Yargı Kararları

ÜST DÜZEY YÖNETİCİNİN FAZLA ÇALIŞMASI

SAYILAR

Esas No : 2017/26532
Karar No : 2020/361
Tarihi : 15/01/2020
İlgili Kanun/Madde : 4857 S. İşK/41
Yargı Yeri: T.C. YARGITAY 22. Hukuk Dairesi

Ek Başlıklar : l ÜST DÜZEY YÖNETİCİNİN FAZLA ÇALIŞMASI l  YÖNETİCİYE TALİMAT VEREN BİR BAŞKA YÖNETİCİNİN BULUNMASI HALİNDE FAZLA ÇALIŞMA HESABININ YAPILACAĞI

Tam Metin

İlgili Kanun / Madde
4857 S. İşK/41

T.C.
YARGITAY
22. Hukuk Dairesi            

Esas No. 2017/26532
Karar No. 2020/361
Tarihi: 15/01/2020

l ÜST DÜZEY YÖNETİCİNİN FAZLA ÇALIŞMASI
l  YÖNETİCİYE TALİMAT VEREN BİR BAŞKA YÖNETİCİNİN BULUNMASI HALİNDE FAZLA ÇALIŞMA HESABININ YAPILACAĞI

ÖZETİ: İşyerinde üst düzey yönetici konumda çalışan işçi, görev ve sorumluluklarının gerektirdiği ücretinin ödenmesi durumunda, ayrıca fazla çalışma ücretine hak kazanamaz. Bununla birlikte üst düzey yönetici konumunda olan işçiye aynı yerde görev ve talimat veren bir başka yönetici var ise, işçinin çalışma gün ve saatlerini kendisinin belirlemesi söz konusu olmayacağından, kanunda öngörülen çalışma saatlerini aşan çalışmalar için fazla çalışma ücreti talep hakkı doğar. Bu bakımdan yönetici olarak çalışan işçiye başkaca bir amir, şirketin yöneticisi, yönetim kurulu üyesi vb. tarafından fazla çalışma yapması yönünde bir talimatın verilip verilmediği belirlenmelidir

