ÖZETİ: Davalı vekili her ne kadar davacının iş akdinin kendisi tarafından tek taraflı olarak feshedildiğini savunmuş ise de; dinlenen tanıklarının; davacının pandemi döneminde ücretsiz izne çıkarıldığını, davacı ücretsiz izindeyken çalıştığı bölüme yeni işçi alımı yapıldığını, işyerinde sendikalı çalışanlar ile sendikasız çalışanlar arasında ayrım yapıldığını, davacının sendikalı olduğundan işe akdinin sona erdirildiğini beyan ettikleri dikkate alındığında; davacının iş akdinin işveren tarafından ücretsiz izne çıkarılmış gösterilerek eylemli olarak feshedildiği anlaşıldığından Mahkeme kararının doğru olduğu görülmüştür.
Taraflar arasında; sendikal fesih konusunda anlaşmazlık bulunmaktadır.
İş sözleşmesinin sendikal nedenle feshedildiği iddiası ile açılacak davada, feshin nedenini ispat yükümlülüğü işverene aittir. Feshin işverenin ileri sürdüğü nedene dayanmadığını iddia eden işçi, feshin sendikal nedene dayandığını ispatla yükümlüdür.
Fesih dışında işverenin sendikal ayrımcılık yaptığı iddiasını işçi ispat etmekle yükümlüdür. Ancak işçi sendikal ayrımcılık yapıldığını güçlü biçimde gösteren bir durumu ortaya koyduğunda, işveren davranışının nedenini ispat etmekle yükümlüdür.
Somut olayda her ne kadar sendikalı çalışanlar bulunmakta ise de, iş yerinde sendikalı çalışanların bulunmasının tek başına feshin sendikal nedenle yapılmadığını göstermeyeceği, olayın özelliklerine ve feshin şekline bakılması gerektiği, davacının 17.06.2019 tarihinde Ağaç-İş Sendikasına üye olduğu, davalı işyerinde Ağaç- İş Sendikası üyeliklerine ilişkin dökümler incelendiğinde; 14.01.2021 tarihi itibariyle 371 çalışanı bulunan işyerinde Ağaç-İş Sendikasına üye 68 işçinin olduğu, 21.06.2020 tarihi itibariyle 334 çalışanı bulunan işyerinde Ağaç-İş Sendikasına üye 91 işçinin olduğu, 21.12.2020 tarihi itibariyle 371 çalışanı bulunan işyerinde Ağaç-İş Sendikasına üye 73 işçinin olduğu, 03.03.2017 tarihi itibariyle 298 çalışanı bulunan işyerinde Ağaç-İş Sendikasına üye 141 işçinin olduğu, davacı tanıkları yanında davalı tanığı B. A.’ın da; davalı işyerinde sendikalı çalışanlarla sendikasız çalışanlar arasında ayrım yapıldığının beyan edildiği bu hali ile davalı tarafından davacının iş akdinin sendikal nedenle feshedildiği anlaşılmakla İlk Derece Mahkemesince davacının sendikal fesih nedeniyle tazminat talebinin kabulü gerekirken İlk Derece Mahkemesince reddedilmiş olması doğru olmamıştır. Bu nedenle davacı istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince kabulüne karar vermek gerekmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacının, 17.12.2017 tarihinden ücretsiz izne ayrılmış olduğu 17.11.2020 tarihine kadar kartela bölümünde kesintisiz olarak çalıştığını, davacı evinde izinli olduğu esnada 17.11.2020 tarihinde ücretsiz izne ayrılmış olup bu husus kendisine SMS yolu ile bildirildiğini, davalı işyerinin davacıyı fiilen çalıştırmayarak iş akdini eylemli olarak feshetmiş bulunduğunu, davacının Ağaç-İş Türkiye Ağaç Sanayi İşçileri Sendikası üyesi olduğu, davalı iş yerinde Ağaç-İş Türkiye Ağaç Sanayi İşçileri Sendikasının yetki tespiti için başvuru yaptığı, ancak sendikal örgütlenemeye engel olmak isteyen davalı iş yeri yetkililerinin 26 işçinin iş akitlerini feshettiğini, davacının iş akdinin sendikal saiklerle feshedildiğini beyanla işçilik alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının iş akdinin müvekkili şirket tarafından davacıyı fiilen çalıştırmayarak eylemli olarak fesih edilmiş olmadığını, ücretsiz izinde bulunan davacı yasaya aykırı olarak ücretsiz izin dönemi içerisinde iş sözleşmesini tek taraflı olarak