İlgili Kanun / Madde
4857 S. İşK/57
T.C
YARGITAY
22. HUKUK DAİRESİ
Esas No. 2017/12097
Karar No. 2018/8892
Tarihi: 17.04.2018
l ZAMANAŞIMI
l KISMİ DAVADA ISLAHTAN SONRA İLERİ SÜRÜLEN ZAMANAŞIMI İTİRAZININ DEĞERLENDİRİLMESİNİN GEREKMESİ
l YILLIK İZİN ÜCRETİ ALACAĞININ FESİH-LE MUACCEL OLACAĞI
l YILLIK İZİN ÜCRETİNİN FESİHTEN İTİBAREN 5 YILLIK ZAMANAŞIMI SÜRESİNE TABİ OLDUĞU
ÖZETİ: Somut uyuşmazlıkta, dava 6100 sayılı HMK hükümlerine göre kısmi dava olarak açılmıştır. Davacı ıslah ile talep miktarını artırdıktan sonra, davalı vekilince ıslaha karşı zamanaşımı def'i ileri sürülmüştür. Mahkemece davalı tarafça süresinde ileri sürülen zamanaşımı def’i doğrultusunda fazla çalışma ve hafta tatili ücreti ile ilgili olarak zamanaşımı def’i dikkate alınmak suretiyle karar verilmiş ise de, yıllık izin ücreti konusunda ıslaha karşı zamanaşımı def'i değerlendirilmeden hüküm kurulması hatalıdır. Yıllık izin ücreti alacağı fesih ile muaccel hale gelir. Dosya kapsamına göre fesih tarihi 02.08.2009 tarihi olup, ıslah tarihi ise 19.03.2015 tarihidir. Kısmi davada, alacağın bir kısmının dava edilmesinin yalnız dava edilen kısım yönünden zamanaşımını keseceği göz önüne alındığı takdirde, ıslah dilekçesi ile talep edilen kısım yönünden zamanaşımı def’inin dikkate alınmaması hatalı olmuştur. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilince yasal süresi içinde ileri sürülen zamanaşımı def’i dikkate alınmadan yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
DAVA: Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi İ. Tüysüzoğlu tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı vekili, davacının davalıya ait işyerinde çalışmakta iken, iş sözleşmesinin işverence haklı bir sebep olmadan feshedildiğini ileri sürerek, kıdem ve ihbar tazminatı alacakları ile birlikte bir kısım alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında yıllık izin ücretinin zamanaşımına uğrayıp uğramadığı noktasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Dava da tazminat niteliğinde olduğundan on yıllık zaman aşımına tabidir.
4857 sayılı Kanundan daha önce yürürlükte bulunan mülga 1475 sayılı Yasada ücret alacaklarıyla ilgili olarak özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediği halde, 4857 sayılı İş Kanunun 32/8 maddesinde, işçi ücretinin beş yıllık özel bir zamanaşımı süresine tabi olduğu açıkça belirtilmiştir. Ancak bu Kanundan önce tazminat niteliğinde olmayan, ücret niteliği ağır basan işçilik alacakları ise mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 126/1 maddesi uyarınca beş yıllık zamanaşımına tabidir. 01.06.2012 tarihinden sonra yürürlüğe giren 6098 sayılı TBK.’un 147. maddesi ise ücret gibi dönemsel nitelikte ödenen alacakların beş yıllık zamanaşımına tabi olacağını belirtmiştir.
İş sözleşmesi devam ederken kullanılması gereken ve iş sözleşmesinin feshi ile alacak niteliği doğan yıllık izin ücreti alacağının zamanaşımı süresinin fesih tarihinden başlatılması gerekir (HGK. 05.07.2000 gün ve 2000/9-1079 E, 2000/1103 K).
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 151. maddesinde zamanaşımının nasıl hesaplanacağı belirtilmiştir. Bu maddenin birinci fıkrası, zamanaşımının alacağın muaccel olduğu anda başlayacağı kuralını getirmiştir. (818 sayılı BK.128). Aynı yönde düzenleme 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 151. maddesinde yer almaktadır.
Türk Borçlar Kanunu’nun 154. maddesi (818 Sayılı BK 133/2) uyarınca, alacaklının dava açmasıyla zamanaşımı kesilir. Ancak zaman aşımının kesilmesi sadece dava konusu alacak için söz konusudur.
Uygulamada, fazlaya ilişkin hakların saklı tutulması, dava açma tekniği bakımından, tümü ihlal ya da inkâr olunan hakkın ancak bir bölümünün dava edilmesi, diğer bölümüne ait dava ve talep hakkının bazı nedenlerle geleceğe bırakılması anlamına gelir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca benimsenmiş ilkeye göre, kısmi davada fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmuş olması, saklı tutulan kesim için zamanaşımını kesmez, zamanaşımı, alacağın yalnız kısmi dava konusu yapılan miktar için kesilir.
Somut uyuşmazlıkta, dava 6100 sayılı HMK hükümlerine göre kısmi dava olarak açılmıştır. Davacı ıslah ile talep miktarını artırdıktan sonra, davalı vekilince ıslaha karşı zamanaşımı def'i ileri sürülmüştür. Mahkemece davalı tarafça süresinde ileri sürülen zamanaşımı def’i doğrultusunda fazla çalışma ve hafta tatili ücreti ile ilgili olarak zamanaşımı def’i dikkate alınmak suretiyle karar verilmiş ise de, yıllık izin ücreti konusunda ıslaha karşı zamanaşımı def'i değerlendirilmeden hüküm kurulması hatalıdır. Yıllık izin ücreti alacağı fesih ile muaccel hale gelir. Dosya kapsamına göre fesih tarihi 02.08.2009 tarihi olup, ıslah tarihi ise 19.03.2015 tarihidir. Kısmi davada, alacağın bir kısmının dava edilmesinin yalnız dava edilen kısım yönünden zamanaşımını keseceği göz önüne alındığı takdirde, ıslah dilekçesi ile talep edilen kısım yönünden zamanaşımı def’inin dikkate alınmaması hatalı olmuştur. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilince yasal süresi içinde ileri sürülen zamanaşımı def’i dikkate alınmadan yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
Yukarıda açıklanan sebeplerle kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 17/04/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.