İlgili Kanun / Madde
506 S. SSK/,79,108
T.C
YARGITAY
21. Hukuk Dairesi
Esas No. 2017/6199
Karar No. 2018/6853
Tarihi: 01.10.2018
l SİGORTALILIK NİTELİĞİNİN HİZMET AKDİNİN KURULMASI VE ÇALIŞMAYA BAŞLAYINCA KAZANILACAĞI
l ÇIRAKLIK İLİŞKİSİNİN BELİRLENMESİ İÇİN ÇALIŞMA İLİŞKİSİNE BAKILMASININ GEREKMESİ
l ÇIRAKLIĞIN AYIRT EDİCİ UNSURUNUN ÇALIŞMA OLGUSU OLMADIĞI BİR MESLEK VE SANATIN ÖĞRETİLMESİNİN AYRIT EDİCİ UNSUR OLDUĞU
l ÇIRAK OLARAK İSTİHDAM EDİLENİN İŞYERİNDE ÜRETİMLE İLGİLİ ÇALIŞMALARA BİR FİİL KATILIYOR MESLEK VE SANAT ÖĞRETİMİ ARKA PLANDA TUTULUYORSA ÇIRAKLIK İLİŞKİSİNDEN SÖZ EDİLEMEYECEĞİ
ÖZETİ: Olağan olarak sigortalılık niteliği, 506 sayılı Yasa'nın 2. maddesine göre; hizmet akdinin kurulması ve 6. madde gereğince çalışmaya başlanması ile edinilir. Aynı Yasa'nın “Sigortalı Sayılmayanlar” başlıklı 3/II-B maddesinde; “Özel kanunda tarifi ve nitelikleri belirtilen çıraklar hakkında, çıraklık devresi sayılan süre içinde analık, malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları ile bu Kanunun 35 inci maddesi hükümleri uygulanmaz.” hükmü öngörülmüştür. Atıf yapılan ve tespit döneminde yürürlükte bulunan 2089 sayılı Kanunun 4’üncü maddesi çırağı; “Bu kanuna tabi bir sanatı, o sanat için düzenlenen teorik ve pratik öğrenim programına göre o iş yerinde öğrenmek amacı ile bir çıraklık sözleşmesi ile bir işyeri sahibinin hizmetine giren kimse…” olarak tanımlamıştır. Kanunun 5’inci maddesine göre çırak olabilmek için 12 yaşından küçük, 18 yaşından büyük olmamak gerekir. Bu hükümler çerçevesinde taraflar arasındaki ilişkinin niteliği belirlenirken, başka bir ifade ile, davacının uyuşmazlığa konu dönemde çırak olup olmadığına karar verilirken, çalışma ilişkisine bakılmalıdır.
Gerçekten de çıraklık sözleşmesinde, akdi ilişkinin üstün niteliği çalışma olgusu değil, sigortalıya bir meslek ve sanatın öğretilmesidir. Çırak, işyerinde üretimle ilgili çalışmalara bilfiil katılıyor, meslek ve sanat eğitimi arka planda tutuluyorsa, bu durumda çıraklık ilişkisinden söz edilemeyecektir.
DAVA. Davacı, davalılardan işverenlere ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitiyle sigorta başlangıcının 01.04.1997 olduğuna karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalılardan Kurum ve … vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
Dava; davacının, 01.04.1997-01.08.1997 ve 03.10.1997-15.07.1998 tarihleri arasında toplam 400 gün davalılar nezdinde geçen sigortalı çalışmalarının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulü ile hükümde yazılı şekilde karar verilmiş ise de bu sonuca eksik araştırma ve inceleme ile gidilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; … Halk Eğitim Merkezi ile dava dışı … Kristal şirketi arasında yapılan 03.03.1997 ve 01.08.1997 tarihli sözleşmelerde; cam dekorculuğu işini öğretecek usta öğreticiler ve kursiyerler bulunacağının, çalışılacak yerin … Halk Eğitim Merkezi tarafından belirleneceğinin, malzemeyi şirketin vereceğinin, yeni başlayan kursiyerlere asgari ücretin 2/3'ünün, daha önce çalışan usta kursiyerlere asgari ücret ödeneceğinin kararlaştırıldığı, sözleşmelerde ücretin kim tarafından ödeneceğinin açık olarak düzenlenmediği, davacının anılan sözleşmeler gereği çalıştırılan kişilerden olup makinede bardaklara dekor işi yaptığı, davacı adına … Halk Eğitim Merkezi tarafından düzenlenen 01.04.1997, 03.10.1997 tarihli işe giriş bildirgeleri bulunduğu, her ne kadar Halk eğitim Merkezi tarafından davacının “çırak” olduğu iddia edilmekte ve 1997/4-5-6-7-8-10-11-12, 1998/1-2-3-4-5-6-7 ay “aday çırak, çırak veya öğrencilerin listesi” başlıklı belgelerde davacının da adı bulunmakta, ayrıca davacının sigorta bildirimi çırak olarak yapılmış ise de işe giriş bildirgelerinde davacının çırak olduğuna dair herhangi bir ibare bulunmadığı, dava dışı… ve …’ın davalı Kuruma … Kristal işyerinde sigortasız çalıştırıldıklarına dair şikayeti üzerine davalı Kurumun teftiş kurulu başkanlığı tarafından araştırma-soruşturma raporu düzenlendiği, bu raporda … Kristal Şirketinin ortaklarından … ve Halk Eğitim Merkezi müdür yardımcısı…’nun beyanlarının alındığı, nihayetinde şikayetçilerin “Halk Eğitim Merkezi kursiyeri olduğu ve iş kazaları-meslek hastalıkları ile meslek sigortası primine tabi olarak bildirimlerinin yapılması gerektiği” kanaatinin bildirildiği anlaşılmaktadır.