bildirimde bulunmadan kendisi fesih ettiğini, müvekkili şirkette İş Kanunu’na eklenen geçici 10. Maddenin 2. Fıkrası gereği işin, iş yerinin gereklerinden ve işçilerin kişisel durumlarından kaynaklanan nedenlerden dolayı davacıyı ücretsiz izne ayırdığını, buradan da anlaşılacağı üzere müvekkilinin kanundan doğan yasal hakkını kullandığını, İş Kanununa eklenen Geçici 10. Madde kapsamında Ücretsiz izinde bulunan işçinin haklı nedene dayanarak dahi olsa ücretsiz izin döneminde sözleşmeyi fesih etme hakkı bulunmadığını, yasa gereği ancak üç aylık sürenin geçmesine rağmen işe başlatılmayan işçinin haklı nedenle fesih hakkı olduğunu, bu nedenle makul sürenin geçmesini beklemeden ve bildirimde bulunmadan iş akdini fesih eden davacının kıdem ve ihbar tazminatı isteme hakkı da olmadığını, davacının kendisine ayırımcılık yapıldığı iddiasında ise ayrımcılığın giderilmesi için noterden ihtarname çekip ayrımcılık düzeltilmezse iş akdini ücretsiz izin dönemi sonunda haklı fesih gerekçesi yapabileceğini, ancak davacı bu yola da başvurmadan iş akdini ücretsiz izin dönemi içinde bildirimde bulunmadan haksız olarak feshettiğini, davalı iş yerinin sendika üyelerine ve sendikalaşmaya karşı bir tavrı bulunmadığı, işyerinde sendikal baskı ve ayrımcılık olmadığını beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece;
“…Pandemi nedeniyle yasal mevzuatta bir kısım düzenlemeler yapılmış ve işverenlere işçilerini ücret izne çıkarma hakkı tanınmıştır. Kanun koyucunun bu düzenlemeleri yapmasının sebebi pandemi koşullarında oluşan zorlu ekonomik koşullarda hem iş akitlerinin feshedilmesinin önüne geçerek işçilerin mağduriyetlerinin önlenmesi, hem de işverenin mahvına veya iflasına sebep olabilecek ekonomik sıkıntılardan işverenin koruması amacı güdülmesidir. Yasal düzenlemeler ile hem işçiyi hem de işvereni pandemi sebebiyle oluşan ekonomik kriz ortamından korumak amaçlanmıştır. İşverenlere bu yetkinin verilmesi bu yetkinin keyfi olarak kullanması sonucunu ortaya çıkarmaz. Somut olayımızda işveren davacıyı ücretsiz izne çıkarırken aynı anda gerek davacının çalıştığı bölüm gerekse de başkaca bölümlere yeni işçi alımı gerçekleştirmiştir. Davalı tarafın salgın döneminde işçisini ücretsiz izne çıkartırken diğer yandan yeni işçi alımı yapması çelişkilidir. Buna göre davalı işverenin davacıyı işten çıkartma kararı aldığı ancak pandemi nedeniyle getirilen işten çıkartma yasağı olduğu için davacıyı doğrudan işten çıkartamadığı, dolayısıyla davacının iş akdinin işveren tarafından gerekçesiz bir biçimde eylemli olarak feshedildiği ve davacının kıdem ve ihbar tazminatına hak kazandığı kanaatine varılmıştır.
Gelen bakanlık ve sendika kayıtları, davalı işyerinde çalışan toplam ve sendikalı işçi sayısı ile dinlenen tanık beyanlarından davacının iş akdinin sendikal saikle feshedildiği hususunun davacı tarafça ispat edilemediği anlaşıldığından sendikal tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
Davacının kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve yıllık izin ücreti alacağı iddiaları başta tanık beyanları ve dosya kapsamındaki diğer delillerle doğrulandığından bu bilgiler doğrultusunda bilirkişiden rapor alınmış, hesap raporunun dosya kapsamına ve somut olaya uygun olduğu, gerekçeli ve denetime de elverişli olduğu görülerek hesap raporundaki veriler doğrultusunda karar verilmiştir.
Açıklanan nedenlerle davacı tarafın dava dilekçesinde talep ettiği, akabinde ıslah ve artırım dilekçeleri sunmak suretiyle arttırdığı miktarlar üzerinden aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
” gerekçeleriyle karar verildiği görülmüştür.
