Yargı Kararları

YÜKSEK SAĞLIK KURULU RAPORU İLE ADLİ TIP KURULU RAPORU ARASINDA ÇALİŞKİ

SAYILAR

Esas No : 2008/7202
Karar No : 2008/10339
Tarihi : 15.07.2008
İlgili Kanun/Madde : 1479.S.BAĞ KUR/28,29
Yargı Yeri: T.C YARGITAY 10. HUKUK DAİRESİ

Ek Başlıklar :  YÜKSEK SAĞLIK KURULU RAPORU İLE ADLİ TIP KURULU RAPORU ARASINDA ÇALİŞKİ  ÇALIŞMA GÜCÜ KAYBININ SSK SAĞLIK İŞLERİ TÜZĞÜNE GÖRE TESPİTİNİN GEREKMESİ

Tam Metin

İlgili Kanun / Madde
1479.S.BAĞ KUR/28,29

T.C
YARGITAY
10. HUKUK DAİRESİ 

Esas No. 2008/7202
Karar No. 2008/10339
Tarihi: 15.07.2008                                 

l YÜKSEK SAĞLIK KURULU RAPORU İLE ADLİ TIP KURULU RAPORU ARASINDA ÇALİŞKİ
l ÇALIŞMA GÜCÜ KAYBININ SSK SAĞLIK İŞLERİ TÜZĞÜNE GÖRE TESPİTİNİN GEREKMESİ

ÖZETİ: Yüksek Sağlık Kurulu raporu ile adli tıp raporu arasında açık çelişki olup, bu çelişki giderilmeksizin hüküm kurulması isabetsizdir. Kaldı ki; hükme dayanak yapılan adli tıp raporu yeterli açıklıktan yoksun olup, 2/3 oranındaki çalışma gücü kaybının mevcut olup olmadığı hususunun, 506 sayılı sosyal sigortalar yasasına dayanılarak çıkarılan "Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü"ndeki esaslara göre tespit edilmesi gerekir. Bu nedenle, sigortalıdaki arazların niteliği dikkate alınarak ilgili uzman hekimlerden oluşacak bilirkişi heyetinden rapor alınmalı ve düzenlenecek raporun sonucuna göre bir karar tesis edilmelidir

DAVA: Davacı, maluliyet aylığına hak kazandığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilâmında belirtildiği şekilde isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı Avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi Mustafa Taş tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve
aşağıdaki karar tespit edildi.
Davacı, maluliyet aylığına hak kazandığının tespitine karar verilmesini istemiştir. Mahkeme, davayı kabul ederek çalışma gücünün 2/3 oranında yitirildiğine, maluliyet başlangıcının 23.03.2004 tarihi olduğuna, maluliyet
aylığından yararlanma şartlarının oluştuğuna hükmetmiştir.
Davanın yasal dayanağı, 1479 sayılı yasanın 28 ve 29. maddeleri olup, anılan yasanın 28. maddesine göre "Bu kanunun uygulanmasında, çalışma gücünün en az üçte ikisini yitirdiği tespit edilen sigortalı malul sayılır." ve 29. maddedeki koşulların gerçekleşmesi halinde de kendisine malullük aylığı bağlanır. Öte yandan, 28. maddenin 2. fıkrasında ise, "Sigortalılığın başladığı tarihte malul sayılacak derecede hastalık ve arızası bulunduğu önceden veya sonradan tespit edilen sigortalı bu hastalık veya arızası nedeniyle malullük sigortası yardımlarından yararlanamaz." hükmü yer almaktadır. Davacı, maluliyetin, sigortalılık döneminde artış gösterdiğini iddia etmekte, davalı kurum ise, sigortalı olmadan önce söz konusu maluliyetin mevcut olduğunu savunmaktadır.
Dosya kapsamına göre; davacının ilk defa 31.12.1998 tarihinde kuruma tescil edildiği, 31.03.2004 tarihi itibariyle 5 yıl 3 ay hizmeti olup prim borcu bulunmadığı, davacının 23.03.2004 tarihli maluliyet aylığı tahsis talebinin 1479 sayılı yasanın 28/2. maddesine göre kurumca reddedildiği,  Diyarbakır Devlet Hastanesi’nin 29.05.1998 tarihli sağlık kurulu raporunda "Çift taraflı ve tama yakın işitme kaybı" teşhisi ile iş göremezlik derecesinin %40, aynı hastanenin 22.08.2000 tarihli sağlık kurulu raporunda aynı teşhis ile iş göremezlik derecesinin %45 olarak öngörüldüğü, Siirt Devlet Hastanesi'nin 24.03.2004 tarihli sağlık kurulu raporunda ise önceki teşhislere ilave olarak "orta derecede zekâ geriliği" bulgusu da eklenerek Balthazard formülüne göre çalışma gücü kaybının %82 olarak belirtildiği, mahkemece alınan Yüksek Sağlık Kurulu raporunda 2/3 oranında çalışma gücünün yitirilmediğine, adli tıp raporunda ise, sigortalının yaşına, Balthazard formülüne ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Hakkında Yönetmelik Hükümleri’ne göre ayrı ayrı değerlendirmeler yapılarak "Çift taraflı tama yakın işitme kaybı ve hafif derecede zekâ geriliği" teşhisi ile arızaların ayrı ayrı 2/3 oranında çalışma gücü kaybına meydan vermediğine, birlikte değerlendirildiğinde ise, Balthazard'a göre %68,5, yaşına göre %69, özürlülere ilişkin yönetmelik hükümlerine göre ise %70 oranında çalışma gücü kaybı bulunduğu mütalaa edilmiştir.
Yüksek Sağlık Kurulu raporu ile adli tıp raporu arasında açık çelişki olup, bu çelişki giderilmeksizin hüküm kurulması isabetsizdir. Kaldı ki; hükme dayanak yapılan adli tıp raporu yeterli açıklıktan yoksun olup, 2/3 oranındaki çalışma gücü kaybının mevcut olup olmadığı hususunun, 506 sayılı sosyal sigortalar yasasına dayanılarak çıkarılan "Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü"ndeki esaslara göre tespit edilmesi gerekir. Bu nedenle, sigortalıdaki arazların niteliği dikkate alınarak ilgili uzman hekimlerden oluşacak bilirkişi heyetinden rapor alınmalı ve düzenlenecek raporun sonucuna göre bir karar tesis edilmelidir.
O halde; davalı kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Açıklanan nedenlerle tesis edilen hükmün BOZULMASINA, 15.07.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.