İlgili Kanun / Madde
2821.SK/61
T.C
YARGITAY
9. HUKUK DAİRESİ
Esas No. 2010/6379
Karar No. 2010/4627
Tarihi: 23.02.2010
l SENDİKA ÜYELİK AİDATI
l DAVA DİLEKÇESİNDE AİDAT ALACAKLARININ HANGİ AYA AİT OLDUĞUNUN AÇIKLANMAMIŞ OLMASI
l ISLAH YOLUYLA ZAMAN AŞIMI İTİRAZI
ÖZETİ: Bu genel ilkelere göre davalı vekili dava dilekçesinin tebliği üzerine yetki ilk itirazı ileri sürmekle esasa ilişkin savunmalarını tehir etmiş olmakla beraber yetki itirazı karara bağlanıp dosya yetkili mahkemede ele alınıp tayin edilen ilk duruşma günü olan 18.03.2004 tarihine kadar esasa ilişkin cevaplarını bildirmesi gerekirken esasa yönelik savunmaların ve bu meyanda zaman aşımı defini ileri sürmemiştir. Ne var ki usulün 179 maddesi hükmünce dava dilekçesinde davanın dayanağını oluşturan bütün olayların gösterilmesi zorunludur. Gerçekten de davalı savunmasını dava dilekçesinde maddi olayları dikkate alarak yapmak durumundadır.
Davacı dava dilekçesinde dava konusu aidatların ait olduğu dönemi belirtmeyerek usulün 179.maddesi hükmüne uygun hareket etmemiş; dava konusu aidatların ait olduğu dönemi açıklayan dilekçe tebliğ edilir edilmez davalı yanca zamanaşımı defi ileri sürülmüştür. Bu durumda cevap süresinin geçtiğinden, giderek savunmanın genişletildiğinden söz edilemeyeceğinden mahkemece zamanaşımı def inin yasal süresinde ileri sürülmediğinden yerinde bulunmadığı şeklinde oluşturulan gerekçe isabetli değildir. Bir an için davacının süresinde ileri sürülmediği gerekçesiyle karşı çıktığı ( itiraz ettiği) zaman aşımı definin cevap süresi geçtikten sonra ileri sürüldüğü kabul edilse bile Dairemizin yerleşik görüş ve uygulamaları, süresinde verilen cevap dilekçesinde ileri sürülmeyen zaman asamı definin sonradan cevap dilekçesinin ıslahı suretiyle de ileri sürülmesinin mümkün olduğu yönünde olduğundan davalı vekilinin cevap dilekçesinin ıslahı yoluyla ileri sürdüğü zamanaşımı define bu sebeple de değer verilmesi gerektiğinin gözetilmemiş olması yerinde bulunmamıştır.
Açıklanan tüm bu nedenlerle davalı tarafın ileri sürülmesinde usulü aykırılık bulunmayan zaman aşımı definin bir değerlendirilmeye tabi tutulduktan sonra sonuca gidilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın kabulü hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
DAVA: Davacı, aidat alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi O.F.Tüfek tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Dava, işçilerin ücretinden kesilen sendika aidatlarının ödetilmesi isteğine ilişkindir. Mahkemece davalının zaman aşımı definin yasal süresinde ileri sürülmediğine değinerek oluşturulan gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiştir. Karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davalı vekili temyiz dilekçesinde dava dilekçesinde dava konusu aidat alacağının ait olduğu dönemin belirtilmediğini bu hususu açıklayan dilekçenin alındığı celsede zaman aşımı definde bulunulup ayrıca cevap dilekçesinin zaman aşımı defi yönünden ıslah edildiğini dolayısıyla ileri sürülmesinde usule aykırılık bulunmayan zaman aşımı def inin nazara alınması gerektiğini savunmuş ve hükmün bozulmasını istemiştir.
