TARIM İŞİ OLUP OLMADIĞININ BELİRLENMESİ

SAYILAR

Esas No : 2008/23194
Karar No : 2010/8536
Tarihi : 29.03.2010
İlgili Kanun/Madde : 4857 S.İşK/4 5521 S.İşMK/1
Yargı Yeri: T.C YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ

Ek Başlıklar : l TARIM İŞİ OLUP OLMADIĞININ BELİRLENMESİ l TARIM VE ORMAN İŞLERİNDE ÜRETİM VE BAKIM DIŞINDA KALAN İŞLERİN İŞ YASASI KAPSAMINDA OLMASI

Tam Metin

İlgili Kanun / Madde
4857 S.İşK/4
5521 S.İşMK/1

T.C
YARGITAY
9. HUKUK DAİRESİ
    
Esas No. 2008/23194
Karar No. 2010/8536
Tarihi: 29.03.2010                     

l TARIM İŞİ OLUP OLMADIĞININ BELİRLENMESİ
l TARIM VE ORMAN İŞLERİNDE ÜRETİM VE BAKIM DIŞINDA KALAN İŞLERİN İŞ YASASI KAPSAMINDA OLMASI

ÖZETİ: 4857 sayılı İş Kanunu'nun 4. maddesinin 1. fıkrasının b bendi uyarınca, 50'den az işçi çalıştırılan (50 dahil) tarım ve orman işlerinin yapıldığı işyerlerinde veya işletmelerinde, bu kanun hükümleri uygulanmaz. Kısaca, işçi tarım ve orman işlerinin yapıldığı bir işyerinde çalışan işçi ise, bu işçi ile işveren ararındaki uyuşmazlığın iş mahkemesinde değil, görevli hukuk mahkemesine çözümlenmesi gerekir (Yargıtay 9.HD. 25.3.2008 gün 2007/ 9975 E, 2008/ 6368 K).
Ancak tarım ve orman işlerinin yapıldığı işyerinde 50 dahil daha az işçi bulunmasına rağmen, işyerinde sendika örgütlenmesi sonucu Toplu İş Sözleşmesi bağıtlanmış ise, sendika üyesi işçi ile işveren arasındaki uyuşmazlığın 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanunu'nun 66. maddesi uyarınca iş mahkemesinde görülmesi gerekir.
Bunun dışında 4857 sayılı İş Kanunu'nun 4. maddesinde tarım ve orman işlerinin yapıldığı işyerlerinde çalışanların kanun kapsamına girmeyeceği açıklandıktan sonra, aynı madde de ayrık durumlara yer verilmiştir.
Sonuç olarak, tarım ve orman işletmelerindeki bitki ve hayvan üretimi, bakım ve yetiştirmesi dışında kalan işler İş Kanununa tabidir.
Diğer taraftan, işçi tarım işinde çalışırken bu iş dışında tarım işi sayılmayan ek bir görevde çalışabilir. Örneğin bekçilik, şoförlük gibi. Bu durumda yaptığı işler arasında hangisinin baskın olduğu açıklığa kavuşturulmalı ve sonucuna göre görevli mahkeme belirlenmelidir.

