İlgili Kanun / Madde
1479 S. Bağ-KurK /79
T.C
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
Esas No. 2022/10-520
Karar No. 2022/1264
Tarihi: 05.10.2022
lYURT DIŞI ÇALIŞMALARIYLA BAĞ KUR SÜRELERİNİN ÇAKIŞMASI
lÇAKIŞAN BAĞ KUR SÜRELERİNİN İPTALİ
lİSTEĞE BAĞLI SİGORTALILIK
lÇAKIŞAN BAĞ KUR SİGORTALIK DÖNEMİ İÇİN YATIRILAN PRİMLERİN İSTEĞE BAĞLI SİGORTALILIK OLARAK KABUL EDİLEMEYECEĞİ
ÖZETİ: Bu durumda uyuşmazlık konusu dönemde yürürlükte bulunan 1479 sayılı Kanun'un 2229 sayılı Kanun ile değişik 79. maddesine göre Kanun'un 24. maddesi kapsamına girmeyenlerden aynı maddenin a, b ve c fıkralarında sayılanlar dışındakiler, ev kadınları ve Türkiye'de ikamet eden Türk asıllı yabancı uyruklular dahil Kuruma yazılı olarak başvurmak suretiyle isteğe bağlı sigortalı olabilirler.
Ancak Hukuk Genel Kurulunun 02.04.2019 tarihli ve 2015/21-555 E., 2019/384 K. ile 13.10.2010 tarihli ve 2010/21-425 E., 2010/495 K. sayılı kararlarında da belirtildiği üzere 1479 sayılı Kanun'un 79. maddesinde düzenlenen isteğe bağlı sigortalılığın geçerliliği için Kuruma talepte bulunmak ve sigortalılık süresine ilişkin primleri ödemek gerekmekte olup yerleşik uygulama uyarınca talebe konu dönem içinde yapılmayan geriye dönük toplu prim ödemelerinin isteğe bağlı sigortalılık iradesi ve primi ödenen sürelerin de isteğe bağlı sigortalılık süresi olarak değerlendirilmesi mümkün bulunmamaktadır.
Şu hâlde yukarıda değinilen yasal düzenlemeler ve yapılan açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; Kayseri 1. İş Mahkemesince davacının yurt dışındaki çalışmaları ile çakışması nedeniyle 20.04.1982-31.12.1982 ve 22.03.1985-20.09.1989 tarihleri arasındaki 1479 sayılı Kanun'a tâbi sigortalılığının iptaline ilişkin Kurum işleminin yasaya uygun olduğu ve bu dönemde davacının sigortalı sayılmasının mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın reddedildiği ve kararın kesinleştiği hukuksal gerçekliği karşısında artık Kurumca iptal edilen sürelerin isteğe bağlı sigortalılık olarak kabulüne imkân bulunmadığı gibi dönemi içinde yapılmayıp sonradan geçmişe dönük gerçekleştirilen prim ödemeleri kapsamında bu sürelerin isteğe bağlı sigortalılık olarak değerlendirilmesinin de olanaklı olmadığı sonucuna varılmıştır
Hâl böyle olunca ihtilaf konusu dönemde yurt dışında çalışması bulunan ve prim ödemesi de olmayan davacı yönünden 1479 sayılı Kanun hükümlerine göre gerek zorunlu gerekse isteğe bağlı sigortalılık şartlarının oluşmadığı gözetilip kesinleşen mahkeme kararı ile belirlenen olgular da dikkate alındığında davanın reddi gerektiği yönündeki Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken önceki hükümde direnilmesi doğru olmamıştır.