İSTİNAF BAŞVURUSU:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle;
-Davacının iş akdi, iş yerinde ücretsiz izin uygulamasının başlatılması ve bu ücretsiz izin hakkının kötüye kullanılması yolu ile haksız ve eylemli bir şekilde feshedildiğini, feshin haksız olması nedeni ile davacının işe iadesine ve fesih sendikal nedenle gerçekleşmiş olmakla sendikal tazminat ödenmesine ilişkin Düzce 3. İş Mahkemesi’nin 2021/233 E sayılı dosyası ile dava açılmış olup, 10.02.2022 tarih ve 2022/47 K sayılı ilamı ile davanın kısmen kabulüne, kıdem tazminatı, ihbar tazminat ve yıllık izin alacağı yönünden davanın kabulüne, sendikal tazminat alacağı talebi yönünden ise davanın reddine karar verildiğini, sendikal tazminat alacağı talebi hakkında verilen karar haksız olduğundan karara karşı istinaf yoluna başvurma zorunluluğunun doğduğunu,
-Davacının iş akdi, iş yerinde ücretsiz izin uygulamasının başlatılması ve bu ücretsiz izin hakkının kötüye kullanılması yolu ile haksız ve eylemli bir şekilde sendikal saikle ile feshedildiğini, Mahkemece, yapılan değerlendirme neticesinde sendikal tazminat talebi dışındaki taleplerin kabulüne karar verilse de sendikal tazminat talebinin reddine karar verilmesinin haksız ve hatalı olduğunu, Mahkemece yapılan değerlendirmede gelen Bakanlık ve Sendika kayıtları, davalı iş yerinde çalışan toplam ve sendikalı işçi sayısı ile dinlenen tanık beyanlarından davacının iş akdinin sendikal saikle feshedildiği hususunun davacı tarafça ispat edilemediğinin anlaşıldığı gerekçesi ile davanın sendikal tazminat yönünden reddine karar verilmiş olduğunun belirtildiğini, bunun yanında davacının sendikal fesih iddiaları yönünden yeterli bir değerlendirme yapılmadığını, zira 6356 sayılı Sendikalar Kanunu uyarınca davacının sendikal tazminat taleplerinin işe iade talebinin dışında ve ayrı olarak değerlendirilmesinin zorunlu olduğunu, davanın esasına ilişkin sunmuş oldukları beyanlarda sendikal süreç detaylı olarak izah edildiğini,
-Davacı, 17.12.2017 tarihinden bu yana davalı işyerinde kesintisiz olarak çalışmakta iken 14.11.2020 tarihinde iş kazası geçirdiğini, davacı, meydana gelen iş kazası nedeni ile 16.11.2020 tarihinde hastaneye müracaat etmiş olup bu nedenle de işyeri tarafından 17.11.2020 ve 18.11.2020 tarihlerine ilişkin olarak izin verildiğini, davacı evinde izinli olduğu esnada 17.11.2020 tarihinde ücretsiz izne ayrılmış olup bu husus kendisine SMS yolu ile bildirildiğini, ücretsiz izin süresi yıllık izin ve kıdem süresinden sayılmayan ve iş akdini askıya alan bir uygulama olduğunu, işverenin işçiyi ücretsiz izne ayırma talebi 4857 sayılı İş Kanunu uyarınca çalışma koşullarında esaslı bir değişiklik olduğunu, bu husus 4857 Sayılı Kanunun 22. maddesinde düzenlendiğini, bunun yanında 7244 sayılı Kanun ile 4857 sayılı İş Kanunu’na getirilen geçici hükümler ile işverene işçinin onayı olmaksızın ücretsiz izne ayırma hakkı tanınmış ise de bu hak sınırsız bir hak olmadığını, 7244 Sayılı Kanun’un 9. maddesi ile 4857 Sayılı İş Kanunu’na getirilen geçici madde 10 uyarınca “Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren üç aylık süreyi geçmemek üzere işveren işçiyi tamamen veya kısmen ücretsiz izne ayırabilir. Bu madde kapsamında ücretsiz izne ayrılmak, işçiye haklı nedene dayanarak sözleşmeyi fesih hakkı vermez.” ancak, kanunun işverene tanımış olduğu ücretsiz izine ayırma hakkı mutlak bir hak olmadığını ve bu hakkın Anayasa ve kanunlar nezdinde göz önünde bulundurulmasının gerekli olduğunu, dolayısıyla işveren 7244 sayılı Kanun ile kendisine tanınmış olan işçilerin ücretsiz izne ayrılması konusundaki hakkını kullanırken objektif olarak davranmalı, haklı, makul ve gerekli hatta zorunlu gerekçeler ile bu hakkı kullanması gerektiğini, davacının ücretsiz izne ayrılması, davacıyı yıldırmaya ve işten ayrılmaya yönelik olarak tamamen işverenin kötü niyetinden kaynaklandığını,
