Yargı Kararları

SAYILAR

Esas No : 2017/24040
Karar No : 2019/16574
Tarihi : 18.09.2019
İlgili Kanun/Madde : 6100 S.HMK/225
Yargı Yeri: T.C YARGITAY 22. HUKUK DAİRESİ

Ek Başlıklar : • YEMİN • YEMİN YAPTIRILMASININ USULÜ • YALAN YERE YEMİN ETTİĞİ İÇİN AÇILAN DAVANIN BEKLETİCİ MESELE YAPILAMAYACAĞI

Tam Metin

T.C. YARGITAY 
22. Hukuk Dairesi

Esas No. 2017/24040 İlgili Kanun/Madde:  
Karar No. 2019/16574 6100 S.HMK/225  
Tarihi: 18.09.2019    
   

  • YEMİN
  • YEMİN YAPTIRILMASININ USULÜ
  • YALAN YERE YEMİN ETTİĞİ İÇİN AÇILAN DAVANIN BEKLETİCİ MESELE YAPILAMAYACAĞI
  ÖZETİ Kanunun 225.  maddesine  göre,  yeminin  konusunu,  davanın  çözümü bakımından önem taşıyan,

çekişmeli olan ve kişinin kendisinden kaynaklanan vakıalar teşkil eder. Bir kimsenin bir hususu bilmesi

onun kendisinden kaynaklanan vakıa sayılır. 

Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyeceği vakıalar, bir işlemin geçerliliği için, kanunen iki

tarafın irade açıklamalarının yeterli görülmediği hâller ve yemin edecek kimsenin namus ve onurunu

etkileyecek veya onu ceza soruşturması ya da kovuşturması ile karşı karşıya bırakacak konular yemin

konusu olamaz (6100 sayılı Kanun md. 226).

Uyuşmazlık konusu vakıanın ispatı için yeminden başka delili olduğunu beyan etmiş olan taraf da yemin

teklif edebilir. Yemin teklif olunan kimse, yemini edaya hazır olduğunu bildirdikten sonra, diğer taraf

teklifinden vazgeçerek başka bir delile dayanamaz ve yeni bir delil de gösteremez. Yemin teklif edilen

kimse, duruşmada bizzat hazır bulunmadığı takdirde, kendisine yemin için bir davetiye çıkarılır. Yemin

davetiyesine, yemine konu hususlar hakkında sorulacak sorular ile geçerli bir özrü olmaksızın yemin

için tayin olunan gün ve saatte mahkemeye bizzat gelmediği veya gelip de yemini iade etmediği yahut

yemini eda etmekten kaçındığı takdirde, yemin konusu vakıaları ikrar etmiş sayılacağı yazılır (6100

sayılı Kanun md. 227-228) 

Yemin için davet edilen kimse, tayin edilen gün ve saatte mahkemede geçerli bir özrü olmaksızın bizzat

hazır bulunmaz yahut hazır bulunup da yemini iade etmez ya da yemini eda etmekten kaçınırsa yemin

konusu vakıaları ikrar etmiş sayılır. Kendisine yemin iade olunan kimse, yemin etmekten kaçınırsa

yemin konusu vakıa ispat edilememiş sayılır. 

Yeminin konusunu oluşturan vakıa, her iki tarafın değil, yalnızca kendisine yemin teklif edilen tarafın şahsından kaynaklanıyorsa yemin iade edilemez.
Yemin eda edildikten sonra, yalan yere yemin nedeniyle açılan ceza davası, esas dava bakımından bekletici sorun yapılamaz
 

 
           

"
 

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalılar vekilleri

tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi

… tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Davacı İsteminin Özeti:

Davacı  vekili,  müvekkilinin  davalı  …  Rektörlüğüne bağlı  Sağlık  Meslek Hizmetleri  Yüksek Okulu

nezdinde  05.03.1996-02.07.2014  tarihleri  arasında  farklı  birimlerde  işçi  olarak  çalıştığını,  iş

sözleşmesinin  emeklilik  nedeni  ile  sona  erdirildiğini,  yıllık  izinlerinin  2004  yılına  kadar  hiç

kullandırılmadığını,  bu  tarihten  sonra  ise  kimi  yıllarda  eksik  kullandırıldığını,  kimi  yıllarda  hiç

kullandırılmadığını ileri sürerek kıdem tazminatı ve yıllık izin ücreti alacaklarının hüküm altına alınmasını

talep etmiştir.