Taraflar arasındaki “Tespit" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Ankara 12. İş Mahkemesince verilen davanın kabulüne ilişkin karar davalı Sosyal Güvenlik Kurumu vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 10. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
Direnme kararı davalı Sosyal Güvenlik Kurumu vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 11.07.1969-20.09.1989 tarihleri arasında Hollanda’da işçi olarak çalıştığını, yurt dışında çalıştığı süreleri 3201 sayılı Kanun hükümlerine göre borçlanma talebinde bulunmadığını, yurt dışı çalışmaları devam etmekte iken Türkiye’de vergi mükellefiyeti olması nedeniyle 1479 sayılı Kanun kapsamında Bağ-Kurlu sayıldığını, 20.04.1982-31.12.1982 ve 22.03.1985-20.09.1989 tarihleri arasındaki sigortalılığına ilişkin primlerin 02.03.1992-01.10.1992 tarihleri arasında kendisinden tahsil edildiğini, ancak davalı Kurumun 16 yıl gibi uzun bir süre geçtikten sonra 03.09.2008 tarihinde 20.04.1982-31.12.1982 ve 22.03.1985-20.09.1989 tarihleri arasındaki Bağ-Kur sigortalılığını iptal ettiğini, Kurumun davacıda sigortalı olduğu inancı oluşturduktan ve tahsil ettiği primleri uzun süre kullandıktan sonra primlerini düzenli olarak ödeyen müvekkilinin sigortalılığını iptal etmesinin mümkün olmadığını ileri sürerek 20.04.1982-31.12.1982 ve 22.03.1985-20.09.1989 tarihleri arasındaki sigortalılık süresinin isteğe bağlı sigortalılık olarak geçerli olduğunun tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabı:
Davalı Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK/Kurum) vekili cevap dilekçesinde; davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkeme Kararı:
Ankara 12. İş Mahkemesinin 27.09.2013 tarihli ve 2012/82 E., 2013/788 K. sayılı kararı ile; davacıya 3064 gün Bağ-Kur hizmeti, 1453 gün sigortalı hizmetleri nedeniyle 01.12.1996 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlandığı, 11.07.1969-20.07.1989 tarihleri arasında Hollanda’da çalıştığının tespit edilmesi üzerine çakışan hizmetleri nedeniyle 3600 prim ödeme gün sayısı şartını yerine getirmediğinden bahisle aylığının iptal edildiği, Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 2005/5915 E. sayılı kararında da belirtildiği üzere davacının uyuşmazlık konusu dönemde 1479 sayılı Kanun’un 79. maddesi uyarınca isteğe bağlı sigortalı sayılması gerektiği, tahsil ettiği primleri uzun süre kullanan davalı Kurumun bu süreleri sigortalılıktan saymamasının yasa, içtihat ve iyi niyet kuralları ile bağdaşmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne ve davacının 20.04.1982-31.12.1982 ve 22.03.1985-20.09.1989 tarihleri arasında geçen ve 16 yıl primi ödenmiş bulunan Bağ-Kur sigortalılığının isteğe bağlı sigortalılık süresi olarak geçerli olduğunun tespitine karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
Ankara 12. İş Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararı süresi içinde davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 07.11.2014 tarihli ve 2013/23842 E., 2015/23194 K. sayılı kararı ile; "…20.12.1982-31.12.1982, 22.03.85-25.02.1992 tarihleri arasında zorunlu, 02.03.1992-22.01.1993 tarihleri arasında isteğe bağlı 1479 sayılı Yasaya tabi sigortalılık süresi ile 1458 gün 506 sayılı Yasaya tabi sigortalılık süreleri gözetilerek 506 sayılı Yasaya göre 4517 gün üzerinden yaşlılık aylığı bağlanan davacının, 11.07.1969-20.09.1989 tarihleri arasında Hollanda’da olduğundan bahisle Kurumca 20.12.1982-31.12.1982, 22.03.85-20.09.1989 tarihleri arasındaki 1479 sayılı Yasaya tabi sigortalılığı iptal edilerek, bakiye prim gün sayısına göre tahsis şartları gerçekleşmediğinden başlangıçtan itibaren yaşlılık aylığı da iptal edilerek 01.12.1996-17.09.2008 arası ödenen aylıklar borç kaydedilmiştir. Davacının, Kurum işleminin iptali istemi ile Kayseri 1. İş Mahkemesinde açılan ve 2008/1288 E-2009/395 K sayılı dava dosyası üzerinden görülen dava ile Kurumun yersiz ödenen aylıkların tahsiline yönelik açtığı ve Kayseri 3. İş Mahkemesinin 2008/143 E- 2009/47 K sayılı dava dosyasında görülen davaların