TOPLU İŞ SÖZLEŞMESİNDEN YARARLANMA

SAYILAR

Esas No : 2024/10094
Karar No : 2024/13071
Tarihi : 03.10.2024
İlgili Kanun/Madde : 6356 S. STK/39
Yargı Yeri: T.C YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ

Ek Başlıklar :

 

TOPLU İŞ SÖZLEŞMESİNDEN YARARLANMA
SENDİKA ÜYESİ OLMAYAN İŞÇİLERİN SÖZLEŞMENİN TARAFI SENDİKANIN ONAYI İLE TİS DEN YARARLANABİLECEĞİ
TİS’DE YER ALAN SENDİKA ÜYESİ OLMAYAN İŞÇİLERE FAZLA ÖDEME YAPILAMAZ HÜKMÜNÜ GETİREN TİS HÜKMÜNÜN MEFHUMU MUHALİF ANLAMINDAN AYNI HAKLARIN VERİLEBİLECEĞİ SONUCUNUN ÇIKTIĞI

Relevant law / article

T.C
SUPREME COURT
9. Legal Department

Main No.
Decision No.
Date:

Tam Metin

ÖZETİ: Toplu iş sözleşmesinin yer ve kişi bakımından kapsamında yer alan işçilerin toplu iş sözleşmesinden yararlanabilmesi 6356 sayılı Kanun’un 39 uncu maddesinde belirtilen şartların varlığına bağlıdır. Bununla birlikte kanunda öngörülen toplu iş sözleşmesinden yararlanma şartları mevcut olmasa da işçi sendikasının yazılı onayının bulunması durumunda işçilerin toplu iş sözleşmesinden yararlanması olanaklıdır. Nitekim bu konuyu düzenleyen 6356 sayılı Kanun’un 26 ncı maddesinin dördüncü fıkrasına göre “Kuruluşların kendi faaliyetleri ile üyelerine sağladıkları hak ve çıkarların üyesi olmayanlara uygulanması, bu Kanunun yedinci ila on ikinci bölümlerinde yer alan hükümler saklı kalmak kaydıyla yazılı onaylarına bağlıdır.”
Taraflar arasında yürürlükte bulunan toplu iş sözleşmesinin 7 nci maddesinin (2) nci bendi ise “İşbu Sözleşmenin imzalanmasından sonra işçilere sağlanacak hak ve menfaatler konusunda sendika üyesi olmayan işçiler lehine farklı uygulama yapılamaz, sendikalaşmayı engellemek maksadıyla sendikasız işçilere fazla ödeme yapılamaz, sendika üyesi işçilerin yararlandığı hak ve menfaatlerden daha fazla hak ve menfaat sağlanamaz.” şeklindedir.
Söz konusu hükmün mefhumu muhalifinden, işverence, toplu iş sözleşmesinden yararlanma şartları bulunmayan işçilere toplu iş sözleşmesi ile sağlanan hak ve yararlar ile aynı oranda menfaat sağlanabileceği anlaşılmaktadır. Nitekim anılan hükümde açık bir şekilde belirtilen sendikasız işçilere “daha fazla hak ve menfaat sağlanamaz” ibaresi ile aynı oranda hak ve menfaat sağlanabileceği ortaya konulmuş olmaktadır.
Bu itibarla toplu iş sözleşmesinin 7 nci maddesinin (2) nci bendi hükmü, toplu iş sözleşmesinden yararlanma şartları bulunmayan işçilerin toplu iş sözleşmesinden yararlandırılması bakımından 6356 sayılı Kanun’un 26 ncı maddesinin dördüncü fıkrası anlamında işçi sendikasının yazılı onayı niteliğinde olduğundan, davanın reddine karar verilmesi gerekmektedir.

