YARGITAY 7. HUKUK DAİRESİ |
||||||
Esas No. Karar No. Tarihi: |
2015/26324 2015/14105 07.09.2015 |
İlgili Kanun / Madde
6356 S. STSK/5, 41
|
||||
|
||||||
ÖZETİ Yetki tespiti davasında bir gerçek ve tüzel kişiye ait aynı işkolunda birden çok işyerinden oluşan bir işletme olduğu iddiası var ise, işletme düzeyinde ancak tek bir TİS yapılacak olması (işletme toplu iş sözleşmesi) ve bu hususun kamu düzeni ile ilgili olması karşısında, işverene ait işyerlerinin işletme oluşturup oluşturmadığının tespiti için, iddia konusu işyerlerinde bakanlıkça 6356 sayılı Yasanın 5. maddesi uyarınca yapılmış işkolu tespit kararları var ise buna göre, yoksa yapılacak işkolu tespiti bekletici mesele yapılarak sonucuna göre değerlendirme yapılarak karar verilmesi gerekecektir. Her ne kadar 6356 sayılı Yasanın 5/(2).fıkrasında “Yeni bir toplu iş sözleşmesi için yetki süreci başlamış ise işkolu değişikliği tespiti bir sonraki dönem için geçerli olur. İşkolu tespit talebi ve buna ilişkin açılan davalar, yetki işlemlerinde ve yetki tespit davalarında bekletici neden sayılmaz” denilmekte ise de, bu düzenlemenin Toplu İş Hukukunda bir toplu iş sözleşmesi ünitesi olan ve 6356 sayılı Kanunun 34. maddesinde tanımlanan işletme iddiası kapsamı dışında haller için uygulanması gerektiği değerlendirilmelidir. Aksi halde işletme kapsamına giren bir gerçek ve tüzel kişiye ait işyerlerinde, işletme bütünlüğü gözetilmeden yasanın emredici hükümleri dikkate alınmadan toplu iş sözleşmesi yapılması gibi bir durum ortaya çıkacaktır. O halde, 6356 sayılı Kanunun 5. maddesinin 2. fıkrasında yer alan düzenlemeyi, işyeri düzeyinde yeni bir toplu iş sözleşmesi için yetki süreci başlamışken ve çözümü aynı maddenin 1. fıkrasında düzenlenen işkolu tespit prosedürü ile mümkün olan işkolu uyuşmazlıklarıyla sınırlı olarak değerlendirilmek gereklidir. 6356 sayılı Kanunda işletme kapsamına ilişkin uyuşmazlıkların bekletici mesele yapılamayacağına dair bir hüküm yer almamaktadır. Ayrıca işletme toplu iş sözleşmesi yapılmasına ilişkin kural yukarıda da kısaca bahsedildiği üzere kamu düzenine ilişkindir. Bu nedenlerle işletme kapsamına ilişkin bir uyuşmazlık söz konusu ise, mahkemenin bu uyuşmazlığı çözmeye de yetkili olması halinde işletme olup olmadığı 6356 sayılı Kanun’un 34. maddesinin 4. fıkrası hükmüne göre ön mesele olarak çözüme kavuşturulması gereklidir.. |
||||||
Dava Türü : Olumlu Yetki Tespitine İtiraz
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay'ca incelenmesi davacı şirket vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşılmakla, dosya incelendi, gereği görüşüldü:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre,davacı şirket vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine.
