İlgili Kanun / Madde
4857 S. İşK/17-25
T.C
YARGITAY
9. HUKUK DAİRESİ
Esas No. 2022/6276
Karar No. 2022/7894
Tarihi: 15.06.2022
l ŞÜPHE FESHİ
l İŞÇİNİN CEZA MAHKEMESİNDE DELİL YETERSİZLİĞİNDEN BERAAT ETMESİNİN FESİH ANINDA İŞVERENDE OLUŞAN ŞÜPHEYİ ORTADAN KALDIRAN BİR OLGU OLMADIĞI
ÖZETİ: Davacı hakkında Balıkesir 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 2020/449 Esas, 2021/191 karar sayılı kararı ile delil yetersizliğinden beraat karar verildiği ve kararın kesinleştiği dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Ceza Mahkemesi hâkiminin delil yetersizliği nedeniyle verdiği beraat kararı hukuk hakimini bağlamaz. Davacının şahsı ile ilgili olarak silahlı terör örgütüne üye olma ve yardım etme suçlaması ile dava açılması şüphe feshinin varlığı için yeterli bir sebeptir. Ceza yargılaması neticesinde delil yetersizliği sebebiyle beraate dair karar verilmiş olması, fesih anında işverende oluşan şüpheyi ortadan kaldıran bir etkiye sahip değildir. Ayrıca davacının Bank Asya'da hesabının olduğu ve 17-25 Aralık 2013 ile 2015 yılları arasında ve sonrasında da hesabın aktif olduğu, FETÖ talimatlarından sonra hesapta artış olduğu soruşturma dosyasındaki Savcılık mütâlaasında ifade edilmiş olup dosyadaki kayıtlardan da tespit edilmiştir.
Davacının çalıştığı Kurumun konumu, stratejik yapısı ve davacının görevi ve yukarıda açıklanan hususlar birlikte değerlendirildiğinde; fesih için geçerli nedenin varlığı sabit olup feshin aynı zamanda haklı nedene dayanıp dayanmadığı ileride açılacak ihbar ve kıdem tazminatı davasında belirleneceğinden, geçerli nedenin tespit edildiği bu aşamada davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile kabulü hatalıdır.
DAVA: Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen işe iade davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının 30.04.2012 tarihli iş sözleşmesiyle davalı Güney Marmara Kalkınma Ajansında (GMKA) çalışmaya başladığını, iş sözleşmesinin 29.07.2016 tarihinde bildirimsiz ve tazminatsız olarak feshedildiğini, fesihte "Terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı olan FETÖ/PDY oluşumuna iltisakınızın ve/veya bunlarla irtibatlı olduğunuzun değerlendirilmesi nedeniyle, 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükümünde Kararnamenin 4. Maddesinin g bendi kapsamında….iş aktiniz bildirimsiz ve tazminatsız olarak feshedilmiştir." denildiğini ancak müvekkili hakkında en ufak bir şüpheli durumun (herhangi bir kanun dışı örgüte üye olma vs. ihtimali) kesinlikle olmadığını, davacı hakkında kesinleşmiş Mahkeme kararı olmadığını, hatta bu konuda aleyhine açılmış herhangi bir dava olmadığını bu nedenle feshin geçerli bir nedene dayanmadığını beyan ederek feshin geçersizliğine ve müvekkilinin işe iadesine, Mahkemece verilecek işe iade kararı kesinleşinceye kadar geçecek süre için 4 aylık süreye ilişkin ücret ve diğer haklarının müvekkiline ödenmesine, kanuni süre içerisinde başvurulduğu hâlde işe başlatılmama durumunda 4857 sayılı İş Kanunu'nun (4857 sayılı Kanun) 21 inci maddesinin birinci fıkrası gereğince 8 aylık