Yargı Kararları

USULSÜZ TEBLİGAT

SAYILAR

Esas No : 2021/11039
Karar No : 2021/15206
Tarihi : 01.11.2021
İlgili Kanun/Madde : 1136 S. AvK/56 -7201 S. TebK/32
Yargı Yeri: T.C. YARGITAY 9. Hukuk Dairesi

Ek Başlıklar : l USULSÜZ TEBLİGAT l DOSYAYI TAKİP EDİLEN VEKİL YERİNE VEKALETNAMEDE İSMİ OLAN BİR AVUKATA YAPILAN TEBLİGATIN USULSÜZ OLDUĞU l DAYI TAKİP EDEN AVUKATA AVYENİDEN TEBLİGAT YAPILMASI GEREKTİĞİ

Tam Metin

İlgili Kanun / Madde
1136 S. AvK/56
7201 S. TebK/32

T.C
YARGITAY
9. HUKUK DAİRESİ

Esas No. 2021/11039
Karar No. 2021/15206
Tarihi: 01.11.2021

l USULSÜZ TEBLİGAT
l DOSYAYI TAKİP EDİLEN VEKİL YERİNE VEKALETNAMEDE İSMİ OLAN BİR AVUKATA YAPILAN TEBLİGATIN USULSÜZ OLDUĞU
l DAYI TAKİP EDEN AVUKATA AVYENİDEN TEBLİGAT YAPILMASI GEREKTİĞİ

ÖZETİ: Dairemiz uygulamasına göre, öncelikle dosyayı takip ettiği tespit edilen vekil yerine vekaletnamede ismi olsa bile dosyayı takip etmeyen vekile tebligat yapılması dahi usulüne uygun değildir. ( Bkz. Dairemizin 22.12.2020 tarih 2020/7176-2020/19662)
Öte yandan; kendisine tebligat yapılan avukatın tebliğ tarihinden bir gün sonra istinaf süresi içinde dilekçe ile başvurarak “gerekçeli karar tarafıma 27.12.2018 tarihinde tebliğ edildi. Tebligatı iade ediyorum. Yetki belgesi ile bir defaya mahsus duruşmayı takip ettim, dosyada başkaca yetkim yoktur” diye açıkça belirttiği görülmektedir. Bu aşamada, hak arama özgürlüğünün ihlal edilmemesi açısından istinaf süresi içinde verilen bu dilekçeye değer verilerek gerekçeli karar dosyayı takip eden vekillerden birine tebliğ edilmelidir.

