SEND,KA BAŞKANLAR KURULUNUN ZORUNLU ORGAN OLMADIĞI

SAYILAR

Esas No : 2013/19286
Karar No : 2013/17449
Tarihi : 12.07 .2013
İlgili Kanun/Madde : 6356. S. STK/ 10 2821 S. SK/10
Yargı Yeri: YARGITAY 22. HUKUK DAİRESİ

Ek Başlıklar : • SEND,KA BAŞKANLAR KURULUNUN ZORUNLU ORGAN OLMADIĞI • SENDİKA TÜZÜKLERİNE DELEGE SEÇİLMEYİ ENGELLEYİCİ VEYA KISITLAYICI HÜKÜMLER KONULAMAYACAĞI • DEMOKRATİK ESASLARA AYKIRI TÜZÜK HÜKÜMLERİYLE YAPILAN GENEL KURULUN HUKUKA AYKIRILIĞIN SONUCA ETKİLİ OLUP OLMAMASINA BAKMAKSIZIN GENEL KURULUN İPTALİNİ GEREKTİRECEĞİ

Tam Metin

 

YARGITAY
22. HUKUK DAİRESİ
 
Esas No.
Karar No.
Tarihi:
2013/19286
2013/17449
12.07 .2013
İlgili Kanun / Madde
6356. S. STK/ 10
2821 S. SK/10
   

  • SEND,KA BAŞKANLAR KURULUNUN ZORUNLU ORGAN OLMADIĞI
  • SENDİKA TÜZÜKLERİNE DELEGE SEÇİLMEYİ ENGELLEYİCİ VEYA KISITLAYICI HÜKÜMLER KONULAMAYACAĞI
  • DEMOKRATİK ESASLARA AYKIRI TÜZÜK HÜKÜMLERİYLE YAPILAN GENEL KURULUN HUKUKA AYKIRILIĞIN SONUCA ETKİLİ OLUP OLMAMASINA BAKMAKSIZIN GENEL KURULUN İPTALİNİ GEREKTİRECEĞİ
  •  
  ÖZETİ Başkanlar kurulu tüzüğün 13/b-6 maddesi hükmü uyarınca delege dağılımını kesin olarak belirler. Bununla birlikte başkanlar kuruluna verilen bu yetki sadece tüzüğün 13. maddesinde ayrıntılı ve  açıkça düzenlenen delege dağılımı belgelendirmekten ibarettir. Bu konuda başkanlar kuruluna takdir yetkisi verilmemiş olup başkanlar kurulu kararıyla delege dağılımını tüzük hükmüne göre tespit eden komisyon raporu tevsik edilerek sendika içinde kesinleştirilmektedir. Şu halde başkanlar kurulu kararının kurucu niteliği bulunmamaktadır.
08.03.2011 tarihli yönetim kurulu kararıyla belirlenen delege dağılımının şekli anlamda tüzüğün 13. maddesine uygun olduğu dikkate alındığında somut uyuşmazlık da belirleyici olan husus farklı delege dağılımının da yapılmasına neden olan tüzüğün 13. maddesinin “b” fıkrasının 3. bendinin demokratik esaslara aykırı olup olmadığıdır. Söz konusu hükümde, “Şubelerin yönetim kurulları, şubelerine bağlı toplu is sözleşmesi bağıtlanmış işyerlerinde çalışan ve aidat ödeyen üyelerin toplu is sözleşmesi, yetkisi kesinleşen işyerlerinde çalışan üyelerin ve toplu is sözleşmesinin yürürlükte olduğu işyerlerinde, bir yıldan çok olmamak kaydıyla, her ne şekilde olursa olsun hizmet akdi askıda olan üyelerin listelerine Başkanlar Kurulu toplantısından en geç 10 gün önce Genel Yönetim Kurulu’na bir üst yazı ile teslim eder” denilmektedir.
Sendika tüzükleri, Anayasada belirlenen Cumhuriyetin niteliklerine ve demokratik esaslara aykırı olamaz (2821 sayılı SK m. 6). Yine sendika tüzüklerine delege seçilmeyi kısıtlayıcı veya engelleyici hükümler konulamaz (2821 sayılı SK m. 10/son). Bu doğrultuda olmak üzere demokratik esaslara aykırı olacak şekilde seçme ve seçilme ile temsil hakkını kısıtlayan sendika düzenlemeleri ya da uygulamaları genel kurulu sakat hale getirir. Bu halde hukuka aykırılığın  sonuca etkili olup olmadığı neticeye etki etmez
 
