YARGILAMANIN İADESİNİN DE BİR DAVA OLDUĞU HARÇ ALINMASI GEREKTİĞİ

SAYILAR

Esas No : 2023/2145
Karar No : 2023/2651
Tarihi : 06.07.2023
İlgili Kanun/Madde : 4857 S. İşK/18-21
Yargı Yeri: T.C ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 6. HUKUK DAİRESİ

Ek Başlıklar :  YARGILAMANIN İADESİNİN DE BİR DAVA OLDUĞU HARÇ ALINMASI GEREKTİĞİ  HARÇ ALINMADAN YARGILAMANIN DEVAM EDEMEYECEĞİ

Tam Metin

İlgili Kanun / Madde
4857 S. İşK/18-21

T.C
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ

Esas No. 2023/2145
Karar No. 2023/2651
Tarihi: 06.07.2023

YARGILAMANIN İADESİNİN DE BİR DAVA OLDUĞU HARÇ ALINMASI GEREKTİĞİ
HARÇ ALINMADAN YARGILAMANIN DEVAM EDEMEYECEĞİ

ÖZETİ: Dava, yargılamanın yenilenmesi istemine ilişkindir. Mahkemece, yargılamanın yenilenmesi talebini içerir dilekçeye istinaden yapılan inceleme neticesinde, ek karar ile davanın reddine karar verilmiştir.
“Yargılamanın iadesi talebi de bir davadır. Dava dilekçesinde aranan koşulların bu dilekçede de bulunması ve mahkemece de yeni bir dava gibi yeni esas numarası verilmesi ve taraf teşkilinin sağlanması gerekir. Somut olayda, yargılamanın yenilenmesi talebi üzerine başvurma harcı ve maktu harç alınmamış, yeni esas numarası da verilmemiştir. Başvurma harcı ve maktu harç alınmadan (Harçlar Kanunu m. 10), dava yeni bir esasa kayıt edilmeden hüküm kurulması doğru görülmemiştir.” Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2015/24684 E. 2016/11122 K. 06.06.2016 tarihli kararı bu yöndedir.
 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 27 ve 127. maddelerinde yazılı olduğu gibi peşin harçların tamamı dava dilekçesi ile birlikte ödenmeden harca konu işlem yapılamaz. Yine aynı Kanun'un 32. maddesi hükmü uyarınca da yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemler yapılamaz. Ancak ilgilisi tarafından ödenmeyen harçları diğer tarafın ödemesi halinde işleme devam olunmakla beraber bu para muhakeme neticesinde ayrıca bir isteğe gerek kalmaksızın hükümde nazara alınır (KURU, Baki, Prof. Dr.; Hukuk Muhakemeleri Usulü, 6. Baskı, Cilt- 5, Mayıs 2001, İstanbul, s: 5245- 5246).
Somut olayda, yargılamanın iadesi isteği yönünden hiç harç alınmamıştır. Bu durumda, davanın niteliğine göre mahkemece işe iade davası olması sebebiyle maktu harç yatırılması gerektiği hususu re'sen nazara alınarak, davacının talebi yeni bir dava gibi esas defterine kaydedildikten sonra talebin değerlendirilmesi gerekirken, Harçlar Kanunu'nun 32. maddesi hükmü de gözönünde bulundurulmayarak davacının talebinin esastan incelenmesi doğru olmamıştır.