Taraflar arasındaki tespit davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve esas hakkında yeniden hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne verilmiştir.
BölgeAdliyeMahkemesikararıdavalıvekilitarafındantemyizedilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili Sendika ile davalı işveren arasında Yüksek Hakem Kurulu kararı ile 01.06.2018 – 31.05.2020 tarihli toplu iş sözleşmesinin bağıtlandığını, toplu iş sözleşmesinin imzalanmasından sonra davalı işveren tarafından işyerinde çalışan işçilere bir duyuru yapıldığını ve sendika üyesi olmayan işçilerin de toplu iş sözleşmesinden yararlandırılacağının, toplu iş sözleşmesinden yararlanmak için sendikaya üye olmaya gerek olmadığının ilan edildiğini, işverenin bu duyurusu üzerine müvekkili Sendikanın, İstanbul 24. Noterliği aracılığıyla keşide ettiği 23.09.2019 tarihli ihtarname ile bu tarz bir uygulamanın kanuna ve toplu iş sözleşmesi hükümlerine aykırı olacağı, böylesi bir uygulamanın işyerinde sendikalaşmayı engellemeye, sendikayı zayıflatmaya yönelik bir çaba olarak değerlendirileceği, bu duyurunun henüz sendikaya üye olmayan işçilere adeta “Sendikaya üye olmayın.”, sendika üyesi işçilere de “İstifa edin, aidat ödemeye gerek kalmadan toplu iş sözleşmesinden faydalanın.” çağrısı olarak anlaşılacağının bildirildiğini, ihtarnameye rağmen davalı işverenin hem kanuna hem de toplu iş sözleşmesi hükümlerine aykırı olduğu hâlde sendikaya üye olmayan işçileri toplu iş sözleşmesi hükümlerinden yararlandırdığını, toplu iş sözleşmesi hükümlerinden yararlandırılan sendikaya üye olmayan işçilerin dayanışma aidatı ödeyerek toplu iş sözleşmesinden yararlanmak istediklerine ilişkin sendikaya bir başvuruları olmadığı gibi bu işçilerden dayanışma aidatı kesintisi de yapılmadığını, davalı işverenin bu uygulaması nedeniyle sendika üyesi olmayan işçilerin de yeni ücretlerinin toplu iş sözleşmesi ile belirlendiğini, aynen sendika üyesi işçilerin ücretlerindeki artış oranında ücret artışı yapıldığını, sendika üyesi işçilerin ücret farkları gibi onlara da geriye dönük ücret farkı ödendiğini, sendika üyesi işçiler için sosyal haklarda sağlanan artışların sendika üyesi olmayan işçilere de sağlandığını, 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun (6356 sayılı Kanun) ve toplu iş sözleşmesinin açık hükmüne karşın dayanışma aidatı kesintisi yapmadan sendika üyesi olmayan işçileri toplu iş sözleşmesinden yararlandıran işverene karşı işbu davayı açma zorunluluğu doğduğunu belirterek ve dilekçesinde yazılı diğer sebeplerle kanuna ve toplu iş sözleşmesine aykırı uygulamanın tespitine ve durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; dava dilekçesinde ileri sürülen iddiaların gerçeği yansıtmadığını, müvekkilinin toplu iş sözleşmesini ihlal eden, sendikayı zayıflatmaya ve sendikayı engellemeye yönelik bir işlem ve eyleminin söz konusu olmadığını, yine müvekkili Şirketin, “Sendikaya üye olmayın.” ve sendika üyesi olan işçilere “İstifa edin.” gibi bir açıklamada da hiçbir zaman bulunmadığını, müvekkili Şirketin, toplu iş sözleşmesi imzalanmadan önce de çalışanlarına, özellikle mavi yaka olarak tabir edilen çalışanlarına giyim yardımı, dinî bayramlarda erzak yardımı, çeyrek altın vb. sosyal yardımlarda bulunmakta olduğunu, ayrıca ücretlerin düzenli şekilde uygulanmakta olduğunu, toplu iş sözleşmesinin 7 nci maddesinin (2) nci bendi hükmünün lafzından da anlaşılacağı üzere, toplu iş sözleşmesinin ihlalinden söz edebilmek için, sendika üyesi olmayan çalışanlara sendika üyesi çalışanlardan daha fazla ücret