DAVA: Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraflar vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, davalı işyerinde 14.09.2011 tarihinde öğretim elemanı olarak işe başladığını ve 03.08.2015 tarihinde iş sözleşmesinin feshedildiğini, Gaziantep 2. İş Mahkemesi’nin 2015/408 esas sayılı dosyası ile işe iadesine karar verildiğini, işe iade için Kadıköy 27. Noterliği’nin 23.01.2017 tarih ve 02434 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile süresinde davalı işverene başvuru yapılmasına karşın davalının samimi ve gerçekçi bir işe başlatma girişiminde bulunmadığını, davalı işyerinde en son net 10.645,87 TL ücret ile çalıştığını ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık ücretli izin alacağı ve işe başlatmama tazminatının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı Üniversite, davanın reddini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
İlk Derece Mahkemesince, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, kıdem ve ihbar tazminatları ile işe başlatmama tazminatı alacağının reddi ve yıllık ücretli izin alacağının ise kabulü gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İstinaf Başvurusu:
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı, davacı ve davalı vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti:
Bölge Adliye Mahkemesince, davacı vekili Avukat G. G. Ç. tarafından verilen yetki belgesi ile Avukat H. K’un yetkili kılındığı ve 23.10.2017 tarihli ön inceleme duruşmasına davacı vekili olarak katıldığı, yetki belgesinin vekaletnamede yer alan tüm yetkileri kapsadığı, belgede açıkça Avukatlık Kanunu 56. maddesi gereğince vekaletname yerine geçmek üzere yetki belgesi düzenlendiğinin belirtildiği, Avukatlık Kanunu’nun 56. maddesine göre, usulüne uygun olarak düzenlenmiş olan yetki belgesinin vekaletname hükmünde olduğu, bu hükme göre yetkili avukatın, vekili olduğu taraf yönünden her türlü yetki ve sorumluluğu haiz olduğu, diğer taraftan Tebligat Kanunu’nun 32.maddesine göre usulsüz tebligatın öğrenilme tarihinin tebliğ tarihi sayıldığı, yetkili avukat H. K’un 28.12.2018 tarihinde sadece bir kez yetkili olarak duruşmaya katıldığını belirten bir dilekçe ile birlikte tebligatı iade ettiği, tebligatın 28.12.2018 tarihinde öğrenildiğinin kabul edilmesi gerektiği ancak davalı vekili tarafından istinaf dilekçesinin iki haftalık süre geçtikten sonra 22.01.2019 tarihinde verildiği dolayısıyla istinaf dilekçesinin süre yönünden reddine ilişkin Mahkemenin ek kararının usul ve yasaya uygun olduğu, davalı tarafın ise katılma yolu ile kararı istinaf ettiği, davacı tarafın istinafı süre yönünden reddedildiğinden davalı tarafında istinaf hakkı bulunmadığı gerekçesiyle Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1-b-1. maddesi gereğince, davacı ve davalının istinaf başvuru talebinin esastan reddine karar verilmiştir.
Temyiz Başvurusu:
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
Gerekçe:
Taraflar arasında öncelikle çözüme kavuşturulması gereken husus davacı istinafının süresinde olup olmadığıdır.
Somut uyuşmazlıkta; İlk Derece Mahkemesi kararı, yetki belgesi ile 23.10.2017 tarihli ön inceleme duruşmasına katılan Av. H K’a Tebligat Kanunu’nun 21. maddesine göre 27.12.2018 tarihinde tebliğ edilmiş, muhatabın adliyede olduğu belirtilerek muhtar azasına tebliğ edildiği ve apartman görevlisine haber verildiği belirtilmesine karşın görevlinin imzası alınmadığından Bölge Adliye Mahkemesince usulsüz kabul edilerek vekilin 28.12.2018 tarihinde dilekçe sunmasından hareketle 28.12.2018 tarihinde gerekçeli kararın davacı vekiline tebliğ edilmiş sayılması gerektiği açıklanmış ve bu tarihe göre 22.01.2019 tarihli istinaf talebinin süresinde olmadığı gerekçesiyle istinaf isteminin reddine yönelik İlk Derece Mahkeme kararı yerinde bulunmuştur. Ne var ki; varılan bu sonuç dosya içeriği ile örtüşmemektedir.
İlk Derece Mahkemesinin karar başlığında davacı vekili olarak Av. F Y ve Av.H S’ün isimleri yazılmıştır. Dosyada ön inceleme duruşmasına yetki belgesi ile Av. H K katılmış ise de; dosyaya sunulu vekaletnamede Av. F Y ve Av. G. G. Ç dahil 11 avukatın ismi geçtiği, avukatlardan G. G. Ç’nın ilk celse için mazeret verdiği, ikinci, üçüncü, beşinci ve son celselere Av. H S’ün yetki belgesine istinaden katıldığı, dördüncü celseye ise yine Av. H S’ün mazeret bildirdiği görülmektedir. Şu halde, dosyaya verilen dava dilekçesi dahil tüm dilekçelerin İstanbul’da ikamet eden ve vekaletnamede ismi geçen Av. G.G. Ç tarafından verildiği ve ilk derece yargılaması boyunca tüm tebligatların Av. G. G. Ç’na yapıldığı, duruşmaların ise ön inceleme duruşması haricinde istinaf aşamasından sonra vekillikten çekildiği tespit edilen Av. G. G. Ç tarafından yetkili kılınan Av. H. S tarafından takip edildiği görülmektedir. Dosyada İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçeli karar başlığında da ismi yazılı Av. H S’e yada daha önce tüm tebligatların yapıldığı Av. G. G. Ç yerine sadece bir kez ve ön inceleme aşamasında dosyaya dahil olan ve daha sonradan da dosyayı takip etmediği anlaşılan Av. H K’a tebliğ edildiği görülmektedir. Dairemiz uygulamasına göre, öncelikle dosyayı takip ettiği tespit edilen vekil yerine vekaletnamede ismi olsa bile dosyayı takip etmeyen vekile tebligat yapılması dahi usulüne uygun değildir. ( Bkz. Dairemizin 22.12.2020 tarih 2020/7176-2020/19662)
Öte yandan; kendisine tebligat yapılan avukatın tebliğ tarihinden bir gün sonra istinaf süresi içinde dilekçe ile başvurarak “gerekçeli karar tarafıma 27.12.2018 tarihinde tebliğ edildi. Tebligatı iade ediyorum. Yetki belgesi ile bir defaya mahsus duruşmayı takip ettim, dosyada başkaca yetkim yoktur” diye açıkça belirttiği görülmektedir. Bu aşamada, hak arama özgürlüğünün ihlal edilmemesi açısından istinaf süresi içinde verilen bu dilekçeye değer verilerek gerekçeli karar dosyayı takip eden vekillerden birine tebliğ edilmelidir. Nitekim, İlk Derece Mahkemesi de bu dilekçeden sonra Av. G. G. Ç gerekçeli kararı tebliğe çıkarmıştır. Ancak gerekçeli karar bu vekile 29.01.2019 tarihinde tebliğ edilmiş olmasına karşın 22.01.2019 tarihinde sunulan istinaf dilekçesi süresinde kabul edilmemiştir.
22.01.2019 tarihli istinaf dilekçesinin süresinde olmadığının kabul edilmesi hak arama özgürlüğünü kısıtlar mahiyette görüldüğünden Bölge Adliye Mahkemesince öncelikle istinaf süresinde kabul edilerek işin esasına girilmeli, davacının ve katılma yolu ile davalının istinaf talepleri değerlendirilmelidir. Bu husus gözetilmeden verilen Bölge Adliye Mahkemesi kararı hatalı olduğundan bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, bozma sebebine göre davacının sair temyiz itirazlarının ve davalının temyiz isteminin incelenmesine şimdilik yer olmadığına, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 01.11.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.