2-Davacı şirket vekili, davalı Tek Gıda-İş Sendikası'nın müracaatı üzerine diğer davalı Bakanlıkça davalı Sendikanın davalı şirkete ait işyerlerinde yeterli çoğunluğu sağladığı gerekçesi ile 22.05.2014 tarihli yazı ile işletme düzeyinde TİS yapma yetkisi verildiğini, ancak olumlu yetki tespitine ilişkin yazının hatalı olduğunu, zira davacı şirkete ait işyerlerinde çalışan işçi sayısının hatalı olarak hesaplandığını, sendikalı sayısının da hatalı olduğunu, başvuru tarihinden sonraki üyeliklerin dikkate alındığını, ayrıca başvuru tarihinde gerçeekleştirilen üyeliklerin saatinin tespit edilerek başvuru saatinden sonra ise dikkate alınmaması gerektiğini, sendikanın iş kolu barajı bakımından da gerekli koşulu gerçekleştiremediğini iddia ederek bakanlığın 22.05.2014 tarih ve 10864794/103.02/8545 sayılı olumlu yetki tespitinin iptalini talep etmiştir.
Davalı sendika vekili, davacı şirketin itirazının soyut ve muğlak olduğunu, somut ve delilleri ile birlikte yapılan bir itiraz niteliğinde olmadığını, davacı şirketin zamanında SGK'na yapmadığını iddia ettiği bildirimlerden kendi lehine sonuç çıkarmaya çalıştığını, sendikalı işçilerin isim listesini ekte doğrulama kodları ile birlikte sunduklarını, bunların bakanlık listesi ile karşılaştırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı Bakanlık vekili, Bakanlıkça yetki tespit işlemlerinin işveren tarafından yapılan Sosyal Güvenlik Kurumu tescil bilgilerine göre yapıldığını, kayıtların incelenmesinde diğer davalı Tek Gıda-İş Sendikasının 16.5.2014 başvuru tarihi itibari ile 405 işçiden 235 adedini üye kaydederek yasanın aradığı çoğunluğu sağladığının tespiti nedeni ile işletme düzeyinde TİS yapma yetkisi verildiğini, Bakanlıkça yapılan işlemlerin usul ve yasaya uygun olduğunu beyanla davanın reddi gerektiğini savunmuştur..
Mahkemece, bilirkişi Av.Orhan Rüzgar tarafından tanzim olunan raporun ayrıntılı ve gerekçeli olduğu ve dosya kapsamına da uygun düştüğü söz konusu raporda da belirtildiği üzere davalı Sendikanın diğer davalı kuruma başvuru tarihi 16/05/2014 olup, iş bu başvuru tarihi itibari ile davalı işyerlerinde çalışan işçi sayısı davalı kurumca 406 olarak belirlenmiş ise de , bu işçilerden ikisinin başvuru tarihinden sonra işe girdikleri yine ikisinin de başvuru tarihinden önce işyerinden ayrıldıkları anlaşıldığından başvuru tarihi itibari ile gerçek çalışan sayısının 402 olduğu lakin bu dört işçinin toplam işçi sayısından düşülmesinin davanın esasını etkilemediği, başvuru tarihi itibari ile davalı Sendikaya üye işçi sayısının 235 olmasına göre başvuru tarihi itibari ile TİS imzalamak için gerekli olan yasanın aradığı çoğunluğu her halukarda sağladığı davaya konu yetki tespiti kararının yerinde olduğu bu cihedle davacı tarafın itirazlarının yerinde olmadığı, Sendika üyesi çoğunluğun hesaplanmasında başvuru tarihi nazara alınacağından ve bu cihedle başvuru tarihindeki toplam işçi ve davalı Sendikaya kayıtlı üye sayısına göre hesaplama yapılacak olmasına göre davacı vekillerinin bilirkişi raporu sonrası ileriye sürdükleri başvuru tarihi öncesi aylarda çalışan mevsimlik işçilerin de hesaplamada dikkate alınması gerektiği yönündeki savunmalarına değer verilmeyerek davacı itirazının reddi gerektiği,” gerekçesi ile davacı itirazının reddine karar verilmiştir.
Taraflar arasında davalı sendika lehine yapılan olumlu yetki tespitinde sendikanın yasanın aradığı çoğunluğu sağlayıp sağlamadığı noktasında toplanmaktadır.
