ÖZETİ: 6356 sayılı Kanun’da iş günü kavramı tanımlanmamış olmakla birlikte, belirtilen sürenin hesabında çalışılmayan günlerin dikkate alınmaması gerekmektedir. Çalışılmayan günlerin belirlenmesi bakımından ise tespite itirazın mahkemeye yapılacak olması ve öncesinde de itiraz dilekçesinin görevli makama kayıt ettirilmesi zorunluluğunun bulunması hususları nazara alındığında, mahkemeler ile Çalışma ve İş Kurumu il müdürlüklerinin çalışma günlerinin gözetilmesi gerektiği ve bu suretle altı iş günlük sürenin hesaplanması gerektiği açıktır.
657 sayılı Kanun’un 99 uncu maddesine göre cumartesi ve pazar günlerinin hafta tatili olması sebebiyle iş günü olarak sayılamayacakları tartışmasızdır. Ayrıca, 2429 sayılı Kanun’un 2 nci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendi gereğince, ulusal, resmî ve dinî bayram günleri ile yılbaşı günü, 1 Mayıs günü ve 15 Temmuz günü, resmî daire ve kuruluşlarda tatil yapılması sebebiyle, 2429 sayılı Kanun’un 2 nci maddesinde belirtilen tatil günleri de altı iş günlük sürenin belirlenmesinde nazara alınamazlar.
Somut uyuşmazlıkta, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından yapılan olumlu yetki tespit yazısı davacı işverene 12.03.2024 tarihinde tebliğ edilmiş, yukarıda ayrıntılı olarak açıklanan iş günü süreleri dikkate alındığında, davacı tarafından altı iş günlük kanuni süre içerisinde olmak üzere 20.03.2024 tarihinde itiraz dilekçesi görevli makama kayıt ettirilerek usulüne uygun olarak dava açılmıştır. Belirtmek gerekir ki İlk Derece Mahkemesi ile Bölge Adliye Mahkemesince, somut olayda dava açılması için öngörülen hak düşürücü sürenin hesabı bakımından Cumartesi gününün iş günü olarak sayılması gerektiğine dair tespiti isabetsizdir.
Taraflar arasındaki yetki tespitine itiraz davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; tespitin işletme bazında yapılması gerektiğini, Bakanlık tarafından işçi sayısının hatalı belirlendiğini, gerekli sayısal çoğunluğun sağlanmadığını, tespitin hatalı olduğunu belirterek ve dilekçesinde yazılı diğer sebeplerle Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı (ÇSGB) Çalışma Genel Müdürlüğünün 08.03.2024 tarihli ve 349266 sayılı yetki tespitinin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı vekili cevap dilekçesinde; itirazın hak düşürücü süre içinde yapılmadığını, tespitin hukuka uygun olduğunu belirterek ve dilekçesinde yazılı diğer sebeplerle davanın reddini istemiştir.
2. Davalı Elektrik Gaz Su ve Baraj Çalışanları Sendikası vekili cevap dilekçesinde; itirazın süresinde yapılmadığını, davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, davacının itirazının yerinde olmayıp Bakanlığın tespitinin hukuka uygun olduğunu, müvekkili Sendikanın gerekli sayısal çoğunluğu sağladığını belirterek ve dilekçesinde yazılı diğer sebeplerle davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının dava dilekçesinde olumlu yetki tespiti kararının tebliğine yönelik olarak taraflarına usulsüz tebligat yapıldığı yönünde bir itirazda bulunmadığı, davacıya olumlu yetki tespiti kararının 12.03.2024 tarihinde tebliğ edildiğinin anlaşıldığı, davacı tarafından ÇSGB Kayseri Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğüne itiraz dilekçesinin 20.03.2024 tarihinde kayıt ettirildiği ve aynı tarihte dava açıldığı, 12.03.2024 gününün Salı gününe denk gelmekte olup 6 iş günlük sürenin (takvimdeki pazar günü dışlanmak suretiyle) 19.03.2024 tarihinde sona erdiği, sonuç olarak 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun (6356 sayılı Kanun) 43 üncü maddesinin birinci fıkrasında belirtilen 6 günlük hak düşürücü süre içerisinde itirazın kaydettirilip davanın açılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili; İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul ve kanuna aykırı olduğunu, Mahkemece hak düşürücü süre incelemesi yapılırken öncelikle tebligatın usulüne uygun yapılıp yapılmadığının incelenmesi gerektiğini, akabinde hak düşürücü süre yönünden değerlendirme yapılması gerektiğini, tebliğ mazbatasının dosya arasında bulunmadığını, mazbatanın dosya içine kazandırılması ve akabinde tebligatı alan kişinin tespiti ile usule uygun bir tebligat yapılıp yapılmadığının