Yargı Kararları

SENDİKAL NEDENLERLE FESİH

SAYILAR

Esas No : 2021/195
Karar No : 2023/261
Tarihi : 17/02/2023
İlgili Kanun/Madde : 4857 S. İşK/17 -1475 S. İşK/14 -6356 S. STK/25
Yargı Yeri: T.C. BURSA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 3. HUKUK DAİRESİ

Ek Başlıklar : lSENDİKAL NEDENLERLE FESİH lİŞÇİNİN İŞE İADE DAVASI AÇMAMIŞ OLMASININ SENDİKAL TAZMİNAT İSTEMLİ DAVA AÇMA HAKKINI ORTADAN KALDIRMA-YACAĞI lGREV SONRASI SENDİKA ÜYESİ TÜM İŞÇİLERİN İŞTEN ÇIKARTILMIŞ OLMASI lSENDİKAL TAZMİNAT

Tam Metin

İlgili Kanun / Madde
4857 S. İşK/17
1475 S. İşK/14
6356 S. STK/25

T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

Esas No. 2021/195
Karar No. 2023/261
Tarihi: 17/02/2023

lSENDİKAL NEDENLERLE FESİH
lİŞÇİNİN İŞE İADE DAVASI AÇMAMIŞ OLMASININ SENDİKAL TAZMİNAT İSTEMLİ DAVA AÇMA HAKKINI ORTADAN KALDIRMA-YACAĞI
lGREV SONRASI SENDİKA ÜYESİ TÜM İŞÇİLERİN İŞTEN ÇIKARTILMIŞ OLMASI
lSENDİKAL TAZMİNAT

ÖZETİ: İşverenin, 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu'nun 25. maddesinin beşinci fıkrası uyarınca iş sözleşmesini sendikal nedenlerle feshetmesi halinde işçi, 4857 sayılı Kanunun 18, 20 ve 21. madde hükümlerine göre dava açma hakkına sahiptir. İş sözleşmesinin sendikal nedenle feshedildiğinin tespit edilmesi hâlinde, 4857 sayılı Kanunun 21. maddesine göre işçinin başvurusu, işverenin işe başlatması veya başlatmaması şartına bağlı olmaksızın sendikal tazminata karar verilir. Ancak işçinin işe başlatılmaması hâlinde, ayrıca 4857 sayılı Kanunun21. Maddesinin birinci fıkrasında belirtilen tazminata hükmedilmez. İşçinin 4857 sayılı Kanunun yukarıdaki hükümlerine göre dava açmaması ayrıca sendikal tazminat talebini engellemez.
Somut olayda, davacı 14.01.2005 tarihinden itibaren sendika üyesidir. Davalı işyerinde Petrol İş Sendikası'nın 20/07/2016 tarihinde grev kararı aldığı, 22/08/2016 tarihinde greve başladığı, bir yıl devam ettiği, grev devam ederken Bursa 7. İş Mahkemesi'nin 2017/4 Değişik İş sayılı dosyası ile sendikalı üye işçi sayısının 24'e düştüğünün belirlendiği, davanın açıldığı tarih itibarıyla 16 işçinin sendikalı olarak kaldığı, grevin sona ermesi ile 16 işçinin işten çıkarıldığı, Bursa 5. İş Mahkemesi'nin 13/12/2017 tarih 2017/948 Esas 2017/942 sayılı kararı ile 14/09/2017 tarihinde grevin sona erdiği, Bursa İş kur İl Müdürlüğünün 02/02/2018 tarihinde kesinleşen kararın iş yerinde ilan edildiği anlaşılmıştır. İşyerinde 01/08/2016 tarihin de 533 işçi çalıştığı371 işçinin Petrol İş sendikası üyesi olduğu, 01/02/2018 tarihinde işyerinde çalışan işçi sayısının 473 olduğu18 işçinin Petrol İş Sendikası üyesi olduğu, grev kararının sona erdiğinin iş yerinde ilan edilmesinden sonra işverenin sendika üyesi 16 işçiyi 14/02/2018 tarihinde iş yerine almadığı bu işçiler tarafından tutanak tutulduğu, iş akitlerinin fesih bildirimi olmadan sona erdirildiği, 01/03/2018 tarihinde iş yerinde çalışan işçi sayısının 466 sendikalı işçi sayısının 2 olduğu belirlenmiştir. Buna göre işveren tarafından sendika üyesi işçilerin grev kararının kesinleşmesi üzerine herhangi bir gerekçe gösterilmeden, işten ayrılış bildirgesinde 22 kod (diğer nedenler) ile iş akdinin sona erdirildiği, feshin sendikal nedenle gerçekleştiği anlaşılmakla ilk derece mahkemesinin kıdem ve ihbar tazminatının kabulü ile sendikal tazminata karar verilmesi yerindedir.

