iş akdinin de müvekkili işveren tarafından feshedilmediğini, yalnızca askıya alındığını, itirazlarına rağmen bilirkişi raporundaki hatalı hesaplamaların hükme esas alındığını belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE:
İstinaf incelemesi, Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı olarak vekamu düzenine ilişkin nedenler re'sen nazara alınarak yapılmıştır.
Davacı asıl dava dosyasında sendikal tazminat, birleşen dosyada ise kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, kötüniyet tazminatı ve TBK 438/son maddesinden kaynaklanan tazminat talebinde bulunmuştur.
6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanununun 'Sendika özgürlüğünün güvencesi' düzenleyen 25. maddesinde: "(1) İşçilerin işe alınmaları; belli bir sendikaya girmeleri veya girmemeleri, belli bir sendikadaki üyeliği sürdürmeleri veya üyelikten çekilmeleri veya herhangi bir sendikaya üye olmaları veya olmamaları şartına bağlı tutulamaz.
(2) İşveren, bir sendikaya üye olan işçilerle sendika üyesi olmayan işçiler veya ayrı sendikalara üye olan işçiler arasında, çalışma şartları veya çalıştırmaya son verilmesi bakımından herhangi bir ayrım yapamaz. Ücret, ikramiye, prim ve paraya ilişkin sosyal yardım konularında toplu iş sözleşmesi hükümleri saklıdır.
(3) İşçiler, sendikaya üye olmaları veya olmamaları, iş saatleri dışında veya işverenin izni ile iş saatleri içinde işçi kuruluşlarının faaliyetlerine katılmaları veya sendikal faaliyette bulunmalarından dolayı işten çıkarılamaz veya farklı işleme tabi tutulamaz.
(4) İşverenin fesih dışında yukarıdaki fıkralara aykırı hareket etmesi hâlinde işçinin bir yıllık ücret tutarından az olmamak üzere sendikal tazminata hükmedilir.
(5) Sendikal bir nedenle iş sözleşmesinin feshi hâlinde işçi, 4857 sayılı Kanunun 18, 20 ve 21'inci madde hükümlerine göre dava açma hakkına sahiptir. İş sözleşmesinin sendikal nedenle feshedildiğinin tespit edilmesi hâlinde, 4857 sayılı Kanunun 21'inci maddesine göre işçinin başvurusu, işverenin işe başlatması veya başlatmaması şartına bağlı olmaksızın sendikal tazminata karar verilir. Ancak işçinin işe başlatılmaması hâlinde, ayrıca 4857 sayılı Kanunun 21'inci maddesinin birinci fıkrasında belirtilen tazminata hükmedilmez. İşçinin 4857 sayılı Kanunun yukarıdaki hükümlerine göre dava açmaması ayrıca sendikal tazminat talebini engellemez.
(6) İş sözleşmesinin sendikal nedenle feshedildiği iddiası ile açılacak davada, feshin nedenini ispat yükümlülüğü işverene aittir. Feshin işverenin ileri sürdüğü nedene dayanmadığını iddia eden işçi, feshin sendikal nedene dayandığını ispatla yükümlüdür.
(7) Fesih dışında işverenin sendikal ayrımcılık yaptığı iddiasını işçi ispat etmekle yükümlüdür. Ancak işçi sendikal ayrımcılık yapıldığını güçlü biçimde gösteren bir durumu ortaya koyduğunda, işveren davranışının nedenini ispat etmekle yükümlü olur.
(8) Yukarıdaki hükümlere aykırı olan toplu iş sözleşmesi ve iş sözleşmesi hükümleri geçersizdir.
(9) İşçinin iş kanunları ve diğer kanunlara göre sahip olduğu hakları saklıdır." yönünde düzenlenmiştir.
Somut olayda; davacı, davaya konu işyerinde mevsimlik işçi olarak çalıştığını, bağlı olduğu Öz Gıda İş Sendikasının almış olduğu karar ile işyerinde grev yapıldığını, işverenin grev sonrası greve katılan işçileri işe başlatmadığını, grev günlerinde fiilen kapının önüne gelmeyen iş akdi askıda olan sair işçileri işe başlattığını, işe davetlerde herhangi bir performans denetimi yapmaksızın işçileri keyfi olarak işe çağırdığını, işçiler arasında sendikal faaliyet nedeniyle ayrımcılık yapıldığını beyan etmiş, davalı vekili ise işyerinde üretim kapasitesinin ciddi olarak düşmesi sebebiyle grev sonrası işçilerin askıya çıkarıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler gereği, işverenin eşit davranma borcuna aykırı davrandığını ve sendikal ayrımcılık yaptığı iddiasını işçi ispat etmekle yükümlüdür.
01/01/2016 – 31/12/2017 döneminde geçerli TİS'in 58. maddesinde 4 ay içinde işe davet edilmeyen işçilerin iş akitlerinin işverence feshedilmiş sayılacağı, ancak işyerinin 4 aydan fazla sürede tam kapasitede çalışmaması halinde bu hükmün uygulanmayacağı düzenlenmiştir.