 
             

                       
DAVA             : Davacı, 9. Olağan genel kurulunun alınan tüm kararlarla birlikte iptaline, genel kurulun yenilenmesine ve bu süreçte sendikaya kayyum atanmasına karar verilmesini, birleşen dosya davacısı ise 09/10/2009 tarih 146 sayılı yönetim kurulu kararının iptalini ve yürütmesinin tedbiren durdurulmasını ve ayrıca 26-27/03/2011 tarihinde yapılan genel kurulda alınan İstanbul 2 nolu şubenin kapatılmasına dair kararın iptali ile uygulanmasının ihtiyati tedbir yoluyla durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
                         Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
                         Hüküm duruşma talepli olarak süresi içinde davalı ve müdahil vekilleri tarafından temyiz edilmiştir. Dava sendika seçimli genel kurulunun iptaline ilişkin olup 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun 15. maddesinin 2. fıkrası uyarınca Yargıtay’ın 15 gün içinde ve kesin olarak uyuşmazlığı çözeceği düzenlenmiştir. Söz konusu süre yaptırımı olmayan ve düzenleyici nitelikte olsa da bu tür uyuşmazlıkların çözümünün süreye bağlanması ve Yargıtay’ın kesin olarak uyuşmazlığı çözeceğinin hüküm altına alınması karşısında uyuşmazlığın mümkün olan en kısa sürede sonuçlandırılmasının amaçlandığı açıktır. Hükmün duruşmalı olarak temyiz incelemesinin yapılması halinde ise söz konusu incelemenin kendine özgü özellikleri nedeniyle belirtilen amaçla bağdaşmayan bir durumun ortaya çıkacağı da tartışmasızıdır. Diğer taraftan 6356 sayılı Sendikalar Kanunu’nun 15. maddesinin 2. fıkrasında yer alan ve yukarıda açıklanan hüküm özel nitelikte bir usul kuralı olup temyizde duruşmanın düzenlendiği gerek 6100 sayılı Hukuk  Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3. maddesinin 1. fıkrası uyarınca uygulamaya devam olunan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 435. maddesi gerekse yine aynı konunun düzenlendiği 6100 sayılı Kanun’un 396. maddesi 6356 sayılı Kanun’un 15. maddesinin 2. fıkrası ile bağdaştığı ölçüde uygulama kabiliyetine sahiptir. Açıklanan nedenlerle mahiyeti itibarıyla duruşma isteminin reddine, incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verilmiş olmakla dava dosyası için Tetkik Hakimi A. Bulut tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

