İlgili Kanun / Madde
6356 S. STK/43
T.C
YARGITAY
9. HUKUK DAİRESİ
Esas No. 2022/2769
Karar No. 2022/2952
Tarihi: 09.03.2022
lTOPLU İŞ SÖZLEŞMESİ YETKİ TESPİTİNE İTİRAZ
l ALTI İŞ GÜNLÜK HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE İÇİNDE İTİRAZIN GÖREVLİ MAKAMA KAYIT ETTİRİLEREK YAPILMASININ GEREKTİĞİ
lTOPLU İŞ SÖZLEŞME YETKİSİNE İTİRAZ SÜRESİNİN HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE OLDUĞU
ÖZETİ: Yetki tespitine karşı yapılan itirazların yetki tespiti yazısının taraflara tebliğ edildiği tarihten itibaren 6 iş günü içerisinde mahkemeye yapılabileceği ve bu itiraz dilekçesinin de görevli makama kayıt ettirildikten sonra mahkemeye verileceği açıkça hüküm altına alınmıştır. Anılan bu düzenlemedeki 6 iş günlük süre hak düşürücü bir süredir.
DAVA: Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, Güvenlik İş Sendikası’nın 21.02.2020 tarihinde davalı Bakanlığa yetki tespiti için başvuruda bulunduğunu, Bakanlıkça da sendikanın yetkili olduğunun tespit edildiğini, bu tespitin usul ve yasaya aykırı olduğunu, iptalinin gerektiğini, işyerinde iş sözleşmesi ile çalışanların tamamının dikkate alınmadığını, bu konuda bilirkişi incelemesi yapılması gerektiğini iddia ederek yetki tespitinin iptalini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalılar, davanın reddini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
İlk Derece Mahkemesince, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davalı Bakanlığın, sendikanın yetki tespitine ilişkin kararının doğru olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İstinaf başvurusu:
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti:
Bölge Adliye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesince tarafların iddia ve cevapları dışında gerekçe olarak bilirkişi raporuna atıfla yetinilmiş, yasaya aykırı olarak tarafların iddia ve savunmaları değerlendirilmeden gerekçesiz bir şekilde davanın reddine karar verildiği, dosyada tüm delillerin toplandığı, davanın mahiyeti de gözönüne alınarak bu husus, kararı ortadan kaldırıp mahkemesine gönderme sebebi olarak görülmediği ve eleştirilmekle yetinildiği, 6356 sayılı Yasa'nın 43. maddesinin 1. bendine göre yetki tespitine karşı yapılan itirazların yetki tespiti yazısının taraflara tebliğ edildiği tarihten itibaren 6 iş günü içerisinde mahkemeye yapılabileceği, aynı maddenin 2. bendinde ise bu dilekçenin görevli makama kayıt ettirildikten sonra mahkemeye verileceğinin açıkça hüküm altına alındığı ve 6 iş günlük sürenin hak düşürücü süre olduğu, somut olayda davacı işyerine Bakanlığın yetki tespitine ilişkin yazısı 31/03/2020 tarihinde tebliğ edildiği, 06/04/2020 tarihinde dava dilekçesi formatında bir dilekçenin kuruma verildiği ve kurumca 07/04/2020 tarihinde kayıt altına alındığı, davanın ise kanunda emredilen 6 iş günlük süre geçtikten sonra 01/06/2020 tarihinde açıldığı, dosya içerisindeki tebliğ belgesi kayıt ve belgelerden açıkça anlaşıldığı, Yasada bahsedilen 6 iş günlük hak düşürücü süre mahkemeye başvuru için öngörülmüş süre olup, bu sürede tek başına dava dilekçesinden farklı bir dilekçenin kuruma kayıt ettirilmesinin davanın süresinde açıldığı yönünde kabulü açıkça yasaya aykırı olduğu, bu duruma göre süresinde açılan bir davadan söz etmenin mümkün olmadığı, Mahkemece davanın süresinde açıldığının kabulü ile esasa girerek gerekçesiz bir şekilde davanın esastan reddedilmesinin hatalı olduğu, davanın süresinde açılmaması sebebiyle usulden reddi gerektiği gerekçesiyle,
“1)Davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddi ile, hakkında istinaf başvurusunda bulunulan İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK'nun 353/1-b-2 hükmü gereğince düzelterek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak üzere ORTADAN KALDIRILMASINA,
2)Davanın süresinde açılmaması nedeniyle dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE,” karar verilmiştir.
Temyiz Başvurusu:
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
Uyuşmazlığın geldiği bu safhada, yetki tespitine itiraz davasının yasal süresi içinde açılıp açılmadığının açıklığa kavuşturulması gereklidir.
6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu'nun 43’üncü maddesinde;
''(1) Kendilerine 42 nci madde uyarınca gönderilen tespit yazısını alan işçi veya işveren sendikaları veya sendika üyesi olmayan işveren; taraflardan birinin veya her ikisinin yetki şartlarına sahip olmadığı veya kendisinin bu şartları taşıdığı yolundaki itirazını, nedenlerini de göstererek yazının kendilerine tebliğ edildiği tarihten itibaren altı iş günü içinde mahkemeye yapabilir.
(2) İtiraz dilekçesi görevli makama kayıt ettirildikten sonra mahkemeye verilir. Kurulu bulunduğu işkolunda çalışan işçilerin yüzde üçünden daha az üyesi bulunan işçi sendikası, yetki itirazında bulunamaz.