Mahkemece, dosyadaki tüm bilgi ve belgeler birlikte değerlendirildiğinde; işyerinde bazı işçilerin yılda 3 ile 5 ay çalıştırılırken, yönetime yakın işçilerin neredeyse tam yıl, 10 – 11 ay çalıştırıldıkları, dosyaya sunulan çalışanların son 5 yıllık sürelerini belirten listede genel olarak son 5 yılda 30-40 hafta aralığında çalıştırıldığı, buna göre de yıllık en fazla bir kişinin 8 ay çalıştığı, en az 4 ay çalışılan zaman olduğu, fakat bir kısım işçilerin yılda en az 10 ay çalıştıkları, bunun haricinde ise 3 yıldır askıda olan işçilerinde bulunduğu, grevden sonraki süreçte davalının greve fiilen katılan işçilerin büyük bir bölümünü işe davet etmediği, çağrılan işçilerin hangi kritere göre çalıştırıldığının ispat olunamadığı, çalışmaya başladıktan sonra feragat eden işçilerin olduğu, işverenin davet edilenler yönünden objektif ölçütü ispatlayamadığı, davacının işe davet edilmemesini haklı kılacak başkaca iddia ve delil ileri sürülmediği anlaşıldığından işçiler arasında sendikal nedenlerle ayrımcılık yapıldığı kabul edilerek sendikal tazminata ve akdin sendikal nedenle feshedilmiş olduğu kabul edilerek kıdem ve ihbar tazminatına hükmedilmiştir.
Somut olayda, feshin sendikal nedene dayanıp dayanmadığı hususunda yapılan araştırma ve inceleme yetersizdir. Bu itibarla; davaya konu işyerinde fesih tarihi itibari ile kaç kişinin çalıştığı, bunlardan kaçının greve katıldığı, greve katılanlardan kaçının halen çalışmaya devam ettiği, sendikal fesih gerekçesi yapılan grevdeki işçilerin üzerine araç sürüldüğüne ilişkin savcılığa yapılan suç duyurusunun neticesinin ne olduğu, ayrıca askı dışında yeni işçi alımı olup olmadığının, feshin sendikal nedene dayanıp dayanmadığı hususunun kuşkuya yer vermeyecek şekilde açıklığa kavuşturulması, bunun yanında aynı nitelikte davası bulunan tanık beyanlarına ihtiyatla yaklaşılması, aynı nitelikteki dosyalarda davalı Birlik ile Öz Ağaç İş Sendikası tarafından gönderilen cevabi yazılar ve T.C. Çalışma Bakanlığına müzekkere yazılarak gönderilecek belgelerin karşılaştırılmasının yapılması, belirtilen yönlerden gerekli araştırmaya gidilmesi, toplanacak deliller, dosya içeriği ile benzer mahiyette Alaşehir Asliye Hukuk (İş) Mahkemesinde görülen ve İzmir Bölge Adliye Mahkemesinden geçen ve kesinleşen kararlar da gözetilerek karar verilmesi gerekmekte iken eksik incelemeye dayalı karar verilmesi hatalı olmuştur.
Ayrıca, davalının 01/01/2016 – 31/12/2017 dönemine ait geçerli TİS'in 58. maddesi gereğince iş akdinin askıda olup olmadığı yönündeki savunmalarının karşılanmamış olması da dosya kapsamı ile uyuşmamaktadır.
Tüm bu nedenlerle taraf vekillerinin istinaf başvurularının kabulü ile şimdilik sair istinaf sebepleri incelenmeksizin kararın HMK'nin 353/1-a-6. maddesi gereğince kaldırılması gerektiği kanaatine varılmıştır.
Her ne kadar davacı ve asıl – birleşen dosya davalı vekili tarafından istinaf incelemesinin duruşmalı olarak yapılması talep edilmiş ise de; HMK'nin “Duruşma Yapılmadan Verilecek Kararlar” başlığı altındaki 353/1-b maddesi, usul ekonomisi, makul yargılama süresi ilkeleri ile hukuki dinlenilme hakkı ihlalinin söz konusu olmadığı dikkate alınmak sureti ile istinaf incelemesinin duruşma açılmak sureti ile yapılmasına gerek ve yer olmadığı sonucuna varıldığı da belirtilmelidir.
KARAR: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı;
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurularının, şimdilik sair istinaf nedenleri incelenmeksizin kabulü ile, Alaşehir 1. Asliye Hukuk (İş) Mahkemesinin 20/12/2019 tarih ve 2016/486 Esas – 2019/961 Karar sayılı kararının HMK'nin 353/1-a maddesinin (6) numaralı alt bendi uyarınca KALDIRILMASINA,
2-Açıklanan yönde davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
3-Ödediği istinaf karar harcının isteği halinde yatıran tarafa iadesine,
4-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme ve değerlendirme sonunda HMK'nin 353/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 30/01/2023 günü oy birliği ile karar verildi. GKYT:30/01/2023