birleştirilmesi sonrası, davacının davasının reddine, Kurumun davasının kabulüne karar verildiği ve anılan kararın taraflarca temyiz edilmeyerek kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Davacı iş bu dava ile 20.04.1982-31.12.1982, 22.03.1985-20.09.1989 tarihleri arasındaki sürenin 1479 sayılı Yasa kapsamında isteğe bağlı sigortalılık süresi olarak geçerli olduğunun tespitini istemiştir. Yukarıda anılan ve kesinleşen kararlar ile ihtilaf konusu dönemde davacının 1479 sayılı Yasaya tabi sigortalılık şartlarını taşımadığının tespit edildiği ve 01.12.1996-17.09.2008 tarihleri arasında ödenen yaşlılık aylıklarının yersiz olduğu belirlenerek davacıdan tahsiline karar verildiği anlaşılmakla, ihtilaf konusu dönemde yurtdışında çalışması bulunan, prim ödemesi de olmayan davacı yönünden 1479 sayılı Yasa hükümlerine göre gerek zorunlu gerekse isteğe bağlı sigortalılık şartlarının bulunmadığı gözetilerek, kesinleşen mahkeme kararı ile belirlenen olgularda göz önüne alınarak, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır…" gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Direnme Kararı:
Ankara 12. İş Mahkemesinin 18.06.2015 tarihli ve 2015/319 E., 2015/714 K. sayılı kararı ile; davacının Hollanda’daki hizmetlerini borçlanmadığından Türkiye’de mevcut sigortalılık süresi içinde aynı döneme rastlayan mükerrer sigortalılık durumunun söz konusu olmadığı, bu nedenle Hollanda’da rant sigortasına tâbi olunan dönemde davalı Kurum tarafından zorunlu Bağ-Kur sigortalısı yapılan ve tahakkuk eden primleri gecikme zamları ile birlikte tahsil edilen 20.04.1982-31.12.1982 ve 22.03.1985-20.09.1989 tarihleri arasındaki Bağ-Kur sigortalılığının isteğe bağlı sigortalılık olarak kabul edilmesi gerektiği gerekçesiyle önceki hükümde direnilmiştir.
Direnme Kararını Temyiz:
Direnme kararı süresi içinde davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; Kayseri 1. İş Mahkemesinde görülen davada verilen ve kesinleştiği belirtilen karar da dikkate alındığında Hollanda’daki çalışmaları ile çakıştığı için davalı Kurumca iptal edilen 20.04.1982-31.12.1982 ve 22.03.1985-20.09.1989 tarihleri arasındaki dönemde davacının 1479 sayılı Kanun hükümlerine göre gerek zorunlu gerekse isteğe bağlı sigortalılık şartlarını taşıyıp taşımadığı; buradan varılacak sonuca göre bu sürelerin 1479 sayılı Kanun kapsamında isteğe bağlı sigortalılık olarak kabulünün mümkün olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
III. GEREKÇE
Öncelikle konuyla ilgili kavramlar ve yasal düzenlemeler üzerinde kısaca durulmasında fayda bulunmaktadır.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun geçici 7/1. maddesi uyarınca davanın yasal dayanağını oluşturan 1479 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu'nun (1479 sayılı Kanun) 24. maddesinde sigortalı olmanın koşullarına yer verilmiştir. Bu hükmün ilk şeklinde Bağ-Kur sigortalılığı için esnaf sicili veya kanunla kurulu meslek kuruluşu kaydı aranırken 04.05.1979 tarihinde yürürlüğe giren 2229 sayılı Kanun ile 1479 sayılı Kanun'un 24. maddesinin öngördüğü meslek kuruluşlarına kayıtlı olma koşulu kaldırılmış, sadece Kanun'un temel ilkesi olan kendi ad ve hesabına çalışma koşulu getirilmiştir.
20.04.1982 tarihinde yürürlüğe giren 2654 sayılı Kanun ile 1479 sayılı Kanun'un 24. maddesi tekrar değiştirilerek zorunlu Bağ-Kur sigortalılığı için gelir vergisi mükellefi olması şartı getirilmiş ancak gelir vergisinden muaf olanlar için meslek kuruluşuna kayıtlı olma yeterli görülmüştür. 22.03.1985 tarihinde yürürlüğe giren 3165 sayılı Yasa ile 24. madde bir kez daha değişikliğe uğramış ve zorunlu Bağ-Kur sigortalılığı için vergi kaydı veya esnaf sicil kaydı veya oda kaydının bulunması şartı aranmıştır. 02.08.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4956 sayılı Kanun ile 24. maddede yine değişiklik yapılmış ve zorunlu Bağ-Kur sigortalılığı için gelir vergisi mükellefi olma şartı getirilmiş ancak gelir vergisinden muaf olanlar için esnaf sicil kaydı ve oda kaydının bir arada bulunmasının gerektiği hükme bağlanmıştır.