-Mahkemece feshin arkasındaki nedenler ve iş yerindeki sendikal süreç göz ardı edildiğini, tüm bu dosya ve iş yeri aleyhine açılmış seri davalar kapsamında iş yerinde sendikal bir çekişmenin olduğu, sendikalı işçilerin bir çok farklı bahaneler ile iş akitlerinin feshedilmiş olduğu, işçilerin iş akitlerinin feshi için fırsat kollandığının açık olduğunu, buna rağmen bu sendikal çekişme ve feshin arkasındaki nedenler göz ardı edildiğini, iş yerinde yaşanan olaylarda uygulanacak yaptırımlarda sendikalı işçiler ile sendikasız işçiler arasında farklı yaptırımlar uygulanmakta, sendikalı işçiler bir çok bahane ile işten çıkarılırken sendika üyesi olmayan işçilere çok büyük müsamahalar gösterildiğini, Mahkemece davacının iş akdinin davalı tarafından gerekçesiz bir biçimde eylemli olarak feshedildiği ve davacının kıdem ve ihbar tazminatına hak kazandığı kanaatine varılmasına rağmen, feshin sendikal sebeplerle yapıldığının ispat edilemediği gerekçesi ile sendikal tazminat talebinin reddine karar verilmesi haksız ve çelişkili olduğunu, dosya kapsamında toplanan deliller ile özellikle hem davacı hem de davalı tanıklarının beyanları açıkça göstermektedir ki, iş yerinde sendikal örgütlenmeden kaynaklı olarak bir ayrımcılık uygulandığını, davacı ve davacı gibi diğer birçok sendikalı işçinin iş akitleri davacıya karşı uygulanan usul ile gerekçesiz ve sendikal saiklerle feshedildiğini, bu noktada işbu dava kapsamında sendikal tazminat talebinin reddine karar verilmesinin haksız ve hatalı olduğunu,
-Ücretsiz izin uygulamaları sendikalı işçileri işten çıkarmak yahut belirsiz bir süre boyunca iş akdi askıda kalan, sigorta primi ödenmeyen, ücret ödenmeyen işçilerin yıldırılması sureti ile kendilerinin iş akitlerini feshetmelerini sağlamaya yönelik olarak kullanıldığını, bir kısım işçiler ücretsiz izne ayrılırken işyerine yeni işçiler alınmakta, işyerinde fazla çalışmalar yapıldığını, emeklilik nedeni ile kıdem tazminatı alma hakkı kazananlar baskılara dayanamayarak bu yolla işten ayrıldıklarını, tüm bu hususlar davalı işverenin kötü niyetli olduğunu ve kendisine tanınmış olan ücretsiz izin hakkını kötüye yani sendikalı işçileri tasfiye etmeye yönelik olarak kullandığını ortaya koyduğunu,
-Davacının iş akdi sendikal nedenlerle feshedildiğini, Mahkemece sendikal fesih iddiasına ilişkin soyut bir değerlendirme dahi bulunmadığını, gerekçeli kararda sadece fesih gerekçeleri yönünden değerlendirme yapılmış olup sendikal fesih iddiasına yönelik dava dilekçesinde belirtilen hususlar göz ardı edilerek karar verilmesi hatalı ve haksız olduğunu, Bakanlık ve sendika kayıtları, iş yerinde çalışan toplam ve sendikalı işçi sayısı, iş yerinde örgütlenme süreci, cumhuriyet savcılığına yapılan şikayetler, emsal nitelikteki kararlar, toplu iş sözleşmesi yetki süreci, iş akdi feshedilen işçiler ile yerine yeni alınan işçiler, işverenin sendikal örgütlenme karşısındaki tutumu, sendikalı ve sendika üyesi olmayan işçiler arasındaki ayrımcılık tamamı ile göz ardı edildiğini,
-Sendikal fesih iddiaları değerlendirilirken göz önünde bulundurulması gereken bir diğer husus ise dava dilekçesinde çok detaylı olarak izah edilmiş olan sendikal çekişme ve iş yerindeki sendikal süreç olduğunu, tüm sendikal süreç incelendiğinde, sendikalı işçiler ile sendika üyesi olmayan işçiler arasında ayrım yapan, sendikalı işçilere baskı uygulayan, bölümlerini değiştiren, iş akitlerini haksız olarak fesheden davalı işveren iş yerinde meydana gelen olayların, yaşanan geçimsizlik ve olumsuzluğun tek sebebi olduğunu,
-Davalı işveren ücretsiz izin uygulamasını hangi objektif koşullar dahilinde uyguladığını, davacının ücretsiz izne ayrılmasına nasıl ve ne gerekçeler ile karar verildiğini, davacının nasıl seçildiğini, davacı ile benzer konumda çalışanlar yerine neden davacının seçildiğini, bir kısım işçiler ücretsiz izne ayrılırken işyerinde fazla çalışmaların neden yapıldığını ve neden yeni işçi alımı yapıldığını ispat etmek zorunda olduğunu, zira tüm bunlar işyerini sendikasızlaştırmak amacı ile gerçekleştirildiğini, bu doğrultuda davacının iş akdinin sendikal nedenlerle feshedilmiş olması nedeni ile davanın sendikal tazminat yönünden de kabulüne karar verilmesinin gerektiğini,