Davacı iddiası; Davacı vekili, müvekkilinin 28.10.2004 – 13.02.2018 tarihleri arasında davalı şirkette makine atölye ustası olarak çalıştığını; müvekkilinin aylık ücretinin Türkiye İş Bankası Gemlik Şubesine yatırıldığını, iş yerinde servis, yemek, giysi, lojman, ikramiye, prim, yakacak yardımı, bayram harçlığı, sosyal yardım, vardiya primi, istihkak, ramazan erzağı, bayram erzağı, kıdemli isçiliğe teşvik primi gibi sosyal haklar bulunduğunu, müvekkilinin işten çıkarıldığından habersiz olarak 14.02.2018 tarihinde işyerine gittiğinde işyerine alınmadığını ve bundan sonra iş yerine giremeyeceğinin kapıdaki güvenlik görevlileri tarafından kendisine bildirildiğini; kendisi ile birlikte giriş kapısından içeri sokulmayan diğer 15 arkadaşı ile birlikte iş yerine geldiklerini, ancak içeri alınmadıklarına dair bir tutanak hazırlayarak iş yerinin önünden ayrılmak zorunda kaldıklarını, iş yerine girişinin engellenmesinin üzerine müvekkilinin işverene ihtar çekerek durumu anlamaya çalıştığını ancak, işverence ihtara herhangi bir cevap verilmediğini, müvekkilinin SGK kayıtlarında yapmış olduğu araştırma ile iş akdinin 22 kodu ile işveren tarafından 13.02.2018 tarihinde feshedildiğini öğrendiğini; müvekkilinin üyesi olduğu Petrol İş Sendikasının 19.01.2016 tarihinde davalı iş yerinde 327 üyesinin bulunduğunu, toplu iş sözleşmesi görüşmeleri arasında yaşanan uyuşmazlık nedeni ile 22.08.2016 tarihinde sendika tarafından grev kararı alındığını, davalı işverenin TİS imzalanması için hiçbir olumlu adımda bulunmadığını, gübre üretimi yapmama kararı alarak işçilerin sendikadan istifa etmesi için yoğun çaba içine girdiğini, sendikadan istifa eden işçilere zam yaparak çalışma şartlarını iyileştirdiğini, sendikadan istifa etmek istemeyen işçilere kötü davrandığını, toplantılar yaparak sendikadan istifa etmeleri için baskı yaptığını ve toplu halde işçi çıkartarak göz dağı verdiğini, baskılara dayanamayan işçilerin büyük çoğunluğunun sendikadan istifa etmesi ve bazı sendikalı işçilerin işten çıkarılması sonucunda 14.09.2017 tarihinde davalı iş yerinde sadece 16 sendikalı işçi kaldığını, davalı işverenin tespit istemi ile Bursa 5. İş Mahkemesi Hakimliği'nin 2017/948 E. 2017/942 K. Sayılı ilamı ile grevin sona erdirildiğini, grevin sona erdiğine ilişkin kararın iş yerinde ilan edildiği gün müvekkili ile birlikte 15 işçinin daha işten çıkarıldığını, müvekkilinin ve diğer 15 işçinin sendikadan istifa etmemeleri nedeniyle işten çıkarıldığını, iş yerinde bu 16 sendikalı işçi dışında işten çıkarılan başka işçi olmadığını, davalı işverenin 1 yıllık süreç içinde 327 sendikalı işçiyi işten çıkarmak ya da sendikadan istifa ettirmek suretiyle iş yerinde sendikayı sona erdirdiğini, müvekkili ve işten çıkarılan diğer işçiler yerine yeni işçilerin alındığını, müvekkilinin iş akdinin haksız olarak sendikal nedenlerle sona erdirildiğini, müvekkiline yıllık izinlerinin kullandırılmadığını, yıllık izinleri hesaplanırken toplu iş sözleşmesi hükümlerinin de dikkate alınması gerektiğini beyan ederek kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, sendikal tazminat ve yıllık izin ücret alacaklarının davalıdan tahsilini talep ederek dava açmıştır.