Toplu İş Sözleşmesinin kapsamı ve düzeyi başlıklı 6356 sayılı Kanunun 34.maddesinde “1-Bir toplu iş sözleşmesi aynı işkolunda bir veya birden çok işyerini kapsayabilir.(2) Bir gerçek ve tüzel kişiye veya bir kamu kurum ve kuruluşuna ait aynı işkolunda birden çok işyerinin bulunduğu işyerlerinde, toplu iş sözleşmesi ancak işletme düzeyinde yapılabilir…(4) İşletme toplu iş sözleşmesi yapılacak işyerlerinin aranılan niteliğe sahip olup olmadıklarına ilişkin uyuşmazlıklar, işletme merkezinin bulunduğu yerdeki mahkemede on beş gün içinde karara bağlanır. Kararın temyizi halinde Yargıtay onbeş gün içinde kesin olarak karar verir.” hükmüne yer verilmiştir.
Yine Yasanın 5.maddesinde “(1) Bir işyerinin girdiği işkolunun tespiti Bakanlıkça yapılır. Bakanlık, tespit ile ilgili kararını Resmi Gazete’de yayımlar. Bu tespite karşı ilgililer, kararın yayımından itibaren on beş gün içinde dava açabilir. Mahkeme iki ay içinde kararını verir. Kararın temyiz edilmesi halinde Yargıtay uyuşmazlığı iki ay içinde kesin olarak karara bağlar. (2) Yeni bir toplu iş sözleşmesi için yetki süreci başlamış ise işkolu değişikliği tespiti bir sonraki dönem için geçerli olur. İşkolu tespit talebi ve buna ilişkin açılan davalar, yetki işlemlerinde ve yetki tespit davalarında bekletici neden sayılmaz.” düzenlemesi yer almıştır.
Dolayısı ile yetki tespiti davasında bir gerçek ve tüzel kişiye ait aynı işkolunda birden çok işyerinden oluşan bir işletme olduğu iddiası var ise, işletme düzeyinde ancak tek bir TİS yapılacak olması (işletme toplu iş sözleşmesi) ve bu hususun kamu düzeni ile ilgili olması karşısında, işverene ait işyerlerinin işletme oluşturup oluşturmadığının tespiti için, iddia konusu işyerlerinde bakanlıkça 6356 sayılı Yasanın 5. maddesi uyarınca yapılmış işkolu tespit kararları var ise buna göre, yoksa yapılacak işkolu tespiti bekletici mesele yapılarak sonucuna göre değerlendirme yapılarak karar verilmesi gerekecektir.
Her ne kadar 6356 sayılı Yasanın 5/(2).fıkrasında “Yeni bir toplu iş sözleşmesi için yetki süreci başlamış ise işkolu değişikliği tespiti bir sonraki dönem için geçerli olur. İşkolu tespit talebi ve buna ilişkin açılan davalar, yetki işlemlerinde ve yetki tespit davalarında bekletici neden sayılmaz” denilmekte ise de, bu düzenlemenin Toplu İş Hukukunda bir toplu iş sözleşmesi ünitesi olan ve 6356 sayılı Kanunun 34. maddesinde tanımlanan işletme iddiası kapsamı dışında haller için uygulanması gerektiği değerlendirilmelidir. Aksi halde işletme kapsamına giren bir gerçek ve tüzel kişiye ait işyerlerinde, işletme bütünlüğü gözetilmeden yasanın emredici hükümleri dikkate alınmadan toplu iş sözleşmesi yapılması gibi bir durum ortaya çıkacaktır.