İsteğe bağlı sigortalılık konusuna gelince; sosyal sigortaların belirgin özelliği zorunlu oluşu ve sigortalı olma hak ve yükümlülüğünden vazgeçilememesidir. Sigortalılığın zorunlu oluşunun istisnalarından birisi "isteğe bağlı” sigortalılıktır.
İsteğe bağlı sigortaya olanak tanınmasının amacı, sigortalıları çalışma hayatında sıkça rastlanan, sürekli ve düzenli iş bulma güçlüğü karşısında uzun süreli sigorta kolları bakımından sosyal güvenlik haklarından yoksun bırakmamaktır. İsteğe bağlı sigortalılığı sürdürebilmenin temel koşulu herhangi bir sosyal güvenlik kurumuna bağlı olarak sigortalı olmamaktır.
Nitelikleri gereği başlama ve sona ermeleri yönünden zorunlu ve isteğe bağlı sigortalık arasında farklılıklar bulunmaktadır. Zorunlu sigortalılar, şartları oluşmakla sigortalı niteliğini kazandıkları hâlde isteğe bağlı sigortalılar, Kuruma başvurmadan sigortalılık niteliğini kazanamazlar. İsteğe bağlı sigortalı olabilmenin ilk koşulu yazılı başvurudur. Ancak Kanunun aradığı diğer koşulların yanında düzenli prim ödemesinin de bulunması hâlinde bu ödemeler isteğe bağlı sigortalılık iradesi şeklinde yorumlanarak sırf yazılı başvuru yokluğunun sigortalılığa engel bir durum oluşturmayacağı kabul edilmektedir.
Bu kapsamda 1479 sayılı Kanun'un isteğe bağlı sigortalılığı düzenleyen 79. maddesinin ilk hâlinde; " En az 2 tam yıl bu Kanuna göre sigortalı bulunanlar, kendilerine, daha önce malullük veya yaşlılık aylığı bağlanmamış olmak şartiyle, 24 üncü maddede belirtilen sigortalılık niteliğimi kaybettıklerınde, Kuruma yazılı olarak istekte bulunmak suretiyle, malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına isteğe bağlı olarak devam edebilirler.
İsteğe bağlı sigortanın hangi esaslar dairesinde yapılacağı Çalışma Bakanlığınca hazırlanacak bir tüzükte belirtilir" şeklinde hüküm bulunmakta iken madde 2229 sayılı Kanun'un 31. maddesi ile değiştirilerek Kanun'un 24. maddesi kapsamına girmeyenlerden aynı maddenin a, b, c fıkralarında sayılanlar dışındakiler, ev kadınları ve Türkiye'de ikamet eden Türk asıllı yabancı uyruklular dahil Kuruma yazılı olarak başvurmak suretiyle isteğe bağlı sigortalı olabilecekleri, isteğe bağlı sigortalı olmak isteyenlerin 50. maddedeki aylık gelir basamaklarından dilediklerini seçebilecekleri, basamak yükseltme koşulları bakımından bu kanundaki esaslara tâbi olacakları ve sigortalı iken sonradan isteğe bağlı sigortalı olanların sigortalılıklarının evvelce prim ödemiş oldukları son basamak üzerinden devam edeceği belirtilmiş ayrıca isteğe bağlı sigortanın hangi esaslar dairesinde yapılacağının bir yönetmelikle düzenleneceği vurgulanmıştır. Sözü edilen 79. maddeye daha sonra 3165 sayılı Kanun'un 19. maddesi ile 5. fıkra olarak "İsteğe bağlı sigortalılık, sigortalının tescil talebinin Kuruma intikal ettiği tarih itibariyle başlar, terk talebinin Kuruma intikal ettiği tarihte veya diğer sosyal güvenlik kanunlarına tabi olarak çalışmaya başlama ile sona erer. Ancak ayı içinde primi yatırılmış süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilir." hükmü eklenmiştir. Daha sonra 30.06.1987 tarihinde yürürlüğe giren 3396 sayılı Kanun'un 12. maddesi ile 5. fıkranın son cümlesi, "Ancak, ayı içinde primi yatırılmış süreler, sigortalılık süresine dahil edilir ve primi ödenmeyen süreler kendileri veya hak sahipleri tarafından prim ve her türlü borçlar ödenmek şartıyla sigortalılık süresi olarak değerlendirilir." şeklinde değiştirilmiş ayrıca 5. fıkradan sonra gelmek üzere eklenen fıkra ile de 2926 sayılı Kanun kapsamına girmeden önce Bağ-Kur'da isteğe bağlı sigortalı olanların isteğe bağlı sigortalılıklarının devam edeceği hükmüne yer verilmiştir.
