İlgili Kanun / Madde
1088 S.HUMK/413,414,415
T.C
YARGITAY
9. HUKUK DAİRESİ
Esas No. 2008/26779
Karar No. 2008/21776
Tarihi: 22.07.2008
l YARGILAMA GİDERLERİ
l VEKALET ÜCRETİNİN YARGILAMA GİDERLERİ İÇERİSİNDE OLMASI
l YARGILAMA GİDERLERİNİN HÜKÜM İLE BİRLİKTE KARARA BAĞLANMASI
ÖZETİ: Yargılama giderlerinin o dava içinde istek olmasa bile, mahkemece kendiliğinden çözümlenmesi gerekir. Yargılama giderleri ayrı bir dava konusu yapılamaz. Yargılama ve hüküm, ancak davanın tarafları hakkında verilebilir. Yargılama giderleri de hükmün sonuçlarına göre yanların sorumlulukları ile ilgili bulunduğundan, hüküm ile birlikte karara bağlanması gerekir.(29.5.1957 tarih ve 4/16 sayılı IBK.). Bu bağlamda, yargılama giderleri aleyhine hüküm verilen tarafa yükletilir ve vekâlet ücreti de yargılama giderlerindendir.
DAVA: Davacı, kıdem tazminatı ile fazla mesai alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hâkimi S.Betin tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü
1) Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının tüm temyiz itirazlarını reddi ile davacının aşağıdaki temyiz itirazları yerinde görülmüştür.
2) Davacın, iş aktinin ücretlerinin ödenmemesi nedeni ile haklı olarak feshettiğini ileri sürerek kıdem tazminatı ve ücret alacağı isteklerinde bulunmuştur.
Davalı davacının 2005 yılını kasım ve aralık aylarına ait ücretlerinin adresine posta havalesiile gönderildiğini belirterek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece davacının ücretlerinin ödenmemesi sebebiyle iş aktini haklı feshettiği gerekçesi ile kıdem tazminatı ve fazla çalışma ücreti isteklerinin kabulüne, ücret alacağı kalmadığından ücret isteğinin reddine, kabul ve red oranına göre davacı aleyhine masraf ve vekâlet ücretine karar verilmiştir.
Karar taraflarca temyiz edilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık ücret alacağının dava tarihinden sonra ödenip ödenmediği ve dava tarihinden sonra ödenen ücret alacağının reddine ilişkin karar nedeniyle davacı aleyhine masraf ve vekâlet ücretine karar verilip, verilemeyeceği noktalarında toplanmaktadır.
HUMK.'un 413.maddesi uyarınca davacı yargılama giderlerini harç tarifesi gereğince ödemek zorundadır. Bunun ayrık hali adli yardımdır.
Genel olarak yargı harçlarını davayı açan veya harca konu olan işlemin yapılmasını isteyen kişiler ödemekle mükelleftir. Herhangi bir istek olmaksızın resen yapılacak işlemlere ait harçlar, aksine hüküm yoksa lehine işlem yapılan kişilerden alınır.
Türk Yargı sistemine göre hâkim kendiliğinden bir davayı inceleyip, uyuşmazlığı çözemez. Bunun kaçınılmaz sonucu olarak da, tarafların istekleri ile bağlı tutulmuştur. (HMUK. 72,75) Bu yolla, "delillerin taraflarca hazırlanması" prensibinden hareket olunarak ilgililer, dinletmek istedikleri tanıklar ile bilgisine başvurulmasını diledikleri bilirkişilerin keşif ve benzeri incelemelerin gerektirdiği masrafları karşılamakla yükümlü tutulmuşlar, buna uymamaları halinde de isteklerinden vazgeçmiş sayılacakları öngörülmüştür. (HMUK. 414) Usulün 159–163. maddeleri ise bu konuda tamamlayıcı hüküm olarak uygulanır.
Kendiliğinden yapılması gereken işlemlerde ise HUMK.'un 415. maddesi uyarınca giderlerin taraflardan birine veya her ikisinin ödenmesine karar verilebilir. Belirlenen süre içinde işleme ait gider ödenmez ise ilerde ilgilisinden alınmak sureti ile Devlet Hazinesinden ödenmesine
karar verilmesi gerekir.
Yargılama giderlerinin o dava içinde istek olmasa bile, mahkemece kendiliğinden çözümlenmesi gerekir. Yargılama giderleri ayrı bir dava konusu yapılamaz. Yargılama ve hüküm, ancak davanın tarafları hakkında verilebilir. Yargılama giderleri de hükmün sonuçlarına göre yanların sorumlulukları ile ilgili bulunduğundan, hüküm ile birlikte karara bağlanması gerekir.(29.5.1957 tarih ve 4/16 sayılı IBK.). Bu bağlamda, yargılama giderleri aleyhine hüküm verilen tarafa yükletilir ve vekâlet ücreti de yargılama giderlerindendir.(HUMK.m.417/l, m. 423/b.6).
