SENDİKANIN AFİŞLERİNİN ASILMASINA İDARİ PARA CEZASI VERİLMESİNİN SENDİKA HAKKININ İHLALİ ANLAMINA GELECEĞİ

SAYILAR

Esas No : 2014/3793
Karar No : 08.11.2017
Tarihi : 08.11.2017
İlgili Kanun/Madde : 5326 S. KK. /42
Yargı Yeri: T.C. ANAYASA  MAHKEMESİ

Ek Başlıklar : SENDİKANIN AFİŞLERİNİN ASILMASINA İDARİ PARA CEZASI VERİLMESİNİN SENDİKA HAKKININ İHLALİ ANLAMINA GELECEĞİ

Tam Metin

 

T.C. ANAYASA
 MAHKEMESİ
   
Baş. No.
Karar Tarihi:
 2014/3793
08.11.2017
İlgili Kanun / Madde

5326 S. KK. /42

 

   

  • SENDİKANIN AFİŞLERİNİN ASILMASINA İDARİ PARA CEZASI VERİLMESİNİN SENDİKA HAKKININ İHLALİ ANLAMINA GELECEĞİ
 
  ÖZETİ Sonuç olarak suç unsuru içermeyen ve özel bir şirketten kiralanan ilan panolarına sendikal faaliyet çerçevesinde asılan afişlerin kamu düzenini bozduğu veya kamu düzeninin bozulması tehlikesine yol açtığı hususunda herhangi bir değerlendirme yapılmadan, suçun oluştuğuna ilişkin ilgili ve yeterli gerekçe ortaya konulmadan idari para cezası uygulanmasının -somut olayın koşullan gözetildiğinde- demokratik toplumda gerekli olmadığı sonucuna ulaşılmaktadır. Dahası bu koşullar çerçevesinde başvuruculara verilen idari para cezasının sendikal faaliyette bulunulması bakımından caydırıcı bir etki doğurabileceği de gözlemlenmektedir.

62. Bu durumda Anayasa'nın 51. maddesinde güvence altına alman sendika hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

.

 
               