Davalı savunması; Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, zamanaşımı İtirazında bulunduklarını, davacının 27.10.2004-13.02.2018 tarihleri arasında müvekkili şirkette çalıştığını, müvekkili şirkete ait fabrikada örgütlü Petrol İş Sendikası tarafından 20.07.2016 tarihinde grev kararı alınarak, 22.08.2016 tarihinde grev başlatıldığını, sendika tarafından başlatılan grevin 1 yılı aşkın süre devam ettiğini, müvekkili şirketin anlaşma yönündeki tüm girişimlerinin geri çevrildiğini ve bu süreçte grevde bulunan yaklaşık 300 işçinin mağduriyetleri nedeniyle sendikadan ve müvekkili şirketten istifa ettiğini, istifa ettikten sonra da toplu olarak işverene aylardır sendikadan aldıkları 500,00 TL. maaş ile geçinemediklerini, çok zor durumda olduklarını, grev nedeniyle başka yerde çalışma imkanlanın da bulunmaması sebebiyle işyerinden istifa etmek zorunda kaldıklarını ve maddi olarak çok borçlandıklarını belirterek tazminatlarının ödenmesini talep ettiklerini, işverenin 300 işçi ile ayrı ayrı arabuluculuk anlaşması yaparak sulh olduğunu, Bursa 5. iş Mahkemesinin 13.12.2017 tarihli 2017/948 E. ve 2017/942 K. Numaralı kararı ile 14.09.2017 tarihi itibariyle grevin sona erdiğinin tespit edildiğini ve Bursa İŞKUR il Müdürlüğünce02.02.2018 tarihinde kesinleşen kararın ilan edildiğini, davacının iş akdinin sendikal nedenle feshedilmediğini, grevden sonra fabrikada inşaat, nakliyat, elektrik, enstrüman ve makine bakım bölümleri vb. gibi bölümlerde dışarıdan hizmet alınmasına karar verildiğini ve bu yönde planlama yapıldığını, bu birimlerden bazılarınında kapatıldığını, bu nedenle arabulucu sürecinde davacıya kıdem ve ihbar tazminatlarının ödenmesinin teklif edildiğini ancak davacının kabul etmediğini beyan ederek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; "1-Davacı tarafından davalı aleyhine açılan işçi alacağı ve tazminat davasının Kabulüne; 11.02.2020tarihli bilirkişi ek raporu hükme esas alınarak;
A)57.998,81 TL brüt kıdem tazminatının iş akdinin fesih tarihi olan 21.08.2016 tarihinden itibaren işleyecek banka mevduatına uygulanan en yüksek faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ,B)7.090,20 TL brüt ihbar tazminatının 5.000,00 TL'sinin dava tarihinden kalanının ıslah tarihi olan 24.02.2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, C)3.088,94 TL brüt yıllık izin ücret alacağının 200,00 TL'sinin dava tarihinden kalanının ıslah tarihi olan 24.02.2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, D)27.122,40 TL brüt sendikal tazminat alacağının ıslah tarihi olan 24.02.2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Yasal kesintilerin infaz aşamasında dikkate alınmasına" şeklinde hüküm kurulmuştur.
İstinaf sebepleri:
Davacı vekili istinaf dilekçesi ile 27.122,40 TL sendikal tazminat talebine 24.02.2020 tarihinden itibaren faiz işletilmesine karar verilmiş ise de , sendikal tazminat talebinın 28.11.2019 tarihinde talep edilerek harcı ikmal edildiğini bu sebeple faizin 28.11.2019 tarihinden itibaren işletilmesi gerektiğini belirterek yerel mahkeme kararının düzeltilerek onanmasını istemiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle davacının iş akdinin sendikal nedenle değil diğer nedenlerle feshedildiğini, kullanmadığı yıllık izinleri olmadığını ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İstinaf taleplerinin değerlendirilmesi ve gerekçe; 6100 sayılı HMK'nın 355. Maddesi gereğince kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf sebepleriyle bağlı olarak yapılan inceleme sonunda;
İş akdinin fesih bildiriminde gösterilenin aksine sendikal nedene dayandığını ileri süren davacı işçi, 4857 sayılı İş Kanunu'nun 20/2 ve 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş SözleşmesiKanunu'nun25. Maddesi uyarınca bu iddiasını ispat ile yükümlüdür.
