Yargı Kararları

SİGORTALILIK BAŞLANGICININ TESPİTİ

SAYILAR

Esas No : 2020/12071
Karar No : 2021/9585
Tarihi : 05.07.2021
İlgili Kanun/Madde : 506 S. SSK/3
Yargı Yeri: T.C. YARGITAY 10. Hukuk Dairesi

Ek Başlıklar : l SİGORTALILIK BAŞLANGICININ TESPİTİ l EŞİNİN YANINDA SİGORTALI ÇALIŞAN SİGORTALININ ÜCRET ALIP ALMADIĞININ BELİRLENMESİNİN GEREKTİĞİ

Tam Metin

İlgili Kanun / Madde
506 S. SSK/3

T.C
YARGITAY
10. HUKUK DAİRESİ

Esas No. 2020/12071
Karar No. 2021/9585
Tarihi: 05.07.2021

SİGORTALILIK BAŞLANGICININ TESPİTİ
EŞİNİN YANINDA SİGORTALI ÇALIŞAN SİGORTALININ ÜCRET ALIP ALMADIĞININ BELİRLENMESİNİN GEREKTİĞİ

ÖZETİ: Uyuşmazlık konusu dönemde yürürlükte olan 506 sayılı Kanunun “Sigortalı Sayılmayanlar” başlıklı 3.maddesi I/B bendi hükmü ile “İşverenin ücretsiz çalışan eşi”nin sigortalı sayılamayacağı düzenlen-miştir.
Somut olayda; davacının davalı işveren eşinin işyerinde ücret karşılığı çalıştığı ispatlanmadan eksik araştırma ve inceleme ile sonuca gidilmesi isabetsiz olmuştur.
Yapılacak iş, davacının dava dışı işveren eşinden ücret alıp almadığını belirlemek ücret aldığı ispatlanamadığı takdirde davanın reddine karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir

DAVA: Dava, sigortalılık başlangıç tarihinin tespiti istemine ilişkindir
İlk Derece Mahkemesince, davanın kabulüne dair verilen karara karşı, davalı Kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi kararının davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi Merve Şen tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM:
Davacı vekili, davacının sigortalılık başlangıç tarihinin 12/09/1991 tarihi olduğunun tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
II-CEVAP:
Davalı Kurum vekili, davanın reddini istemiştir.
III-MAHKEME KARARI:
A-İLK DERECE
MAHKEME KARARI
Mahkemece, davanın kabulüne, davacının 0293665 sicil nolu Ahmet ŞAYIR'a ait işyerinde 12/09/1991 tarihinde bir gün (1) sigortalı olarak çalıştığının tespitine, bu hizmetinin prim ödeme gün sayısına dahil edilmesine karar verilmiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Davanın kabulüne dair ilk karar, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin 16.07.2019 tarih 2019/712 – 2019/1029 karar sayılı ilamı ile; “dava açılmadan önce Sosyal Güvenlik Kurumu'na müracaatın olması ve Kurumca müracaata konu istemin zımnen ya da açıkça reddedilmesi gerektiği dava şartı olarak düzenlenmiş olup, davaya konu istemi hakkında Sosyal Güvenlik Kurumu'na müracaat etmesi ve bu müracaat hakkında anılan yasal düzenleme uyarınca Kurumun red iradesini gösterir işlem veya eyleminin olduğunun belgelenmesi için kesin, ihtaratlı önel verilmeli, bu süre içerisinde dava şartı eksikliğinin tamamlanmaması halinde, dava, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddedilmeli; Kuruma müracaat ve müracaatın reddine dair Kurum işlem veya eylemine ilişkin dava şartının tamamlanması halinde ise davanın esasına girilerek, varılacak sonuca göre hüküm oluşturulması gerektiği” gerekçesiyle kaldırılması üzerine mahkemenin 2019/240 esasına kaydı yapılarak yargılamaya devam edilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince yeniden verilen davanın kabulüne dair karara karşı, Bölge Adliye Mahkemesi, “işe giriş bildirgesinin bulunması, işverenin davacının fiili çalışmasının bulunduğunu açıkça ifade etmesi ve davacının kuruma bildirilmesinin somutlaştırılmış olması karşısından davacının en az bir gün süre ile fiilen çalıştığının kabulü gerekmiştir. İşverenin davacının eşi olması nedeniyle çalışma anında yürürlükte bulunan 506 sayılı yasanın 3/I-B hükmündeki istisna kapsamında kalıp kalmadığının değerlendirilmesi gerektiğinde, davacının ücretsiz çalıştığına dair dosya kapsamında herhangi bir kayıt, kanıt veya iddia olmadığından istisna kapsamında olmadığı kabul görmüştür.” gerekçesiyle davalının Bayındır Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi'nden verilen 12/03/2020 tarih, 2019/240 Esas ve 2020/126 Karar sayılı kararının kaldırılmasına yönelik istinaf başvurusunun 6100 sayılı yasanın 353/1-b.1 hükmü gereğince esastan reddine karar vermiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davalı vekili, davanın hak düşürücü süre içinde açıldığını, davanın ispatlanamadığını, eksik inceleme ve hatalı tespitlerle sonuca ulaşıldığını, davacının eşi olan Ahmet Şayır dışındaki tanıkların davacının iddialarını doğrulayacak şekilde beyanlarının bulunmadığını belirterek temyiz kanun yoluna başvurmuştur.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının A…. Ş. …a ait 0293665-035 sicil nolu işyerinde 12/09/1991 tarihinde işe girdiğine ilişkin işe giriş bildirgesinin 03/10/1991 tarihinde 1164940 varide numarası ile kurum kayıtlarına girdiği, dava dışı A… Ş….’a ait 0293665-035 sicil nolu fırıncılık, pastacılık ve hamur işleri işyerinin 12/09/1991 tarihinde 506 sayılı kanun kapsamına alındığı, 30/06/1995 tarihinde kanun kapsamından çıkarıldığı, davacı ve dava dışı A. Ş’ın karı koca oldukları anlaşılmıştır.
Uyuşmazlık konusu dönemde yürürlükte olan 506 sayılı Kanunun “Sigortalı Sayılmayanlar” başlıklı 3.maddesi I/B bendi hükmü ile “İşverenin ücretsiz çalışan eşi”nin sigortalı sayılamayacağı düzenlenmiştir.
Somut olayda; davacının davalı işveren eşinin işyerinde ücret karşılığı çalıştığı ispatlanmadan eksik araştırma ve inceleme ile sonuca gidilmesi isabetsiz olmuştur.
Yapılacak iş, davacının dava dışı işveren eşinden ücret alıp almadığını belirlemek ücret aldığı ispatlanamadığı takdirde davanın reddine karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi kararının HMK'nın 373/1. Maddesi gereğince kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, Üye Bektaş Kar’ın muhalefetine karşı, Başkan Mustafa Taş ile Üyeler Ali İnceman, Faruk Kaymak ve Kemal Güngör’ün oyları ve oy çokluğuyla, 05.07.2021 gününde karar verildi.
 KARŞI OY GEREKÇESİ
1. Çoğunluk ile aradaki temel uyuşmazlık sigortalılık başlangıç tarihinin tespiti istemi ile açılan davada, “işyeri eşine ait olan sigortalının ücret almadan çalışması neden ile sigortalılığının geçerli olup olmayacağı” noktasında toplanmaktadır.
2. İlk derece mahkemesinin fiili çalışmanın tespit edilmesi sonrası kabul kararının istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf istemi esastan reddedilmiştir.
3. Bölge Adliye Mahkemesi kararının temyiz edilmesi üzerine ise çoğunluk görüşü ile davacının çalışması kabul edilmekle birlikte ücret almadan çalıştığı, 506 sayılı SSK.’un 3/B kapsamında sigortalı sayılmayacağı gerekçesi ile bozulmasına karar verilmiştir.
4. Öncelikle 506 sayılı kanunun 3/B maddesinde işverenin ücretsiz çalışan eşinin sigortalı sayılmayacağı belirtilmiş ise de burada temel alınan nokta iş ilişkisinin bulunmadığı olgusudur.
5. 13. 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu (6098 sayılı TBK/ TBK)'nun 393'üncü maddesinde ise "Hizmet sözleşmesi, işçinin işverene bağımlı olarak belirli veya belirli olmayan süreyle işgörmeyi ve işverenin de ona zamana veya yapılan işe göre ücret ödemeyi üstlendiği sözleşmedir." şeklinde hizmet (iş) sözleşmesinin tanımı yapılmıştır. Bu tanımlardan yola çıkıldığında iş sözleşmesinin, "iş görme", "ücret" ve "bağımlılık" unsurlarından oluştuğu açıktır.
6. Ancak iş sözleşmesinin temel unsuru bağımlılıktır. Ücretin ne şekilde ödendiği veya kim tarafından ödendiği önemli değildir. İşveren yanında eşin veya çocuklarının çalışması halinde, katkı sağlamaları ve elde edilen gelirde paylarının olması, ücret yerine ikame edilen bir durumdur. Önemli olan eşin iş görmesinin yardım niteliğinde olup olmamasıdır. Yakının verdiği hizmet, tam bir işçinin verdiği bir hizmet olup bağımlılık unsuru da var ise arada iş ilişkisi olduğunu kabul etmek gerekecektir.
7. Sosyal Güvenlik mevzuatına göre sigortalı olmanın en önemli koşulu fiili çalışma olgusudur.
8. Sosyal devlet olmanın bir gereği ve sonucu da, sosyal güvenlik hakkının tüm bireylere sağlanması ve güvence altına alınmasıdır. Dolayısıyla, hukuk kuralı uygulanırken anayasada güvence altına alınan en temel haklardan biri olan sosyal güvenliğin esas ilkelerinden (sosyal güvenliğinin kapsamının ve uygulama alanının kişiler ve riskler açısından genişletilmesi) hareket ederek sigortalı lehine yoruma başvurulması yanlış olmayacaktır. Bu kapsamda, yorum yöntemi seçilirken tek bir yorum yönteminden hareket etmek yerine; bu hukuk dalının genel niteliği ve amacı da göz önüne alınarak yoruma başvurmak daha sağlıklı sonuçlar verecektir. "Kanunun çok açık olmasına karşın yine de kuşkulu bir durumun varlığı iddia edildiği taktirde şüphenin sigortalının lehine yorumlanacağı ise iş ve sosyal güvenlik hukukunun temel ilkelerindendir" diyerek bunu vurgulamıştır(Prof. Dr. Nurgül Emine Barın, Türk Sosyal Güvenlik Hukuku’nda Sigortalı Lehine Yorum İlkesi. Internatıonal Conference On Eurasıan Economıes 2016 s: 236 vd).
9. Somut uyuşmazlığa gelince, davacı sigortalının eşinin işyerinde fiili olarak çalıştığı anlaşılmaktadır. Eşi işveren tarafından işe giriş bildirgesi verilmiştir. Kanun hükmünün katı yorumlanarak, fiili çalışma ve iş ilişkisi saptanmasına rağmen, ücretsiz çalıştığı gerekçesi ile bozulmasına karar verilmesi doğru olmamıştır. Bu nedenle çoğunluğun bozma gerekçesine katılınmamıştır.