Dosya içeriğine göre; dava, dava konusu aidatın ait olduğu dönem belirtilmeden yetkisiz Ankara İş Mahkemesinde açılmış, davalı vekilinin yetkiye yönelik ilk itirazı da dikkate alınarak verilen yetkisizlik karan üzerine dosya Denizli İş Mahkemesine gönderilmiştir. Davanın yetkili mahkemede 18.03.2004 günü yapılan ilk duruşmasında dava konusu aidat alacağının ait olduğu dönemin açıklanmasına dan verilen karar gereğince davacı vekilinin dava konusu alacağın 01.03.1984-28.02.1996 tarihleri arasında kesilen aidatlara ait olduğunu açıklayan 19.04.2004 havale tarihli dilekçesi davalı vekiline 13.5.2004 günlü oturumda okunarak verilip tebliğ edilmiş, davalı vekili aynı oturumda zaman aşımı defini ileri sürmüş davacı vekili ise söz konusu defin süresinde olmadığını belirterek karşı çıkmıştır. Bundan sonra davalı vekili 23.11.2006 tarihli dilekçe ile dava konusu aidatların ait olduğu dönemlerin açıklanması üzerine zaman aşımı definde bulunabildiklerini, süresinde yapılmış sayılması gerektiğini gerekçeleriyle açıkladıktan başka zaman aşımı defi bakımından cevap dilekçesini ıslah ettiğini bildirmiştir. Mahkemece zaman aşımı def irim yasal süresinde bildirilmediğinden yerinde bulunmadığı belirtilmiştir.
Belirtmek gerekir ki zamanaşımı defi ilk itirazlardan değildir. Ve ilk itirazları gibi cevap süresi içinde ileri sürülmesi zorunluluğu bulunmamaktadır. Ancak cevap süresi içinde ileri sürülmeyen zaman aşımı definin savunmanın genişletilmesini yasağını düzenleyen usulün 202/2 maddesi hükmü karşısında karşı tarafın açık ya da örtülü biçimde muvafakati bulunmadığı takdirde ileri sürülmesi mümkün değildir. Öte yandan ilk itiraz ileri süren taraf bunun karara bağlanmasına kadar esas hakkındaki savunmasını tehir edebilir.
Bu genel ilkelere göre davalı vekili dava dilekçesinin tebliği üzerine yetki ilk itirazı ileri sürmekle esasa ilişkin savunmalarını tehir etmiş olmakla beraber yetki itirazı karara bağlanıp dosya yetkili mahkemede ele alınıp tayin edilen ilk duruşma günü olan 18.03.2004 tarihine kadar esasa ilişkin cevaplarını bildirmesi gerekirken esasa yönelik savunmalarım ve bu meyanda zaman aşımı defini ileri sürmemiştir. Ne var ki usulün 179 maddesi hükmünce dava dilekçesinde davanın dayanağını oluşturan bütün olayların gösterilmesi zorunludur. Gerçekten de davalı savunmasını dava dilekçesinde maddi olayları dikkate alarak yapmak durumundadır.
Davacı dava dilekçesinde dava konusu aidatların ait olduğu dönemi belirtmeyerek usulün 179.maddesi hükmüne uygun hareket etmemiş; dava konusu aidatların ait olduğu dönemi açıklayan dilekçe tebliğ edilir edilmez davalı yanca zamanaşımı defi ileri sürülmüştür. Bu durumda cevap süresinin geçtiğinden, giderek savunmanın genişletildiğinden söz edilemeyeceğinden mahkemece zamanaşımı def inin yasal süresinde ileri sürülmediğinden yerinde bulunmadığı şeklinde oluşturulan gerekçe isabetli değildir. Bir an için davacının süresinde ileri sürülmediği gerekçesiyle karşı çıktığı ( itiraz ettiği) zaman aşımı definin cevap süresi geçtikten soma ileri sürüldüğü kabul edilse bile Dairemizin yerleşik görüş ve uygulamaları süresinde verilen cevap dilekçesinde ileri sürülmeyen zaman asamı definin somadan cevap dilekçesinin ıslahı suretiyle de ileri sürülmesinin mümkün olduğu yönünde olduğundan davalı vekilinin cevap dilekçesinin ıslahı yoluyla ileri sürdüğü zamanaşımı define bu sebeple de değer verilmesi gerektiğinin gözetilmemiş olması yerinde bulunmamıştır.
Açıklanan tüm bu nedenlerle davalı tarafın ileri sürülmesinde usulü aykırılık bulunmayan zaman aşımı definin bir değerlendirilmeye tabi tutulduktan soma sonuca gidilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın kabulü hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 23.02.2010 gününde oybirliği ile karar verildi.