Sendikal tazminat 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu'nun 25. maddesinde düzenlenmiş, işçilerin işe alınmalarının, belli bir sendikaya girmeleri veya girmemeleri veya belli bir sendikadaki üyeliği korumaları veya üyelikten istifa etmeleri şartına bağlı tutulamayacağı ilk fıkrada hükme bağlanmıştır. Sözü edilen maddenin ikinci fıkrasında ise, işverenin, sendika üyesi olan işçilerle sendika üyesi olmayan işçiler veya ayrı sendikalara üye olan işçiler arasında, çalışma şartları veya çalıştırmaya son verilmesi bakımından herhangi bir ayrım yapamayacağı kuralı getirilmiştir.
İşverenin, 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu'nun 25. maddesinin beşinci fıkrası uyarınca iş sözleşmesini sendikal nedenlerle feshetmesi halinde işçi, 4857 sayılı Kanunun 18, 20 ve 21. madde hükümlerine göre dava açma hakkına sahiptir. İş sözleşmesinin sendikal nedenle feshedildiğinin tespit edilmesi hâlinde, 4857 sayılı Kanunun 21. maddesine göre işçinin başvurusu, işverenin işe başlatması veya başlatmaması şartına bağlı olmaksızın sendikal tazminata karar verilir. Ancak işçinin işe başlatılmaması hâlinde, ayrıca 4857 sayılı Kanunun21. Maddesinin birinci fıkrasında belirtilen tazminata hükmedilmez. İşçinin 4857 sayılı Kanunun yukarıdaki hükümlerine göre dava açmaması ayrıca sendikal tazminat talebini engellemez.
Sendikal tazminat davalarında ispat yükünün işçide olduğu hallerde, işyerinde çalışan ve sendikaya üye olan işçilerin sayısı, hangi tarihlerde üye oldukları, üyelikten çekilen işçilerin olup olmadığı, işyerinde çalışmakta olan işçilerin bulunup bulunmadığı, aynı dönemde yetki prosedürünün işletilip işletilmediği, işyerinde önceki dönemlerde toplu iş sözleşmelerinin bağıtlanıp bağıtlanmadığı, yeni işçi alınıp alınmadığı ve alınmışsa yeni işçilerin sendikalı olup olmadığı gibi hususlarla, işverence ekonomik veya teknolojik nedenlere dayalı bir fesih yoluna gidilmesi durumunda teknik yönden bu durumun araştırılması gereklidir.
Somut olayda, davacı 14.01.2005 tarihinden itibaren sendika üyesidir. Davalı işyerinde Petrol İş Sendikası'nın 20/07/2016 tarihinde grev kararı aldığı, 22/08/2016 tarihinde greve başladığı, bir yıl devam ettiği, grev devam ederken Bursa 7. İş Mahkemesi'nin 2017/4 Değişik İş sayılı dosyası ile sendikalı üye işçi sayısının 24'e düştüğünün belirlendiği, davanın açıldığı tarih itibarıyla 16 işçinin sendikalı olarak kaldığı, grevin sona ermesi ile 16 işçinin işten çıkarıldığı, Bursa 5. İş Mahkemesi'nin 13/12/2017 tarih 2017/948 Esas 2017/942 sayılı kararı ile 14/09/2017 tarihinde grevin sona erdiği, Bursa İş kur İl Müdürlüğünün 02/02/2018 tarihinde kesinleşen kararın iş yerinde ilan edildiği anlaşılmıştır. İşyerinde 01/08/2016 tarihin de 533 işçi çalıştığı371 işçinin Petrol İş sendikası üyesi olduğu ,01/02/2018 tarihinde işyerinde çalışan işçi sayısının 473 olduğu18 işçinin Petrol İş Sendikası üyesi olduğu, grev kararının sona erdiğinin iş yerinde ilan edilmesinden sonra işverenin sendika üyesi 16 işçiyi 14/02/2018 tarihinde iş yerine almadığı bu işçiler tarafından tutanak tutulduğu, iş akitlerinin fesih bildirimi olmadan sona erdirildiği, 01/03/2018 tarihinde iş yerinde çalışan işçi sayısının 466 sendikalı işçi sayısının 2 olduğu belirlenmiştir. Buna göre işveren tarafından sendika üyesi işçilerin grev kararının kesinleşmesi üzerine herhangi bir gerekçe gösterilmeden, işten ayrılış bildirgesinde 22 kod (diğer nedenler) ile iş akdinin sona erdirildiği, feshin sendikal nedenle gerçekleştiği anlaşılmakla ilk derece mahkemesinin kıdem ve ihbar tazminatının kabulü ile sendikal tazminata karar verilmesi yerindedir.