            Davacı İsteminin Özeti:
            I. Asıl Dava:
            Davacılar vekili, müvekkillerinin sendika yöneticileri ile üst kurul delegeler olduğunu, 26-27.03.2011 tarihlerinde yapılan genel kurula katılacak delegelerin şubelere dağılımın belirlendiği 17.01.2011 tarihli başkanlar kurulu toplantısında muhalif bir grubun kanun aykırı olarak korsan karar aldığını, bunun yok hükmünde olduğunu ve bu amaçla dava açtıklarını, davacı Gürsel Doğru ile şube başkanlarının aldıkları başkanlar kurulu kararının uygulanması gerektiğini, ancak muhalif grubun aldığı kararın uygulandığını, bunun neticesinde Tesco-Kipa işyerlerinde sendikaya üye olan 4000 işçinin şube seçimlerine katılmalarına rağmen söz konusu 9. Olağan Genel Kurula gönderilecek olan üst delegelerin belirlenmesinde hesaba katılmadığını, bu şekilde seçme ve temsil haklarının ellerinden alındığını, ayrıca delege dağılımın da değişip seçimin etkilendiğini, 14 delegenin dağılımın değiştiğini, bunun sonucu olarak da 28 delegenin ismi ve yerinin değişeceğini, iki tane başkanlar kurulu toplandığı için genel kurul toplantısına iki farklı mali rapor ve bütçe sunulduğunu, delegelerin hangisini oyladıklarını bilmediklerini, bu sebeplerle davalı sendikanın 9. Olağan Genel Kurulunun yasaya ve ana tüzüğe aykırı olarak gerçekleştiğini iddia ederek davalı sendikanın 9. olağan genel kurulunun alınan tüm kararlarla birlikte iptaline, genel kurulun yenilenmesine ve bu süreçte sendikaya kayyum atanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
            II. Birleşen Davalar:
            Davacılar vekilleri bu davalarda özetle; davalı sendikanın hukuk dışı uygulamalarla yaklaşık sekiz yıldan beri muhalif İstanbul 2 nolu şube ile uğraştığını, şube başkanının hukuka aykırı ihracından sonra sendika yönetiminin şubedeki diğer yöneticilerin görevlerine hukuka aykırı olarak son verip şubeye sendika üyesi dahi olmayan bir kişiyi müteşebbis heyeti başkanı olarak atadığını, daha sonra yine bu kişinin şube başkanı seçilmesi için Carrefour’un 2 nolu şubeye bağlandığını, seçim sonrası ise şubeden ayrıldığını, 10. Şube olağan genel kurulunun yargı tarafından iptal edildiğini, sendika yönetimin daha sonra 2 nolu şubeyi ortadan kaldırmak için işlemler yapmaya başladığını, önce tüzüğe aykırı olarak 5 nolu şubeyi kurduğunu ve seçime götürmesi için sendika üyesi dahi olmayan bir kişiyi müteşebbis heyeti başkanı olarak atadığını, daha sonra 2 nolu şube işyerlerinin bu şubeye bağlanarak ve üyelerinin diğer şubelere dağıtılmasını sağlayarak 2 nolu şubeyi tamamen devre dışı bıraktığını, en son da 26-27.03.2011 tarihli genel kurulda şubenin kapatılmasına karar verildiğini iddia ederek 26-27.03.2011 tarihli merkez genel kurulunun tüm sonuçlarıyla iptalini, sendika yönetimine işten el çektirilerek kayyum tayin edilmesini talep etmiştir.
                                                                                                                                                                     Davalı Cevabının Özeti:
            I. Asıl Dava:
            Davalı Tez-Koop İş Sendikası vekili; davacılardan eski genel başkan Gürsel Doğru ile Fikret Omak’ ın görevleri sırasında emekli olduklarından 9. olağan genel kurulda da yönetici olarak seçilmedikleri için sendika üyeliklerinin kanun gereği düştüğünü, dava açtıkları tarih itibariyle sendika üyesi olmadıkları için genel kurulunun iptalini dava etmelerinin mümkün olmadığını, diğer davacılar Özcan Özbek, Çetin Özbaş ve Caner Fırat’ın 9. olağan genel kurulda yönetime aday olmadıklarından genel kurulun iptalini istemekte hukuki yararlarının olmadığını, hak düşürücü süre içinde dava edilmeyip kesinleşen kararların bu davada tartışılmasının mümkün olmadığını, başkanlar kurulunun ihtiyari bir organ olup kararlarının bağlayıcı olmadığını, sadece yönetim kuruluna bildirmek üzere tavsiye niteliğinde delege sayılarının tespitini yaptığını, asıl yönetim kurulu kararına karşı dava açılması gerektiğini, ancak dava açma süresinin geçtiğini, davacıların sendika içindeki konumları ile dava öncesindeki eylem ve işlemleri, davanın kötüniyetini açıkça ortaya koyduğunu, davacıların tüzüğün oluşumunda olumlu oy kullandıklarını, daha sonra yetkisi kesinleşmeyen Tesco Kipa işyerlerinin delege dağılımında dikkate alınmasını istemelerinde iyiniyetli olmadıklarını, Ankara 9. İş Mahkemesi’ndeki başkanlar kurulu kararı iptali davasını delegelerin hukuka aykırı olarak belirlendiği iddiasına dayanması nedeniyle bekletici mesele yapılması gerektiğini, bununla beraber başkanlar kurulu kararında herhangi bir hukuka aykırılık da bulunmadığını, hukukumuzda başkasının hakkını korumak için dava açılabilmesinin mümkün olmadığını, genel kurula iki adet mali rapor ve tahmini bütçe sunulmasına davacıların sebebiyet verdiğini, kendilerinin sebebiyet verdiği usulsüzlüğe karşı dava