I.   BAŞVURUNUN KONUSU
       1. Başvuru, sendikal faaliyet çerçevesinde afiş asıldığı için idari para cezası uygulanması nedeniyle sendika hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
       II.  BAŞVURU SÜRECİ
       2. Başvuruculardan Abdulvahap Can ve Ender Onur Künteş 19/3/2014 tarihinde, İdris Solmaz ise 14/4/2014 tarihinde başvuru yapmıştır.
       3. Başvurular, başvuru formları ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
       4. 2014/5128 numaralı bireysel başvuru dosyasının aralarında konu yönünden hukuki irtibat bulunması nedeniyle 2014/3793 numaralı bireysel başvuru dosyası ile birleştirilmesine, 2014/5128 numaralı bireysel başvuru dosyasının kapatılmasına ve İncelemenin 2014/3793 numaralı bireysel başvuru dosyası üzerinden yürütülmesine karar verilmiştir.
       5. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
       6. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
       7. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmiştir.
       8. Başvurucular, Bakanlığın görüşüne karşı süresinde beyanda bulunmuştur.
       III. OLAY VE OLGULAR
       9. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle
şöyledir:
       10. Başvuruculardan Abdulvahap Can, Ender Onur Künteş ve İdris Solmaz sırasıyla 1964, 1987 ve 1978 doğumlu olup Batman'da ikamet etmektedir. Diğer başvurucu Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (EĞİTİM SEN) ise eğitim iş kolunda çalışanların ekonomik, sosyal, demokratik, kültürel haklarının korunması ve geliştirilmesi ile özgür ve demokratik bir çalışma yaşamının oluşturulması iddiasıyla çalışmalarını sürdüren bir sendikadır. Gerçek kişi başvurucular, kamuda öğretmen olarak görev yapmakla olup EĞİTİM SEN Batman Şubesi üyesi ve yöneticisidirler.
       11. EĞİTİM SEN Batman Şubesinin Kürdi Der adlı dernek ve Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Batman İl Örgütü ile birlikte 2013-2014 eğitim ve öğretim yılı başında ana dilde eğitim çerçevesinde yaptığı etkinlikler kapsamında Batman şehir merkezindeki çeşitli yerlerde bulunan ve N.R.B. Ltd. Şti.nin işletiminde bulunan on beş bilboarda (ilan panosu) "ana dilde eğitim" temalı afişler astığı tespit edilmiştir. Afişler, BDP Batman İl Başkanlığı ile N.R.B. Ltd. Şti. arasında akdedilen kira sözleşmesine istinaden asılmıştır. Söz konusu sözleşme hükümlerine göre BDP 8/9/2013 ile 15/9/2013 tarihleri arasında bir hafta boyunca on beş ilan panosunu toplam 1.770 TL karşılığında kullanma hakkına sahip olmuştur.
       12. 30/3/2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun 42. maddesi uyarınca Batman Valiliğinin 9/9/2013 tarihli işlemiyle EĞİTİM SEN üyesi ve şube yöneticisi olan gerçek kişi başvurucuların her birine ayrı ayrı 1.500 TL idari para cezası uygulanmıştır. Başvurucular, toplam sekiz yöneticiye aynı şekilde idari para cezası uygulandığını belirtmişlerdir.
       13. Başvurucular idari para cezalarına karşı (kapatılan) Batman 1. Sulh Ceza Mahkemesinde (Mahkeme) ayrı ayrı  itiraz yoluna başvurmuşlardır.  İtiraz dilekçelerinde, tutanağın polis tarafından tek taraflı olarak düzenlenmesi nedeniyle bu tutanağa istinaden uygulanan idari para cezasının hukuka aykırı olduğu savunulmuştur. Başvurucular, sadece EĞİTİM SEN Batman Şubesi, Kürdi Der ve BDP Batman İl Örgütü olarak kiralanan ilan panolarına afiş astıklarını, bunun dışındaki alanlara afiş asmadıklarını belirtmişlerdir. Afiş asmaktan şahıs olarak sorumlu tutulmalarının mümkün olmadığını ifade eden başvurucular, kaç afiş asıldığının ve bunun kim tarafından tespit edildiğinin belli olmadığının altını çizmişlerdir. Başvurucular, sendikal faaliyet teşkil eden bu eylem nedeniyle idari para cezası uygulanmasının ve bu cezanın alt sınırdan uzaklaşılarak tayin edilmesinin cezayı Sendikaya yönelik bir baskı aracına dönüştürdüğünden yakınmışlardır.  Afiş  asma  eyleminin  tek olduğunu  savunan başvurucular, sekiz kişiye ceza uygulanmasının keyfi olduğunu ileri sürmüşlerdir. Başvurucular, afiş içeriğinin sendikal faaliyet kapsamında olduğunu ve ceza verilmek suretiyle sendikal faaliyetin engellendiğini belirtmişlerdir.