ücret tutarında işe başlatmama tazminatı ödenmesi gerektiğinin tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname (667 sayılı KHK) ile, Cumhurbaşkanı'nın başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu tarafından, darbe teşebbüsünün "TSK içinde örgütlenmiş FETÖ / PDY mensupları , bunlarla birlikte hareket eden bazı kamu görevlileri ve sivil unsurlar" tarafından gerçekleştirildiğinin değerlendirildiğini, darbe teşebbüsünün tamamen sonlandırılması ve benzer bir müdahale teşebbüsünün tekrarlanmaması, genel olarak FETÖ / PDY'nin demokratik Anayasal düzen ile temel hak ve hürriyetlere yönelik tehdidinin tamamen ortadan kaldırılması, bu kapsamda yapılacak mücadelenin daha etkin bir şekilde sürdürülebilmesinin amaçlandığını, bu amaç doğrultusunda FETÖ / PDY 'ye aidiyeti, iltisakı veya irtibatı belirlenen eğitim kurumları, sağlık kuruluşları, sendikalar, vakıflar ve dernekler gibi tüm kurum ve kuruluşların kapatılması, terör örgütlerine veya MGK'ca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu değerlendirilen yargı mensupları dahil tüm kamu çalışanlarının meslekten veya kamu görevinden çıkarılması; bazı suçlara ilişkin soruşturma ve kovuşturmaların etkililiğinin arttırılması yönünde tedbirler öngörüldüğünü, Kalkınma Ajansının bir kamu kurumu olduğunu, personelinin de kamu kurumunda çalışan ve kamu görevi ifa eden işçi statüsünde olduğunu, 27.07.2016 tarihinde Yönetim Kurulu tarafından kapalı oturumda yapılan görüşmeler sonucu, Emniyet Müdürlükleri, Olağanüstü Hal Büroları, Bakanlıklar ve Milli İstihbarat Teşkilatından (MİT) gelen istihbaratlar ve bilgiler değerlendirilerek davacı ile birlikte 6 kişinin "Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı , FETÖ / PDY oluşumuna iltisakı ve / veya irtibatı oldukları değerlendirildiğinden" iş sözleşmelerinin 29.07.2016 tarihli ve 2016/2 sayılı Yönetim Kurulu kararı ile feshedildiğini, davanın yersiz olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Balıkesir 2. İş Mahkemesinin 01.06.2017 tarihli ve 2017/396 Esas, 2017/53 Karar sayılı kararıyla;
"…Somut olayda davacının iş akdinin , davalı Ajans Yönetim Kurulu tarafından , Emniyet Müdürlükleri , Olağanüstü Hal Büroları , Bakanlıklar ve MİT ' den gelen istihbaratlar ve bilgiler üzerine , " Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı , FETÖ / PDY oluşumuna iltisakı ve / veya irtibatı olduğu değerlendirmesi sonucunda feshedildiği anlaşılmaktadır. Nitekim Balıkesir C. Başsavcılığının cevabi yazısında da davacı hakkında FETÖ / PDY üyeliği nedeniyle devam etmekte olan bir soruşturma bulunduğu anlaşılmaktadır.
Terör örgütü üyesi olduğu yönünde aleyhinde şüphe bulunan bir kişiyi çalıştırmaya devam etmesi işverenden beklenemez. Böyle bir durumda ilgilinin terör örgütü üyesi olduğunun somut ve kesin delillerle veya mahkeme kararı ile belirlenmesi de işverenden beklenemez. Nitekim Yüksek Yargıtayın yerleşmiş görüşleri de iş ilişkisinin sürdürülmesinin işverenden beklenemeyeceği hallerde ceza soruşturması veya kamu davasının sonucunun beklenmesine gerek olmadığı yönündedir.