DAVA: Davacı, kıdem, ihbar tazminatı, fazla çalışma, genel tatil, hafta tatili,
Yıllık izin ücret alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır. Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi M.A.Bostancı  tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı vekili, davacının, davalıya ait işyerinde Mart 1989 yılında çalışmaya başladığını, 1995 yılında ücret, fazla mesai, bayram çalışmaları ve yıllık izin paralarını alamaması nedeniyle kıdem tazminatını almaksızın işyerinden ayrıldığını, davalının yeniden işe çağırması nedeniyle 15.8.1997 tarihinde işe başladığını ve 3.11.2006 tarihine kadar işyerinde eşi ile birlikte çalıştığını, müvekkilinin 3.11.2006 tarihinde davalının adresine gidip alamadığı işçilik alacaklarını istediğinde davalı tarafından işten kovulduğunu belirterek, kıdem ve ihbar tazminatı, genel tatil, hafta tatili, fazla çalışma ücreti, ücret ve yıllık izin ücretinin hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı vekili, davacının işinin ineklerin bakımı olduğunu, davacının para talebinde bulunması üzerine davalının kendisine daha sonra ödeme yapacağını belirttiğini ancak davacının işi bırakarak ayrıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, "Tüm dosya kapsamı, dinlenen tanık anlatımları ve dosya içerisine celb edilen Bartın Sulh Ceza Mahkemesinin 2007/57 E ve 2007/679 K. sayılı ilamı içeriğine göre ve davacının ücret alacaklarının ödenmemesi nedenleri ile iş akdinin davacı tarafından haklı olarak fesh edildiği, iş akdi davacı tarafından feshedildiğinden ihbar tazminatı alacağının koşulları oluşmadığından bu talebin reddine, yine fazla çalışma ücreti alacağı ile milli ve dini bayram alacakları da davacı tarafından ispatlanamadığından reddine ve alınan bilirkişi raporuna göre açılan davanın kısmen kabul kısmen reddi ile kıdem tazminatının iş akdinin feshi tarihi olan 3.11.2006 tarihinden itibaren bankalarca mevduata uygulanan en yüksek faizi ile birlikte, yıllık ücretli izin alacağının, ücret alacağının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmiştir." gerekçesiyle kıdem tazminatı, ücret ve yıllık izin ücreti taleplerinin kabulüne, ihbar tazminatı, ulusal bayram genel tatil, hafta tatili ve fazla çalışma ücreti taleplerinin ise reddine karar verilmiştir.
Hüküm, davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Uyuşmazlık yapılan işin tarım işi olup olmadığı ve işçinin İş Kanunu kapsamında kalıp kalmadığı noktasında toplanmaktadır.
Görev konusu kamu düzenine ilişkin olup mahkemece kendiliğinden dikkate alınmalıdır. İş mahkemelerinin görev alanını hakim, tarafların iddia ve savunmalarına göre değil, 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun 1. maddesini esas alarak belirleyecektir.
İs Mahkemelerinin bulunmadığı yerlerde iş davalarına bakmak üzere bir asliye hukuk mahkemesi görevlendirilir. İş davalarına bakmakla görevli asliye hukuk mahkemesine açılan dava "iş mahkemesi sıfatıyla" açılmamış ise, mahkeme görevsizlik kararı veremez. Bu durumda, asliye hukuk mahkemesi ara kararı ile "iş mahkemesi sıfatıyla " baktığını belirterek davaya bakmaya devam eder.
İşçinin İş Kanunu kapsamında kalmaması halinde iş mahkemesine açılan davada, dava dilekçesinin görev nedeni ile reddi ve davanın görevli hukuk mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekir. Davanın esastan reddi usule aykırı olacaktır.
5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun 1. maddesi uyarınca İş Kanununa göre işçi sayılan kimselerle işveren veya işveren vekilleri arasında iş akdinden veya iş Kanununa dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının çözüm yeri iş mahkemeleridir.
4857 sayılı İş Kanunu'nun 4. maddesinin 1. fıkrasının b bendi uyarınca, 50'den az işçi çalıştırılan (50 dahil) tarım ve orman işlerinin yapıldığı işyerlerinde veya işletmelerinde, bu kanun hükümleri uygulanmaz. Kısaca, işçi tarım ve orman işlerinin yapıldığı bir işyerinde çalışan işçi ise, bu işçi ile işveren ararındaki uyuşmazlığın iş mahkemesinde değil, görevli hukuk mahkemesine çözümlenmesi gerekir (Yargıtay 9.HD. 25.3.2008 gün 2007/ 9975 E, 2008/ 6368 K).
Ancak tarım ve orman işlerinin yapıldığı işyerinde 50 dahil daha az işçi bulunmasına rağmen, işyerinde sendika örgütlenmesi sonucu Toplu İş Sözleşmesi bağıtlanmış ise, üye sendika üyesi işçi ile işveren arasındaki uyuşmazlığın 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanunu'nun 66. maddesi uyarınca iş mahkemesinde görülmesi gerekir.
Bunun dışında 4857 sayılı İş Kanunu'nun 4. maddesinde tarım ve orman işlerinin yapıldığı işyerlerinde çalışanların kanun kapsamına girmeyeceği açıklandıktan sonra, aynı madde de ayrık durumlara yer verilmiştir.
Buna göre;
1.Tarım sanatları ile tarım aletleri, makine ve parçalarının yapıldığı atölye ve fabrikalarda görülen işlerde,
2.Tarım işlerinde yapılan yapı işlerinde,
3.Halkın faydalanmasına açık park ve bahçelerde
4.Bir işyerinin eklentisi durumundaki bahçe işlerinde, çalışanların İş Kanunu kapsamında olacakları belirtilmiştir.
Sonuç olarak, tarım ve orman işletmelerindeki bitki ve hayvan üretimi, bakım ve yetiştirmesi dışında kalan işler İş Kanununa tabidir.
Diğer taraftan, işçi tarım işinde çalışırken bu iş dışında tarım işi sayılmayan ek bir görevde çalışabilir. Örneğin bekçilik, şoförlük gibi. Bu durumda yaptığı işler arasında hangisinin baskın olduğu açıklığa kavuşturulmalı ve sonucuna göre görevli mahkeme belirlenmelidir.
Somut olayda, davacı işçinin, davalıya ait işyerinde bekçilik yaptığı iddia edilmiş, davalı taraf ise davacının hayvanların bakımı ile ilgilendiğini belirtmiştir.
Davacının görevinin ne olduğu araştırılmadığı gibi beyanları alınan tanıkların da bu yöndeki bilgilerine başvurulmamıştır.
Mahkemece, öncelikle davacının yaptığı iş, gerekirse mahallinde yapılacak keşif ve taraf tanıklarının beyanlarına tekrar başvurularak tespit edildikten sonra sonuca gidilmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Kabule göre; davalı işyerindeki toplam çalışma süreside dosya içeriğinden anlaşılamamaktadır. Mahkemece, davacıya ait hizmet döküm cetvellerinin tamamı celbedildikten sonra, davalı vekilinin cevap dilekçesinde belirttiği, çalışma süresine ilişkin kabul beyanı da göz önüne alınarak, tereddüte yer bırakmayacak şekilde belirlenerek sonuca gidilmesi gerekirken, bilirkişi raporundaki gerekçesiz değerlendirme ile hüküm kurulması ve davalı asilin duruşma sırasında, davacının ücretine yönelik beyan ettiği miktarların davacı asile de sorulmak sureti ile çalışılan yerdeki üretim ile uyumlu olup olmadığı tespit edilerek karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi diğer bozma nedenleridir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 29/03/2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.