Seri halde açılan iş bu dava dosyalarına ilişkin aynı tarihte iş akitleri feshedilen işçilerle ilgili Bursa Bam 12.H.D sinin 16.12.2021 tarihli 2021/145 – 2021/704 E-K sayılı (Bursa 5. İş Mahkemesi'nin 2018/310 Esas – 2019/740 Karar) sayılı,12.01.2022 tarihli 2021/441 E- 2022/21 K sayılı ( Bursa 5.İş Mahkemesi'nin 2018/308 Esas-2019/739 Karar), Bursa Bam 9.H.D sinin 27.10.2021 tarihli 2019/2810 – 2021/2153 E-K sayılı( Bursa 5.İş Mahkemesi'nin 2018/309 E. – 2019/502 K.) sayılı ilamlarında iş akitlerinin sendikal nedenle feshedildiği kabul edilerek davalı tarafın istinaf başvurusunun reddine karar verildiği görülmüştür. Yine dairemizin 2020/1029 – 1034 E (2022/1000-1001-1002-1004-1005 K sayılı) 5 adet dava dosyasında aynı tarihte iş akdi feshedilen işçilerin iş akitlerinin sendikal nedenle sonlandırıldığı kabul edilmiş dört dosya miktar itibariyle kesin olduğundan kesin olarak karar verilmiş fakat2020/1034 E- 2022/1005 K sayılı ilamın temyiz yasa yolu açık olmak üzere karar verilmiş ve hükmün davalı tarafça temyizedilmesi üzerine dairemizce verilen karar Yargıtay 9. H.D.'sinin 18.10.2022 tarih 2022/9137 – 2022/12742 E-K sayılı ilamla onanarak kesinleştiği görülmüştür.
4857 sayılı İş Kanunu'nun 59. maddesinde, iş sözleşmesinin herhangi bir nedenle sona ermesi halinde, işçiye kullandırılmayan yıllık izin sürelerine ait ücretlerin son ücret üzerinden ödeneceği hükme bağlanmıştır. Yıllık izin hakkının ücrete dönüşmesi için iş sözleşmesinin feshi şarttır. Bu noktada ilişkinin sona erme şeklinin ve haklı olup olmadığının önemi bulunmamaktadır.
Yıllık izinlerin kullandırıldığı noktasında ispat yükü işverene aittir. İşveren yıllık izinlerin kullandırıldığını imzalı izin defteri veya eşdeğer bir belge ile kanıtlamalıdır. Bu konuda ispat yükü üzerinde olan işveren, işçiye yemin teklif edebilir. Aktin feshi halinde kullanılmayan yıllık izin sürelerine ait ücret işçinin kendisine veya hak sahiplerine ödenir. Böylece, iş sözleşmesinin feshinde kullanılmayan yıllık ücretli izin hakkı izin alacağına dönüşür. Bu nedenle zamanaşımı da, iş sözleşmesinin feshinden itibaren işlemeye başlar.4857 sayılı İş Kanunu'nun54. maddesinde, yıllık ücretli izine hak kazanmak için gerekli sürenin hesabında işçilerin, aynı işverenin bir veya çeşitli işyerlerinde çalıştıkları sürelerin birleştirilerek göz önüne alınacağı hükme bağlanmıştır. Bu durumda işçinin daha önce aynı işverenin bir ya da değişik işyerlerinde geçen hizmetlerinin yıllık izne hak kazanma ve izin süreleri hesabı yönlerinden dikkate alınması gerekir. Kamu kurum ve kuruluşlarında geçen hizmetlerin de aynı gerekçeyle izin hesabı yönünden birleştirilmesi gerekir. İşçinin aralıklı olarak aynı işverene ait işyerinde çalışması halinde önceki dönemin kıdem tazminatı ödenerek feshedilmiş olması, izin yönünden sürelerin birleştirilmesine engel oluşturmaz. Yine, önceki çalışılan sürede bir yılı doldurmadığı için izne hak kazanılmayan arta kalan süreler de, işçinin aynı işverene ait işyeri ya da işyerlerindeki sonraki çalışmalarına eklenerek yıllık izin hakkı belirlenir. Aralıklı çalışmada yıllık izin hesabında, önceki çalışma döneminin zamanaşımına uğraması için önceki dönemin bitişi ve sonraki çalışma döneminin başlangıcı arasında 5 yıllık zamanaşımı süresinin geçmesi gerekir.
Somut uyuşmazlıkta, davacının çalışma döneminde TİS hükümleri uyarınca 250 gün yıllık izne hak kazandığı, bunun 209 gününün kullanıldığına ilişkin davalı tarafça belge sunulduğu, bakiye 41 günlük kullanmadığı yıllık izin hakkının kaldığı, davalı tarafça bu izinlerin kullandırıldığı ya da ücretinin ödendiğinin yukarıda anılan belgelerle kanıtlanamadığı anlaşıldığından mahkemece verilen kararın yerinde olduğu değerlendirilmiştir.
Davacı vekili sendikal tazminatın faiz başlangıç tarihini istinaf etmiştir.
Sendikal tazminata dava açma tarihinden itibaren faiz yürütülmelidir. Yargıtayın verdiği kararlar da bu yöndedir. (Yargıtay 9. Hukuk Dairesi'nin, 10.6.1998, 7422/10196)