ve sosyal hak verilmesi gerektiğini, böyle bir şeyin hiçbir zaman vuku bulmadığını, madde hükmünün lafzından sendika üyesi olmayan çalışanlara en fazla sendika üyesi olan işçilere verilen hak ve menfaatlerin verilebileceğinin anlaşıldığını belirterek ve dilekçesinde yazılı diğer sebeplerle davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalı işverence davacı Sendikanın onayı olmadan 01.06.2018 – 31.05.2020 tarihleri arasında yürürlükte olan toplu iş sözleşmesi hükümlerinden sendika üyesi olmayan ve dayanışma aidatı ödeme suretiyle yararlanma talebi de olmayan işçilerin de yararlandırılmış olduğu, bu nedenle 6356 sayılı Kanun’un 39 uncu maddesine aykırı davranıldığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; İlk Derece Mahkemesinin dava dilekçesi ile talep ettiği gibi karar verdiğini, buna karşın davanın kısmen kabulü yönünde hüküm kurulduğunu ve davalı Şirket lehine avukatlık ücretine hükmedildiğini, kararın bu yönden hatalı olduğunu, dava dilekçesi ile talep edilen tüm sonuçların elde edilmiş olup davanın reddedilen bir kısmının olmadığını belirterek ve dilekçesinde yazılı diğer sebeplerle kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
2. Davalı vekili; cevap dilekçesinde belirttiği sebeplerle ve davanın reddi gerektiği gerekçesiyle kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalının istinafı bakımından İlk Derece Mahkemesi kararının isabetli olduğu gerekçesiyle davalının başvurusunun esastan reddine karar verilmiş; davaya konu tespit talebi asıl talep olup fer’î nitelikteki, uygulamanın durdurulması talebinden dolayı davanın kısmen kabulüne karar verilmesi ve bu nedenle davalı lehine vekâlet ücretine hükmedilmesinin de hatalı olduğu gerekçesiyle bu yöne ilişkin davacının istinaf başvurusunun kabulü ile karar kaldırılarak esas hakkında yeniden hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz başvurusunda bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili; cevap ve istinaf dilekçelerinde belirttiği sebeplerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozularak ortadan kaldırılması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, toplu iş sözleşmesinden yararlanma şartları mevcut olmadığı hâlde işverence bir kısım işçilere toplu iş sözleşmesi ile öngörülen hakların temin edilip edilmediği ve buradan varılacak sonuca göre toplu iş sözleşmesine aykırı bir uygulamanın bulunup bulunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Toplu iş sözleşmesi ve toplu sözleşme hakkı” kenar başlıklı 53 üncü maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“İşçiler ve işverenler, karşılıklı olarak ekonomik ve sosyal durumlarını ve çalışma şartlarını düzenlemek amacıyla toplu iş sözleşmesi yapma hakkına sahiptirler.”
2. 6356 sayılı Kanun’un “Toplu iş sözleşmesinden yararlanma” kenar başlıklı 39 uncu maddesinin ilgili kısımları şöyledir:
“(1) Toplu iş sözleşmesinden taraf işçi sendikasının üyeleri yararlanır.
(2) Toplu iş sözleşmesinden, sözleşmenin imzalanması tarihinde taraf sendikaya üye olanlar yürürlük tarihinden, imza tarihinden sonra üye olanlar ise üyeliklerinin taraf işçi sendikasınca işverene bildirildiği tarihten itibaren yararlanır.
(3) Toplu iş sözleşmesinin imza tarihi ile yürürlük tarihi arasında iş sözleşmesi sona eren üyeler de, iş sözleşmelerinin sona erdiği tarihe kadar toplu iş sözleşmesinden yararlanır.