2.3.1976 gün 1/1 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince davanın açılmasından önce yapılan delil tespitine ilişkin giderler de yargılama giderinden sayılır.
Davanın tarafları, gösterdikleri tanıkların dinlenmesinden vazgeçmedikleri sürece, bu tanıkların ifadelerinin alınıp değerlendirilmesi gerekir. Tanık deliline dayanan taraf tanıklarının ücretlerini, davetiye masraflarını ve diğer giderleri mahkeme veznesine peşin olarak ödemek zorundadır (HUMK. md. 423/2). Verilen kesin süre içersinde bu giderlerin karşılanmaması halinde tanık dinlenmek isteğinden vazgeçilmiş sayılır (HUMK. md. 414).
Duruşmada bulunmak istemeyen taraf, dinletmek istediği tanıkların davetiye giderleriyle olası ücretlerinin tutarını, rahatlıkla ve tamamen karşılayacak miktarda parayı mahkemeye göndermek zorundadır. Dilekçe vererek masraf tutarının kendisine tebliğini ve ondan sonra usul işlemlerinin yapılmasını ve delillerin toplanmasını isteyemez. Aksini kabul etmek, tarafın duruşmaya gelmeden yargılamayı sürdürmesine yol açar.
Gerek öğreti ve gerekse yerleşik yargısal kararlarda, kanıtlama yükümlülüğü altında bulunan tarafa, kesin önel konusu usulü işlemleri hiçbir duraksamaya yer vermeyecek biçimde tek tek açıklanmalı, keşif için yapılması zorunlu olan giderler parasal olarak saptanıp bildirilmeli, ödeme için verilen süre belirtilmeli ve bu hususların yerine getirilmemesi halinde doğacak sonuçlar da ihtar olunmalıdır.
Keşif için verilen kesin önellerde; 1-Hâkim kâtip ve mübaşir için depo edilmesi gereken yol tazminatının parasal tutarı, 2-Taşıt gideri, 3-Bilirkişi ücreti, 4-Tanık ücreti, 5-Bilirkişi ve tanıklara yapılacak tebligatlar ile ilgili giderler noksansız olarak belirtilmelidir. (Bkz.Prof. Dr.Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü Altıncı Baskı Cilt III, sh:2836 vd, aynı eser sh.2843 vd, Hukuk Genel Kurulunun 12.12.1974 gün 8/1153–1401, 16.09.1987 gün 1–389–639 sayılı kararlan.)( HUMK.m.163 ). Diğer yandan, ilgilisinin yokluğunda verilen ve aleyhe sonuçlar içeren ara kararlarının bildirilmesi ve bunun da 7201 sayılı Tebligat Yasası hükümlerine uygun olarak yapılması; giderlerin ise, taraflardan alınması veya suçüstü ödeneğinden karşılanması gerekir. (HUMK.m.415 ).
Bir davada asıl talebin konusuz hale gelmesi durumunda, bunun fer'i (yan) niteliğindeki diğer talepler hakkında yargılamaya devam edilerek, bunlar hakkında da bir karar verilmesi gerekir Diğer bir söyleyişle, davanın konusuz kalması halinde mahkemenin yargılamaya devam ederek, davanın açıldığı zaman hangi tarafın haksız olduğunu tespit edip, o tarafı yargılama giderlerine ve vekalet ücretine mahkum etmesi gerekir (KURU, Baki; Hukuk Muhakemeleri Usulü, Cilt 3, Sayfa 3030 vd., 6. Baskı, 2001).
Hukuk Muhakemeleri Kanununun 423 ncü maddesinin 6 ncı bendinde açıkça belirtildiği gibi, vekâlet ücreti bir yargılama gideridir. Bu nedenle, 29.5.1997 gün, 4/6 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında yazılı olduğu şekilde, yargılama giderlerinden olan avukatlık parası, diğer yargılama giderlerinde olduğu gibi mahkemece kendiliğinden hükme bağlanır. Davada haklı çıkan taraf kendisini vekil ile temsil ettirmiş ise, vekâlet ücreti diğer yargılama giderleri gibi haksız çıkan taraftan alınarak haklı çıkan tarafa verilir (HUMK. M.416, M.417)
Yargılama harç ve giderleri, HUMK.'un 417. maddesi uyarınca kural olarak davada haksız çıkan tarafa yükletilmesi gerekir. Bu durumda yapan taraf haklı ise yaptığı gider karşı tarafa yükletilmeli, haksız ise yapılan yargılama gideri üzerinde bırakılmalıdır.
