SIK SIK RAPOR ALMA

SAYILAR

Esas No : 2024/316
Karar No : 2024/548
Tarihi : 03/04/2024
İlgili Kanun/Madde : 4857 S. İşK/17-21
Yargı Yeri: T.C. İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 26. HUKUK DAİRESİ

Ek Başlıklar :

  • SIK SIK RAPOR ALMA
  • KESİNTİSİZ RAPOR SÜRESİNİN İHBAR ÖNELLERİNİ 6 HAFTA AŞMAMASI
  • ARALIKLARLA ALINAN SIK RAPORLARIN İŞ AKINI BOZMASI
  • GEÇERLİ NEDENLERLE FESİH

Tam Metin

ÖZETİ 4857 sayılı yasanın 25/I-b bendi uyarınca “işçinin tutulduğu hastalığın tedavi edilemeyecek nitelikte olduğu ve işyerinde çalışmasında sakınca bulunduğunun Sağlık Kurulunca saptanması kaydıyla hastalık, kaza, doğum ve gebelik gibi hallerde işveren için iş sözleşmesini bildirimsiz fesih hakkının; belirtilen hallerin işçinin işyerindeki çalışma süresine göre 17.maddedeki bildirim sürelerini 6 hafta aşmasından sonra doğacağı” kurala bağlanmıştır. Bu fesih nedeni sağlık nedenlerinden kaynaklı haklı fesih nedenidir. İşçinin aldığı raporlar birden fazla ve aralıklarla alınmış ise aralıklı da olsa ihbar öneline ilaveten 6 hafta raporlu olması haklı fesih imkanı vermez. Bu durumda sık sık rapor almadan söz edilir ve koşulları var ise feshin geçerli nedene dayandığı kabul edilebilir.

Somut olayda davacının iş akdinin sık sık rapor alması nedeniyle işlerin aksaması nedeni ile feshedildiği anlaşılmaktadır.

Davalı vekilince ileri sürülen istinaf itirazları incelendiğinde cevap dilekçesinde sık sık rapor alma ve devamsızlık nedenine dayanıldığı görülmüştür. İş akdinin fesih sebebine göre 2021 yılında toplam 213 gün, 2022 yılı nisan ayına kadar ise 114 gün rapor kullandığı, kullanılan rapor süresi dikkate alındığında iş akışının bozulduğunun kanıtlanmış olduğu, buna göre iş akışının bozulduğu ve feshin geçerli nedenle yapıldığı, aksi yöndeki mahkeme kararının hatalı olduğu görülmüştür.

 

Mahalli mahkemesinden verilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulmuş ve dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderilmiş olmakla;

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava; Feshin geçersizliği ile işe iade ve buna bağlı mali haklara ilişkindir.