değerlendirilmesi gerektiğini, tebliğ evrakının alındığını 13.03.2024 tarihinde öğrendiklerini, davanın bu yönüyle süresi içerisinde açıldığını, Mahkemece hak düşürücü süre yönünden yapılan hatalı inceleme neticesinde, esasa yönelik iddia ve taleplerinin incelenmemiş olduğunu, dava dilekçesinde belirtilen davalı Şirket merkezinin İstanbul’da olmasına karşın maliki olduğu HES’in Kayseri İlinde bulunduğunu, yapılan yetki tespitinin işletme bazında yapılması gerektiğini, işyeri olarak yapılmasının hatalı olduğunu, davacıya ait birden fazla fizikî birim bulunmakta olduğunu, işyeri toplu iş sözleşmesi yetkisi tanınmasının usul ve kanuna aykırı olduğunu, Bakanlık tarafından verilen yetki tespiti kararında eksik inceleme ve değerlendirmeler sonucu davacı Şirketin yönetim merkezi dâhil edilmeyerek Sendikaya davacı Şirket ile işyeri bazında toplu iş sözleşmesi yapabilme yetisi tanındığının görüleceğini, bu hususun çalışanların sendikal haklarının ihlalini oluşturmakta olduğunu, bu hususların araştırılması için tanık bildirildiğini ve ayrıca mahkemeden keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılması talep edilmiş ise de Mahkemece hiçbir delillerinin değerlendirilmemiş olduğunu, hak düşürücü süre yönünden yapılan eksik inceleme neticesinde davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu belirterek ve dilekçesinde yazılı diğer sebeplerle istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesi kararının isabetli olduğu gerekçesiyle başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz başvurusunda bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; istinaf dilekçesinde belirttiği sebeplerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, 6356 sayılı Kanun’un 41 inci ve devamı maddeleri kapsamında yetki tespitine itiraz istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın (Anayasa) “Toplu iş sözleşmesi ve toplu sözleşme hakkı” kenar başlıklı 53 üncü maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“İşçiler ve işverenler, karşılıklı olarak ekonomik ve sosyal durumlarını ve çalışma şartlarını düzenlemek amacıyla toplu iş sözleşmesi yapma hakkına sahiptirler.”
2. 6356 sayılı Kanun’un “Yetki” kenar başlıklı 41 inci maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“Kurulu bulunduğu işkolunda çalışan işçilerin en az yüzde birinin üyesi bulunması şartıyla işçi sendikası, toplu iş sözleşmesinin kapsamına girecek işyerinde başvuru tarihinde çalışan işçilerin yarıdan fazlasının, işletmede ise yüzde kırkının kendi üyesi bulunması hâlinde bu işyeri veya işletme için toplu iş sözleşmesi yapmaya yetkilidir.”
3. 6356 sayılı Kanun’un “Yetki tespiti için başvuru” kenar başlıklı 42 nci maddesi şöyledir:
“(1) Toplu iş sözleşmesi yapmak isteyen işçi sendikası Bakanlığa başvurarak yetkili olduğunun tespitini ister. İşveren sendikası veya sendika üyesi olmayan işveren de Bakanlığa başvurarak yetkili işçi sendikasının tespitini isteyebilir.
(2) Bakanlık, kayıtlarına göre başvuru tarihi itibarıyla bir işçi sendikasının yetkili olduğunu tespit ettiğinde, başvuruyu, işyeri veya işletmedeki işçi ve üye sayısını, o işkolunda kurulu işçi sendikaları ile taraf olacak işveren sendikası veya sendika üyesi olmayan işverene altı iş günü içinde bildirir.
(3) İşçi sendikasının yetki şartlarına sahip olmadığının ya da işyerinde yetki şartlarına sahip bir işçi sendikasının bulunmadığının tespiti hâlinde, bu bilgiler sadece başvuruyu yapan tarafa bildirilir.
(4) Sigortalılığın başlangıcı ile sona ermesine ilişkin bildirimlerden yasal süresi içinde Sosyal Güvenlik Kurumuna yapılmayanlar, yetkili işçi sendikasının tespitinde dikkate alınmaz.
(5) Yetki tespiti ile ilgili usul ve esaslar Bakanlıkça çıkarılacak bir yönetmelikle düzenlenir.”
4. 6356 sayılı Kanun’un “Yetki itirazı” kenar başlıklı 43 üncü maddesi şöyledir:
“(1) Kendilerine 42 nci madde uyarınca gönderilen tespit yazısını alan işçi veya işveren sendikaları veya sendika üyesi olmayan işveren; taraflardan birinin veya her ikisinin yetki şartlarına sahip olmadığı veya kendisinin bu şartları taşıdığı yolundaki itirazını, nedenlerini de göstererek yazının kendilerine tebliğ edildiği tarihten itibaren altı iş günü içinde mahkemeye yapabilir.