Yargılama harç ve giderlerinin davada haksız çıkmış olan tarafa yükletilmesine ilişkin ana kuralın (HUMK.m.417, I) bazı ayrık halleri vardır. Kanun, "kanunen musarrah olan hallerden maadasında" deyimi ile, bunu kasdetmiştir. Bu ayrık haller,
1) Davalı, ilk oturumda davayı kabul eder, hal ve durumu ile kendisine karşı (aleyhine) dava açılmasına sebebiyet vermemiş ise, (davayı kabul etmiş olmasına rağmen) yargılama giderlerine mahkum edilemez (HUMK. m.94, II) ,
2) Davada haklı çıkmış (lehine hüküm verilmiş) olan taraf, aşağıdaki hallerden birini yapmış ise, (davayı kazanmış olmasına rağmen) yargılama harç ve giderlerinin tamamını veya bir kısmını ödemeye mahkûm edilebilir (HUMK. m.418) :
a) Bilerek ve isteyerek (bililtizam ) davayı uzatmak,
b) Gereksiz masraf yapmak,
c)Elinde bulunup da hükme etkisi olan belgeleri zamanında karşı tarafa (hasmına) bildirmemek.
3) Bir kişi davada sıfatı olmadığı halde, davacı tarafı, davalı sıfatı kendisine ait imiş gibi yanıltır, davacı, bu kişiye karşı dava açar ve davası sıfat (pasif husumet ehliyeti) yokluğundan dolayı reddedilirse, davalıya yargılama gideri ödemeye mahkûm edilemez; bilakis, bu halde davayı sıfat yokluğundan dolayı reddettirmiş olan davalının, davacıya yargılama gideri ödemesine karar verilmelidir,
4) Bir taraf, dava açıldığı andaki mevzuata veya içtihat durumuna göre davasında veya savunmasında haklı olup da, dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren (geçmişe etkili) yeni bir kanun hükmü veya yeni bir içtihadı Birleştirme Kararı gereğince davada haksız çıkarsa (davayı kaybederse), davada haksız çıkmış olmasına rağmen, yargılama giderlerine mahkûm edilemez; çünkü dava açıldığı anda haklı durumda idi,
5) Yargıtay M.K.m.639'a göre açılan tescil davasını kaybeden Hazine'nin (ve ilgili kamu tüzel kişisinin) kanuni hasım olması nedeniyle yargılama giderlerine (ve bu arada vekâlet ücretine) mahkûm edilemeyeceği görüşündedir.
6) Islah yapan, davayı kazanmış olsa bile, ıslah giderinden kendisi sorumludur.
7) Eski hale getirme talebinde bulunan taraf, davayı kazanmış olsa bile, eski hale getirme talebinin ve hükümsüz sayılan işlemlerin giderlerine kendisi katlanır.
Yukarıda sayılan istisnalar dışında tüm davalarda ana kuralın uygulanması gerekir. HUMK.nun 417. maddesinde kanunen sayılan haller dışında mahkeme giderlerinin aleyhine hüküm verilenden alınması gerekir. Davada iki taraftan her biri kısmen haklı çıkarsa mahkeme her birini masrafla ilzam veya bu masrafları aralarında taksim etmelidir. Yargılama giderlerinin kabul/ret oranına göre paylaştırılması gerekir.