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: davacının davalı işverenlikte 01/05/2018 tarihinden iş akdinin haksız olarak feshedildiği 27/04/2022 tarihine kadar Yer Hizmetleri Sorumlusu olarak çalıştığını, iş akdinin haksız feshedildiği tarihte en son 5.600,00 TL net ücret aldığını, bu ücrete ek olarak aylık 900,00 TL yemek ücreti, yıllık 1.000,00 TL kıyafet yardımı, bayramlarda 250,00 TL bayram yardımı ve özel sağlık sigortası imkanlarından faydalandığını, tüm haklara ek olarak davacının bagaj kaçırmadığı takdirde yani müşterilerin izin verilen yükten fazla bagajları tespit ettiği takdirde prim aldığını, tüm bu ödemelerin davacıya banka üzerinden yapıldığını, davalı işverenliğin, davacının iş akdini Kartal 12. Notet in 13264 yevmiye numaralı ve 22/04/2022 tarihli ihtarnamesi ile feshettiğini, davalı işverenli tilen ihtarnamede müvekkilinin sık sık rapor aldığını, bu durumun müvekkiline duyulan güveni sarstığını, iyi niyet doğruluk ve bağlılık kurallarına aykırı olduğunu, bu nedenle müvekkilinden verim alınmadığını belirttiğini ve müvekkilinin iş akdini İş Kanunu madde 25/I/e bendi uyarınca feshettiğini, davacının 2020 yılında davalı işverenlikte çalıştığı sırada Covid 19 geçirdiğini, bu nedenle 14 gün zorunlu istirahate alındığını, Covid 19 hastalığı sonrasında davacıya Anorektal Fistül teşhisi konulduğunu, söz konusu hastalık sebebiyle kanserden şüphelenildiğini, bu hususta davacının yakın takip altında tutulduğunu, söz konusu hastalığın bağırsak ve devamı bölgesinde gerçekleştiğinden, hastalığın şiddetlendiği dönemlerde çalışmasının üçlü bir doktor heyeti tarafından uygun görülmediğini, bu süreçte çalışmaya devam eden davacının yeniden Covid olduğunu ve zorunlu istirahate alındığını, bu süreçte ameliyat olması gereken davacının, ameliyatını sürekli çalışması ve Covid 19 geçirmesi sebebiyle uzun zaman ertelemek zorunda kaldığını, ancak hastalık nedeniyle oluşan arızaların dayanılmaz hale gelmesi sonucu bağırsak ameliyatı olmak zorunda kaldığını, davacının sürekli rapor aldığı yönündeki iddialarının aksine, davacının 2 kere iş yerinde Covid 19 geçirmesi nedeniyle ve diğer zamanlarda ise devam eden hastal olan Anorektal Fistül sebebiyle rapor ak nı, bu kapsamda davalının iddia ettiği gibi sürekli raporda alınmasından ziyade var olan kronik bir hastalığın tedavisi için rapor alınması durumunun söz konusu olduğunu, davalı işverenliğin kötü niyetli olarak iş akdini İş Kanunu madde 25/Il/e uyarınca feshettiğini, davalı işverenliğin davacının iş akdini haksız olarak feshet belirtilen gerekçe ile fesih maddesinin bir bağlantısı olmadığını, bu kapsamda davalı işverenlikçe yapılmış olan feshin geçersiz olduğunu, davacının işe iadesine karar verilmesi gerektiğini belirterek feshin geçersizliğine, davacının işe iadesine, işe başlatılmaması halinde tazminat ve alacaklarının ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının iş akdinin sık sık ve artan yoğunlukta istirahat raporu almak suretiyle iş ilişkisinin gerektirdiği iyi niyet ve bağlılığa aykırı davranması sonucu, müvekkili şirket ile arasındaki güveni sarsması ve iş ilişi sürdürülmesinin imkansız hale gelmesi sebebiyle İş Kanunu madde 25/ll-e doğrultusunda feshedildiğini, davacının sık sık rapor alarak işe gelmediğinin, dava dilekçesinde ikrar edildiğini, davacının, işe giriş tarihi olan 01.05.2018 tarihinden fesih tarihi olan 27.04.2022 tarihine dek, müvekkili şirketin Terminal Hizmetleri Birimi nezdinde “Misafir Hizmetleri Memuru” olarak istihdam edildiğini, davacının Müvekkili Şirket nezdinde çalıştığı süreçte giderek artan bir ivmeyle ve farklı farklı nedenlerle rapor almaya başladığını, öyle ki; 2018 yılından 2020 yılına dek toplamda 48 gün istirahat raporu bulunan davacının 2021 yılında 124 gün, 2022 yılında fesih tarihi olan Nisan ayına dek 100 gün istirahat raporu bulunduğunu, davacının fesih tarihine giden süreçte giderek artan yoğunlukta, sık sık ve farklı şikayetlerle, birçoğu bağlantılı tarihler olmak üzere istirahat raporu aldığını, davacının, artan yoğunlukta devam eden bu davranışının Müvekkili Şirket tarafından fark edildiğini ve iyi niyet, doğruluk ve bağlılık kurallarına aykırı şekilde almış olduğu raporların Müvekkil Şirket’in güven ilişkisini sarstığından dolayı davacının iş akdinin İş Kanunu