Mahkemece evrak üzerinde “HMK'nın 374 ve devamı maddelerinde yargılamanın iadesi konusu ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. HMK'nın 375/1-ğ maddesine göre karara esas alınan bir hükmün kesinleşmiş başka bir hükümle ortadan kalkmış olması yargılanmanın yenilenmesi sebeplerinden biridir.
Yapılan yargılama sonucunda; Ankara 32. İş Mahkemesi'nin 2016/1469 Esas sayılı dosyasında davanın reddine karar verildiği, 05/04/2017 tarihinde istinafa başvurulduğu ve 07/01/2019 tarihinde Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesinin 2017/1412 Esas 2017/1476 Karar sayılı kararıyla istinaf başvurusunun reddine karar vererek kararın kesinleştiği, davacı vekilinin yargılamanın yenilenmesi isteminde bulunduğu görülmüştür,
Davacı vekilinin dilekçesinde özetle, davacının 2012 yılında işe başladığı, 2016 yılına kadar hiçbir sorun olmadan çalıştığını, 2016 yılında ise haksız şekilde davacı adına ceza soruşturması başlatıldığını, davacının hakkında İş yeri Disiplin Kurulunca "İHRAÇ" kararı verildiğini, ilgili kararın 20.06.2016 tarihinde Üst Disiplin Kurulunca onandığını, bu karar üzerine davacı İş Mahkemelerinde işe iade davası açmış ve İş Mahkemesi, Ceza Mahkemesinin kesin kararını beklemeksizin, bekletici mesele yapmaksızın davayı reddettiğini beyan etmiştir.
Davacı vekilinin yargılamanın yenilenmesi isteminde bulunduğu, davacının talepleri değerlendirildiğinde, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 375.maddesinde yargılamanın iade sebepleri tek tek belirtilmiş olup, davacının ileri sürdüğü sebepler yargılanmanın yenilenmesini gerektiren sebeplerden olmadığından talebi yerinde görülmeyerek reddine” karar verilmiştir.

Karara karşı davacı yasal süresi içinde istinaf yoluna başvurmuştur.
Davacı istinaf dilekçesinde özetle, Haymana Asliye Ceza mahkemesinin beraat kararı ve müştekinin hakkındaki iddiasını geri alması dikkate alınarak yargılamanın iade talebinin kabulü gerekirken reddinin hatalı olduğunu beyan ederek mahkemenin kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, işe iade talebinin reddinin hatalı olup olmadığı konusundadır.
Yargılamanın yenilenmesi, hukuk sistemimizde, esasa ilişkin ve maddî anlamda kesinleşen kararlara karşı başvurulabilecek bir yol olarak kabul edilmektedir. Bu noktada, ilk derece yargılaması aşamasında gerçekleşen yargılamanın yenilenmesi sebepleri nedeniyle bu yola başvurulmasında uygulamada pek sorun çıkmamakta ve bu hususa ilişkin doktrinde birçok çalışma bulunmaktadır. Diğer yandan, bölge adliye mahkemelerinin göreve başlamasıyla uygulanmaya başlayan istinaf kanun yolu aşamasında da belirli çerçevede esasa ilişkin yeni bir karar verilebileceğinden bu kararlara karşı yargılamanın yenilenmesi davası açılmasında da, maddî anlamda kesinlik niteliğini haiz olan, ilgili bölge adliye mahkemesi kararı olacağından, mevcut ilk derece kararlarına ilişkin uygulama benzer şekilde istinaf kararları bakımından da devam ettirebilecektir.
İstinaf aşamasında esastan inceleme yapılarak yeni bir karar verilmesi hâlinde yargılamanın yenilenmesi istinaf kanun yolunda temyizden farklı olarak, belirli şekilde ve kapsamı sınırlı da olsa yeniden bir tahkikat yapılarak esas hakkında yeni bir karar verilebileceğini belirtmiştik. Örneğin, ilk derece mahkemesi davayı kabul etmesine rağmen, bölge adliye mahkemesi ilk derece mahkemesi kararını kaldırarak davanın esastan veya usûlden reddine karar vermiş olabilir. Bölge adliye mahkemesince esasa ilişkin verilen yeni karar, tek başına maddî anlamda kesin hüküm teşkil etmeye elverişli olduğu için, bu karara karşı yargılamanın yenilenmesi sebepleri bakımından özel bir durum söz konusu değildir. Aynen ilk derece mahkemesi kararları bakımından söz konusu olduğu gibi, bölge adliye mahkemesi kararına karşı da aynı sebeplerle yargılamanın yenilenmesi yoluna başvurulabilmelidir. Bölge adliye mahkemesi, istinaf başvurusunu esastan inceleyerek davanın usûlden reddine karar vermiş ise, ilgili eksikliğin sonradan giderilerek ya da duruma göre eksiklik söz konusu olmadığının ek gerekçelerle ispatlanarak davanın yeniden açılması mümkün olduğundan, bu karara karşı yargılamanın yenilenmesi talep edilemeyecektir. Bu sonuç, Kanun metninin yargılamanın yenilenmesini sadece esasa ilişkin nihaî kararlara münhasır kabul etmesiyle de uyum içerisindedir. (İzmir Barosu Dergisi Eylül 2018 Bölge Adliye Mahkemesi Ve Yargıtay Kararlarına Karşı Yargılamanın Yenilenmesi-Av. Berfin UYMA BULUT.).