1479 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu'nun 79. maddesinde 619 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile yeniden değişiklik yapılmış ise de 619 sayılı KHK Anayasa Mahkemesinin 08.08.2001 tarihinde yürürlüğe giren 26.10.2000 tarihli ve 2000/61 E., 2000/34 K. sayılı kararı ile iptal edilmiştir.
1479 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu'nun 79. maddesinde son olarak 4956 sayılı Kanun ile değişiklik yapılmış ve madde;
"Bu Kanunun 24 üncü maddesinin (I) numaralı bendi kapsamına girmeyenlerden, aynı maddenin (II) numaralı bendinin (a) ve (c) alt bentlerinde sayılanlar dışında kalanlar, ev kadınları ve Türkiye'de ikamet eden yabancı uyruklular talepleri halinde isteğe bağlı sigortalı olabilirler.
İsteğe bağlı sigortalı olanların basamak seçme ve yükseltmelerinde bu Kanun hükümleri uygulanır.
İsteğe bağlı sigortalılık, sigortalılık tescil talebinin Kuruma intikal ettiği tarih itibariyle başlar ve terk talebinin Kuruma intikal ettiği tarihte veya diğer sosyal güvenlik kanunlarına tâbi olarak çalışmaya başladığı tarihten bir gün önce veya sigortalının toplam borcunun üç aylık prim ve ceza tutarından fazla olması halinde sigortalının daha önce ödediği primlerin tam olarak karşıladığı ayın sonu itibariyle sona erer.
2926 sayılı Kanun kapsamına girmeden önce bu Kanun kapsamında isteğe bağlı sigortalı olanların, isteğe bağlı sigortalılıkları devam eder.
İsteğe bağlı sigortanın hangi esaslara göre yapılacağı bir yönetmelikle düzenlenir." şeklinde yeniden düzenlenmiştir.
Bu durumda uyuşmazlık konusu dönemde yürürlükte bulunan 1479 sayılı Kanun'un 2229 sayılı Kanun ile değişik 79. maddesine göre Kanun'un 24. maddesi kapsamına girmeyenlerden aynı maddenin a, b ve c fıkralarında sayılanlar dışındakiler, ev kadınları ve Türkiye'de ikamet eden Türk asıllı yabancı uyruklular dahil Kuruma yazılı olarak başvurmak suretiyle isteğe bağlı sigortalı olabilirler.
Ancak Hukuk Genel Kurulunun 02.04.2019 tarihli ve 2015/21-555 E., 2019/384 K. ile 13.10.2010 tarihli ve 2010/21-425 E., 2010/495 K. sayılı kararlarında da belirtildiği üzere 1479 sayılı Kanun'un 79. maddesinde düzenlenen isteğe bağlı sigortalılığın geçerliliği için Kuruma talepte bulunmak ve sigortalılık süresine ilişkin primleri ödemek gerekmekte olup yerleşik uygulama uyarınca talebe konu dönem içinde yapılmayan geriye dönük toplu prim ödemelerinin isteğe bağlı sigortalılık iradesi ve primi ödenen sürelerin de isteğe bağlı sigortalılık süresi olarak değerlendirilmesi mümkün bulunmamaktadır.
