ÖZETİ Somut olayda, davacının davalı Şirketlere ait hastanelerde 2011-2018 yılları arasında radyoloji uzmanı doktor olarak çalıştığı dosya kapsamı ile sabit olup uyuşmazlık, davacının görevi sebebiyle radyasyona maruz kalıp kalmadığı, maruz kalınan radyasyon miktarına göre yukarıda açıklanan mevzuat kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği noktasındadır. Mahkemece, dosya kapsamında mevcut dozimetre kayıtları değerlendirilmeden davacının söz konusu mevzuat kapsamında olduğuna karar verilmiştir. Davalı taraf dozimetre kayıtlarında da gözüktüğü üzere, davacının radyasyon oranının sıfır olduğunu savunmuştur. Dosya içeriğine göre dozimetre kayıtları incelenmediği gibi, davacının ne şekilde hangi işlemleri yaparken radyasyona maruz kaldığı, tıbbi ve teknik bakımdan ne kadar süre ile ne oranda radyasyona maruz kalındığına yönelik bir araştırma yapılmamıştır. Yetersiz inceleme ile sonuca gidilmesi hatalıdır. Mahkemece gerekirse davalı işyerinde keşif yaptırılmak suretiyle davacının çalışma ortamı, çalışma düzeni, fiilen yaptığı iş ve işlemler, günlük hasta sayısı, kullandığı cihazların radyasyon yayıp yaymadığı, davacının işlem ve hasta sayısına göre ne kadar süreyle radyasyon yayan cihaz kullandığı gibi unsurlar ile dozimetre raporları birlikte incelenerek tıbbi ve teknik yönden açıklayıcı ve detaylı değerlendirme içeren rapor alınmalı, bu rapor ile dosya kapsamındaki tüm deliller birlikte değerledirilerek davacının ilgili mevzuat kapsamında olup olmadığı belirlendikten sonra şua iznine yönelik bir karar verilmelidir. Eksik inceleme ile karar verilmesi hatalı olup, kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
- DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı Şirketlere ait hastanelerde radyoloji doktoru olarak 22.10.2011 tarihinden iş sözleşmesinin haksız nedenle feshedildiği 16.10.2018 tarihine kadar çalıştığını, çalıştığı süre içerisinde bizzat radyasyon ve radyoaktif ışınlara maruz kalacak ortamlarda çalıştığını, haftalık çalışma süresinin 35 saat olmasına rağmen tam zamanlı olarak çalıştırıldığını iddia ederek kıdem ve ihbar tazminatı ile fazla çalışma, prim, yıllık izin ve şua izni alacaklarının ve iş sözleşmesinin 8.1.4 maddesinde yer alan 150.000 USD tutarında cezai şartın davalılardan tahsilini talep etmiştir.
- CEVAP
Davalılar vekili cevap dilekçesinde; davacının işçi olmadığını, serbest meslek makbuzu keserek ticari ilişki kapsamında hizmet sunduğunu, davacının ameliyatlar öncesinde hastalardan haricen ilave ücret aldığını ve bu durumun Sosyal Güvenlik Kurumundan gelen yazı ile öğrenildiğini, yapılan inceleme neticesinde davacının hastane yönetiminin bilgisi ve onayı olmadan iş sözleşmesine aykırı bir şekilde para tahsil ettiğinin anlaşılması üzerine iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiğini, prim alacaklarının ödendiğini, çalışma saatlerini kendisinin belirlediğini, davacının almış olduğu primlerin yapılmış ise fazla çalışmalarını karşıladığını, davacının cezai şart talebinde bulunamayacağını, yıllık izinlerini de kullandığını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının davalılara ait hastanede 22.10.2011-16.10.2018 tarihleri arasında radyoloji uzmanı olarak çalıştığı, iş sözleşmesinin mevzuata ve sözleşmeye aykırı bir şekilde hastası B.G’den ameliyat öncesinde haricen para aldığı ve bu durumun Sosyal güvenlik Kurumuna yapılan şikayet neticesinde öğrenildiği ve banka kayıtlarına göre de bu paranın davacı tarafça alındığının sabit olması nedeniyle iş sözleşmesinin davalı işverence haklı nedenle feshedildiği, iş sözleşmesinde yer alan prim sistemine göre davacının kendi yaptığı tedavi işlemlerinden % olarak prim alacağına hak kazandığı, şua izninin kullandırıldığının davalı işverence ispatlanamadığı yine davalı işverence yıllık izinlerin kullandırıldığının ispatlanamadığı, davacının çalışma sistemine göre fazla çalışma yaptığını ise ispatlayamadığı gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
- İSTİNAF
- İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.