-Davanın sendikal tazminat talebi yönünden reddine karar verilmiş olması haksız ve hatalı olduğundan kararının bozularak ortadan kaldırılmasına, davanın tüm talepleri yönünden kabulüne karar verilmesini belirterek istinaf talebinde bulunmuştur.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle;
-Davacının, 17.12.2017 tarihinden ücretsiz izne ayrılmış olduğu 17.11.2020 tarihine kadar kartela bölümünde kesintisiz olarak çalıştığını, davacı evinde izinli olduğu esnada 17.11.2020 tarihinde ücretsiz izne ayrılmış olup bu husus kendisine SMS yolu ile bildirildiğini, davalı işyerinin davacıyı fiilen çalıştırmayarak iş akdini eylemli olarak feshetmiş bulunduğunu, davacının Ağaç-İş Türkiye Ağaç Sanayi İşçileri Sendikası üyesi olduğu, davalı iş yerinde Ağaç-İş Türkiye Ağaç Sanayi İşçileri Sendikasının yetki tespiti için başvuru yaptığı, ancak sendikal örgütlenemeye engel olmak isteyen davalı iş yeri yetkililerinin 26 işçinin iş akitlerini feshettiğini, davacının iş akdinin sendikal saiklerle feshedildiğini beyanla işçilik alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava ettiğini,
-Düzce 3. İş Mahkemesinin 2021/233 E. ve 2022/47 K. sayılı ilamınında davacının iş akdinin işveren tarafından gerekçesiz bir biçimde eylemli olarak feshedildiği ve davacının ve ihbar tazminatına hak kazandığı kanaatine varıldığını,
-Gelen Bakanlık ve Sendika kayıtları, davalı işyerinde çalışan toplam ve sendikalı işçi sayısı ile dinlenen tanık beyanlarından davacının iş akdinin sendikal saikle feshedildiği hususunun davacı tarafça ispat edilemediği anlaşıldığından davanın kısmen kabulüne, sendikal tazminat talebinin reddine karar verildiğini,
-Düzce3. İş Mahkemesinin2021/233 E. ve 2022/47 K. sayılı ilamı iş akdinin işveren tarafından gerekçesiz bir biçimde eylemli olarak feshedildiği yönünden eksik incelemeye dayanmakta olup usul ve yasaya aykırı olduğunu,
-Öncelikle 12.02.2021 tarihli cevap dilekçesini ve içeriğini, 19.08.2021 tarihlidinlenen tanık beyanlarına karşı beyan ve itirazlarını ve 13.12.2021 tarihli bilirkişi raporuna karşı beyan ve itirazları ile esasa ilişkin beyanlarının sundukları dilekçeleri ve içeriklerini aynen tekrarladıklarını,
-Davacının iş akdi İlk Derece Mahkemesinin gerekçeli kararında belirtildiği şekilde müvekkili iş veren tarafından gerekçesiz bir şekilde eylemli olarak fesih edilmiş olmadığını,
-Ücretsiz izinde bulunan davacı yasaya aykırı olarak ücretsiz izin dönemi içerisinde iş sözleşmesini tek taraflı olarak bildirimde bulunmadan kendisinin feshettiğini,
-16.04.2020 Tarih ve 7244 Nolu Yeni Koronavirüs (COVİT-19) Salgınının Ekonomik ve Sosyal Hayata Etkilerinin Azaltılması Hakkında Kanun İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına dair Kanunun 9 maddesi ile22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanununa aşağıdaki geçici madde eklendiğini,
“Geçici Madde 10 – Bu Kanunun kapsamında olup olmadığına bakılmaksızın her türlü iş veya hizmet sözleşmesi, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren üç ay süreyle 25 inci maddenin birinci fıkrasının (II) numaralı bendinde ve diğer kanunların ilgili hükümlerinde yer alan ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller ve benzeri sebepler dışında işveren tarafından feshedilemez.
Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren üç aylık süreyi geçmemek üzere işveren işçiyi tamamen veya kısmen ücretsiz izne ayırabilir. Bu madde kapsamında ücretsiz izne ayrılmak, işçiye haklı nedene dayanarak sözleşmeyi fesih hakkı vermez.
Bu madde hükümlerine aykırı olarak iş sözleşmesini fesheden işveren veya işveren vekiline, sözleşmesi feshedilen her işçi için fiilin işlendiği tarihteki aylık brüt asgari ücret tutarında idari para cezası verilir.