Yargılamanın yenilenmesi davası neticesinde üç tür karar verilebilir. Yapılan ön inceleme üzerine, talep süresi içerisinde değil, aleyhine başvurulan karar kesin değil veya yargılamanın yenilenmesi sebepleri gerçekleşmemişse talep esasa girilmeden reddedilir (m. 379). Esasa ilişkin inceleme sonunda, dayanılan yargılamanın yenilenmesi sebebi sabit görülürse, yeniden yargılama yapılarak ortaya çıkacak duruma göre verilmiş olan karar onanır veya kısmen yahut tamamen değiştirilir. Ancak, davacının açık veya zımnî muvafakati olmaksızın vekil veya temsilci olmayan kimselerin huzuruyla dava görülmüş (m. 375/1-c); yargılamanın yenilenmesi talep edilen karar, tarafları, konusu ve sebebi daha önce verilen başka bir kesin hükme aykırılık teşkil ediyor (m. 375/1-ı) veya üçüncü kişilerce hükmün iptalinin talep edilmiş (m. 376) olduğu hâllerde yargılamanın yenilenmesine konu edilen karar iptal edilir.
Hukukumuzdaki genel görüş yargılamanın yenilenmesinin sadece maddî anlamda kesin hükümlere karşı başvurulabilecek bir yol olduğu yönündedir. Bu noktada, istinaf kanun yolunda, ilk derece mahkemesi kararı ortadan kaldırılarak esas hakkında yeni bir karar verilmiş ise, maddî anlamda kesinleşmeye elverişli olan karar bir istinaf kararıdır. Böyle bir durumda, istinaf üzerine verilen karara karşı da aynen ilk derece mahkemesi kararlarına karşı olduğu gibi, şartların gerçekleşmesi hâlinde yargılamanın yenilenmesi yoluna başvurulabileceğinden şüphe duymamak gerekir. Nitekim, aşağıda değinilmiş olan ve esasen Yargıtay kararlarına karşı yargılamanın yenilenmesine ilişkin 25 Kasım 1942 tarihli Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın metninde de esasa ilişkin nihaî kararlara karşı yargılamanın yenilenmesi talep edilebileceği vurgulanmıştır. Bu kapsamda, istinaf talebi üzerine bölge adliye mahkemesi tarafından ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak uyuşmazlığın esası hakkında yeni bir karar verilmişse, bu bölge adliye mahkemesi kararına karşı yargılamanın yenilenmesinin talep edilebileceği de açıktır.
6100 sayılı HMK’nın Yargılamanın iadesi sebepleri başlıklı madde hükmünün ;
“MADDE 375- (1) Aşağıdaki sebeplere dayanılarak yargılamanın iadesi talep edilebilir:
a) Mahkemenin kanuna uygun olarak teşekkül etmemiş olması,
b) Davaya bakması yasak olan yahut hakkındaki ret talebi, merciince kesin olarak kabul edilen hâkimin karar vermiş veya karara katılmış bulunması.
c) Vekil veya temsilci olmayan kimselerin huzuruyla davanın görülmüş ve karara bağlanmış olması,
ç) Yargılama sırasında, aleyhine hüküm verilen tarafın elinde olmayan nedenlerle elde edilemeyen bir belgenin, kararın verilmesinden sonra ele geçirilmiş olması.
d) Karara esas alınan senedin sahteliğine karar verilmiş veya senedin sahte olduğunun mahkeme veya resmî makam önünde ikrar edilmiş olması.
e) İfadesi karara esas alınan tanığın, karardan sonra yalan tanıklık yaptığının sabit olması,
f) Bilirkişi veya tercümanın, hükme esas alınan husus hakkında kasten gerçeğe aykırı beyanda bulunduğunun sabit olması.
g) Lehine karar verilen tarafın, karara esas alınan yemini yalan yere ettiğinin, ikrar veya yazılı delille sabit olması.
ğ) Karara esas alınan bir hükmün, kesinleşmiş başka bir hükümle ortadan kalkmış olması.
