SENDİKAYLA SENDİKA YÖNETİCİSİ ARASINDAKİ İLİŞKİNİN VEKALET AKDİNE DAYANMASI

SAYILAR

Esas No : 2015/30313
Karar No : 2015/35028
Tarihi : 21.12.2015
İlgili Kanun/Madde : 2821 S. SK/44
Yargı Yeri: YARGITAY 22. HUKUK DAİRESİ

Ek Başlıklar : • SENDİKAYLA SENDİKA YÖNETİCİSİ ARASINDAKİ İLİŞKİNİN VEKALET AKDİNE DAYANMASI • VEKALET AKDİNDE ÜCRETİN ZORUNLU BİR UNSUR OLMADIĞI • SENDİKA ŞUBE BAŞKANIN SEÇİLEMEDİĞİ GENEL KURULU İPTALİ İLE YENİDEN SEÇİLDİĞİ GENEL KURUL ARASINDAKİ ÜCRETLERİ ÜCRET ÇALIŞMA KARŞILIĞI OLDUĞUNDAN İSTEYEMEYECEĞİ

Tam Metin

 

YARGITAY
22. HUKUK DAİRESİ
 
Esas No.
Karar No.
Tarihi:
 2015/30313
2015/35028
21.12.2015
İlgili Kanun / Madde

2821 S. SK/44

 

   

  • SENDİKAYLA SENDİKA YÖNETİCİSİ ARASINDAKİ İLİŞKİNİN VEKALET AKDİNE DAYANMASI
  • VEKALET AKDİNDE ÜCRETİN ZORUNLU BİR UNSUR OLMADIĞI
  • SENDİKA ŞUBE BAŞKANIN SEÇİLEMEDİĞİ GENEL KURULU İPTALİ İLE YENİDEN SEÇİLDİĞİ GENEL KURUL ARASINDAKİ ÜCRETLERİ ÜCRET ÇALIŞMA KARŞILIĞI OLDUĞUNDAN İSTEYEMEYECEĞİ
  ÖZETİ  Sendika ile sendika yöneticileri arasındaki ilişkinin kural olarak vekalet ilişkisi olduğu kabul edilmelidir. Ücret, vekalet sözleşmesinin zorunlu unsuru değildir. Buradan hareketle sendikalarda profesyonel sendika yöneticisi ve amatör sendika yöneticisi olmak üzere iki tip yöneticinin söz konusu olduğunu söylemek gerekir. Sendika yöneticilerine verilecek ücretler ile sağlanacak diğer menfaatleri belirleme yetkisi ise münhasıran genel kuruldadır.
Öte yandan, kural olarak ücret, çalışma karşılığıdır.
Somut olayda, her ne kadar 29.07.2007 tarihli genel kurul iptal edilse de, davacı 29.07.2007 ilâ 13.03.2010 tarihleri arasında sendikada fiilen çalışmamıştır. Yukarıda ayrıntılı olarak izah edildiği üzere, ücret çalışma karşılığı olduğu gibi, sendika tüzük ve bütçe hükümlerine göre de, fiilen yapılacak görev karşılığında ücret ödemesi ve diğer mali haklar öngörülmüştür.
Açıklanan maddi ve hukuki olgular karşısında, davacının, fiilen çalışmadığı dönem yönünden herhangi bir ücret alacağına hak kazanması söz konusu olmadığından, mahkemece, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir
.
 
 
     
             