Cumhurbaşkanı birinci ve ikinci fıkrada yer alan üç aylık süreleri altı aya kadar uzatmaya yetkilidir.” Kanunun ifadesine bakıldığında, işçinin ücretsiz izne ayrılması bakımından işin durması veya COVID-19 salgınından etkilenmesi şartı aranmadığını ve tek taraflı ücretsiz izni kullandırma inisiyatifi işverene verildiğini,
-Müvekkili şirkette İş Kanunu’na eklenen geçici 10. maddenin 2. fıkrası gereği işin, iş yerinin gereklerinden ve işçilerin kişisel durumlarından kaynaklanan nedenlerden dolayı davacıyı ve diğer çalışan 9 kişiyi10.10.2020 tarihindeüç aylık süreyi geçmeyecek şekilde ücretsiz izne ayırdığını,
-7244 sayılı Kanun’da ücretsiz izin süresinin bildirilmesi noktasında işverene bir sorumluluk yüklenmediğini, düzenlemede sadece yapılacak olan ücretsiz izin uygulamalarının azami 3 ay sürebileceği ifade edildiğini, 3 aylık sürenin sonunda işçi çalıştırılmazsa ancak o zaman işverenin eylemli feshinden bahsedilebileceğini,
-Yasanın metninden de anlaşılacağı üzere pandemi sebebi ile ücretsiz izin uygulamalarında çalışanların rızalarına gerek bulunmadığını ve bu şekilde yapılan ücretsiz izin uygulaması çalışanlara haklı sebeple iş akdi feshi imkanı tanımadığını,
-İş Kanunu eklenen Geçici 10. maddeden önce işverenin tek taraflı olarak ücretsiz izin uygulamasına gitmesi bunu kabul etmeyen işçi yönünden “işverenin feshi” olarak değerlendirildiğini, ancak İş Kanununa eklenen Geçici 10. madde kapsamında ücretsiz izinde bulunan işçinin haklı nedene dayanarak dahi olsa ücretsiz izin döneminde sözleşmeyi fesih etme hakkının bulunmadığını,
-Yasa gereği ancak makul sürenin geçmesine rağmen işe başlatılmayan işçinin haklı nedenle fesih hakkı olduğunu, bu nedenle makul sürenin geçmesini beklemeden ve bildirimde bulunmadan iş akdini fesih eden davacının kıdem ve ihbar tazminatı isteme hakkının da olmadığını,
-İşçi kendisine getirilmiş sınırlı fesih yasağını ihlal ederse yani ücretsiz izni derhal fesih sebebi yapar ise bu fesih kanuna aykırı ve usulsüz fesih sayılacağını, bu nedenle yapılan bu fesih kanuna aykırı ve usulsüz olduğundan açılan davanın reddi gerekirken davanın İlk Derece Mahkemesi tarafından kısmen kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup kaldırma nedeni olduğunu,
-Şayet davacı kendisine ayırımcılık yapıldığı iddiasında ise ayrımcılığın giderilmesi için Noter’den ihtarname çekip ayrımcılık düzeltilmezse iş akdini ücretsiz izin dönemi sonunda haklı fesih gerekçesi yapabileceğini, ancak davacı bu yola da başvurmadan iş akdini ücretsiz izin dönemi içinde bildirimde bulunmadan haksız olarak feshettiğini,
-Buradan da anlaşılacağı üzere kanundan doğan yasal hakkını kullanan müvekkili şirket davacı işçiyi fiilen çalıştırmayarak iş akdini eylemli olarak fesih etmiş olmadığını, iş akdini bildirimde bulunmadan ücretsiz izin dönemi içinde sürenin sona ermesini beklemeden fesih eden bizzat davacının kendisi olduğunu, davacının iş akdini fesih ettiği arabuluculuk sürecinin başlatılıp davet mektubunun taraflarına ulaşması ile 14.12.2020 tarihinde öğrenildiğini,
-Davacı kendisine yasa ile getirilmiş sınırlı fesih yasağını ihlal ederek yani ücretsiz izni derhal fesih sebebi yaparak 3 aylık süreyi beklemeden kanuna aykırı ve usulsüz fesih yapıldığını,
-16.04.2020 tarih ve 7244 Nolu Yeni Koronavirüs (Covit-19) Salgınının Ekonomik ve Sosyal Hayata Etkilerinin Azaltılması Hakkında Kanun İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına dair Kanunun 9 maddesi ile22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanununa eklenen geçici 10/2 maddesi gereği ” Ücretsiz izinde bulunan işçinin haklı nedene dayanarak dahi olsa ücretsiz izin dönemi içinde sözleşmeyi tek taraflı fesih etme hakkı bulunmadığından” dolayı davacı tarafından yapılan bu fesih kanuna aykırı ve usulsüz olduğundan açılan davanın reddi gerekirken İlk Derece Mahkemesi tarafından iş akdinin işveren tarafından gerekçesiz bir biçimde eylemli olarak feshedildiğinden bahisle kıdem tazminatı ve ihbar tazminatı yönünden davanın kabulüne karar vermesi usul ve yasaya aykırı olduğunu,