       14. Mahkeme, bilboardları işleten N.R.B. Ltd. Şti. yetkilisi B.D.nin beyanına başvurmuştur. B.D. beyanında, söz konusu afişleri BDP İl Yönetimi Üyesi M.Ö. ile akdettiği sözleşmeye istinaden astıklarını ifade etmiştir.
       15. Mahkeme, idari para cezalarına yapılan itirazları 17/1/2014 tarihli kararlarla kesin olarak reddetmiştir. Kararların gerekçelerinde, N.R.B. Ltd. Şti. yetkilisi B.D.nin beyanıyla N.R.B. Ltd. Şti. ile BDP arasında yapılan sözleşmeye atıfta bulunulduktan sonra on beş ilan panosunun BDP İl Yönetimi tarafından kiralandığı kanaati açıklanmıştır. Mahkeme; afişlerde imzası bulunan BDP Batman İl Örgütü, Kürdi Der ve EĞİTİM SEN organizasyonunda 16/9/2013 tarihinde afiş içeriğinde belirtildiği gibi yetkili makama herhangi bir bildirimde bulunulmadan kanuna aykırı yürüyüş gerçekleştirildiğini belirtmiş ve bu nedenle afişlerde imzaları bulunan kuruluşların yöneticilerine 5236 sayılı Kanun'un 42. maddesi ile 6/10/1983 tarihli ve 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'nun 27. maddesi uyarınca uygulanan idari para cezasının hukuka uygun olduğu sonucuna ulaşmıştır.
       16. Kararlar başvuruculardan Abdulvahap Çan'a 21/2/2014, Ender Onur Künteş'e ise 18/2/2014 tarihlerinde tebliğ edilmiştir. Başvurucu İdris Solmaz, kararın kendisine 17/2/2014 tarihinde tebliğ edildiğini belirtmiştir. Dosyada bulunan tebliğ mazbatasından ise kararın 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 21. maddesi uyarınca 21/2/2014 tarihinde kapıya yapıştırılmak suretiyle İdris Solmaz'a tebliğ edildiği anlaşılmaktadır.
       17. Başvuruculardan Abdulvahap Can ve Ender Onur Künteş 19/3/2014 tarihinde, İdris Solmaz ise 14/4/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur. EĞİTİM SEN her iki başvuruya da iştirak ermiştir.
       IV. İLGİLİ HUKUK
       A. Ulusal Hukuk
       18. 5326 sayılı Kanun'un "Afiş asma" kenar başlıklı 42. maddesinin ilgili hükümleri şöyledir:
           "(1) … cadde veya sokak kenarlarındaki kamuya ait … atanlara, rızası olmaksızın özel kişilere ait alanlara bez, kâğıt ve benzeri afiş … asan kişiye, yüz Türk Lirasından üçbin Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir. Aynı içerikteki afiş ve ilânlar, tek fiil sayılır.
           (2) Birinci fıkra hükmü, yetkili makamlardan alınan açık ve yazılı izne dayalı olarak asılan afiş ve ilânlar açısından uygulanmaz. …
          (4) Bu kabahatler dolayısıyla idarî para cezasına, kolluk veya belediye zabıta görevlileri karar verir.                                               
          …’’
       B. Uluslararası Hukuk
       19. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (Sözleşme) "Toplantı ve dernek kurma özgürlüğü" kenar başlıklı 11. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
       "I. Herkes barışçıl olarak toplanma ve dernek kurma hakkına sahiptir. Bu hak, çıkarlarını korumak amacıyla başkalarıyla birlikte sendikalar kurma ve sendikalara üye olma hakkım da içerir.
          2. Bu hakların kullanılması, yasayla öngörülen ve demokratik bir toplum içinde ulusal güvenliğin, kamu güvenliğinin korunması, kamu düzeninin sağlanması ve suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması için gerekli olanlar dışındaki sınırlamalara tabi tutulamaz… "
       20. Avrupa İnsan Haklan Mahkemesi (AİHM) pek çok kararında Sözleşme'nin 11. maddesinde korunan toplantı ve demek kurma özgürlüğü ile 10. maddesinde korunan ifade özgürlüğü arasındaki bağlantıya dikkat çekmiştir (Öliinger/Avusturya, B. No: 76900/01, 29/6/2006, § 38; Ezelin/Fransa, B. No: 11800/85, 26/4/1991, § 37). AİHM, Öllinger/Avusturya kararında şu değerlendirmelerde bulunmuştur:

          "Başvurunun özelliği ve otonom yapısına karşın il. madde, 10. madde ışığında ele alınmalıdır. 11. maddede yer almış olan toplantı ve dernek kurma özgürlüğünün amaçlarından biri fikirlerin korunması ve onların açıklanması özgürlüğüdür (bkz. Stankov ve the United Macedonian Organisation Ilinden/ Bulgaristan, B. No: 29221/95 ve 29225/95, 02/10/2001, § 85). Dolayısıyla 10. maddenin ikinci fıkrası altında ifade özgürlüğünün siyasi ve kamu yararım ilgilendiren konularda sınırlandırılmasının daha dar kapsamda olduğunun gözetilmesi gerekir (bkz. Stankov ve the United Macedonian Organisation ılinden/ Bulgaristan, § 88; aynı zamanda bkz. Scharsach ve News Verlagsgesellschaft/ Austria, B. No: 39394/98, 13/11/2003, §30)"

       21. AİHM, 11. madde kapsamında yer alan sendika hakkının çalışanların bireysel ve ortak çıkarlarını korumak amacıyla bir araya gelerek örgütlenebilme serbestisini ifade ettiğini ve bu niteliğiyle bağımsız bir hak değil Örgütlenme özgürlüğünün bir şekli veya özel bir yönü olduğunu belirtmiştir (Belçika Ulusal Polis Sendikası/Belçika, B. No: 4464/70, 27/10/1975, § 38).
"Mahkemeye göre, Sözleşme'nin II. maddesinin birinci fıkrasında geçen 'çıkarlarını korumak için' deyimi, Sözleşme'nin, sendikal faaliyet yolu ile sendika üyelerinin mesleki menfaatlerini koruma özgürlüğünü güvence altına almaktadır. Sözleşmeci Devletler bu sendikal faaliyetlere hem izin vermeli hem de imkan tanımalıdır…" {Belçika Ulusal Polis Sendikası/Belçika, §39).
       22. AİHM'in Şişman ve diğerleri/Türkiye (B. No: 1305/05, 27/9/2011) kararına konu olayda, Büro Emekçileri Sendikasının ilgili şube yöneticileri hakkında Alemdar ve Tepecik Vergi Dairesi Müdürlüklerinde Sendikaya tahsis edilen panonun dışına 1 Mayıs gösterilerine ilişkin afiş asılması nedeniyle disiplin soruşturması açılmıştır. Soruşturma, afişlerin yasaklı olduğu ve görüntü kirliliğine neden olduğu suçlamasına dayandırılmıştır. Soruşturmada, Sendikaya tahsis edilen panelin dışında afiş asılmasını yasaklayan herhangi bir hükme atıfta bulunulmamıştır. Soruşturma sonucunda başvuruculara uyarma cezası verilmiştir (Şişman ve diğerleri/Türkiye, §§ 6-12). AİHM, başvurucuların örgütlenme özgürlüğüne müdahale teşkil eden tedbirin (uyarma cezası) meşru bir amaca dayanıp dayanmadığı hususunda kuşkularının bulunduğunu ifade etmiş ancak bu meseleyi "demokratik toplum için gereklilik" koşuluyla birlikte ele almayı uygun görmüştür (Şişman ve diğerleri/Türkiye, § 28).
       23. AİHM, başvurucuların üye oldukları Sendika tarafından 1 Mayıs İşçi Bayramı'nı kutlamak amacıyla hazırlanan afişleri işyerinde bulunan duvara astıkları için uyarma cezası ile cezalandırıldıklarına dikkat çekmiştir (Şişman ve diğerleri/Türkiye, § 31). AİHM'e göre Alemdar ve Tepecik Vergi Dairesi Müdürlüklerinin başvuruculara erişilebilir bir sendika bilgi paneli tahsis ettiği kabul edilse bile başvurucuların işyerinin tamamına afiş asmak suretiyle görüntü kirliliğine yol açan davranışları söz konusu olmamıştır.   İhtilaf konusu  afişlerin asılması,  çalışanlar arasında dayanışmanın sağlanmasının bir aracı olarak görülen 1 Mayıs İşçi Bayramı'nın organize edilmesi hususunda sendika üyeleriyle iletişim kurulabilmesi, sendikal haklardan tam bir bağımsızlıkla ve gerçek manada yararlanılabilmesi amacıyla üyelerin işyerinin duvarını geçici bir süre için kullanması ile sınırlı kalmıştır {Şişman ve diğerleri/Türkiye, § 32). Fiilin barışçıl niteliğini dikkate alan AİHM, söz konusu afişlerin gerek metinlerinde gerekse resimlerinde yasa dışı ya da kamuyu rahatsız eden herhangi bir içerik olmadığını vurgulamıştır {Şişman ve diğerleri/Türkiye, § 33). AİHM örgütlenme özgürlüğünün demokratik toplumda taşıdığı önem açısından bireyin -sendikal faaliyetin yöntemi hakkında- seçim yapma imkânının ortadan kaldırılması veya bireye yarar sağlamayacak derecede azaltılması hâlinde bu özgürlükten yararlanıldığından söz edilemeyeceğini hatırlattıktan sonra somut olayda tartışma konusu yaptırımın -hafif olsa da- sendika üyelerinin sendikal faaliyetleri özgürce icra etmesi bakımından caydırıcı bir etkiye sahip olduğu tespitinde bulunmuştur (Şişman ve diğerleri/Türkiye, § 34).  AİHM sonuç olarak başvuruculara verilen uyarma cezasının demokratik bir toplumda zorunlu olmadığı kanaatini açıklamıştır {Şişman ve diğerleri/Türkiye, § 35).