DAVA : Davacı, maddi ve manevi tazminat alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi G. Yılmaz tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının 18.11.2006 tarihinde davalı sendikanın 4 nolu şube başkanlığına seçildiğini, 15.04.2007 tarihinde sendika genel merkez yönetiminin değişmesi ile birlikte yeni yönetimin kendisini desteklemeyen şube yönetimini tasfiye etmek için delegeler üzerinde baskı kurarak 29.07.2007 tarihinde olağanüstü genel kurul yapılmasını sağladığını, davacı tarafından genel yönetim kurulu kararı ile şube genel kurulunun iptali istemiyle Ankara 3. İş Mahkemesinde açılan 2010/176 esas sayılı davanın kabul edilerek kararın Yargıtay'ca onanıp kesinleştiğini, davacının 29.07.2007-13.03.2010 tarihleri arasında şube başkanlığı yapamadığını, profesyonel yönetici olarak 4.000,00 TL maaş almakta iken, eski işinde 1.500,00 TL civarında ücret aldığını, iddia ederek ücret, ikramiye, hizmet ödeneği vesair haklardan kaynaklı 154.472,00 TL maddi zararı ile 10.000,00 TL manevi zararının faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili davacının 29.07.2007 tarihli olağanüstü genel kurula katılıp seçimi kaybettiğini, görevinin son bulduğunu, 13.03.2010 tarihine kadar Migros'taki görevine dönüp ücretlerini aldığını, öncelikle zamanaşımı sebebiyle davanın reddi gerektiğini, esasa ilişkin olarak da Ankara 3. İş Mahkemesi kararının 13.03.2010 tarihli şube olağan genel kurulundan sonra kesinleştiğinden davacının göreve iade edilemediğini, davacının tekrar şube başkanı seçilip ücretlerini sendikadan almaya başladığını, seçimle kazanılan görevlerin kazanılmış hak oluşturmayacağını, geçmişe dönük hak istenemeyeceğini, davacının bir an için haklı olunduğu kabul edilse bile Migros'tan aldığı ücretlerin mahsubunun gerekeceğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile ücret fark alacağı ve ikramiye alacağının tahsiline karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalı temyiz etmiştir.
Gerekçe:
Somut olayda; davacının 19.11.2006 tarihinde Ankara 4 nolu şube başkanı olarak seçildiği, davalı sendika tarafından 05.07.2007 tarihinde alınan kararla şubenin olağanüstü genel kurula götürüldüğü, 29.07.2007 tarihinde yapılan genel kurul neticesinde davacının yeniden seçilemediği, davacının olağanüstü genel kurulun iptali için dava açtığı, davanın 23.02.2010 tarihinde kabul edildiği ve Yargıtay tarafından kararın 13.04.2010 tarihinde onandığı görülmektedir. Davacının karar kesinleşmeden yapılan seçimlerde 13.03.2010 tarihinde yeniden şube başkanı seçildiği anlaşılmaktadır. Davacı 29.07.2007 ilâ 13.03.2010 arasındaki maddi zararı ile manevi zararının karşılanmasını istemektedir. Bu amaçla ücret, ikramiye ve hizmet ödeneği vebenzeri unsurlarından oluşan maddi tazminat ile manevi tazminat talep etmiştir.
Mahkemece davanın kabulüne dair verilen ilk karar, Dairemizin 18.09.2013 tarihli ilâmıyla, sair temyiz itirazlarının reddiyle, zamanaşımı definin nazara alınması, ücret ve mali hakların genel kurul kararları doğrultusunda belirlenmesi, hizmet ödeneği tespit edilirken kıdem tazminatı tavanının nazara alınması gerektiği gerekçeleriyle esastan bozulmuş ise de, konunun Dairemizce yeniden değerlendirilmesi neticesinde bozma kararının kapsam ve gerekçesinin değiştirilmesi gereği hâsıl olmuştur. Nitekim, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 04.02.1959 tarihli ve 1957/13 esas, 1959/5 karar sayılı ilamında açıklandığı üzere Yargıtayca maddi hata sonucu verilen bir karara mahkemece uyulmasına karar verilmesi halinde dahi usûli kazanılmış hak oluşmaz ve Yargıtay’ın hatalı bozma kararından dönülmesi mümkündür.
Bu açıklamalar ışığında davalının temyiz itirazlarının değerlendirilmesi gerekmektedir.
Maddi olay tarihinde yürürlükte bulunan mülga 2821 sayılı Sendikalar Kanunu’nun 44. maddesinde, sendikaların, gelirlerini, bu Kanunda ve tüzüklerinde gösterilen faaliyetler dışında kullanamayacağı ve bağışlayamayacağı hususu belirtilmiştir.
Yine aynı Kanun'un 45. maddesine göre de, konfederasyonlar ile sendikaların ve şubelerinin yönetim kurulu üyeleri ile başkanlarına verilecek ücretler, her türlü ödenek, yolluk ve tazminatlar genel kurul tarafından tespit olunur.
Sendika tüzüğünün 17. maddesinin “n” bendinde ise, sendika organlarında görev alan yöneticilere verilecek ücretler ile ödenecek yolluk ve hizmet ödeneğinin tespit edilmesi konusu, genel kurulun görev ve yetkileri arasında sayılmıştır.
Sendika tüzüğünün 53/a maddesine göre de, profesyonel sendika yöneticilerine ödenecek ücret ve sosyal yardım ile tazminatlar genel kurulca tespit edilecektir.
Sendika ile sendika yöneticileri arasındaki ilişkinin kural olarak vekalet ilişkisi olduğu kabul edilmelidir. Ücret, vekalet sözleşmesinin zorunlu unsuru değildir. Buradan hareketle sendikalarda profesyonel sendika yöneticisi ve amatör sendika yöneticisi olmak üzere iki tip yöneticinin söz konusu olduğunu söylemek gerekir. Sendika yöneticilerine verilecek ücretler ile sağlanacak diğer menfaatleri belirleme yetkisi ise münhasıran genel kuruldadır.
Öte yandan, kural olarak ücret, çalışma karşılığıdır.
Somut olayda, her ne kadar 29.07.2007 tarihli genel kurul iptal edilse de, davacı 29.07.2007 ilâ 13.03.2010 tarihleri arasında sendikada fiilen çalışmamıştır. Yukarıda ayrıntılı olarak izah edildiği üzere, ücret çalışma karşılığı olduğu gibi, sendika tüzük ve bütçe hükümlerine göre de, fiilen yapılacak görev karşılığında ücret ödemesi ve diğer mali haklar öngörülmüştür.
Açıklanan maddi ve hukuki olgular karşısında, davacının, fiilen çalışmadığı dönem yönünden herhangi bir ücret alacağına hak kazanması söz konusu olmadığından, mahkemece, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 21.12.2015 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.