Somut olayda 16.04.1994 tarihli Bağ-Kur'a giriş bildirgesi ile geriye dönük olarak 20.04.1982-31.12.1982 ve 22.03.1985-25.02.1992 tarihleri arasında 1479 sayılı Kanun kapsamında zorunlu sigortalı kabul edilen davacının 02.03.1992-22.01.1993 tarihleri arasında 1479 sayılı Kanun'a tâbi isteğe bağlı sigortalılığının bulunduğu, 1453 günlük 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu kapsamındaki sigortalılık süresi de gözetilerek 4517 prim gün sayısı üzerinden davacıya 01.12.1996 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlandığı, ancak 11.07.1969-20.09.1989 tarihleri arasında Hollanda'da çalıştığının tespit edilmesi üzerine bu çalışma ile çakışan 20.04.1982-31.12.1982 ve 22.03.1985-20.09.1989 tarihleri arasındaki Bağ-Kur sigortalılığının iptali ve iptal sonrası prim gün sayısının 3600 günün altına inmesi nedeniyle aylığının kesilerek 01.12.1996-17.09.2008 tarihleri arasında yapılan ödemelerin borç kaydedildiği, davacının Kayseri 1. İş Mahkemesinde 2008/1288 Esas numarası üzerinden Kurum işleminin iptali, borçlu olmadığının tespiti ve aylığının yeniden bağlanarak birikmiş aylıklarının faizi ile birlikte ödenmesi istemiyle dava açtığı, davalı Kurumun da Kayseri 3. İş Mahkemesinin 2008/143 Esas sayılı davası ile yersiz ödemelerin faizi ile birlikte tahsilini talep ettiği, bu davanın davacının açtığı dava ile birleştirildiği, yapılan yargılama sonucu Kayseri 1. İş Mahkemesince 25.03.2009 tarihli karar ile davacının Türkiye'de zorunlu Bağ-Kur sigortalısı olduğu dönemde yurt dışında çalışma kaydının bulunması nedeniyle her iki çalışmanın çakıştığı, bu nedenle davalı Kurumca bu sürelerin iptali yönünde yapılan işlemlerin yasal olduğu, buna bağlı olarak davacının yaşlılık aylığı almasının mümkün olmadığı gerekçesiyle davacının açtığı davanın reddine, davalı Kurumun açtığı birleşen davanın kabulü ile 38.427,48TL'nin ödeme tarihlerinden itibaren yasal faiziyle birlikte davacıdan tahsiline karar verildiği, kararın temyiz edilmeksizin 02.04.2009 tarihinde kesinleştiği, davacının eldeki dava ile Kurumca iptal edilen 20.04.1982-31.12.1982 ve 22.03.1985-20.09.1989 tarihleri arasındaki sürelerin isteğe bağlı sigortalılık olarak geçerli olduğunun tespitini talep ettiği anlaşılmıştır.
Şu hâlde yukarıda değinilen yasal düzenlemeler ve yapılan açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; Kayseri 1. İş Mahkemesince davacının yurt dışındaki çalışmaları ile çakışması nedeniyle 20.04.1982-31.12.1982 ve 22.03.1985-20.09.1989 tarihleri arasındaki 1479 sayılı Kanun'a tâbi sigortalılığının iptaline ilişkin Kurum işleminin yasaya uygun olduğu ve bu dönemde davacının sigortalı sayılmasının mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın reddedildiği ve kararın kesinleştiği hukuksal gerçekliği karşısında artık Kurumca iptal edilen sürelerin isteğe bağlı sigortalılık olarak kabulüne imkân bulunmadığı gibi dönemi içinde yapılmayıp sonradan geçmişe dönük gerçekleştirilen prim ödemeleri kapsamında bu sürelerin isteğe bağlı sigortalılık olarak değerlendirilmesinin de olanaklı olmadığı sonucuna varılmıştır.
Hâl böyle olunca ihtilaf konusu dönemde yurt dışında çalışması bulunan ve prim ödemesi de olmayan davacı yönünden 1479 sayılı Kanun hükümlerine göre gerek zorunlu gerekse isteğe bağlı sigortalılık şartlarının oluşmadığı gözetilip kesinleşen mahkeme kararı ile belirlenen olgular da dikkate alındığında davanın reddi gerektiği yönündeki Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken önceki hükümde direnilmesi doğru olmamıştır.
Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
Öte yandan uyuşmazlık konusu dönemin 20.04.1982- 31.12.1982 ve 22.03.1985-20.09.1989 tarihleri arasındaki dönem olmasına rağmen Özel Daire bozma kararında iki yerde "20.04.1982" yerine "20.12.1982" yazılmasının maddi hata olduğu kabul edilerek işaret edilmekle yetinilmiştir.
IV. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Davalı Sosyal Güvenlik Kurumu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarı açıklanan nedenlerden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun geçici 3. maddesi atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, 05.10.2022 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.