açmalarının kötü niyete dayandığını, ayrıca oylamaların bu husus gözetilmeksizin gerçekleştiği iddialarının da gerçeği yansıtmadığını, bununla beraber içerik itibariyle söz konusu raporların birbirleriyle örtüştüğünü, bu iddianın genel kurulda da ileri sürüldüğünü, delegelerin raporları inceleyerek birbirleriyle örtüştüğüne kanaat getirdiklerini, sendikaya kayyum atanması yönündeki talebin de hem usul hem de esas açısından yerinde olmadığını, sonuca etkili olmayan usulsüzlüklerin genel kurulun iptaline gerekçe oluşturmayacağını, öncelikle genel kurulun oluşumunda hiçbir hukuka aykırılık bulunmadığını, sonra ise bazı usulsüzlükler bulunduğu ileri sürülse bile bunun sonuca etkili olmadığını, mahkemece aksi kanaatte olunsa dahi iptalin usulsüzlükle sınırlı olması gerektiğini, üst delegenin belirlenmesindeki işçi sayısının ve buna göre belirlenen delege sayısının seçim sonucunu etkileyecek nitelikte olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
            Müdahil vekilleri özetle; müdahillerin iptali istenen genel kurulda seçilen yönetici asil veya yedek olduklarını, verilecek karardan doğrudan etkileneceğini, Ankara 13. İş Mahkemesinin 2011/321 esas sayılı dosyasıyla bu dosyanın birleştirilmesi gerektiğini, ayrıca başkanlar kurulu kararlarının iptaline dair Ankara 9. İş Mahkemesinin 2011/66 Esas sayılı dosyasının sonucunun beklenmesi gerektiğini, davacıların davanın görülüp neticelendirilmesinde hukuki yararlarının bulunmadığını, ayrıca bir kısım davacıların tüzük hükümlerinin oluşturulmasında imzalarının olduğunu ve iyiniyetli olmadıklarını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
            Mahkeme Kararının Özeti:
            Mahkemece, toplanan kanıtlara dayanılarak, delege dağılımına esas oluşturan başkanlar kurulu kararının yok hükmünde olduğunun tespit edildiği, bu tespitin ise Yargıtay tarafından onanarak kesinleştiği, bu nedenle de seçime esas olan delege listesinin de kesinleştiği gerekçesiyle davanın kabulüne ve 27.03.2011 tarihli genel kurulun ve genel kurulda alınan kararların tüm sonuçlarıyla birlikte iptaline ve karar kesinleştiğinde üç kişilik kayyum heyeti atanmasına karar verilmiştir.
            Temyiz:
            Kararı davalı ve müdahil vekilleri temyiz etmiştir.
            Gerekçe ve Sonuç :
            Taraflar arasındaki uyuşmazlık, başkanlar kurulu kararlarının niteliğinin ne olduğu, başkanlar kurulu kararının yokluğunun tespit edilmesinin genel kurulun oluşumunu sakatlayıp sakatlamadığı ve genel kurulun tüm sonuçlarıyla iptalinin gerekip gerekmediği noktalarında yoğunlaşmaktadır.
            Öncelikle başkanlar kurulunun yapısı ile aldığı kararların niteliğinin belirlenmesi gerekmektedir. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 2821 sayılı Sendikalar Kanunu’nun 9. Maddesine göre, “Sendikaların zorunlu organları; genel kurul, yönetim kurulu, denetleme kurulu ve disiplin kuruludur. Ancak Sendika ihtiyaca göre başka organlar da kurabilirler. Bununla beraber bu organlara zorunlu organların görev, yetki ve sorumlulukları devredilemez. Görüldüğü gibi başkanlar kurulu sendikanın ihtiyari organlarındandır. Nitekim başkanlar kurulu Sendika tüzüğünün 12. maddesinde danışma organı olarak tanımlanmıştır. Bu tanım doğrultusunda da yine Sendika tüzüğünün 25. maddesinde başkanlar kurulunun yapısı ve görevleri düzenlenmiştir. Anılan madde uyarınca, başkanlar kurulu, genel yönetim kurulu üyeleri, şube başkanları ve denetim kurulu başkanından oluşur. Kurula Sendika Genel Başkanı, başkanlık eder. Kurul, Sendika Genel Yönetim Kurulunun çağrısı üzerine en geç 3 ayda bir ve gerektiğinde de olağanüstü olarak toplanır.
Maddenin devamında başkanlar kurulunun görevleri sayılmıştır. Buna göre, başkanlar kurulu; a) Şubelerin yerel sorunlarını dile getirir ve bu konuda yetkili kurullara tavsiyelerde bulunur. b) Toplu is sözleşmesinin düzenlenmesi ve uygulanması hakkındaki görüşlerini bildirir. c) Kurulların çalışmaları hakkında bilgi alarak çalışmaları daha rasyonel hale getirmek için önerilerde bulunur. ç)Çalışma hayatını ilgilendiren Yasalar, yasa tasarıları ve diğer mevzuat üzerinde görüşlerini ortaya koyar. d) Sendikanın genel politikası hakkında istişarede bulunarak görüşlerini açıklar. f) Şube ilişkileri ve ortak konuları hakkında şubeler arası dengeyi sağlayıcı önerilerde bulunur. g Sendika Genel Kurulu’na katılacak delegelerin Anatüzük’ün 13. maddesi hükümlerine uygun olarak tespitini yapar ve karara bağlar. h) Sendikada çalıştırılan bütün personelin ücret ve sosyal haklarının belirlenmesine ilişkin görüş ve önerilerini belirtir.
            Maddenin son fıkrasına göre ise, başkanlar kurulunca ortaya konulacak öneriler bir tutanakla tespit ve imza edilir. Tutanağa bağlı bu görüş ve öneriler Sendika Genel Yönetim Kurulu'nca uygulamaya konulur.