Tüm bu nedenler karşısında davacının iş akdinin feshinin geçerli nedene dayandığı kannatine varıldığından davanın reddine karar verilmesi gerekmiştir…" gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesinin 06.09.2017 tarihli ve 2017/1474 Esas, 2017/1166 Karar sayılı kararıyla; 5521 sayılı Kanun'un geçici 1 inci maddesi ve 8 inci maddesinin ikinci fıkrası gereğince davacı açısından istinaf yoluna başvurma süresinin, yüze karşı karar tarihi olan 01.06.2017 tarihinde başladığı, gerekçeli kararın tebliğ edildiği 19.06.2017 tarihinden itibaren de 8 günlük kanuni süre içerisinde gerekçeli istinaf dilekçesi sunulmadığı, buna göre davacının gerekçeli istinaf yoluna başvuru dilekçesini sunma süresinin 28.06.2017 (Ramazan Bayramı sonrası) tarihinde sona erdiği, davacı yanca bu tarihten 6 gün sonra 04.07.2017 tarihinde verilen gerekçeli istinaf yoluna başvurma dilekçesinin süresinde verilmediği ve süresinde verilmeyen dilekçeye değer verilemeyeceği; kararda 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 355 inci maddesi gereğince kamu düzenine aykırı bir husus da saptanmadığı da anlaşılmakla davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesinin 01.11.2017 tarihli ve 2017/42647 Esas, 2017/23780 Karar sayılı kararıyla;
"…Davacı hakkında Balıkesir Cumhuriyet Başsavcılığına FETÖ/PDY üyeliği nedeniyle yapılan soruşturma olup olmadığına ilişkin yazılan müzekkere sonucunda davacı hakkında soruşturma yürütüldüğü yönünde cevap verildiği görülmüş ise de bu soruşturmanın sonuçlanması beklenmeden hüküm tesisi yerinde değildir. Öncelikle kabul gerekçesi olan soruşturma sonucunun beklenmesi, Emniyet Genel Müdürlüğü ve Jandarma Genel Komutanlığı'nın Terörle Mücadele, Kaçakçılık Organize Suçlar ve İstihbarat ile ilgili birimlerinden ve Bilgi Teknolojileri Kurumundan varsa davacı ile ilgili bilgi ve belgeler ile yine Bank Asyaya açılmış mevduat hesapları, hesap hareketleri ve bankacılığa ilişkin işlemler olup olmadığı sorulmalı, tüm bilgi ve belgeler değerlendirilerek sonucuna göre hüküm kurulması…" gerektiği gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararı kaldırılarak İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile
"…Bozma ilamı doğrultusunda; Balıkesir CBS'den 2016/10246 soruşturma sayılı dosyasının kesinleşmesi beklenilmiş ve Balıkesir 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 2020/449 E. Sayılı dosya numarasını alması üzerine uyap üzerinden incelenmiştir. Dosyada davacının örgüte bilerek isteyerek yardım etme suçundan beraat ettiği ve dosyanın 02/04/2021 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır. Dosyamız bilirkişi Av. Harun Akman'a gönderilmiş ve bilirkişi raporu aldırılmıştır.
…
Dosya kapsamından anlaşıldığından açıklanan nedenlerle makul sürede gerçekleştirilmeyen haksız feshin geçerli nedene dayanmadığı kanaatine varıldığından davanın kabulüne ve davacının işe iadesine karar verilmesi gerekmiştir. " gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili; davacının 667 sayılı KHK ile, Cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu tarafından, darbe teşebbüsünün "TSK içinde örgütlenmiş FETÖ / PDY mensupları , bunlarla birlikte hareket eden bazı kamu görevlileri ve sivil unsurlar" tarafından gerçekleştirildiğinin değerlendirildiğini, darbe teşebbüsünün tamamen sonlandırılması ve benzer bir müdahale teşebbüsünün tekrarlanmaması, genel olarak FETÖ / PDY'nin demokratik anayasal düzen ile temel hak ve hürriyetlere yönelik tehdidinin tamamen ortadan kaldırılması, bu kapsamda yapılacak mücadelenin daha etkin bir şekilde sürdürülebilmesinin amaçlandığını, bu amaç doğrultusunda FETÖ / PDY 'ye aidiyeti, iltisakı veya irtibatı belirlenen eğitim kurumları, sağlık kuruluşları, sendikalar, vakıflar ve dernekler gibi tüm kurum ve kuruluşların kapatılması, terör örgütlerine veya MGK'ca devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu değerlendirilen yargı mensupları dahil tüm kamu çalışanlarının meslekten veya kamu görevinden çıkarılmasına karar verildiğini, burada irtibat ve iltisak yönünden genel kanaatin dikkate alınacağını, soruşturma sonucu hükmün yaklaşık 5 yıl sürebileceğini, bunun beklenemeyeceğini, davacının Bank Asya'daki hesap hareketlerinin aktif olduğunu ve 2014 yılında arttığını, Yargıtay kararlarında bu yönden feshin geçerli nedene dayandığına karar verilip feshin haklı nedene dayalı olup olmadığının ileride açılacak alacak davasında tartışılması gerektiğine hükmedildiğini, aynı nedenle işten çıkartılan işçiler yönünden işe iade davasının reddedildiğini ileri sürerek temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, iş sözleşmesinin işverence feshinin haklı veya geçerli nedene dayanıp dayanmadığı ve davacının işe iade talebinin yerinde olup olmadığına ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
4857 sayılı Kanun'un 18, 19, 20 ve 25 inci maddeleri.