madde 25/ll-e düzenlemesi doğrultusunda feshedildiğini, davacının her ne kadar covid-19 hastalığına yakalandığı ve geçirdiği “anorektal fistür” rahatsızlığı nedeniyle raporlar aldığını belirtmekte ise de dilekçe ekindeki istirahat raporlarının, “migren, miyalji (kas ağrısı), üst solunum yolu hastalıkları, anal apse” gibi birçok farklı şikayete dayalı olarak düzenlendiği, bahsi geçen raporların kronik bir hastalığa dayanmadığının görüleceğini, davacının müvekkili şirkette çalıştığı süre boyunca toplamda 272 gün sık sık, farklı şikayetlerle ve birçoğu bağlantılı tarihlerde olmak üzere rapor alarak iş düzenini aksatmayı alışkanlık haline getirmesinin, İş Kanunu madde 25/11-(e) düzenlemesi kapsamında müvekkili şirketin son çare olarak fesih yoluna gitmesine sebebiyet verdiğini, müvekkili şirket’in seferlerinin zamanında ve prosedürlere uygun olarak gerçekleştirilmesi, yolcu sorunları ve şikayetlerinin hızlı bir şekilde çözümlenmesi ve istasyonda yaşanan olası problemlerin önlenmesi, davacının yaptığı işi zamanında bitirmesiyle doğrudan ilişkili olduğunu, davacının görevini yapmak için hazır bulunmaması halinde müvekkili şirketin müşteri ilişkilerinin, ticari itibarının ve dolayısıyla faaliyetlerinin olumsuz olarak etkileneceğinin açık olduğunu, davacının almış olduğu raporlar incelendiğinde, büyük bir çoğunluğunun bağlantılı ve rapor tarihlerinin başlangıç ve bitiş tarihlerinin ardışık tarihlerden oluştuğunun görüleceğini, örnek vermek gerekirse davacının, 2018 yılında 23 gün, 2019 yılında 14 gün, 2021 yılında 119 gün, 2022 yılında 115 gün bağlantılı ve ardışık tarihlerde rapor aldığını, davacının çalışma süresi boyunca toplamda 272 günlük istirahat raporu bulunduğunu, ancak davacının 2021 yılında 2022 yılı fesih tarihi olan 27.04.2022 tarihine kadar aldığı tüm raporlar incelenecek olursa, 05.08.2021 tarihinden 26.04.2022 tarihine dek bitişik tarihlerde, kesintisiz olarak 234 gün rapor aldığının görüleceğini, dolayısıyla davacının, son bir yıllık çalışma dönemini neredeyse hiç işe gitmeksizin tamamladığını, davacının iş akdinin haklı nedenle feshedildiğine dair beyanları baki kalmakla birlikte, Sayın Mahkemenin aksi bir kanaatte olması halinde dahi müvekkili şirket’in fesih işlemi için geçerli sebebi olduğundan davanın reddine karar verilmesi gerektiğinin 2022 tarihli ücret bordrosunda yer aldığı üzere fesih tarihinde davacının net ücretinin 5.616,00-TL olduğunu, bunun yanında çalıştığı gün sayısına bağlı olarak aylık net 100,00-TL kıdem ek ödemesinden faydalandığını, anılan kalemler dışında davacıya her ay aynı oranda ve düzenli olarak ödenen ücret kalemlerinin bulunmadığını, müvekkili şirketin 1.000-TL kıyafet yardımı yahut bayram yardımı adı altında herhangi bir ücret uygulamasının bulunmadığını, dava Tet bordroları incelendiğinde dahi “kıyafet yardımı” yahut “bayram yardımı” adı altında herhangi bir ödemede bulunulmadığını, müvekkili şirketin her ay düzenli olarak gerçekleştirdiği prim ödemesinin bulunmadığını, müvekkili şirketin, ancak ilgili mali yılda kar elde etmesi sonucu Genel Müdür onayı ile personelin bir takım koşulları yerine getirmesi halinde fonksiyonel prim ödemesinin söz konusu olduğunu, dava dilekçesinde de “bagaj kaçırmadığı takdirde yani müşterilerin izin verilen yükten fazla bagajları tespit ettiği takdirde” denilerek, fonksiyonel prim uygulamasının davacının ancak belirli şartları gerçekleştirmesi halinde hak kazanabildiği bir ödeme olduğunun açıkça kabul edildiğini, prim ödemesinin, şarta bağlı olarak gerçekleştirilmesi nedeniyle arızi nitelikte olduğunu, dolayısıyla davacının ücretine dahil olmadığını, davacının fiili çalışmasına, davalı şirketin dönemsel karlığına bağlı ve sürekli ödenmeyen bir kalem olduğunu, davacının iş akdinin eki nitelindeki Fonksiyonel Prim Prosedürü gereği mazeretsiz olarak devamsızlık yapmama, 3 gün ve üzeri rapor almama, yazılı uyarı almama, yer kazası yapmama gibi bir takım şartlara bağlı olarak öden davacının ücret bordroları incelendiğinde dahi, son bir. yıllık çalışma döneminde yalnızca iki kez, Mart 2022 ve Haziran 2021 aylarında farklı miktarlarda fonksiyonel prim ödendiğinin görüleceğini, ücret tespitinde arızi nitelikteki prim ödemesinin dikkate alınabilmesinin mümkün olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