Yargılama giderlerinden sayılan ve Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 423, Avukatlık Kanununun 169 ve Avukatlık Ücret Tarifesinin 1. maddelerinde düzenlenen, ancak müstakil bir varlığı olmayan ve ait olduğu davanın konusunu teşkil eden hak ve alacağa sıkı sıkıya bağlı bulunan avukatlık ücretinin; haksız çıkan tarafa yükletilmesi gerekir. Zira haksız davranışta bulunan bir kimsenin, bu haksız davranışının bütün sonuçlarından sorumlu tutulması hukukun genel kurallarındandır. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun, yargılama giderlerinin haksız çıkan tarafa yükletilmesine ilişkin 417. maddesi bu ilkeye dayanmaktadır. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 388. ve 389. maddeleri uyarınca hükmün, taraflara yönelik olarak kurulması gerekir. Kural olarak, davada haklı çıkan taraf kendisini vekil ile temsil ettirmiş ise, vekâlet ücreti diğer yargılama giderleri gibi haksız çıkan taraftan alınarak haklı çıkan tarafa verilir (HUMK. M.416, M.417)
Yargılama sonunda hüküm, ancak davanın tarafları hakkında verilebilir. Yargılama giderleri de hükmün sonuçlarına göre yanların sorumlulukları ile ilgili bulunduğundan, hüküm ile birlikte karara bağlanması gerekir( 29.5.1957 tarih ve 4/16 sayılı IBK). Bu bağlamda, yargılama giderleri aleyhine hüküm verilen tarafa yükletilir ve vekalet ücreti de yargılama giderlerindendir. Diğer yandan, 4667 Sayılı Yasa'nın 77. maddesiyle değişik 1136 sayılı Avukatlık Yasası'nın 164/son maddesinde dava sonunda, karar ile tarifeye dayalı olarak karşı tarafa yüklenecek vekalet ücretinin avukata ait olacağı belirtilmiş ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 3. maddesinde de "Yargı yerlerince avukata ait olmak üzere karşı tarafa yükletilecek vekalet ücreti …" biçiminde anılan yasa hükme koşut bir düzenlemeye de yer verilmiştir. Yukarıda açıklandığı üzere gerek Avukatlık Yasası ve gerekse de yasaya dayalı olarak hazırlanan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nde yer alan düzenlemeler; Hukuk Usulü Muhakemeleri Yasası'nın davanın taraflarına ve hükmün kimlere yönelik olarak kurulacağına ilişkin hükümlerim kaldırıcı veya değiştirici nitelikte değildir. Aksine, hükmün ve ayrıntısı niteliğindeki yargılama giderlerinin ve yargılama giderlerine dâhil bulunan vekâlet ücretinin davanın tarafları hakkında kurulması gerekir. Avukatlık Yasasındaki, "vekâlet ücreti avukata aittir" biçimindeki düzenleme hükmü kuran mahkemeye değil, vekil ile vekil edene yönelik bir kuraldır. Bu yorum ve varılan sonuç aynı maddedeki "bu ücret, iş sahibinin borcu nedeniyle takas ve mahsup edilemez, haczedilemez" biçimindeki düzenleme ile de doğrulanmaktadır.
Avukatlık (vekâlet) ücreti Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 423/6. maddesinde açıkça belirtildiği veçhile muhakeme masraflarından maduttur. Muhakeme masrafları ve bu meyanda karşı tarafa (hasma) tahmili gereken vekâlet ücreti, müstakil bir varlığı olmayan ve ait olduğu davanın konusunu teşkil eden hak ve alacağa sıkı bir surette bağlı feri haklardandır. Feri hakların akıbeti asıl hakkın akıbetine tabi olur.
Davada haksız çıkan tarafta birden fazla dava arkadaşı varsa, mahkeme HUMK.nun 419 ncu maddesi gereğince yargılama harç ve giderlerini, davadaki ilgilerine göre bu dava arkadaşları arasında paylaştırır, bu halde, her dava arkadaşının sorumlu bulunduğu yargılama gideri miktarı hükümde ayrı ayrı gösterilmelidir. Mahkeme aynı hüküm gereği, tüm dava arkadaşlarının zincirleme sorumluluklarına da karar verebilir. Anılan hükümde birlikte sorumluluk ve ayrı ayrı sorumlulukta mahkemeye seçimlik bir yetki tanınmıştır.
Davanın görevsizlik, yetkisizlik nedeniyle reddine veya davanın nakline ya da açılmamış sayılmasına karar verildiğinde, yargılama giderleri ve yargılama giderlerinden olan vekâlet ücretine dair istemlerin de kararı veren mahkemece hüküm altına alınması zorunludur.( 25.4.1945 tarih, 1944/7–1945/9 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı, HUMK.m.423, 426,Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi m.7). Bir başka anlatımla görevsizlik, yetkisizlik nedeni ile dava dilekçesinin reddine karar veren mahkeme, o ana kadar yapılan yargılama gideri ve vekâlet ücretine de ayrıca ve açıkça karar vermelidir. Bu konuda görevli veya yetkili mahkemenin karar vermesi şeklindeki kararları usule aykırı olacaktır.
SOMUT OLAYDA: Davacının feshe dayanak yaptığı 2005 yılının kasım ve aralık aylarının ücretleri fesih tarihinden sonra davacı adresine gönderilmiş ve yine dava tarihinden sonra ödenmiştir. Yani dava tarihi itibariyle davacının ücret alacağı mevcuttur. Bu alacak açısından davacının dava tarihi itibariye reddedilecek bir alacağı yoktur, dava tarihinden sonra bu alacağın davacıya ödenmesi ile bu alacak konusuz kalmıştır. Bu halde davacının ücret alacağı yönünden kabul ve red oranına göre yargılama gideri ve vekâlet ücretinden sorumlu tutulmaması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi hatalıdır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 22.07.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.