Davalı Cevabının Özeti: 

Davalı … vekili, davacının müvekkili idarenin çalışanı olmadığını, yüklenici firmalara davanın ihbarı

gerektiğini, müvekkili kurum bakımından davanın husumet yokluğu nedeni ile reddini talep etmiştir.

Davalı … Temizlik Bilgi İşlem Otomasyon Sağlık Hizm. İnş. San. ve Tic. A.Ş. vekili, davanın haksız ve

mesnetsiz olduğunu, davacının müvekkil şirkette çalışmasının bulunmadığını, müvekkili  açısından

davanın husumet yokluğu nedeni ile reddini talep etmiştir.

Mahkeme Kararının Özeti: 

Mahkemece, toplanılan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak davanın kabulüne karar verilmiştir. 

Temyiz:

Karar süresi içerisinde davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmiştir. 

Gerekçe: 

1-Dosyadaki yazılara, belgelere ve tüm dosya kapsamına göre; davalıların aşağıdaki bendin kapsamı

dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.

2-Davalı  …  Temizlik Bilgi  İşlem Otomasyon Sağlık Hizm. İnş. San. ve Tic.  A.Ş.’nin dava konusu

alacaklardan sorumluluğunun bulunup bulunmadığı ve var ise sorumluluğunun sınırlı olduğu dönem

tartışmalıdır.

İşyeri devrinin esasları ve sonuçları 4857 sayılı İş Kanunu'nun 6. maddesinde düzenlenmiştir. Sözü

edilen hükümde, işyerinin veya bir bölümünün devrinde devir tarihinde mevcut olan iş sözleşmelerinin

bütün hak ve borçlarıyla devralan işverene geçeceği öngörülmüştür. Devir tarihinden önce doğmuş ve

devir tarihinde ödenmesi gereken borçlar açısından, devreden işverenle devralan işverenin birlikte

sorumlu oldukları aynı maddenin üçüncü fıkrasında belirtilmiş, devreden işverenin sorumluluğunun

devir tarihinden itibaren iki yıl süreyle sınırlı olduğu hükme bağlanmıştır. 

Değinilen  Yasanın  120.nci  maddesi  hükmüne göre,  1475 sayılı  Yasanın  14.üncü  maddesi  halen

yürürlükte  olduğundan,  işyeri  devirlerinde  kıdem tazminatına  hak  kazanma  ve  hesap  yöntemi

bakımından belirtilen madde hükmü uygulanmalıdır. Anılan maddeye göre, işyerlerinin devir veya

intikali yahut herhangi bir suretle bir işverenden başka bir işverene geçmesi veya başka bir yere nakli

halinde,  işçinin  kıdemi,  işyeri  veya  işyerlerindeki  hizmet  akitleri  sürelerinin  toplamı  üzerinden

hesaplanmalıdır. Bununla birlikte, işyerini devreden işverenlerin bu sorumlulukları, işçiyi çalıştırdıkları

sürelerle ve devir esnasındaki işçinin aldığı ücret seviyesiyle sınırlıdır.

İşyeri devri halinde kıdem tazminatı bakımından devreden işveren kendi dönemi ve devir tarihindeki

son ücreti ile sınırlı olmak üzere sorumludur. 1475 sayılı Yasanın 14.üncü maddesinin ikinci fıkrasında,

devreden işverenin sorumluluğu bakımından bir süre öngörülmediğinden, 4857 sayılı Yasanın 6.ncı

maddesinde sözü edilen devreden işveren için öngörülen iki yıllık süre sınırlaması, kıdem tazminatı

bakımından söz konusu olmaz. O halde kıdem tazminatı işyeri devri öncesi ve sonrasında geçen sürenin

tamamı için hesaplanmalı, ancak devreden işveren veya işverenler bakımından kendi dönemleri ve

devir tarihindeki ücret ile sınırlı sorumluluk belirlenmelidir.