Diğer taraftan Sendika tüzüğünün 13. maddesinin “b” fıkrasının 6. bendinde, “Bütün bu işlemler Başkanlar Kurulu'nun anılan toplantısında görüşülerek son seklini alır ve hangi şubenin kaç üst kurul delegesi getireceği kesin olarak karara bağlanır. Kesinleştirilen üst kurul delege sayıları yazılı olarak şube başkanlıklarına bildirilir” denilmiştir.
            Yukarıdaki düzenlemelerden de anlaşılacağı üzere başkanlar kurulu, Sendika Genel Kurulu’na katılacak delegelerin tüzüğün 13. maddesi hükümlerine uygun olarak tespitini yapıp karara bağlama görevi dışında sadece görüş ve öneri sunmaktadır.  Başkanlar kurulu tüzüğün 13/b-6 maddesi hükmü uyarınca delege dağılımını kesin olarak belirler. Bununla birlikte başkanlar kuruluna verilen bu yetki sadece tüzüğün 13. maddesinde ayrıntılı ve  açıkça düzenlenen delege dağılımı belgelendirmekten ibarettir. Bu konuda başkanlar kuruluna takdir yetkisi verilmemiş olup başkanlar kurulu kararıyla delege dağılımını tüzük hükmüne göre tespit eden komisyon raporu tevsik edilerek sendika içinde kesinleştirilmektedir. Şu halde başkanlar kurulu kararının kurucu niteliği bulunmamaktadır.
            Konunun delege dağılımına ilişkin başkanlar kurulu kararlarının yok hükmünde olduğunu tespit eden ve Yargıtay 22. Hukuk Dairesi’nin 2012/30383 Esas, 2013/1326 Karar sayılı kararıyla onanan  Ankara 9. İş Mahkemesi’nin 2011/66 Esas, 2012/423 Karar sayılı dosyayla ilgili olarak da değerlendirilerek bu konudaki tereddütlerin giderilmesi yerinde olacaktır.
            Yukarıda mahkemesi ve numarası belirtilen kararda hukuken yok hükmünde olan iki farklı toplantıda alınan ve birbiriyle çelişen başkanlar kurulu kararlarının yok hükmünde olduğu tespit edilmiştir. Dairemizce konu sadece şekil açısından değerlendirilmiştir. Başkanlar kurulu kararlarının içeriklerine dair bir inceleme ise yapılmamıştır. Söz konusu dava içerik denetimi yapılmasını gerektirir muhteva, kapsam ve özelliğe sahip de değildir. Diğer taraftan söz konusu başkanlar kurulu kararlarının yok hükmünde olduğunun tespitinin gerekliliği de açıktır. Zira tüzük hükümleri gereğince hukuki değer ifade eden, genel kurula katılacak delegelerin belirlenmesinde önem taşıyan ve seçim kurulu tarafından dikkate alınan birbiriyle çelişkili ve yok hükmünde olan kararların bu özelliklerinin tespiti gereklidir. Bu kararların hukuka aykırılıklarının tespit edilmemesi halinde genel kurulun şaibeli olduğu yönünde şüphe her zaman mevcut olacaktır. Bu nedenlerle Dairemizin 2012/30383 Esas, 2013/1326 Karar sayılı kararının bu çerçevede yorumlanması gerekir.
            Başkanlar kurulunun delege dağılımına ilişkin kararının niteliği ortaya konduktan sonra başkanlar kurulu kararının yok hükmünde olduğunun tespitinin 26-27.03.2011 tarihinde yapılan davalı Sendika Genel Kurulu’na etkisi üzerinde durulması zorunludur.
            Başkanlar kurulu kararının niteliği ve özelliği gereği bulunmaması, sadece bir tüzüğe aykırılık hali olup kendiliğinden genel kurulun iptalini gerektirecek nitelik ve nicelikte değildir. Zira başkanlar kurulu kararı yerine delege dağılımı 08.03.2011 tarihli yönetim kurulu kararıyla belirlenmiştir. Önemli olan delege dağılımın yasanın emredici düzenlemeleri ile tüzük hükümlerine uygun gerçekleştirilip gerçekleştirilmediğidir. Bu açıklamalar uyarınca mahkemenin gerekçesi yerinde değildir.
            Ancak 08.03.2011 tarihli yönetim kurulu kararıyla belirlenen delege dağılımının şekli anlamda tüzüğün 13. maddesine uygun olduğu dikkate alındığında somut uyuşmazlık da belirleyici olan husus farklı delege dağılımının da yapılmasına neden olan tüzüğün 13. maddesinin “b” fıkrasının 3. bendinin demokratik esaslara aykırı olup olmadığıdır. Söz konusu hükümde, “Şubelerin yönetim kurulları, şubelerine bağlı toplu is sözleşmesi bağıtlanmış işyerlerinde çalışan ve aidat ödeyen üyelerin toplu is sözleşmesi, yetkisi kesinleşen işyerlerinde çalışan üyelerin ve toplu is sözleşmesinin yürürlükte olduğu işyerlerinde, bir yıldan çok olmamak kaydıyla, her ne şekilde olursa olsun hizmet akdi askıda olan üyelerin listelerine Başkanlar Kurulu toplantısından en geç 10 gün önce Genel Yönetim Kurulu’na bir üst yazı ile teslim eder” denilmektedir.
Sendika tüzükleri, Anayasada belirlenen Cumhuriyetin niteliklerine ve demokratik esaslara aykırı olamaz (2821 sayılı SK m. 6). Yine sendika tüzüklerine delege seçilmeyi kısıtlayıcı veya engelleyici hükümler konulamaz (2821 sayılı SK m. 10/son). Bu doğrultuda olmak üzere demokratik esaslara aykırı olacak şekilde seçme ve seçilme ile temsil hakkını kısıtlayan sendika düzenlemeleri ya da uygulamaları genel kurulu sakat hale getirir. Bu halde hukuka aykırılığın  sonuca etkili olup olmadığı neticeye etki etmez.
                                                                                                                                                        