(3) İtiraz dilekçesinde veya ekinde somut delillerin yer almaması hâlinde itiraz incelenmeksizin reddedilir. İşçi ve üye sayılarının tespitinde maddi hata ve süreye ilişkin itirazları mahkeme altı iş günü içinde duruşma yapmaksızın kesin olarak karara bağlar. Bunların dışındaki itirazlar için mahkeme, duruşma yaparak karar verir ve karar temyiz edildiği takdirde Yargıtay tarafından on beş gün içinde kesin olarak karara bağlanır.
(4) 42 nci maddenin üçüncü fıkrası uyarınca kendisine yetki şartlarına sahip olmadığı bildirilen işçi sendikası, altı iş günü içinde yetkili olup olmadığının tespiti için dava açabilir. Mahkeme açılan davayı o işkolunda çalışan işçilerin en az yüzde üçünü üye kaydeden işçi sendikaları ile işveren sendikası veya sendika üyesi olmayan işverene de bildirir. Mahkeme davayı iki ay içinde sonuçlandırır.
(5) İtiraz, karar kesinleşinceye kadar yetki işlemlerini durdurur.'' düzenlemesi mevcuttur.
Bu düzenlemeye göre yetki tespitine karşı yapılan itirazların yetki tespiti yazısının taraflara tebliğ edildiği tarihten itibaren 6 iş günü içerisinde mahkemeye yapılabileceği ve bu itiraz dilekçesinin de görevli makama kayıt ettirildikten sonra mahkemeye verileceği açıkça hüküm altına alınmıştır. Anılan bu düzenlemedeki 6 iş günlük süre hak düşürücü bir süredir.
Bununla birlikte; 26 Mart 2020 tarihli ve 31080 (Mükerrer) sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 7226 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un geçici 1 inci maddesiyle;
“(1)Covid-19 salgın hastalığının ülkemizde görülmüş olması sebebiyle yargı alanındaki hak kayıplarının önlenmesi amacıyla;
“a) Dava açma, icra takibi başlatma, başvuru, şikâyet, itiraz, ihtar, bildirim, ibraz ve zamanaşımı süreleri, hak düşürücü süreler ve zorunlu idari başvuru süreleri de dâhil olmak üzere bir hakkın doğumu, kullanımı veya sona ermesine ilişkin tüm süreler;6/1/1982tarihli ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu, 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ve 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile usul hükmü içeren diğer kanunlarda taraflar bakımından belirlenen süreler ve bu kapsamda hâkim tarafından tayin edilen süreler ile arabuluculuk ve uzlaştırma kurumlarındaki süreler 13/3/2020 (bu tarih dâhil) tarihinden, … İtibaren 30/4/2020 (bu tarih dâhil) tarihine kadar durur. Bu süreler, durma süresinin sona erdiği günü takip eden günden itibaren işlemeye başlar. Durma süresinin başladığı tarih itibarıyla, bitimine on beş gün ve daha az kalmış olan süreler, durma süresinin sona erdiği günü takip eden günden başlamak üzere on beş gün uzamış sayılır. Salgının devam etmesi halinde Cumhurbaşkanı durma süresini altı ayı geçmemek üzere bir kez uzatabilir ve bu döneme ilişkin kapsamı daraltabilir. Bu kararlar Resmî Gazete’de yayımlanır.” düzenlemesi yapılmış ve bilahare 30.04.2020 tarihli ve 31114 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Cumhurbaşkanı kararı ile de yargı alanındaki hak kayıplarının önlenmesi amacıyla getirilen bu sürelerin 01.05.2020 (bu tarih dahil) tarihinden 15.06.2020 (bu tarih dahil) tarihine kadar uzatılmasına karar verilmiştir.
Yukarıda zikredilen Kanun hükümleri ve yapılan açıklamalar çerçevesinde somut uyuşmazlık değerlendirildiğinde,
Somut uyuşmazlıkta; Bakanlığın yetki tespitine ilişkin yazısının davacı tarafa 31.03.2020 tarihinde tebliğ edildiği ve bu tespite karşı itiraz dilekçesinin görevli makamca 07.04.2020 tarihinde kayıt altına alındığı ve eldeki davanın ise 01.06.2020 tarihinde açıldığı sabittir. Nitekim bu olgular Bölge Adliye Mahkemesinin de kabulündedir.
Ayrıca Covid-19 salgın hastalığının Ülkemizde görülmüş olması sebebiyle yargı alanındaki hak kayıplarının önlenmesi amacıyla çıkarılan ve yukarıda zikredilen 7226 sayılı Kanun hükmü ile Cumhurbaşkanı kararı gereğince dava açma, icra takibi başlatma, başvuru, şikâyet, itiraz, ihtar, bildirim, ibraz ve zamanaşımı süreleri, hak düşürücü süreler ve zorunlu idari başvuru süreleri de dâhil olmak üzere bir hakkın doğumu, kullanımı veya sona ermesine ilişkin tüm süreler 13.3.2020 (bu tarih dâhil) tarihinden 15.06.2020 (bu tarih dahil) tarihine kadar durmasına karar verilmiştir.
Dolayısıyla yetki tespitine itiraz davası için öngörülen 6 iş günlük sürenin de bu durma süresi kapsamında değerlendirilmesi gereken sürelerdendir. Bu tespit bağlamında, davacı tarafa yetki tespit yazısının durma süresi içinde tebliğ edildiği, dolayısıyla dava açma süresinin 15.06.2020 tarihine kadar da uzadığı açıktır. Hal böyle iken 01.06.2020 tarihinde açılan davanın 6 iş günlük süresi içinde olmadığını kabul etmek yerinde değildir.
Açıklanan tüm bu nedenlerle, Bölge Adliye Mahkemesince uyuşmazlığın esasının incelenmesi gerekirken davanın süresi içinde açılmadığının kabulü ile sonuca gidilmesi isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç: Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 09/03/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.