- İstinaf Sebepleri
- Davacı vekili istinaf dilekçesinde; Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından yürütülen soruşturma sonucu beklenmeden iş sözleşmesinin feshedildiğini, olayın Sosyal Güvenlik Kurumunca tespit edildiği tarih ile fesih tarihi arasında 6 iş günlük sürenin geçtiğini bu nedenle feshin haksız olduğunu, iş sözleşmesinde davacının çalışma saatlerinin davalılar tarafından belirleneceğinin açıkça yazılı olduğunu, tanık beyanları ile fazla çalışma yapıldığının sabit hâle geldiğini, müvekkilinin baktığı hastalara ilişkin eksik inceleme yapıldığını ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.
- Davalılar vekili istinaf dilekçesinde; davacı ile müvekkilleri arasında işçi işveren ilişkisi olmadığını, davacının serbest meslek erbabı olduğunu, davacının davalı Şirketlerde farklı zamanlarda çalışması olup her bir davalıda geçen dönemin ayrıştırılarak hesaplamaların buna göre yapılması gerektiğini, her iki şirketin aynı gruba ait olması nedeniyle müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmalarının hatalı olduğunu, alacakların zamanaşımına uğradığını, faizlerin hatalı belirlendiğini, davacıya yapılan ödemelerin her ay kendisinin kestiği makbuzlara göre yapıldığından prim ödemesinin reddi gerektiğini, dosyaya sunulan davacıya ait dozimetre kayıtlarının hiçbir bilirkişi tarafından incelenmeden davacının şua iznine hak kazandığının kabul edildiğini, verilen kararın eksik incelemeye dayalı olduğunu, davacının sıfır radyasyona maruz kaldığından şua iznine hak kazanmasının mümkün olmadığını ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.
- Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalılar nezdinde radyoloji uzmanı hekim olarak çalışan davacının B.G. adlı hastasından mevzuata aykırı olarak ameliyat parası aldığı yönündeki hasta yakını şikayeti ile hastane hakkında soruşturma başlatılması üzerine, davacının hasta mağduriyetine yol açtığı ve hastanenin güvenini sarstığı gerekçesiyle iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından feshedildiği, dosya içindeki banka kaydına göre “B.G. ameliyat” açıklamasıyla davacının hesabına 5.400,00 TL para gönderildiğinin sabit olduğu, bu hâliyle, davacının eyleminin doğruluk ve bağlılığa uymayan davranış olarak değerlendirilerek, haklı fesih nedeniyle kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin, ayrıca işverenin haksız feshine bağlanmış olan cezai şart talebinin reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı; davacının hak ettiği yıllık izinlerin tamamının kullandırıldığı veya ücretinin ödendiği ispat edilemediğinden yıllık izin ücreti alacağına karar verilmesinde hata olmadığı; kendi çalışma saatlerini ve planını kendisi hazırlayan, dosyadaki beyan ve belgelerle sabit olduğu üzere aynı dönemde kendine ait muayenehaneyi de işletmeye devam eden davacının fazla çalışma ücreti alacağına hak kazanmadığına dair kabulde hata bulunmadığı; taraflar arasındaki iş sözleşmesinde yer alan prim hesabına göre prim alacağı talebinin kabulüne karar verilmesinde isabetsizlik olmadığı; 3153 Sayılı Radiyoloji, Radiyom ve Elektrikle Tedavi ve Diğer Fizyoterapi Müesseseleri Hakkında Kanun (3153 sayılı Kanun) ile bu Kanun’un uygulamasına yönelik hazırlanan Radyoloji, Radyom ve Elektrikle Tedavi Müesseseleri Hakkında Nizamname hükümlerine göre davacıya şua izinlerinin kullandırıldığı ispat edilemediğinden, bu alacak talebinin kabulüne karar verilmesinin de doğru olduğu; aynı gruba ait iki hastanede geçen çalışma sürelerinin birleştirilmesinin doğru ve kanun gereği olduğu; hükmedilen alacaklar yönünden temerrüt tarihinin arabuluculuk son tutanak tarihi olarak kabul edilmesinin de doğru olduğu gerekçesiyle tarafların istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
- TEMYİZ
- Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.