O halde, 6356 sayılı Kanunun 5. maddesinin 2. fıkrasında yer alan düzenlemeyi, işyeri düzeyinde yeni bir toplu iş sözleşmesi için yetki süreci başlamışken ve çözümü aynı maddenin 1. fıkrasında düzenlenen işkolu tespit prosedürü ile mümkün olan işkolu uyuşmazlıklarıyla sınırlı olarak değerlendirilmek gereklidir. 6356 sayılı Kanunda işletme kapsamına ilişkin uyuşmazlıkların bekletici mesele yapılamayacağına dair bir hüküm yer almamaktadır. Ayrıca işletme toplu iş sözleşmesi yapılmasına ilişkin kural yukarıda da kısaca bahsedildiği üzere kamu düzenine ilişkindir. Bu nedenlerle işletme kapsamına ilişkin bir uyuşmazlık söz konusu ise, mahkemenin bu uyuşmazlığı çözmeye de yetkili olması halinde işletme olup olmadığı 6356 sayılı Kanun’un 34. maddesinin 4. fıkrası hükmüne göre ön mesele olarak çözüme kavuşturulması gereklidir. Yetki uyuşmazlığını inceleyen mahkemenin işletme olup olmadığına ilişkin uyuşmazlığı çözmeye yetkili olmaması halinde ise yine aynı hükümlere göre bu problemin çözümü bekletici mesele yapılmalıdır.
Yukarıdaki yasal düzenlemeler çerçevesinde somut olay değerlendirildiğinde;
Öncelikle; Dava konusu edilen 22.05.2014 tarih ve 10864794/103.02/8545 sayılı olumlu yetki tespit kararında davacı şirkete ait 1059530.016, 1082102.016, 1043456.016, 0000566.016 ve 0018089.016 SGK sicil numaralı olmak üzere toplam 5 (beş) adet işyeri dikkate alınmıştır. Davalı şirket vekili temyiz dilekçesine ekli olarak sunduğu işyerlerini sicil numaraları birlikte gösterir listede yeralan bazı işyerlerinin yetki tespitinde dikkate alınmadığını belirtmiştir. Her ne kadar bu iddia yargılama aşamasında ileri sürülmemiş ise de işletme kapsamına giren işyerlerinin tümünde tek TİS yapılması kamu düzeninden ve resen dikkate alınması gereken bir yön olduğundan bu hususun araştırılması gerekir. Bu nedenle öncelikle olumlu yetki tespitinde dikkate alınmayan işyerleri için yapılan bir iş kolu tespit kararı varsa bu karar bakanlıktan ve davacı şirketten sorulmak sureti ile dosya içine alınmalıdır. Şayet bu işyerleri için bakanlıkça yapılmış bir iş kolu tespiti yoksa ilgililere bu işyerlerinin girdiği iş kolunu tespit ettirmesi için süre verilmeli, sonucuna göre bu işyerlerinin işletmeye dahil edilip edilmeyeceği belirlenmelidir. Ondan sonra davalı sendikanın çoğunluğu sağlayıp sağlamadığı araştırılmalıdır.
Ayrıca; Davacı şirket vekili davacı şirketin mevsimlik iş yaptığını, mevsimlik çalışan işçiler bulunduğunu, yetki tespit başvuru tarihinde iş sözleşmesi askıda olan mevsimlik işçilerin de dikkate alınması gerektiğini itirazen ileri sürmüştür. Mahkemece sonradan ileri sürüldüğü gerekçesi ile bu savunmaya itibar edilmemesi hatalıdır. Az yukarıda belirtildiği üzere yetki tespit işlemleri kamu düzenine ilişkin olup resen dikkate alınması gereken yönleri bulunmaktadır. Bu nedenle davacı şirkete ait işyerlerinde mevsimlik statüde çalışan ve yetki başvuru tarihi itibari ile iş sözleşmesi askıda olan işçiler davacı şirket vekilinin temyiz dilekçesine eklediği liste de dikkate alınarak -varsa- tespit edilmeli ve bunlar “a” bendindeki araştırma sonucu işletmeye dahil edilecek işyerlerinde çalışmakta iseler dikkate alınmalıdır.
Bu yönler üzerinde durulmadan eksik inceleme ile karar verilmesi hatalı olmuştur.
O halde davacı şirket vekilinin bu yönlere ilişkin temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, aşağıda yazılı temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 07.09.2015 gününde oybirliği ile KESİN olmak üzere karar verildi.