       V.   İNCELEME VE GEREKÇE
       24. Mahkemenin 8/11/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

       A.   Başvurucuların İddiaları ve Bakanlık Görüşü
       25. Başvurucular, EĞİTİM SEN üye ve yöneticilerinin gerçekleştirdikleri sendikal faaliyetler nedeniyle son iki yılda idari para cezası yaptırımına maruz kaldıklarını belirtmişlerdir. Başvurucular 2911 sayılı Kanun kapsamına giren herhangi bir fiil işlemedikleri ve bu konuda idarenin de bir iddiası bulunmadığı hâlde Mahkeme kararının gerekçesinde kendilerinin kanuna aykırı yürüyüş gerçekleştirdiklerinin ifade edilmiş olmasından yakınmalardır. Başvurucular izinsiz afiş asmak fiilini de işlemediklerini zira afişlerin özel bir şirketten kiralanan ilan panolarında yer aldığını, dolayısıyla afiş asma fiili izinsiz sayılamayacağından 5326 sayılı Kanun'un 42. maddesindeki kabahatin oluşmadığını savunmuşlardır. Başvurucular ayrıca 5326 sayılı Kanun'un 42. maddesinin birinci fıkrasının son cümlesi uyarınca aynı içerikteki afişlerin asılması tek bir fiil sayıldığı hâlde Mahkemece bu hükmün dikkate alınmadığından şikâyet etmişlerdir. Başvuruculara göre Mahkemenin itirazı reddetmesinin asıl nedeni afişlerin asılması olmayıp afişin ana dilde eğitim hakkı temalı içeriğinden duyulan rahatsızlıktır. Ana dilde eğitim hakkının savunulmasının hukuka aykırı olmadığının ve suç teşkil etmediğinin altını çizen başvurucular, ana dilde eğitim hakkını savunmanın EĞİTİM SEN Tüzüğü'nde belirtilen amaçlar arasında yer aldığını ifade etmişlerdir.
       26. Başvurucular idari para cezasına dayanak teşkil eden tutanağın usulüne uygun düzenlenmediğini ileri sürmüşlerdir. Başvuruculara göre tutanağın, bilgileri dâhilinde olmaksızın kolluk güçleri tarafından tek taraflı olarak tutulmuş olması tutanağı hukuka aykırı hâle getirmiştir.
       27. Başvurucular somut olaydaki afiş asma fiilinin bir an için suç teşkil ettiği düşünülse bile her bir yönetici için ayrı ayrı idari para cezasına hükmedilmesinin ve sebebi açıklanmadan alt sınırdan uzaklaşılmasının keyfi davranıldığının göstergesi olduğunu belirtmişlerdir. Başvurucular, suç teşkil etmediği tespit edilen fiillerin zorlama yorumlarla kabahat teşkil ettiği sonucuna yargı kararlarıyla ulaşılmak suretiyle idari para cezası yaptırımına tabi tutulmanın sendikal faaliyetlerin cezalandırılması ve çalışanların caydırılması amacı taşıdığını ifade etmişlerdir. Bu cezaların sistematik bir uygulamaya   dönüştüğünü   savunan  başvurucular,   Mahkemenin   hiçbir  gerekçe göstermeden açılan davayı reddettiğine işaret etmişlerdir. Başvurucular sonuç olarak sendika hakkının, ifade özgürlüğünün, adil yargılanma hakkının ve eşitlik İlkesinin ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.
