ÖZETİ: Belirtmek gerekir ki yargılama aşamasında dayanılıp sunulmayan deliller kanun yolu aşamalarında sunulamazlar; sunulmuş olsalar bile, bu aşamalardaki incelemeler sırasında dikkate alınamazlar. Bu kuralın tek istisnası, dayanılıp sunulan delilin, o davaya konu borcu söndüren bir nitelik taşıması; örneğin, davaya konu borcun ödenmiş olduğunu gösteren makbuz, ibraname gibi bir belge olmasıdır. Davanın hukuksal niteliği ve somut olayın özelliği gereği davalı, kanun yolu aşamasında dava konusu borcu söndüren nitelikte bir belge vermiş ise; bu belge üzerinde gerekli inceleme yapılmak suretiyle bir karar verilmesi gerekir. Diğer bir anlatımla, yargılama aşaması henüz tamamlanmamış ise böyle durumda, borcu itfa eden belge değerlendirmeye alınmalıdır. Dairemiz uygulamasına göre ibraname veya yıllık izin belgesi gibi borcu sona erdirebilecek belgelerin de kanun yolu aşamasında dahi ileri sürülebilmesi mümkündür.
Şu hâlde ilâmın yukarıdaki (3) numaralı paragrafında yapılan açıklamalar uyarınca davalı tarafından ibraz edilen yıllık izin defteri, davacı asıla gösterilerek beyanı alındıktan sonra sonucuna ve tüm dosya kapsamına göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı işyerinde hazırlık birimleri koordinatörü olarak 13.03.2013 tarihinden 01.07.2019 tarihine kadar belirsiz süreli iş sözleşmesi ile çalıştığını, 01.07.2019 tarihli noter ihtarnamesi ile primlerinin eksik ödenmesi, maaşların sık sık düzensiz ve eksik yatırılması, maaşın bordrolarda eksik gösterilmesi, fazla çalışma ücreti ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının ödenmemesi ve son olarak okul içerisinde ahlak ve iyi niyet kuralları ile bağdaşmayan davranışlarda bulunularak çocuklara şiddete müsamaha gösterilmesi nedeni ile 01.07.2019 tarihi itibarı ile haklı nedenle iş sözleşmesini feshettiğini belirterek kıdem tazminatı, bakiye ücret, yıllık izin ücreti, hafta tatili ücreti, fazla çalışma ücreti ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı tarafından davaya cevap verilmemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının bilirkişi raporuyla tespit edilen işçilik alacaklarının bulunduğu bu nedenle iş sözleşmesini haklı nedenle feshettiği ve kıdem tazminatına hak kazandığı, davacının hak kazandığı yıllık izinlerin kullandırıldığına dair davalı tarafça yazılı belge sunulmadığı, davacının hafta tatili, fazla çalışma ile ulusal bayram ve genel tatil çalışması yaptığına ilişkin iddiasının beyanlarına başvurulan tanık anlatımları ile ispatlandığı, davacının talep ettiği bakiye ücret alacağını ise somutlaştırmadığı buna göre bu talebin reddi gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili, müvekkili Şirketin limited şirket olduğu buna göre elektronik tebligat kullanmak zorunluluğu bulunmadığını, yargılamanın tüm aşamalarında müvekkili Şirkete yapılan elektronik tebligatların usulsüz olduğunu, savunma hakkının engellendiğini, Mahkemece zamanaşımının dikkate alınmadığını, eksik inceleme ile karar verildiğini, davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını ileri sürerek istinaf yoluna başvurmuştıur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; iş sözleşmesinin kıdem tazminatına hak kazanılayamayacak şekilde sona erdiğini ispat yükü davalı üzerinde olup bu kapsamda dosyaya bir delil sunulmadığından ve ispatlanamadığından, ayrıca bir kısım ücretlerinin ödenmemesi nedeniyle iş sözleşmesini fesheden davacının bu hususu sunduğu delillerle ispatladığının anlaşıldığı, zamanaşımı def’inin dikkate alınması için davalı tarafça