h) Lehine karar verilen tarafın, karara tesir eden hileli bir davranışta bulunmuş olması.
ı) Bir dava sonunda verilen hükmün kesinleşmesinden sonra tarafları, konusu ve sebebi aynı olan ikinci davada, öncekine aykırı bir hüküm verilmiş ve bu hükmün de kesinleşmiş olması.
i) Kararın, İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmenin veya eki protokollerin ihlali suretiyle verildiğinin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararıyla tespit edilmiş olması veya karar aleyhine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine yapılan başvuru hakkında dostane çözüm ya da tek taraflı deklarasyon sonucunda düşme kararı verilmesi. (1)
(2) Birinci fıkranın (e), (f) ve (g) bentlerindeki hâllerde yargılamanın iadesinin istenebilmesi, bu sebeplerin kesinleşmiş bir ceza mahkûmiyet kararı ile belirlenmiş olması şartına bağlıdır. Delil yokluğundan başka bir sebeple ceza kovuşturmasına başlanamamış veya mahkûmiyet kararı verilememiş ise ceza mahkemesi kararı aranmaz. Bu takdirde dayanılan yargılamanın iadesi sebebinin, yargılamanın iadesi davasında öncelikle ispat edilmesi gerekir.”
 “Talebin ön incelemesi” başlıklı
“MADDE 379- (1) Yargılamanın iadesi talebi üzerine mahkeme, tarafları davet edip dinledikten sonra;
a) Talebin kanuni süre içinde yapılmış olup olmadığını,
b) Yargılamanın iadesi yoluyla kaldırılması istenen hükmün kesin olarak verilmiş veya kesinleşmiş olup olmadığını,
c) İleri sürülen yargılamanın iadesi sebebinin kanunda yazılı sebeplerden olup olmadığını, kendiliğinden inceler.
(2) Bu koşullardan biri eksik ise hâkim davayı esasa girmeden reddeder.” hükümlerini haiz olduğu açıktır.
6100 s. Yasa'nın 379. Maddesinde, yargılamanın iadesi talebinin ön incelemesinin nasıl yapılacağı açıklanmıştır. Bu maddeye göre Mahkemece taraflar duruşmaya davet edilerek dinlenmeli yani önce taraf teşkili sağlanmalıdır.
Mahkemece, taraf teşkili sağlanmadan, karşı tarafa yargılamanın iadesi talepli dilekçe tebliğ edilmeden, taraflar duruşmaya davet edilmeden ve duruşma açılmadan dosya üzerinden yapılan inceleme ile "ek kararla" sonuca gidilmesi hatalıdır.
Mahkemece yapılacak iş, öncelikle yukarıda belirtilen şekilde yargılamanın iadesi talepli dilekçe karşı tarafa tebliğ edilerek taraf teşkili sağlanıp duruşma açılarak 6100 s. Yasa'nın 379. maddesi kapsamında ön inceleme yapmaktır.
6100 s. Yasa'nın 379. Maddesinde sayılan koşullardan birinin eksik ise dava esasa girilmeksizin reddedilmelidir.
492 sayılı Harçlar Kanunu 10.maddesi düzenlemesi “İadei muhakeme: Madde 10 – İadei muhakemenin kabulü üzerine cereyan edecek davalar, yeni davalar gibi harca tabidir. İadei muhakeme talebinde bulunan neticede haklı çıkarsa evvelce alınan harç mahsup edilir” şeklindedir.
 Dava, yargılamanın yenilenmesi istemine ilişkindir. Mahkemece, yargılamanın yenilenmesi talebini içerir dilekçeye istinaden yapılan inceleme neticesinde, ek karar ile davanın reddine karar verilmiştir.