Feshe bağlı diğer haklar olan ihbar tazminatı ve kullanılmayan izin ücretlerinden son işveren sorumlu

olup, devreden işverenin bu işçilik alacaklarından herhangi bir sorumluluğu bulunmamaktadır.

İşyerinin devredildiği tarihe kadar doğmuş bulunan ücret, fazla çalışma, hafta tatili çalışması, bayram

ve genel tatil ücretlerinden 4857 sayılı Kanunun 6.ncı maddesi uyarınca devreden işveren ile devralan

işveren müştereken müteselsilen sorumlu olup, devreden açısından bu süre devir tarihinden itibaren iki

yıl süreyle sınırlıdır. Devir tarihinden sonraki çalışmalar sebebiyle doğan sözü edilen işçilik alacakları

sebebiyle devreden işverenin sorumluluğunun olmadığı açıktır. Bu bakımdan devirden sonraya ait

ücret, fazla çalışma, hafta tatili  çalışması,  bayram ve genel tatil  ücreti  gibi  işçilik alacaklarından

devralan işveren tek başına sorumlu olacaktır.  

Somut uyuşmazlıkta; davacı, 11.06.1997-30.06.2014 tarihleri arasında davalı kurumun değişen alt

işverenleri nezdinde farklı birimlerde işçi olarak çalışmış olup; davalı … Temizlik Bilgi İşlem Otomasyon

Sağlık Hizm. İnş. San. ve Tic. A.Ş.’ndeki çalışması 30.06.2013 tarihine kadardır. Bu tarihten sonra

davacının 01.07.2013-30.06.2014 tarihleri arasında dava dışı alt işveren firma olan, … Temizlik Ltd.

Şti.’nde çalıştığı anlaşılmaktadır. Her ne kadar mahkemece, mahkemece davacının yıllık izin ve kıdem

tazminatı alacaklarından davalı şirketin müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmasına karar verilmiş

ise de, mahkemece verilen karar hatalıdır. Zira öncelikle, feshe bağlı haklardan olan kullanılmayan yıllık

izin ücretlerinden son alt işveren sorumlu olup, devreden alt işveren olan davalı … Temizlik Bilgi İşlem

Otomasyon  Sağlık  Hizm.  İnş.  San.  ve  Tic.  A.Ş.'nin  yıllık  izin  ücreti  alacağından  herhangi  bir

sorumluluğu  bulunmamaktadır.  

Ayrıca, davalı … Temizlik Bilgi İşlem Otomasyon Sağlık Hizm. İnş. San. ve Tic. A.Ş.’nin devreden alt

işveren olarak kıdem tazminatı alacağından sorumluluğu bakımından ise; öncelikle hizmet döküm

cetvelindeki işyeri ünvanlarına ilişkin kayıtlar getirtilerek, davacının davalı şirket nezdindeki çalışma

süresi tam olarak tespit edilmeli, buna göre yalnızca davalı şirketin kendi dönemi ve devir tarihindeki

son ücretle kıdem tazminatından sorumlu tutulması gerekirken bu husus gözardı edilerek davalı şirketin

kıdem tazminatı  alacağından müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulması hatalı  olup bozmayı

gerektirmiştir.  

3-6100 sayılı  Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 26. maddesi “Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla

bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha

azına karar verebilir.” hükmü uyarınca taleple bağlılık kuralına aykırı olarak talepten fazlasına karar

verilmesi usule aykırıdır.