Mahkemece; Davanın kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararına karşı süresinde davalı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.

Davalı vekili istinaf sebepleri olarak; yerel mahkemenin gerekçesi ve inceleme yönteminin hatalı olduğunu, mahkeme tarafından haklı sebeple fesih yapıldığı dolayısıyla geçerli sebeple feshin şartlarının oluşup oluşmadığı yönündeki görüş huzurdaki davanın konusu ile örtüşmediğini, geçerli sebeple feshi gerektiren eylemlerin varlığı durumunda davanın reddedilmesi gerektiği aşikar iken haklı sebeple fesih şartlarının oluşmadığından bahisle işe iade davasının kabulüne karar verilmesi hatalı olduğunu, davacının çalışma süresi boyunca artan bir ivme ile kullandığı istirahat raporlarının sayısı, davalı şirketten katlanması beklenemeyecek ölçüde olduğunu, davacı, istirahat raporu kullanma davranışını davalı şirketin güvenini suistimal edecek ölçüye çıkartmış olduğundan; iş akdi haklı nedenle feshedildiğini,2018 yılından 2020 yılına dek toplamda 48 gün istirahat raporu bulunan davacının 2021 yılında 124 gün, 2022 yılında fesih tarihi olan nisan ayına dek 100 gün istirahat raporu bulunmadığını, kök bilirkişi raporunda yapılan incelemelerden de sgk tarafından dosyaya sunulmuş olan raporların birçoğunun bağlantılı olduğu, başlangıç ve bitiş tarihleri ardarda tarihler olduğu, sık sık ve neredeyse aralıksız bir şekilde toplamda 272 gün istirahat raporu ile devamsızlık yapıldığını, her ne kadar mahkemenin 07.04.2023 tarihli celsesinde usul ekonomisi ilkesi uyarınca bildirilen tanıkların dinlenmeden dosyanın bilirkişiye tevdi edilmesine karar verilmiş olsa da, bildirilen tanıkların da dinlenmesiyle davacının sık sık ve artan yoğunlukta rapor alarak görev ve yükümlülüklerini yerine getirmekten kaçındığı, bu nedenle iş ilişkisinin müvekkil şirket bakımından çekilmez hale geldiği, dolayısıyla iş akdinin iş kanunu madde 25/ıı-e uyarınca haklı nedenle feshedildiği anlaşılacağını, feshin haklı nedenle yapıldığına ilişkin beyanlarımıza halel getirmemek kaydıyla; mahkeme feshin haklı nedene dayanmadığı yönünde bir değerlendirme yapılacaksa dahi geçerli sebeple yapıldığının kabulü gerektiğini, davalı şirketin seferlerinin zamanında ve prosedürlere uygun olarak gerçekleştirilmesi, yolcu sorunları ve şikayetlerinin hızlı bir şekilde çözümlenmesi ve istasyonda yaşanan olası problemlerin önlenmesi, davacının yaptığı işi zamanında bitirmesiyle doğrudan ilişkilidir; dolayısıyla davacının görevini yapmak için hazır bulunmaması halinde davalı şirketin müşteri ilişkilerinin, ticari itibarının ve dolayısıyla faaliyetlerinin olumsuz olarak etkileneceğini, davacının çalışma süresi boyunca toplamda 272 günlük istirahat raporu bulunmaktadır. ancak davacının 2021 yılında 2022 yılı fesih tarihi olan 27.04.2022 tarihine kadar aldığı tüm raporlar incelenecek olursa, 05.08.2021 tarihinden 26.04.2022 tarihine dek bitişik tarihlerde, kesintisiz olarak 234 gün rapor aldığı görülecektir. dolayısıyla davacı, son bir yıllık çalışma dönemini neredeyse hiç işe gitmeksizin tamamlamıştır. Bu bakımdan, huzurdaki davaya konu fesih işleminin iş kanunu madde 25/ı-b bakımından da değerlendirilmesi gerekmektedir. anılan madde uyarınca davacının bildirim süresini altı hafta aşar mahiyette rapor alması, davalı şirket bakımından ayrı bir haklı fesih nedeni teşkil ettiğini, davalı şirket nezdinde 4 yıla yakın çalışması bulunan davacının, 8 haftalık bildirim süresi bulunmaktadır. davacının birbirine ardışık tarihlerde kesintisiz 234 günlük rapor süresinin, 8+6 hafta karşığı 98 günü aştığına, bu durumda davalı şirket bakımından iş kanunu madde 25/ı-b uyarınca haklı nedenle fesih nedeni doğduğuna izahat bulunmadığını belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