“Yargılamanın iadesi talebi de bir davadır. Dava dilekçesinde aranan koşulların bu dilekçede de bulunması ve mahkemece de yeni bir dava gibi yeni esas numarası verilmesi ve taraf teşkilinin sağlanması gerekir. Somut olayda, yargılamanın yenilenmesi talebi üzerine başvurma harcı ve maktu harç alınmamış, yeni esas numarası da verilmemiştir. Başvurma harcı ve maktu harç alınmadan (Harçlar Kanunu m. 10), dava yeni bir esasa kayıt edilmeden hüküm kurulması doğru görülmemiştir.” Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2015/24684 E. 2016/11122 K. 06.06.2016 tarihli kararı bu yöndedir.
 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 27 ve 127. maddelerinde yazılı olduğu gibi peşin harçların tamamı dava dilekçesi ile birlikte ödenmeden harca konu işlem yapılamaz. Yine aynı Kanun'un 32. maddesi hükmü uyarınca da yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemler yapılamaz. Ancak ilgilisi tarafından ödenmeyen harçları diğer tarafın ödemesi halinde işleme devam olunmakla beraber bu para muhakeme neticesinde ayrıca bir isteğe gerek kalmaksızın hükümde nazara alınır (KURU, Baki, Prof. Dr.; Hukuk Muhakemeleri Usulü, 6. Baskı, Cilt- 5, Mayıs 2001, İstanbul, s: 5245- 5246).
Somut olayda, yargılamanın iadesi isteği yönünden hiç harç alınmamıştır. Bu durumda, davanın niteliğine göre mahkemece işe iade davası olması sebebiyle maktu harç yatırılması gerektiği hususu re'sen nazara alınarak, davacının talebi yeni bir dava gibi esas defterine kaydedildikten sonra talebin değerlendirilmesi gerekirken, Harçlar Kanunu'nun 32. maddesi hükmü de gözönünde bulundurulmayarak davacının talebinin esastan incelenmesi doğru olmamıştır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1-a-6. maddesinde, "Mahkemece, tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbiri toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olması" halinde, kararın kaldırılarak yeniden görülmesi için ilk derece mahkemesine gönderileceği düzenlenmiştir. Maddede yer alan bağlaç "veya" olarak geçtiğine göre, davanın esasıyla ilgili delillerin toplanmaması ile gösterilen delillerin hiç değerlendirilmemesi ayrı ayrı iade nedenidir.
Açıklanan nedenlerle, davanın esasıyla ilgili yukarıda belirtilen deliller toplanmadan ve delil değerlendirmesi yapılmadan karar verilmiş olması nedeniyle kabulü ile HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince Mahkemenin kararının kaldırılarak dosyanın Mahkemesine gönderilmesine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
Davacının istinaf talebinin, sair yönler incelenmeksizin, kabulü ile Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi gereğince Mahkemece davanın esasıyla ilgili olarak belirtilen deliller toplanmadan ve değerlendirilmeden karar verilmiş olması sebebiyle, ilk derece Mahkemesinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı kararının KALDIRILMASINA,
Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere ilk derece Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
Davacı tarafından yatırılan 179,90 TL istinaf karar harcı ile 492,00 TL istinaf başvuru harcının talebi halinde ilgilisine iadesine,
Yapılan istinaf giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek kararda yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,
İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
Kararın tebliği ve harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 04.07.2023 tarihinde HMK'nun 353/1-a. maddesi gereğince KESİN olarak karar verildi.