Dava dilekçesinde dava konusu sendikal tazminatın değeri belirtilmediğinden mahkemece davacıya söz konusu alacak kaleminin değerinin belirtilmesi için rapor sonrası davacı vekiline süre verildiği davacı vekilince 28.11.2019 tarihinde alacak kaleminin harcı ikmal edilerek talep edildiği görülmüştür. Bu nedenle faizin 28.11.2019 tarihinden itibaren işletilmesi gerektiğinden davacı vekilinin buna ilişen istinaf talebinin kabulüne karar verilmiştir.
Sonuç olarak; davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile 6100 sayılı HMK 353/1-b-2 maddesi uyarınca yerel mahkemenin kararının kaldırılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
A)Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
1-Davalıdan istinaf nedeniyle alınması gereken 3.687,52 TL nispi harçtan peşin alınan 921,88 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.765,64 TL harcın istinaf eden davalı taraftan tahsil edilerek hazineye irad kaydına,
2-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
B)Davacının istinaf başvurusunun Kabulü ile 6100 sayılı HMK 353/1-b-2 maddesi uyarınca Bursa 7. İş Mahkemesi'nin 2018/163 Esas – 2020/467 Karar sayılı kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
1-Davanın KABULÜ ile,
11.02.2020 tarihli bilirkişi ek raporu hükme esas alınarak;
a)57.998,81 TL brüt kıdem tazminatının iş akdinin fesih tarihi olan 21.08.2016 tarihinden itibaren işleyecek banka mevduatına uygulanan en yüksek faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
b)7.090,20 TL brüt ihbar tazminatının 5.000,00 TL'sinin dava tarihinden kalanının ıslah tarihi olan 24.02.2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
c)3.088,94 TL brüt yıllık izin ücret alacağının 200,00 TL'sinin davatarihinden kalanının ıslah tarihi olan 24.02.2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
d)27.122,40 TL brüt sendikal tazminat alacağının dava değerinin belirtildiği tarih olan 28.11.2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
e)Yasal kesintilerin infaz aşamasında dikkate alınmasına,
2-Harçlar Kanunu hükümlerine göre alınması gereken 6.509,97 TL harçtan davacının başlangıçta yatırmış olduğu 1.627,78 TL peşin harcın mahsubu ile kalan 4.882,19 TL harcın davalıdan tahsil edilerek hazineye irat kaydına, (mükerrer harç tahsil müzekkeresi yazımına yer olmadığına)
3-Karar tarihi itibari ile yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca takdir ve tayin olunan 15.248,06TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
4-Davacı tarafından yatırılan 1.405,78 TL peşin harç, 222,00 TL ıslah harcı, başvuru gideri: 41,10 TL, posta ve tebligat gideri: 144,90 TL, bilirkişi ücreti 450,00 TL , tanık ücreti: 80,00 TL olmak üzere toplam: 2.343,78 TL yargılama giderlerinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı başvurusuna istinaden arabulucu için suçüstü ödeneğinden ödenen 280,00 TL‘nin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, (mükerrer harç tahsil müzekkeresi yazımına yer olmadığına)
6-HMK'nın 333. Maddesi uyarınca taraflarca yatırılan ancak kullanılmayan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara ya da taraf vekillerine iadesine,
7-İstinaf nedeniyle davacı taraftan peşin alınan 54,40 TL maktu istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde adı geçene iadesine,
8-Davacı tarafça yatırılan 148,60 TL İstinaf kanun yoluna başvurma harcının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Harç tahsil ve kararın tebliği işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere, OY BİRLİĞİ ile karar verildi.17/02/2023