Somut olayda, mahkemece 25.02.2015 tarih, 2013/499E, 2015/116K sayılı karar ile davanın kabulüne karar verildiği, Dairemizin 08.03.2016 tarih, 2015/9548E, 2016/3702K sayılı ilamı ile yapılacak iş gösterilerek, davacının çalışmasının 506 sayılı Yasa’ya tabi bir çalışma olup olmadığının ve işverenin kim olduğunun tespit edilmesi gerektiği belirtilerek kararın bozulduğu, mahkemece bozma ilamına uyulduğu halde gereğinin yerine getirilmediği; gerekçede ve hükümde işverenin kim olduğunun tartışılıp belirlenmediği anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlık işverenin kim olduğu ve davacının çalışmalarının 506 sayılı Yasa'ya tabi olup olmadığı noktasındadır.
Davanın yasal dayanağı 5510 sayılı Yasa'nın geçici 7/1’inci maddesi uyarınca uygulama alanı bulan mülga 506 sayılı Yasa'nın 4, 79 ve 108. maddeleri olup tespiti istenen dönemde 05.07.1977 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan 2089 sayılı Çırak, Kalfa ve Ustalık Kanunu yürürlükte olduğundan uyuşmazlığın bu Kanun hükümleri ile 506 sayılı Yasa'nın 2 ve 3’üncü maddelerine göre çözümlenmesi gerekmektedir.
506 sayılı Yasa'nın 4. maddesi uyarınca, “Bu kanunun uygulanmasında 2 nci maddede belirtilen sigortalıları çalıştıran gerçek veya tüzel kişiler "İşveren" dir. İşveren nam ve hesabına işin yönetimi görevini yapan kimseler "İşveren vekili" dir. Bu kanunda geçen işveren deyimi işveren vekilini de kapsar.”
Öte yandan; olağan olarak sigortalılık niteliği, 506 sayılı Yasa'nın 2. maddesine göre; hizmet akdinin kurulması ve 6. madde gereğince çalışmaya başlanması ile edinilir. Aynı Yasa'nın “Sigortalı Sayılmayanlar” başlıklı 3/II-B maddesinde; “Özel kanunda tarifi ve nitelikleri belirtilen çıraklar hakkında, çıraklık devresi sayılan süre içinde analık, malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları ile bu Kanunun 35 inci maddesi hükümleri uygulanmaz.” hükmü öngörülmüştür. Atıf yapılan ve tespit döneminde yürürlükte bulunan 2089 sayılı Kanunun 4’üncü maddesi çırağı; “Bu kanuna tabi bir sanatı, o sanat için düzenlenen teorik ve pratik öğrenim programına göre o iş yerinde öğrenmek amacı ile bir çıraklık sözleşmesi ile bir işyeri sahibinin hizmetine giren kimse…” olarak tanımlamıştır. Kanunun 5’inci maddesine göre çırak olabilmek için 12 yaşından küçük, 18 yaşından büyük olmamak gerekir. Bu hükümler çerçevesinde taraflar arasındaki ilişkinin niteliği belirlenirken, başka bir ifade ile, davacının uyuşmazlığa konu dönemde çırak olup olmadığına karar verilirken, çalışma ilişkisine bakılmalıdır.
Gerçekten de çıraklık sözleşmesinde, akdi ilişkinin üstün niteliği çalışma olgusu değil, sigortalıya bir meslek ve sanatın öğretilmesidir. Çırak, işyerinde üretimle ilgili çalışmalara bilfiil katılıyor, meslek ve sanat eğitimi arka planda tutuluyorsa, bu durumda çıraklık ilişkisinden söz edilemeyecektir.
Dava konusu olayda; her ne kadar davacı adına … Halk Eğitim merkezi adına tescilli 42413 sicil numaralı işyerinden işe giriş bildirgesi verilmiş ise de; … Halk Eğitim Merkezi'nin bu bildirgeleri … Ticaret A.Ş. ile yaptığı sözleşme çerçevesinde verdiği, 03.03.1997, 01.08.1997 tarihli sözleşmeler uyarınca işyerinde görevlendirilecek kişilerin … Ticaret A.Ş. ile varılacak mutabakat sonucu belirleneceği, kullanılacak malzemenin … Ticaret A.Ş. tarafından temin edileceği, atölyelerin giderlerinin … Ticaret A.Ş. tarafından ödeneceği gibi hususlar nazara alındığında, … Ticaret A.Ş.’nin işveren konumunda olup olmadığının tartışılması gerektiği açıktır. Sözleşmelerde yeni başlayan kursiyerlere asgari ücretin 2/3'ünün, daha önce çalışan usta kursiyerlere asgari ücret ödeneceğinin kararlaştırıldığı anlaşılmaktadır.
Mahkemece yapılacak iş; “3308 sayılı Kanuna tabi aday çırak, çırak veya öğrencilerin listesi” başlıklı evraklarda davacıya ödendiği belirtilen ücret tutarlarını, … Halk Eğitim merkezi ile … Ticaret A.Ş. arasındaki sözleşmelerde bulunan çalışanlara ödenecek ücrete dair hükümlere göre değerlendirmek, davacının yeni başlayan kursiyer ücreti mi usta kursiyer ücreti mi aldığını belirlemek, davacının ihtilaflı dönemde herhangi bir eğitime tabi tutulup tutulmadığını, tutulmuş ise süresini, ücretin kim tarafından ödendiğini netleştirmek, davacının çalışmasının şekli ve niteliği, üretime yönelik olup olmadığı, emir ve talimatların kimden alındığı konuları belirlenerek, öncelikle işverenin kim olduğu ardından davacının çalışmalarının niteliği ortaya koyulduktan sonra sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA 01.10.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.