(4) Toplu iş sözleşmesinin imzası sırasında taraf işçi sendikasına üye olmayanlar, sonradan işyerine girip de üye olmayanlar veya imza tarihinde taraf işçi sendikasına üye olup da ayrılanlar veya çıkarılanların toplu iş sözleşmesinden yararlanabilmeleri, toplu iş sözleşmesinin tarafı olan işçi sendikasına dayanışma aidatı ödemelerine bağlıdır. Bunun için işçi sendikasının onayı aranmaz. Dayanışma aidatı ödemek suretiyle toplu iş sözleşmesinden yararlanma, talep tarihinden geçerlidir. (İptal dördüncü cümle:Anayasa Mahkemesinin 30/12/2020 tarihli ve E.:2020/57; K.:2020/83 sayılı Kararı ile)
(5) Dayanışma aidatının miktarı, üyelik aidatından fazla olmamak kaydıyla sendika tüzüğünde belirlenir. …”
3. 6356 sayılı Kanun’un “Kuruluşların faaliyetleri” kenar başlıklı 26 ncı maddesinin dördüncü fıkrası şöyledir:
“Kuruluşların kendi faaliyetleri ile üyelerine sağladıkları hak ve çıkarların üyesi olmayanlara uygulanması, bu Kanunun yedinci ila on ikinci bölümlerinde yer alan hükümler saklı kalmak kaydıyla yazılı onaylarına bağlıdır.”
4. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Somut uyuşmazlıkta; davacı işçi sendikası tarafından, toplu iş sözleşmesinden yararlanma koşulları mevcut olmayan işçilerin, işverence toplu iş sözleşmesinden yararlandırıldığı gerekçesiyle eldeki dava açılmıştır. Davacı işçi Sendikası ile davalı işveren arasındaki toplu iş sözleşmesi 05.02.2019 tarihli olup yürürlük süresi olarak 01.06.2018 ila 31.05.2020 tarihleri belirlenmiştir.
2. Toplu iş sözleşmesinin yer ve kişi bakımından kapsamında yer alan işçilerin toplu iş sözleşmesinden yararlanabilmesi 6356 sayılı Kanun’un 39 uncu maddesinde belirtilen şartların varlığına bağlıdır. Bununla birlikte kanunda öngörülen toplu iş sözleşmesinden yararlanma şartları mevcut olmasa da işçi sendikasının yazılı onayının bulunması durumunda işçilerin toplu iş sözleşmesinden yararlanması olanaklıdır. Nitekim bu konuyu düzenleyen 6356 sayılı Kanun’un 26 ncı maddesinin dördüncü fıkrasına göre “Kuruluşların kendi faaliyetleri ile üyelerine sağladıkları hak ve çıkarların üyesi olmayanlara uygulanması, bu Kanunun yedinci ila on ikinci bölümlerinde yer alan hükümler saklı kalmak kaydıyla yazılı onaylarına bağlıdır.”
3. Taraflar arasında yürürlükte bulunan toplu iş sözleşmesinin 7 nci maddesinin (2) nci bendi ise “İşbu Sözleşmenin imzalanmasından sonra işçilere sağlanacak hak ve menfaatler konusunda sendika üyesi olmayan işçiler lehine farklı uygulama yapılamaz, sendikalaşmayı engellemek maksadıyla sendikasız işçilere fazla ödeme yapılamaz, sendika üyesi işçilerin yararlandığı hak ve menfaatlerden daha fazla hak ve menfaat sağlanamaz.” şeklindedir.
4. Söz konusu hükmün mefhumu muhalifinden, işverence, toplu iş sözleşmesinden yararlanma şartları bulunmayan işçilere toplu iş sözleşmesi ile sağlanan hak ve yararlar ile aynı oranda menfaat sağlanabileceği anlaşılmaktadır. Nitekim anılan hükümde açık bir şekilde belirtilen sendikasız işçilere “daha fazla hak ve menfaat sağlanamaz” ibaresi ile aynı oranda hak ve menfaat sağlanabileceği ortaya konulmuş olmaktadır.
5. Bu itibarla toplu iş sözleşmesinin 7 nci maddesinin (2) nci bendi hükmü, toplu iş sözleşmesinden yararlanma şartları bulunmayan işçilerin toplu iş sözleşmesinden yararlandırılması bakımından 6356 sayılı Kanun’un 26 ncı maddesinin dördüncü fıkrası anlamında işçi sendikasının yazılı onayı niteliğinde olduğundan, davanın reddine karar verilmesi gerekmektedir. Anılan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme sonucunda, Bölge Adliye Mahkemesince yazılı şekilde hüküm tesisi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine, Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
03.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.