- Temyiz Sebepleri
- Davacı vekili; istinaf dilekçesinde belirttiği sebepleri tekrar ederek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
- Davalılar vekili; istinaf dilekçesinde belirttiği sebepleri tekrar ederek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
- Gerekçe
- Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacının 3153 sayılı Kanun ile ilgili Tüzük ve Yönetmelik hükümleri kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği ve bu bağlamda şua iznine hak kazanıp kazanamayacağı, iş sözleşmesinin işverence haklı nedenle feshedilip edilmediği, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, cezai şart ve fazla çalışma ücreti alacağının ispatı, prim alacağının hesabı, davalılar arasındaki ilişkinin tespiti ve bu bağlamda hüküm altına alınan alacaklardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olup olmadıkları ile faiz noktasında toplanmaktadır.
- İlgili Hukuk
- 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile ve 371 inci maddesi.
- 4857 sayılı İş Kanunu’nun 17, 32 ve 41 inci maddeleri ile 120 nci madde atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1475 sayılı İş Kanunu’nun 14 üncü maddesi.
- 3153 sayılı Kanun’a 5947 sayılı Kanun’la eklenerek 30.01.2010 tarihinde yürürlüğe giren ek 1 inci maddesi şöyledir:
“İyonlaştırıcı radyasyonla teşhis, tedavi veya araştırmanın yapıldığı yerler ile bu iş veya işlemlerde çalışan personelin haftalık çalışma süresi 35 saattir. Bu süre içerisinde, Sağlık Bakanlığınca çıkarılacak yönetmelikte belirtilen radyasyon dozu limitleri de ayrıca dikkate alınır. Doz limitlerinin aşılmaması için alınması gereken tedbirler ile aşıldığı takdirde izinle geçirilecek süreler ve alınacak diğer tedbirler Sağlık Bakanlığınca çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.”
- Uyuşmazlık konusu dönemde yürürlükte bulunan 3153 sayılı Kanun’a müsteniden yayımlanan Radyoloji, Radyom ve Elektrikle Tedavi Müesseseleri Hakkında Nizamname’nin 24 üncü maddesi şöyledir:
“Bu gibi müesseselerde, her röntgen mütahassısının veya röntgen ve radyom ile iştigal eden kimsenin senede dört hafta muntazaman devamlı tatil yapması mecburidir.”
- Uyuşmazlık konusu dönemde yürürlükte bulunan Radyasyon Güvenliği Yönetmeliği’nin “Yıllık doz sınırları” başlıklı 10 uncu maddesi şöyledir:
” Yıllık doz sınırları sağlığa zarar vermeyecek şekilde uluslararası standartlara uygun olarak, Kurum tarafından radyasyon görevlileri ve toplum üyesi kişiler için ayrı ayrı belirlenmiştir. Yıllık toplam doz aynı yıl içindeki dış ışınlama ile iç ışınlamadan alınan dozların toplamıdır. Kişilerin, denetim altındaki kaynaklar ve uygulamalardan dolayı bu sınırların üzerinde radyasyon dozuna maruz kalmalarına izin verilemez ve bu sınırlara tıbbi ışınlamalar ve doğal radyasyon nedeniyle maruz kalınacak dozlar dahil edilemez.