(2) İtiraz dilekçesi görevli makama kayıt ettirildikten sonra mahkemeye verilir. Kurulu bulunduğu işkolunda çalışan işçilerin yüzde birinden daha az üyesi bulunan işçi sendikası, yetki itirazında bulunamaz.
(3) İtiraz dilekçesinde veya ekinde somut delillerin yer almaması hâlinde itiraz incelenmeksizin reddedilir. İşçi ve üye sayılarının tespitinde maddi hata ve süreye ilişkin itirazları mahkeme altı iş günü içinde duruşma yapmaksızın kesin olarak karara bağlar. (Değişik cümle: 12/10/2017-7036/34 md.) Bunların dışındaki itirazlar için mahkeme, duruşma yaparak karar verir ve bu karar hakkında istinaf yoluna başvurulması hâlinde bölge adliye mahkemesi bir ay içinde kararını verir. (Ek cümle: 12/10/2017-7036/34 md.) Bu karara karşı temyiz yoluna başvurulması hâlinde Yargıtay bir ay içinde kesin olarak karar verir.
(4) 42 nci maddenin üçüncü fıkrası uyarınca kendisine yetki şartlarına sahip olmadığı bildirilen işçi sendikası, altı iş günü içinde yetkili olup olmadığının tespiti için dava açabilir. Mahkeme açılan davayı o işkolunda çalışan işçilerin en az yüzde birini üye kaydeden işçi sendikaları ile işveren sendikası veya sendika üyesi olmayan işverene de bildirir. Mahkeme davayı iki ay içinde sonuçlandırır.
(5) İtiraz, karar kesinleşinceye kadar yetki işlemlerini durdurur.”
5. 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun (657 sayılı Kanun) 99 uncu maddesi.
6. 2429 sayılı Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkında Kanun’un (2429 sayılı Kanun) 2 nci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendi.
7. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1. 6356 sayılı Kanun’un 43 üncü maddesinin birinci fıkrasında kendilerine tespit yazısı gönderilen işçi veya işveren sendikası ile sendika üyesi olmayan işverenin, Bakanlık tarafından yapılan tespite itiraz edebilecekleri hususu düzenlenmiştir. Maddeye göre itiraz süresi, olumlu yahut olumsuz tespitin tebliğinden itibaren altı iş günüdür.
2. 6356 sayılı Kanun’da iş günü kavramı tanımlanmamış olmakla birlikte, belirtilen sürenin hesabında çalışılmayan günlerin dikkate alınmaması gerekmektedir. Çalışılmayan günlerin belirlenmesi bakımından ise tespite itirazın mahkemeye yapılacak olması ve öncesinde de itiraz dilekçesinin görevli makama kayıt ettirilmesi zorunluluğunun bulunması hususları nazara alındığında, mahkemeler ile Çalışma ve İş Kurumu il müdürlüklerinin çalışma günlerinin gözetilmesi gerektiği ve bu suretle altı iş günlük sürenin hesaplanması gerektiği açıktır.
3. 657 sayılı Kanun’un 99 uncu maddesine göre cumartesi ve pazar günlerinin hafta tatili olması sebebiyle iş günü olarak sayılamayacakları tartışmasızdır. Ayrıca, 2429 sayılı Kanun’un 2 nci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendi gereğince, ulusal, resmî ve dinî bayram günleri ile yılbaşı günü, 1 Mayıs günü ve 15 Temmuz günü, resmî daire ve kuruluşlarda tatil yapılması sebebiyle, 2429 sayılı Kanun’un 2 nci maddesinde belirtilen tatil günleri de altı iş günlük sürenin belirlenmesinde nazara alınamazlar.
4. Somut uyuşmazlıkta, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından yapılan olumlu yetki tespit yazısı davacı işverene 12.03.2024 tarihinde tebliğ edilmiş, yukarıda ayrıntılı olarak açıklanan iş günü süreleri dikkate alındığında, davacı tarafından altı iş günlük kanuni süre içerisinde olmak üzere 20.03.2024 tarihinde itiraz dilekçesi görevli makama kayıt ettirilerek usulüne uygun olarak dava açılmıştır. Belirtmek gerekir ki İlk Derece Mahkemesi ile Bölge Adliye Mahkemesince, somut olayda dava açılması için öngörülen hak düşürücü sürenin hesabı bakımından Cumartesi gününün iş günü olarak sayılması gerektiğine dair tespiti isabetsizdir.
5. Bu itibarla, İlk Derece Mahkemesince işin esasının incelenmesi gerekirken, hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi isabetsizdir. Anılan hususlar gözetilmeksizin yanılgılı değerlendirme yazılı şekilde hüküm tesisi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
07.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.