Öte yandan, dosyada yer alan ıslah dilekçesi incelendiğinde, ıslah dilekçesinin yalnızca davalı Üniversite
adına düzenlendiği, kıdem tazminatı ve yıllık izin ücreti alacağı bakımından ıslah ile arttırılan miktarların

yalnızca davalıdan tahsilinin talep edildiği, yani ıslah dilekçesinde arttırılan miktarlardan davalı şirketin

müşetereken ve müteselsilen sorumlu tutulmasının talep edilmediği, ne var ki mahkemece yukarıda

anılan Kanun maddesi ve taleple bağlılık ilkesi ihlal edilmek kaydıyla talep konusu kıdem tazminatı ve

yıllık izin ücreti alacaklarının müştereken ve müteselsilen tahsili yönünde hüküm kurulmasının da hatalı

olduğu anlaşılmakla bu husus da bozmayı gerektirmiştir.

4-Davalının  yemin  deliline  dayanıp  dayanamayacağı  ve  davacının  yıllık  izin  ücretinin  bulunup

bulunmadığı  diğer  uyuşmazlık  konusudur. 

Hukuk yargılamasında ispat araçlarından olan “Yemin” 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun

225 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir.

Kanunun 225.  maddesine  göre,  yeminin  konusunu,  davanın  çözümü bakımından önem taşıyan,

çekişmeli olan ve kişinin kendisinden kaynaklanan vakıalar teşkil eder. Bir kimsenin bir hususu bilmesi

onun kendisinden kaynaklanan vakıa sayılır. 

Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyeceği vakıalar, bir işlemin geçerliliği için, kanunen iki

tarafın irade açıklamalarının yeterli görülmediği hâller ve yemin edecek kimsenin namus ve onurunu

etkileyecek veya onu ceza soruşturması ya da kovuşturması ile karşı karşıya bırakacak konular yemin

konusu olamaz (6100 sayılı Kanun md. 226).

Uyuşmazlık konusu vakıanın ispatı için yeminden başka delili olduğunu beyan etmiş olan taraf da yemin

teklif edebilir. Yemin teklif olunan kimse, yemini edaya hazır olduğunu bildirdikten sonra, diğer taraf

teklifinden vazgeçerek başka bir delile dayanamaz ve yeni bir delil de gösteremez. Yemin teklif edilen

kimse, duruşmada bizzat hazır bulunmadığı takdirde, kendisine yemin için bir davetiye çıkarılır. Yemin

davetiyesine, yemine konu hususlar hakkında sorulacak sorular ile geçerli bir özrü olmaksızın yemin

için tayin olunan gün ve saatte mahkemeye bizzat gelmediği veya gelip de yemini iade etmediği yahut

yemini eda etmekten kaçındığı takdirde, yemin konusu vakıaları ikrar etmiş sayılacağı yazılır (6100

sayılı Kanun md. 227-228) 

Yemin için davet edilen kimse, tayin edilen gün ve saatte mahkemede geçerli bir özrü olmaksızın bizzat

hazır bulunmaz yahut hazır bulunup da yemini iade etmez ya da yemini eda etmekten kaçınırsa yemin

konusu vakıaları ikrar etmiş sayılır. Kendisine yemin iade olunan kimse, yemin etmekten kaçınırsa

yemin konusu vakıa ispat edilememiş sayılır. 

Yeminin konusunu oluşturan vakıa, her iki tarafın değil, yalnızca kendisine yemin teklif edilen tarafın

şahsından kaynaklanıyorsa yemin iade edilemez. 

Yemin edecek taraf gerçek kişi olup, yeminden evvel ölür veya fiil ehliyetini kaybederse yemin teklif

edilmemiş sayılır. Yemin, bizzat tarafa teklif olunur ve tarafça eda yahut iade olunur. Taraflardan biri

tüzel kişi yahut ergin olmayan veya kısıtlı bir kimse ise onlar adına yapılmış bir işleme ilişkin vakıanın

ispatı için yemin, tüzel kişiyi temsile yetkili kişi veya organ yahut kanuni mümessil tarafından eda ya da

iade olunabilir (6100 sayılı Kanun md. 229 ilâ 232).