-Ayrıca davacı vekilin dava dilekçesinde belirttiği “…davalı iş yerinde Ağaç-İş Türkiye Ağaç Sanayi İşçileri Sendikasının yetki tespiti için başvuru yaptığı, ancak sendikal örgütlenemeye engel olmak isteyen davalı iş yeri yetkililerinin 26 işçinin iş akitlerini feshettiğini, davacının iş akdinin sendikal saiklerle feshedildiğini…” yönündeki beyanlara da katılmalarının mümkün olmadığını, Ağaç-İş Türkiye Ağaç Sanayi İşçileri Sendikasının yetki tespiti için 03.03.2017 tarihinde başvurmuş olup olumsuz yetki tespiti davası Düzce 1 İş Mahkemesinin 2021/484 E. sayılı dosyası ile görülmekte olup dosya şu an istinaf mahkemesinde olduğunu, davacı vekilin dava dilekçesinde bahsetmiş olduğu 26 işçinin iş akitleri ise yetki başvuru tespiti tarihi olan 03.03.2017 tarihinden önce olduğunu,
-Yerleşik içtihatlara göre de “…her davanın açıldığı tarihteki şart ve koşullara göre değerlendirilmesi gerektiği, daha önce davalı iş yerine karşı açılan sendikal talepli ise iade davalarında sendikal tazminata karar verilmiş olmasının somut olayda da sendikal tazminata karar verilecegi anlamına gelmediğinin belirtildiğini, bu nedenlerle Yerleşik İçtihat kararları ve gelen Bakanlık ve Sendika kayıtları, davalı işyerinde çalışan toplam ve sendikalı işçi sayısı ile dinlenen tanık beyanlarından davacının iş akdinin sendikal saikle feshedildiği hususunun davacı tarafça ispat edilemediği de göz önünde bulundurulduğunda İlk Derece Mahkemesi tarafından verilen sendikal tazminat talebinin reddi kararı usul ve yasaya uygun olduğunu,
-4857 sayılı İş Kanununa eklenen geçici 10/2 maddesi gereği ücretsiz izinde bulunan işçinin haklı nedene dayanarak dahi olsa ücretsiz izin dönemi içinde sözleşmeyi tek taraflı fesih etme hakkı bulunmadığından istinaf talebinin kabulü ile iş akdinin işveren tarafından gerekçesiz bir biçimde eylemli olarak feshedildiği yönünden usul ve yasaya aykırı olan, eksik incelemeye dayanan Düzce3. İş Mahkemesinin2021/233 E. ve 2022/47 K. sayılı ilamının istinaf incelemesi sonucu müvekkili davalı şirket lehine kıdem tazminatı, ihbar tazminatı yönünden kaldırılmasına karar verilmesini belirterek istinaf talebinde bulunmuştur.
GEREKÇE:
Dairemizce dosya üzerinden tarafların iddia ve savunmaları, dosya kapsamındaki bilgi ve belgeler ile 6100 Sayılı HMK’nun 352/1-d ve 355 maddeleri uyarınca istinaf başvuru dilekçesinde açıklanan istinaf sebep ve gerekçeleri ile sınırlı olarak ve resen kamu düzeni yönünden yapılan inceleme sonucunda;
Dava; kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık ücretli izin ile sendikal tazminat alacağının davalıdan tahsili talebinden ibarettir.
İlk Derece Mahkemesince; kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve yıllık ücretli izin alacağı bakımından davanın kabulüne, sendikal tazminat alacağının ise reddine karar verildiği ve verilen kararın taraflarca istinaf edildiği görülmüştür.
Somut davada; davacının 17.12.2017 tarihinde davalı bünyesinde kartela bölümünde çalışmaya başladığı, 16.11.2020 tarihinde viziteye çıktığı ve 14.11.2020 tarihinde iş kazası geçirdiği yönünde beyanda bulunduğu, davacının izin talep etmesi üzerine 16.11.2020 tarihinde izin verildiğine dair işverence tutanak tutulduğu, SGK kayıtlarında davacının 16.11.2020 tarihinde pandemi nedeni ile ücretsiz izne çıkarıldığı ve iş akdinin 21.12.2020 tarihinde kod:3-istifa ile sona erdirildiğinin bildirildiği görülmüştür.
Davalı vekili her ne kadar davacının iş akdinin kendisi tarafından tek taraflı olarak feshedildiğini savunmuş ise de; dinlenen tanıklarının; davacının pandemi döneminde ücretsiz izne çıkarıldığını, davacı ücretsiz izindeyken çalıştığı bölüme yeni işçi alımı yapıldığını, işyerinde sendikalı çalışanlar ile sendikasız çalışanlar arasında ayrım yapıldığını, davacının sendikalı olduğundan işe akdinin sona erdirildiğini beyan ettikleri dikkate alındığında; davacının iş akdinin işveren tarafından ücretsiz izne çıkarılmış gösterilerek eylemli olarak feshedildiği anlaşıldığından Mahkeme kararının doğru olduğu görülmüştür.
Taraflar arasında; sendikal fesih konusunda anlaşmazlık bulunmaktadır.
İş sözleşmesinin sendikal nedenle feshedildiği iddiası ile açılacak davada, feshin nedenini ispat yükümlülüğü işverene aittir. Feshin işverenin ileri sürdüğü nedene dayanmadığını iddia eden işçi, feshin sendikal nedene dayandığını ispatla yükümlüdür.
Fesih dışında işverenin sendikal ayrımcılık yaptığı iddiasını işçi ispat etmekle yükümlüdür. Ancak işçi sendikal ayrımcılık yapıldığını güçlü biçimde gösteren bir durumu ortaya koyduğunda, işveren davranışının nedenini ispat etmekle yükümlüdür.