667 sayılı KHK hükümleri.
3. Değerlendirme
1.Davacının iş sözleşmesi 667 sayılı KHK kapsamında yapılan değerlendirme sonucu "Terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı olan FETÖ/PDY oluşumuna iltisakınızın ve/veya bunlarla irtibatlı olduğunuzun değerlendirilmesi nedeniyle" feshedilmiştir. Aynı gün davacı ile birlikte 6 işçinin iş sözleşmesinin aynı gerekçelerle feshedildiği dosya kapsamından anlaşılmaktadır.
2.Bu işçilerden M.A.B'nin açtığı işe iade davası reddedilmiş; Bölge Adliye Mahkemesince davacının istinaf başvurusunun esastan reddine dair karar Yargıtay (kapatılan) 22. Hukuk Dairesinin 27.09.2017 tarihli ve 2017/38504 Esas, 2017/19504 Karar sayılı ilâmıyla onanmış olup davacının maddi hata talebi de aynı Daire tarafından reddedilmiştir. Aynı şekilde diğer işçiler M.E ve Y.S.'nin açtığı işe iade davalarında verilen ret kararları da onanarak kesinleşmiştir.
3.Davacı hakkında Balıkesir 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 2020/449 Esas, 2021/191 karar sayılı kararı ile delil yetersizliğinden beraat karar verildiği ve kararın kesinleştiği dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Ceza Mahkemesi hâkiminin delil yetersizliği nedeniyle verdiği beraat kararı hukuk hakimini bağlamaz. Davacının şahsı ile ilgili olarak silahlı terör örgütüne üye olma ve yardım etme suçlaması ile dava açılması şüphe feshinin varlığı için yeterli bir sebeptir. Ceza yargılaması neticesinde delil yetersizliği sebebiyle beraate dair karar verilmiş olması, fesih anında işverende oluşan şüpheyi ortadan kaldıran bir etkiye sahip değildir. Ayrıca davacının Bank Asya'da hesabının olduğu ve 17-25 Aralık 2013 ile 2015 yılları arasında ve sonrasında da hesabın aktif olduğu, FETÖ talimatlarından sonra hesapta artış olduğu soruşturma dosyasındaki Savcılık mütâlaasında ifade edilmiş olup dosyadaki kayıtlardan da tespit edilmiştir.
4. Davacının çalıştığı Kurumun konumu, stratejik yapısı ve davacının görevi ve yukarıda açıklanan hususlar birlikte değerlendirildiğinde; fesih için geçerli nedenin varlığı sabit olup feshin aynı zamanda haklı nedene dayanıp dayanmadığı ileride açılacak ihbar ve kıdem tazminatı davasında belirleneceğinden, geçerli nedenin tespit edildiği bu aşamada davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile kabulü hatalıdır.
5.Belirtilen sebeplerle, 4857 sayılı Kanun'un 20 nci maddesinin üçünçü fıkrası uyarınca, hükmün bozulmak suretiyle ortadan kaldırılması ve aşağıdaki gibi karar verilmesi gerekmiştir.
VII. KARAR
Yukarıda belirtilen sebeplerle;
1.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih, esas ve karar numaraları belirtilen kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2.Davanın REDDİNE,
3.Karar tarihi itibariyle alınması gerekli olan 80,70 TL karar ve ilâm harcından, peşin alınan 29,20 TL harcın mahsubu ile bakiye 51,50 TL karar ve ilâm harcının davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4.Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, davalı tarafından yapılan 108.60 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile bu davalıya ödenmesine,
5.Karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre 5.100,00 TL ücreti vekâletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6.Taraflarca yatırılan gider avanslarından varsa kullanılmayan bakiyelerinin ilgili tarafa iadesine,
7.Peşin alınan temyiz harcının istek halinde hâlinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, karardan bir örneğin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
15.06.2022 gününde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.