       28. Bakanlık görüşünde, müdahalenin kanuni dayanağının 5326 sayılı Kanun'un 42. maddesi olduğu belirtilmiştir. Müdahalenin amacının başvurucuların cezalandırılması değil kamu düzeninin sağlanması olduğunu vurgulayan Bakanlık, müdahalenin meşru bir amaç taşıdığı görüşünü savunmuştur. Bakanlık, AİHM'in İsviçre Raelien Suisse Hareketi/İsviçre ([BD], B. No: 16354/06, 13/72012) kararma atıfta bulunarak afiş asmanın peyzajın korunması amacıyla izne bağlanabileceğinin altını çizmiştir. Afiş asma eyleminin izne bağlanması hususunda kamu makamlarının takdir yetkisi bulunduğuna işaret eden Bakanlık, verilen adli para cezasının miktarı ve adli sicile işlenmemesi hususları gözetildiğinde müdahalenin demokratik toplum düzeni bakımından gerekli ve ölçülü olduğunu ileri sürmüştür.
       B. Değerlendirme
       1. Başvurucu İdris Solmaz Yönünden
       29. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 47. maddesinin (5) numaralı fıkrası ile Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün (İçtüzük) 64. maddesinin (1) numaralı fıkrası gereği bireysel başvurunun başvuru yollarının tüketildiği, başvuru yolu öngörülmemiş ise ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün içinde yapılması gerekir.
       30. Somut olayda başvurucunun idari para cezasına karşı yaptığı itiraz, Mahkemenin 17/1/2014 tarihli kararıyla reddedilmiştir. Başvurucu, kararın 17/2/2014 tarihinde tebliğ edildiğini belirtmiştir. Dosyada bulunan tebliğ mazbatasından ise kararın başvurucuya 7201 sayılı Kanun'un 21. maddesi uyarınca 21/2/2014 tarihinde kapıya yapıştırılmak suretiyle tebliğ edildiği anlaşılmıştır. Bu durumda Mahkeme kararının 21/2/2014 tarihinde başvurucuya tebliğinden itibaren işlemeye başlayan otuz günlük süre geçtikten sonra 14/4/2014 tarihinde yapılan başvurunun süresinde olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
       31. Açıklanan  nedenlerle İdris  Solmaz' ın başvurusunun diğer  kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin süre asımı nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
       2. Diğer Başvurucular Yönünden
       32. Anayasa'nın "Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı" kenar başlıklı 34. maddesi şöyledir:
       "Herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir.
       Toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı ancak, milli güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlığın ve genel ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amacıyla ve kanunla sınırlanabilir.
       Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının kullanılmasında uygulanacak şekil, şart ve usuller kanunda gösterilir."
       33. Anayasa'nın "Sendika kurma hakkı" kenar başlıklı 51. maddesinin ilgili fıkraları şöyledir:
       "Çalışanlar ve işverenler, üyelerinin çalışma ilişkilerinde, ekonomik ve sosyal hak ve menfaatlerini korumak ve geliştirmek için önceden izin almaksızın sendikalar ve üst kuruluşlar kurma, bunlara serbestçe üye olma ve üyelikten serbestçe çekilme haklarına sahiptir. Hiç kimse bir sendikaya üye olmaya ya da üyelikten ayrılmaya zorlanamaz.