Yasanın 233. maddesi uyarınca, yemin mahkeme huzurunda eda olunur. Hâkim, yeminin icrasından

önce yemin edecek kimseye, hangi konuda yemin edeceğini açıklar, yeminin anlam ve önemini anlatır

ve yalan yere yemin etmesi hâlinde cezalandırılacağı hususunda dikkatini çeker. Yemin edecek kimse,

yemin konusunun yeterli açıklıkta olmadığını ileri sürerse; hâkim, karşı tarafın görüşünü aldıktan sonra

derhâl bu konuda kararını verir. Değinilen madde gereğince yemin, "Size sorulan sorular hakkında,

gerçeğe uygun cevap vereceğinize ve hiçbir şey saklamayacağınıza namusunuz, şerefiniz ve kutsal
saydığınız bütün inanç ve değerler üzerine yemin eder misiniz?" şeklinde yöneltilir ve yemin teklif

edilen kimse tarafından "Bana sorulan sorular hakkında gerçeğe uygun cevap vereceğime ve hiçbir şey

saklamayacağıma namusum, şerefim ve kutsal saydığım bütün inanç ve değerlerim üzerine yemin

ediyorum." denilmek suretiyle eda edilmiş sayılır. 

Yasanın 234 ve devamı maddeleri  gereğince,  okuma ve yazma bilen sağır  veya dilsizler,  yemin

hakkındaki  beyanlarını  yazıp  imzalayarak yemin ederler.  Okuma ve yazma bilmeyen sağır  veya

dilsizler,  işaretlerinden anlayan bir  bilirkişi  aracılığıyla  yemin ederler.  

Yemin edecek kimse, mahkemeye gelemeyecek kadar hasta veya özürlü ise hâkim, bulunduğu yerde o

kimseye yemin ettirir. Bu sırada isterlerse taraf vekilleri ve karşı taraf da hazır bulunabilir. Mahkemenin

yargı çevresi dışında oturan kimse, yemin için davaya bakan mahkemeye gelmek zorundadır. Ancak,

yemin edecek kişi, mahkemenin bulunduğu il dışında oturuyor ve bulunduğu yerde aynı anda ses ve

görüntü nakledilmesi yolu ile yemin icrası mümkün değil ise istinabe yolu ile yemin ettirilir. 

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 237 ve müteakip maddeleri uyarınca, hâkim, eksik olan

noktaları tamamlamak veya açık olmayan hususları aydınlatmak için yeminin konusu ile bağlantılı

gördüğü soruları  yemin  eden kimseye  sorabilir.  Hâkim,  yemin  eden kimsenin  beyanını  dinleyip

tutanağa geçirir ve yazılanları yüksek sesle huzurunda okur; beyanında ısrar edip etmediğini sorar ve

verilen cevabı tutanağa kaydeder. Yemin eda edildikten sonra, yalan yere yemin nedeniyle açılan ceza

davası, esas dava bakımından bekletici sorun yapılamaz.

Somut olayda; davalı Üniversite vekili süresinde verdiği cevap dilekçesinde davacının yıllık izin kullanıp

kullanmadığı ve kullanmadıysa toplam ne kadar kullanmadığı ile ilgili yemin deliline dayanmıştır. Davalı

vekilince bilirkişi raporuna karşı sunulan 11.01.2016 tarihli beyan ve itiraz dilekçesinde ise, davacıya

2004-2010 yılları arasında hiç izin kullanmadığı ve birlikişi raporunda belirtilen 191 gün izin hakkı olup

olmadığı hususunda yemin teklifinde bulunulmuştur. Ancak, Mahkemece bu teklifin yerine getirilmediği

anlaşılmaktadır. Mahkemece davalıdan yemin sorusu alınarak ve sonrasında yeminle ilgili usuli işlemler

tamamlanarak davacı duruşmaya davet edilmek suretiyle yemin teklifinde bulunulması, davalı tarafın

yemin teklifi davacı asile usulüne uygun şekilde bildirilip sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken

eksik inceleme ile karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının

istek halinde ilgililere iadesine, 18.09.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.