Mahkemece dosyaya toplanan deliller incelenmiştir.

Gerekçe;

HMK’nun 355. maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık halleri dışında taraflarca ileriye sürülmemiş sebepler inceleme konusu yapılamayacağından davalı vekilinin istinaf başvuru dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.

Hukuk Mahkemeleri Kanunu’nun (HMK) 355.maddesine göre istinaf incelemesi, HMK’nın 356/1.maddesi gereği incelemenin duruşmalı yapılmasını gerektiren eksik bir husus görülmemekle duruşmasız olarak yapılmıştır.

Taraflar arasında fesih haklı ve ya geçerli olup olmadığı hususunda ihtilaf söz konusudur.

Yerel mahkemece davacının SGK ve özlük kayıtları getirtilmiş ve hesap raporu alınmıştır.

Dosya kapsamından davacının davalı işverenlik nezdinde 01.05.2018 – 27.04.2022 tarihleri arasında çalıştığı ve iş akdinin davalı işverenlikçe feshedildiği sabittir.

Yerel mahkemece ” İşveren fesih bildirimi ile bağlıdır. Davacının iş akdi esasen haklı fesih nedenine dayandırılsa da yapılan fesih haklı fesih koşullarını taşımamaktadır. Sözkonusu fesih nedeni esasen geçerli fesih nedeni olarak kabul edilip edilemeyeceği değerlendirilmesi gerekmekte ise de işveren haklı fesih ( md.25/II-e) sebebini yazılı fesih bildiriminde bildirmiş olup bu sebep ile bağlı olduğundan , davacının fesih nedeni yönünden savunmasının alınmamış olmasının ve feshin şeklen geçersizliğinin de tartışılmasına lüzum bulunmamaktadır. Bu nedenle İşveren fesih bildirimi ile bağlı olması, davacının iş akdi esasen haklı fesih nedenine dayandırılsa da yapılan fesih haklı fesih koşullarını taşımaması dikkate alınarak , bilirkişi raporu ile 7036 s.k. Md.12 gereği yasal mali sonuçlar belirlenerek davacının işe iadesi gerektiği kabul edilmiştir. ” şeklide gerekçe ile davanın kabulüne karar verildiği görülmüştür.