            Somut olayda, davacılar Tesco-Kipa işyerlerinde çalışan ve sendikaya üye olan 4000 işçinin şube seçimlerine katılmalarına rağmen 9. olağan genel kurula gönderilecek olan üst delegelerin belirlenmesinde hesaba katılmadığını, bu şekilde seçme ve temsil haklarının ellerinden alındığını iddia etmişlerdir. Gerçekten de 08.03.2011 tarihli yönetim kurulu kararıyla belirlenen ve genel kurulun oluşumuna esas olan delege dağılımı ile listesine göre yetkisi henüz kesinleşmeyen Tesco Kipa işyerinde çalışan sendika üyesi işçilerin şube genel kurullarına katıldıkları ve hatta bir tanesinin üst kurul delegesi de seçildiği anlaşılmakla birlikte söz konusu yönetim kurulu kararı uyarınca yetkisi kesinleşmemiş işyerleri ve dolayısıyla Tesco-Kipa işyerleri delege dağılımında dikkate alınmamıştır. Tesco Kipa işyerlerinde çalışan işçilerin delege dağılımında esas alınmamasının gerekçesi olan Sendika tüzüğünün 13. maddesinin “b” fıkrasının 3. bendine bakıldığında delege dağılımında sadece toplu iş sözleşmesi bağıtlanmış işyerinde çalışıp aidat ödeyen işçilerin, yetkisi kesinleşmiş işyerinde çalışan üyelerin ve toplu is sözleşmesinin yürürlükte olduğu işyerlerinde, bir yıldan çok olmamak kaydıyla, her ne şekilde olursa olsun hizmet akdi askıda olan üyelerin dikkate alınmasının öngörüldüğü görülmektedir. Bu hüküm uyarınca yaklaşık 4000 üye yani delege dağılımına esas alınan üye sayısının %10’ undan fazla üye delege dağılımında dikkate alınmamıştır. Görüldüğü üzere, bu düzenleme şubenin temsil oranını ve etkinliğini, ayrıca yine delege dağılımını etkileyeceği için şube üyelerinin seçilebilme ihtimalini sınırlayan bir içeriği sahip olup demokratik esaslara aykırıdır. Bunun sonucu olarak da Tesco Kipa işyerlerinin delege dağılımında dikkate alındığı delege listesinde yer alan bir kısım davacılar genel kurula esas alınan ve Tesco-Kipa işyerlerinin dikkate alınmadığı delege listesinde bulunmadıklarından genel kurula üst delege olarak katılamamışlardır.
            Yukarıda açıklanan nedenlerle genel kurulun tüm sonuçlarıyla iptaline karar verilmesi sonucu itibariyle doğru olup kararın bu ilave gerekçeyle ONANMASINA, 12.07.2013 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY

Davalı sendikanın 9. Olağan Genel Kurulunun tüm sonuçlarıyla birlikte iptaline ilişkin davada yerel mahkemece davalı sendikanın tüzüğüne göre Genel Kurul Delegelerinin başkanlar kurulunca belirlenmesi gerektiği, başkanlar kurulunca bu konuda alınmış karar olmadığından toplantının geçerli olmayan delege listeleri ile yapıldığı gerekçesi ile dava konusu genel kurulun tüm sonuçlarıyla birlikte iptaline karar verilmiştir.
            Bu karar, Dairemiz sayın çoğunluğu tarafından Tesco-Kipa işyerlerinin delege dağılımında davalı sendikanın delegelerin tespitine ilişkin 13. maddesinin b/3 bendinde yer alan düzenlemeye göre delege dağılımında dikkate alınmadığı tüzüğün anılan maddesinde yer alan düzenlemenin sendika şubelerinin genel kurullarda temsillerinin kısıtlayıcı olduğu, bu nedenle demokratik esaslara ve sendikalar yasasına aykırı bulunduğu gerekçesiyle onanmıştır.
            Davalı sendikanın ana tüzüğünün madde 13/b-3'de “Şubelerin yönetim kurulları, şubelerine bağlı toplu iş sözleşmesi bağıtlanmış işyerlerinde çalışan ve aidat ödeyen üyelerin toplu iş sözleşmesi, yetkisi kesinleşen işyerlerinde çalışan üyelerin ve toplu iş sözleşmesinin yürürlükte bulunan işyerlerinde bir yıldan çok olmamak kaydıyla, her ne şekilde olursa olsun hizmet akdi askıda olan üyelerin listelerini başkanlar kurulu toplantısından en geç 10 gün önce Genel Kurul Yönetim Kuruluna bir üst yazıyla teslim eder” denilmektedir. Davalı sendika ana tüzüğünün sözü edilen maddesinde yer alan düzenlemenin şubelerin genel kurulda temsilini kısıtlayıp kısıtla