süresinde yapılmış bir itiraz bulunmadığı, davacının özlük dosyası için davalı tarafa müzekkere yazıldığı ancak bu konuda bir cevap verilmediği, kıdem tazminatı, yıllık izin ücreti alacakları bakımından kısmi dava açıldığı, diğer alacaklar bakımından ise yerleşik yargısal uygulama ve Yargıtay kararları uyarınca işyeri kayıtlarının incelenmesi ile yargılama ve bilirkişi hesabı gerektirmesi nedeniyle talep tam belirlenebilir nitelikte olmadığından hafta tatili ücreti, fazla çalışma ücreti ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacakları için belirsiz alacak davası olarak açılabileceği, 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun (7201 sayılı Kanun) 7 nci maddesinin (a) fıkrası gereğince kendisine tebligatın elektronik yolla yapılması gereken tüzel kişilerden olduğu gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçeleri tekrar ederek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozularak ortadan kaldırılması ve davanın reddine karar verilmesi istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davalı tarafa yapılan elektronik tebligatların usulüne uygun olup olmadığı, iş sözleşmesinin davacı işçi tarafından haklı nedenle feshedilip edilmediği ve buna göre davacının kıdem tazminatına hak kazanıp kazanmadığı, davacının yıllık izin ücreti, hafta tatili ücreti, fazla çalışma ücreti ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının bulunup bulunmadığı hususlarındadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 41, 46, 47, 59 ve 120 nci maddeleri, mülga 1475 sayılı İş Kanunu’nun 14 üncü maddesi, 7201 sayılı Kanun’un ilgili hükümleri.
3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Davalı vekilince istinaf aşamasında imzalı yıllık izin defteri ve imzalı yıllık izin formları sunulmuştur. Bölge Adliye Mahkemesince; davacının özlük dosyası için davalı tarafa müzekkere yazılmış ise de bu konuda bir cevap verilmemiş olduğundan bu belgeler değerlendirilmemiştir.
3. Belirtmek gerekir ki yargılama aşamasında dayanılıp sunulmayan deliller kanun yolu aşamalarında sunulamazlar; sunulmuş olsalar bile, bu aşamalardaki incelemeler sırasında dikkate alınamazlar. Bu kuralın tek istisnası, dayanılıp sunulan delilin, o davaya konu borcu söndüren bir nitelik taşıması; örneğin, davaya konu borcun ödenmiş olduğunu gösteren makbuz, ibraname gibi bir belge olmasıdır. Davanın hukuksal niteliği ve somut olayın özelliği gereği davalı, kanun yolu aşamasında dava konusu borcu söndüren nitelikte bir belge vermiş ise; bu belge üzerinde gerekli inceleme yapılmak suretiyle bir karar verilmesi gerekir. Diğer bir anlatımla, yargılama aşaması henüz tamamlanmamış ise böyle durumda, borcu itfa eden belge değerlendirmeye alınmalıdır. Dairemiz uygulamasına göre ibraname veya yıllık izin belgesi gibi borcu sona erdirebilecek belgelerin de kanun yolu aşamasında dahi ileri sürülebilmesi mümkündür.
4. Şu hâlde ilâmın yukarıdaki (3) numaralı paragrafında yapılan açıklamalar uyarınca davalı tarafından ibraz edilen yıllık izin defteri, davacı asıla gösterilerek beyanı alındıktan sonra sonucuna ve tüm dosya kapsamına göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
5. Kabule göre de davacının 6 tam yıllık çalışma süresi boyunca hiç yıllık izin kullanmaması hayatın olağan akışına uygun olmadığından hâkimin davayı aydınlatma yükümlülüğü kapsamında davacı asılın beyanı alınmadan sonuca gidilmiş olması bir başka hatalı yöndür.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
04.07.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.