       Sendika kurma hakkı ancak, millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlâk ile başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması sebepleriyle ve kanunla sınırlanabilir.
       Sendika kurma hakkının kullanılmasında uygulanacak şekil, şart ve usuller kanunda gösterilir… "
       34. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucular tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucuların ifade Özgürlüğü, adil yargılanma hakkı ve eşitlik ilkesine ilişkin şikâyetlerinin bir bütün olarak sendika hakkı kapsamında incelenmesi gerekir.
       a.   Kabul Edilebilirlik Yönünden
       35. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir nedeni de bulunmadığı anlaşılan sendika hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
       b.   Esas Yönünden
       i.    Müdahalenin Varlığı
       36. Anayasa'nın 51. maddesinde güvenceye bağlanan sendika hakkı, demokratik toplumun temeli olan örgütlenme özgürlüğünün bir parçasıdır. Örgütlenme özgürlüğü, bireylerin kendi menfaatlerini korumak için kolektif oluşumlar meydana getirerek bir araya gelebilme özgürlüğüdür. Bu özgürlük bireylere topluluk hâlinde siyasal, kültürel, sosyal ve ekonomik amaçlarını gerçekleştirme imkânı sağlar. Sendika hakkı da çalışanların bireysel ve ortak çıkarlarını korumak amacıyla bir araya gelerek örgütlenebilme serbestisini gerektirmekte ve bu niteliğiyle örgütlenme özgürlüğünün bir parçası olarak görülmektedir (AYM, E.2014/177, K.2015/49, 14/5/2015).
       37. Sendika hakkı, çalışanların ve çalıştıranların sadece istedikleri sendikaları kurmaları ve bunlara üye olmaları yolunda bir hakla sınırlı kalmamakta; aynı zamanda oluşturdukları tüzel kişiliklerin varlığının ve bu tüzel kişiliklerin kendine özgü faaliyetlerinin de garanti altma alınmasını içermektedir. Üyelerinin ekonomik, sosyal ve kültürel ortak menfaatlerini korumak ve geliştirmek amacıyla kurulan sendikalar ve bunların üst kuruluşlarının serbestçe sendikal faaliyetlerde bulunabilmesi, bu kapsamda iş uyuşmazlığı çıkarması, toplu görüşme ve toplu sözleşme yapması, grev ve lokavt kararı vermesi ve uygulaması da sendika hakkının gereklerindendir (AYM, E.2014/177, K.2015/49, 14/5/2015).
       38. Sendika hakkı, sendika üyesinin gerek sendikaya üye olması gerekse mensubu bulunduğu sendikanın faaliyetlerine katılması nedeniyle yaptırıma uğramamasını da güvence altına almaktadır. Bu durumda bir çalışanın herhangi bir sendikaya üye olması veya mensubu bulunduğu sendikanın faaliyetlerine katılması sebebiyle yaptırıma maruz kalması, sendika hakkına müdahale oluşturabilir.
39. Somut olayda izinsiz afiş asıldığı gerekçesiyle EĞİTİM SEN Batman Şubesi yöneticisi olan gerçek kişi başvurucuların her birine 5326 sayılı Kanun'un 42. maddesi uyarınca 1.500 TL idari para cezası uygulanmıştır. İhtilaf konusu afişler, EĞİTİM SEN Batman Şubesinin Kürdi Der ve BDP Batman İl Örgütü ile birlikte