- a) (Değişik:RG-29/9/2004-25598) Radyasyon görevlileri için etkin doz ardışık beş yılın ortalaması 20 mSv’i, herhangi bir yılda ise 50 mSv’i geçemez. El ve ayak veya cilt için yıllık eşdeğer doz sınırı 500 mSv, göz merceği için 150 mSv’dir. Cilt için en yüksek radyasyon dozuna maruz kalan 1 cm2’lik alanın eşdeğer dozu, diğer alanların aldığı doza bakılmaksızın ortalama cilt eşdeğer dozu olarak kabul edilir.
- b) (Değişik:RG-29/9/2004-25598) Toplum üyesi kişiler için etkin doz yılda 1 mSv’i geçemez. Özel durumlarda; ardışık beş yılın ortalaması 1 mSv olmak üzere yılda 5 mSv’e kadar izin verilir. Cilt için yıllık eşdeğer doz sınırı 50 mSv, göz merceği için 15 mSv’dir
- c) 18 yaşından küçükler Tüzüğün 6ncı maddesine göre radyasyon uygulaması işinde çalıştırılamazlar. Bu Yönetmeliğin 15inci maddesinin (b) bendinde belirtilen alanlarda, eğitim amaçlı olmak koşuluyla, eğitimleri radyasyon kaynaklarının kullanılmasını gerektiren 16-18 yaş arasındaki stajyerler ve öğrenciler için etkin doz, herhangi bir yılda 6 mSv’i geçemez. Ancak el, ayak veya deri için yıllık eşdeğer doz sınırı 150 mSv, göz merceği için 50 mSv’dir.”
- Değerlendirme
- Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacının tüm, davalılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
- Somut olayda, davacının davalı Şirketlere ait hastanelerde 2011-2018 yılları arasında radyoloji uzmanı doktor olarak çalıştığı dosya kapsamı ile sabit olup uyuşmazlık, davacının görevi sebebiyle radyasyona maruz kalıp kalmadığı, maruz kalınan radyasyon miktarına göre yukarıda açıklanan mevzuat kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği noktasındadır. Mahkemece, dosya kapsamında mevcut dozimetre kayıtları değerlendirilmeden davacının söz konusu mevzuat kapsamında olduğuna karar verilmiştir. Davalı taraf dozimetre kayıtlarında da gözüktüğü üzere, davacının radyasyon oranının sıfır olduğunu savunmuştur. Dosya içeriğine göre dozimetre kayıtları incelenmediği gibi, davacının ne şekilde hangi işlemleri yaparken radyasyona maruz kaldığı, tıbbi ve teknik bakımdan ne kadar süre ile ne oranda radyasyona maruz kalındığına yönelik bir araştırma yapılmamıştır. Yetersiz inceleme ile sonuca gidilmesi hatalıdır. Mahkemece gerekirse davalı işyerinde keşif yaptırılmak suretiyle davacının çalışma ortamı, çalışma düzeni, fiilen yaptığı iş ve işlemler, günlük hasta sayısı, kullandığı cihazların radyasyon yayıp yaymadığı, davacının işlem ve hasta sayısına göre ne kadar süreyle radyasyon yayan cihaz kullandığı gibi unsurlar ile dozimetre raporları birlikte incelenerek tıbbi ve teknik yönden açıklayıcı ve detaylı değerlendirme içeren rapor alınmalı, bu rapor ile dosya kapsamındaki tüm deliller birlikte değerledirilerek davacının ilgili mevzuat kapsamında olup olmadığı belirlendikten sonra şua iznine yönelik bir karar verilmelidir. Eksik inceleme ile karar verilmesi hatalı olup, kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.
- KARAR
Açıklanan sebeplerle;
- Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
- İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgililere iadesine,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
20.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.