4857 sayılı yasanın 25/I-b bendi uyarınca ” işçinin tutulduğu hastalığın tedavi edilemeyecek nitelikte olduğu ve işyerinde çalışmasında sakınca bulunduğunun Sağlık Kurulunca saptanması kaydıyla hastalık, kaza, doğum ve gebelik gibi hallerde işveren için iş sözleşmesini bildirimsiz fesih hakkının ;belirtilen hallerin işçinin işyerindeki çalışma süresine göre 17.maddedeki bildirim sürelerini 6 hafta aşmasından sonra doğacağı” kurala bağlanmıştır. Bu fesih nedeni sağlık nedenlerinden kaynaklı haklı fesih nedenidir. İşçinin aldığı raporlar birden fazla ve aralıklarla alınmış ise aralıklı da olsa ihbar öneline ilaveten 6 hafta raporlu olması haklı fesih imkanı vermez. Bu durumda sık sık rapor almadan söz edilir ve koşulları var ise feshin geçerli nedene dayandığı kabul edilebilir.

Somut olayda davacının iş akdinin sık sık rapor alması nedeniyle işlerin aksaması nedeni ile feshedildiği anlaşılmaktadır.

Davalı vekilince ileri sürülen istinaf itirazları incelendiğinde cevap dilekçesinde sık sık rapor alma ve devamsızlık nedenine dayanıldığı görülmüştür. İş akdinin fesih sebebine göre 2021 yılında toplam 213 gün, 2022 yılı nisan ayına kadar ise 114 gün rapor kullandığı, kullanılan rapor süresi dikkate alındığında iş akışının bozulduğunun kanıtlanmış olduğu, buna göre iş akışının bozulduğu ve feshin geçerli nedenle yapıldığı, aksi yöndeki mahkeme kararının hatalı olduğu görülmüştür.

Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin istinaf başvurularının yerinde olduğu, mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğu ancak delillerin toplanmış olmasına göre karardaki hata ve eksikliklerin yerel mahkemesine gönderilmeksizin dosya üzerinden ve yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda Dairemizce değerlendirilebileceği sonucuna varıldığından yeniden hüküm kurulmasının doğru olacağına dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;

1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun yerinde olduğu, ilk derece mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğu anlaşılmakla, HMK ‘nun 353/1-a.6 maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının KALDIRILMASINA,

2-Davanın REDDİNE,

1-Alınması gereken 427,60 TL karar ve ilam harcından peşin yatırılan 80,70 TL nispi harcın mahsubu ile bakiye 346,90TL karar ve ilam harcının davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,

-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T.’nin 13. maddesi gereğince 17.900,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,

-Davalı tarafından mahkeme ve istinaf safahatında yapılan toplam 200,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,

-800,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak hazineye irad kaydına,

-Kullanılmayan gider avanslarının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,

3-Davalı vekilinin istinaf başvurusu yerinde olduğundan taraflarınca ödenen istinaf harçlarının talepleri halinde iadesine,

-İstinaf incelemesi duruşma açılmaksızın dosya üzerinden neticelendirildiğinden taraflar lehine istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,

-Kararın tebliği ile harç tahsil müzekkeresi yazılması işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,

Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi tarafından verilen karar tarihinde yürürlükte olan 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 8/a maddesi ile 4857 sayılı İş Kanunu’nun 20/3.maddesi uyarınca kesin olmak üzere03/04/2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.