DAVA: Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen karar, süresi içinde duruşmalı olarak davacı vekili tarafından temyiz edilmiş ise de; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369. maddesi gereğince duruşma isteğinin miktardan reddine ve incelemenin dosya üzerinden yapılmasına karar verildikten sonra Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı işyerinde kapsam dışı personel olarak 03.04.1989-13.07.1998 ve 15.03.1999-12.08.2013 tarihleri arasında çalıştığını, emeklilik nedeniyle çıkışının verildiğini, ancak hiç ara vermeksizin çalışmaya devam ettiğini, buna rağmen tekrar girişinin 01.09.2013 tarihinde yapıldığını, iş sözleşmesinin 27.06.2014 tarihinde haksız olarak işverence feshedildiğini, işyerinde normal mesai saatlerinin 08.00-18.00 arası olmasına rağmen verilen işlerin bitmemesi nedeni ile hergün 20:00'a kadar çalıştığını, hafta sonu da çalışmaya devam ettiğini, beyanla fazla çalışma ve hafta tatili ücreti alacaklarının tahsilini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili; zamanaşımı itirazında bulunarak davacının insan kaynakları şefi olduğunu, mesaisini kendisinin belirlediğini, ayrıca Personel Devam Kontrol Sistemleri kayıtlarında da davacının çıkış saatlerinin 18.10 üzerine çıkmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti: Mahkemece, davacının üst düzey yönetici olduğu, mesaisini kendisinin belirlediği, öte yandan yılda iki yüz yetmiş saatin ücrete dahil olduğu yönündeki sözleşme hükmü davacının ücret miktarı itibari ile geçerli olduğundan ve tanık beyanlarına göre belirlenen çalışma saati iki yüz yetmiş saati aşmadığından fazla çalışma alacağı koşullarının oluşmadığı, hafta tatili alacağının da ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Temyiz Başvurusu: Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine,
2-Davacı işçinin üst düzey yönetici olup olmadığı ve fazla çalışma ücretine hak kazanıp kazanmadığı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır. Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır. Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.Fazla çalışmanın yazılı delil ya da tanıkla ispatı imkan dahilindedir. İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.
İşyerinde üst düzey yönetici konumda çalışan işçi, görev ve sorumluluklarının gerektirdiği ücretinin ödenmesi durumunda, ayrıca fazla çalışma ücretine hak kazanamaz. Bununla birlikte üst düzey yönetici konumunda olan işçiye aynı yerde görev ve talimat veren bir başka yönetici var ise, işçinin çalışma gün ve saatlerini kendisinin belirlemesi söz konusu olmayacağından, kanunda öngörülen çalışma saatlerini aşan çalışmalar için fazla çalışma ücreti talep hakkı doğar. Bu bakımdan yönetici olarak çalışan işçiye başkaca bir amir, şirketin yöneticisi, yönetim kurulu üyesi vb. tarafından fazla çalışma yapması yönünde bir talimatın verilip verilmediği belirlenmelidir.
Somut olayda; Mahkemece davacının üst düzey yönetici olduğu, mesaisini kendisinin belirlediği, öte yandan yılda iki yüz yetmiş saatin ücrete dahil olduğu yönündeki sözleşme hükmü davacının ücret miktarı itibari ile geçerli olduğundan ve tanık beyanlarına göre belirlenen çalışma saati iki yüz yetmiş saati aşmadığından fazla çalışma ücreti alacağı isteğinin reddine karar verilmiştir. Ancak, söz konusu kabul dosya içeriği ile örtüşmemektedir. Davacı davalı işyerinde insan kaynakları şefi olarak çalışmış olup, tanık anlatımlarına göre diğer çalışanlarla birlikte ve belirli mesai saatleri içinde çalışmıştır.
Nitekim davalı tanıkları, davacının bulundukları yerde üst konumda olduğuna ancak merkezde amiri pozisyonunda kişiler bulunduğuna, emir ve talimatların merkezden verildiğine, normal çalışma saatlerinin merkezi sistemden bildirildiğine dair beyanda bulunmuşlardır. Bu durumda davacının mesaisini kendisinin belirlediği söylenemez. Dosyadaki mevcut delillere göre, davalı işyerinde işe giriş çıkışlarda kart basma uygulamasının olduğu anlaşılmakta olup davacı ve davalı tarafından davacıya ait bir kısım kart basım saatlerini gösterir kayıtların sunulduğu görülmektedir. Ancak hükme esas alınan bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere davacı ve davalı tarafından sunulan kart basım saatlerini gösterir kayıtlar birbiri ile örtüşmemektedir.
Bu durumda hukukçu, yazılımda oynama konusunda yetkin gerektiğinde akademisyen elektronik mühendisi ve bilgisayar mühendisinden oluşan üçlü heyet aracılığı ile işyerindeki giriş çıkış kart sistemi ile ilgili inceleme yapılarak davalı tarafından sunulan kart basım saatlerini gösterir kayıtlarda oynama bulunup bulunmadığı ve kayıtların gerçekle örtüşüp örtüşmediği kesin olarak belirlenmeli, oynama olmadığı sonucuna varılması halinde fazla çalışma ücreti alacağının kart basılan dönemde bu kayıtlara itibar edilerek kart basılmayan dönem için ise tanık beyanlarına göre değerlendirilerek, oynama olduğu sonucuna varılması halinde ise tanık beyanlarıyla sonuca gidilerek fazla çalışma ücreti alacağının olup olmadığının belirlenmesi gerekir. Ayrıca taraflar arasında imzalanan 01.09.2013 tarihli iş sözleşmesinde yıllık ikiyüzyetmiş saate kadar olan fazla çalışmaların ücrete dahil olduğu hususu düzenlenmiş olup, dosyada başkaca bir iş sözleşmesi bulunmamaktadır. Buna göre, fazla çalışma ücret alacağının hesaplanmasında yıllık iki yüz yetmiş saate kadar olan fazla çalışmaların ücrete dahil olduğuna dair düzenlemenin sözleşme tarihi itibari ile dikkate alınması gerektiğinin gözetilmemesi de hatalı olmuştur.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 15.01.2020 gününde oy birliği ile karar verildi.