Somut olayda her ne kadar sendikalı çalışanlar bulunmakta ise de, iş yerinde sendikalı çalışanların bulunmasının tek başına feshin sendikal nedenle yapılmadığını göstermeyeceği, olayın özelliklerine ve feshin şekline bakılması gerektiği, davacının 17.06.2019 tarihinde Ağaç-İş Sendikasına üye olduğu, davalı işyerinde Ağaç- İş Sendikası üyeliklerine ilişkin dökümler incelendiğinde; 14.01.2021 tarihi itibariyle 371 çalışanı bulunan işyerinde Ağaç-İş Sendikasına üye 68 işçinin olduğu, 21.06.2020 tarihi itibariyle 334 çalışanı bulunan işyerinde Ağaç-İş Sendikasına üye 91 işçinin olduğu, 21.12.2020 tarihi itibariyle 371 çalışanı bulunan işyerinde Ağaç-İş Sendikasına üye 73 işçinin olduğu, 03.03.2017 tarihi itibariyle 298 çalışanı bulunan işyerinde Ağaç-İş Sendikasına üye 141 işçinin olduğu, davacı tanıkları yanında davalı tanığı B. A.’ın da; davalı işyerinde sendikalı çalışanlarla sendikasız çalışanlar arasında ayrım yapıldığının beyan edildiği bu hali ile davalı tarafından davacının iş akdinin sendikal nedenle feshedildiği anlaşılmakla İlk Derece Mahkemesince davacının sendikal fesih nedeniyle tazminat talebinin kabulü gerekirken İlk Derece Mahkemesince reddedilmiş olması doğru olmamıştır. Bu nedenle davacı istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Dava ve ıslah dilekçesinde sendikal tazminatın fesih tarihinden itibaren işleyecek faizi ile tahsili talep edilmiş ise de; davalının arabuluculuk son tutanak tarihi itibariyle temerrüde düşürüldüğü anlaşıldığından faizin arabuluculuk son tutunak tarihi olan 08.01.2021 tarihinden itibaren başlatılması gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davacı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın esasına dair oybirliğiyle aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle,
I-Davalının istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
1-Alınması gereken 1.211,98 TL istinaf karar harcından davalı tarafından peşin olarak yatırılan 302,99 TL harcın mahsubu ile bakiye 908,99 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
2-Davalı tarafından yapılan istinaf giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
II-Davacının istinaf başvurusunun KABULÜNE, HMK’nın 353/1-b.2 maddesi gereğince İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ KALDIRILMASINA,
III-Davanın KABULÜ ile;
1-Kıdem tazminatı talebinin KABULÜ ile, net 12.004,94 TL’nin iş akdinin fesih tarihi olan 17/11/2020 tarihinden itibaren işleyecek ve hesaplanacak en yüksek banka mevduat faizi ile (yasal faizin altında kalmamak kaydıyla) birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
2-Yıllık izin alacağı talebinin KABULÜ ile net 981,86 TL’nin, 100,00 TL’sine dava tarihinden itibaren, bakiye miktara ıslah tarihi olan 26/11/2021 tarihinden itibaren işleyecek ve hesaplanacak yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
3-İhbar tazminatı alacağı talebinin KABULÜ ile net 4.755,59 TL’nin, 100,00 TL’sine dava tarihinden itibaren, bakiye miktara ıslah tarihi olan 26/11/2021 tarihinden itibaren işleyecek ve hesaplanacak yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
4-İş akdinin sendikal nedenlerden dolayı feshedilmesi nedeniyle 6356 s.y. nın 25. maddesi gereğince davacıya ödenmesi gereken sendikal tazminatın 1 yıllık ücret tutarı olan brüt 35.316,36 TL’nin temerrüt tarihi olan 08.01.2021 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5-Alınması gereken3.624,44 TL karar harcından, davacı tarafından peşin harç olarak yatırılan 59,30 TL’nin, ıslah harcı olarak yatırılan 868,55 TL’nintoplamı olan927,85 TL’nin mahsubu ile bakiye 2.696,59 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
6-Davacı tarafından ilk derece yargılamasında başvurma harcı,peşin harç ve ıslah harcı olarak yapılan toplam 987,15 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
7-Davacı tarafından ilk derece yargılamasında yatırılan gider avansından yargılama sırasında harcanan toplam 577,30 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davalı tarafından ilk derece yargılamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
9-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Daire karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. gereği hesaplanan 17.900,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
10-7036 sayılı Yasa’nın 3. maddesi gereği Arabuluculuk faaliyeti sırasında Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 680,00 TL zorunlu giderin davalı taraftan tahsili ile Hazineye gelir kaydına, ilk derece mahkemesince bu konuda harç tahsil müzekkeresi yazılmasına,
11-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
12-Davacı tarafından istinaf sonrası yapılan toplam 58,00 TL yargılama gideri ve 220,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı olmak üzere toplam 278,70 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
13-Kullanılmayan gider avanslarının talep halinde ilgililere iadesine,
14-HMK’nın 359. maddesinin 4. fıkrası gereği kararın tebliği ile 302. maddesinin 5. fıkrası gereği harç tahsil/ iade müzekkeresi yazılması işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,
15-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda; 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu 9. maddesi yollamasıyla, HMK’ nun 362. maddesi uyarınca miktar itibariyle KESİN olmak üzere24/04/2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.